13 Aralık 2020 Pazar

Kış kapıda, umutlar bahara

ULUSLARARASI kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Avrupa bankalarının gelecek yıl yavaş ekonomik toparlanma, artan sorunlu krediler ve zayıflayan karlılık görünümlerinden kaynaklı olarak zorlu bir faaliyet ortamı ile karşı karşıya kalacaklarını belirterek, Euro Bölgesi, İskandinavya, Birleşik Krallık ve Orta-Doğu Avrupa bankaları için 2021 görünümün negatif olduğunu duyurdu. Gelişen ülkelerdeki bankalar için de 2021 faaliyet koşullarının zorlu olmaya devam edeceğini kaydeden Moody's, "Türk bankalarının kredi değerliliği zayıf ve baskı altında olmaya devam edecek" yorumunda bulundu. OECD yayınladığı "Ekonomik Görünüm" raporunda ise, Türkiye'de makroekonomik gerilimlerin yinelenmemesi halinde GSYH'nın 2021’de yüzde 2.9 ve 2022’de yüzde 3.2 artacağını öngördü. OECD, Türk ekonomisinde yaz aylarında başlayan, yarı bütçesel teşvikler ve dış talep ile yönlenen toparlanmanın şu anda ciddi ters rüzgarlarla karşı karşıya kaldığını duyurdu. Yaz aylarında kredi büyümesinin ve parasal genişlemelerin getirdiği rahatlamanın sonuna gelindiği birçok kurum tarafından da dile getiriliyor. Bu dönemin nasıl ve ne kadar sürede atlatılacağı aşı çalışmalarının seyrine bağlı. Sadece Türkiye değil gelişmekte olan birçok ülke için bu kış kritik olacak. Bizim dezavantajımız bu dönemde enflasyonist baskıların çok daha şiddetli hissediliyor olması. Bu nedenle TL varlıklar için bu kış daha hassas bir zeminde geçebilir.

SALGIN TEHDİT ETMEYE DEVAM EDİYOR

Salgınla ilgili ülkelerden çeşitli vadeler ve çeşitli boyutlarda kısıtlama haberleri gelmeye devam ediyor. Türkiye’de hafta içi belirli saatler, hafta sonu da aralıksız olmak üzere sokağa çıkma kısıtlamaları başladı. Bir süredir çeşitli kısıtlamaların uygulandığı Almanya’da Ekonomi Bakanı yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına yönelik yaptığı açıklamada, kısıtlamaların 2021'in bahar aylarına kadar devam edebileceğini ifade etti. Kısıtlama tedbirleri artarken bir yandan da ekonomiye destek paketleri gündemde.

Krizin ilk safhasında diğer ülkelerle birlikte genişlemeci bir politika izleyen Türkiye’de bu kışa sıkılaşma ile girilmiş durumda. Diğer ülkeler ise genişlemeci ve destekleyici politikaları artırarak devam ediyor.

ABD Merkez Bankası, koronavirüs salgınının ekonomik etkilerine karşı hayata geçirdiği kredi programlarının süresini 31 Mart 2021'e kadar uzattığını duyurdu. ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, koronavirüs salgınının etkileriyle mücadele için yeni teşvik paketi teklifinde bulundu. Fed Başkanı Jerome Powell, "Ekonomik toparlanma sürüyor ama iyileşmenin hızı ılımlılaştı. Aşı haberleri olumlu ancak büyük zorluklar ve belirsizlikler var. Fed, kredi programlarına ayrılan fonların kullanılmayan kısmını geri verecek" diye konuştu.

Son üç aylık dönemi negatif enflasyonla geçiren Euro Bölgesi'nde ise ECB Yönetim Kurulu Üyesi Isabel Schnabel, salgın krizi ile mücadeleyi sağlamlaştırmak için Pandemi Acil Varlık Alım Programı'nın bir sene daha uzatılabileceğini söyledi. Schnabel, ECB'nin teşviklerinin toparlanmayı desteklemeyi hedeflediğine işaret etti ve teşviklerin mali duruşu gevşetmek için değil sürdürülebilir olması için hazırlandığını hatırlattı. Daha önce bir diğer ECB üyesi Philip Lane, PEPP'in gerektiği kadar uzatılacağını söylemişti.

AŞI UYGULAMALARI HIZ KAZANDI

Moderna, yeni test sonuçlarında yüksek etkinliği kanıtlanan koronavirüs aşısı için ABD ve Avrupa’da izin almaya çalışıyor. Pfizer ve BionTech’in geliştirdiği aşıysa ABD’li düzenleyici kuruluşlara bu ayın başında sunulmuştu. Bundan dolayı Moderna’nın aşısı Pfizer ve BionTech’in aşısından sonra değerlendirmeye alınacak. Aceleci olunduğuna dair eleştiriler olsa da İngiltere, düzenleyici kuruluşların Pfizer ve BioNTech aşısını onaylamasıyla birlikte Covid-19 aşısına onay veren ilk batılı ülke oldu. Acil durum onayıyla birlikte aşının tedarik edilmesinin önü açıldı ve koronavirüs ile mücadelede yeni bir safhaya geçildi.

Ülkemizde ise bu ay 20 milyon aşının geleceğini belirten Sağlık Bakanı Koca, aşılamaya 11 Aralık'ta sağlık çalışanları ile başlamayı planladıklarını söyledi. Son bir yıllık dönemde aşı tarafında tünelin sonu ilk kez bu kadar net görülmeye başlandı. Buna karşın kış aylarının çok rahat geçmeyeceği otoritelerin aldığı önlemlerden ve vermeye hazırlandıkları teşviklerden anlaşılıyor.

ENFLASYONDA KISA VADEDE YÖN YUKARI

Enflasyon kasım ayında beklentilerin üzerinde gerçekleşerek pandeminin etkisiyle geçen 2020’nin en yüksek seviyesini gördü. Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı verilere göre tüketici fiyat endeksi kasımda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14.03 artış kaydetti. Aylık bazda artış ise yüzde 2.3 oldu. Çekirdek enflasyon yıllık yüzde 13.26 olarak kaydedildi. Üretici fiyatları enflasyonunda da 2020'nin en yüksek seviyesi görüldü. Üretici fiyat endeksi kasım ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23.11 artış gösterirken, aylık bazda yüzde 4.08 oldu. Döviz kurunun yarattığı maliyet artışları kasım enflasyonunda net şekilde görüldü. Enflasyonda genele yayılan bir artış eğilimi hakim. Detaylara baktığımızda, gıda enflasyonun yüzde 4.1’e ulaştığı, bunun da tahminleri saptıran önemli bir unsur olduğu görülüyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, kasım ayı enflasyon verilerini sosyal medya hesabı üzerinden değerlendirdi. Elvan, enflasyonun beklentinin üzerinde çıktığını belirterek, bunun vatandaşa olan etkilerini en aza indirmek için çalıştıklarını söyledi. Aralık’ta son dönemde TL’deki iyileşmeye bağlı olarak, çekirdek enflasyonda (özellikle de dayanıklı mal grubunda) bir düzeltme görülmesi kuvvetle muhtemel. Ek olarak, gıda enflasyonu da Kasım’a göre çok daha ılımlı seyredebilir. Mart/Nisan aylarında TÜFE enflasyonu yüzde 15.0 civarında zirve yapabilir; bu ihtimal ek faiz artırımlarını gündeme getirebilir. Olumsuz baz etkisinin yanında ÜFE kaynaklı maliyet yönlü baskılar nedeniyle TÜFE’nin Mart/Nisan aylarına kadar yükselişini sürdürebilir. Bu durumda, TCMB’den ek faiz artışı beklentilerinin gündeme gelebileceğini düşünüyoruz. Bu ay 24 Aralık’ta gerçekleşecek olan Para Politikası Kurulu toplantısı açıklanan son enflasyon rakamlarının ardından daha önemli hale geldi. Burada alınacak aksiyonlar ve verilecek mesajlar yılın son haftasında volatiliteyi daha da artırabilir.

AB LİDERLER ZİRVESİ, ABD SAVUNMA BÜTÇESİ

Bu haftanın en önemli başlıklarından biri Türkiye ile batı toplumu arasındaki ilişkilerin seyri olmaya aday. AB tarafı ile başta Doğu Akdeniz olmak üzere birçok başlıkta görüş aykırılıkları mevcut ve bir süredir Türkiye’ye yönelik yaptırım çağrıları mevcut. ABD tarafında ise S400’ün getirdiği gerilim aralıklı olarak tırmanmaya devam ediyor. Savunma bütçesinin görüşüldüğü bu dönemde bu konunun tekrar gündeme gelme olasılığı da oldukça yüksek. Bu nedenle gerek AB gerekse ABD tarafında Türkiye’ye karşı tutunulacak tavır önemli olacak.

BIST-100'de zorlanmalar dikkat çekiyor

Geçtiğimiz haftaya sert satışlarla başlayan ve ertesi gün aynı hızda toparlayan BIST-100 Endeksi'nde sonraki günlerde stabil bir görünüm vardı. Endekste gün içlerinde zaman zaman yukarı gitme çabaları olsa da bu genele yayılmayarak sektörel ya da hisse bazlı hareketler olarak kaldı. Bununla birlikte geçtiğimiz hafta da görülen negatif uyumsuzluklar artarak devam ediyor. Bu durum gün içi görülen yukarı yönlü hareketlere temkinli yaklaşmayı gerektiriyor. Özellikle önceki zirvenin bulunduğu 1.350 civarı ve devamında mart ayında başlayarak bugüne kadar devam eden süreçte oluşan yukarı yönlü kanalın üst bandının bulunduğu 1.380 civarı önemli dirençler konumda. Bu bölgeye yakın yerler yeni alım için risk oluşturuyor. Buna karşın önceki haftalarda da ifade ettiğimiz gibi önemli bir destek kınlımı yaşanmadığı sürece aşağı yönlü günlük hareketlere de temkinli yaklaşmakta fayda var. Bu noktada 1.290'ı önemli bir referans noktası olarak izlemeye devam ediyoruz. Buranın altına sarkılacak olur ise satışların sertleşebileceğini düşünüyoruz.

Enflasyonu yenenler ve yenilenler

GEÇTİĞİMİZ hafta perşembe günü Kasım ayı enflasyon verileri açıklandı. Yıllık bazda yüzde 14’e ulaşan enflasyon (TÜFE) ülkemizde kronik sorunların başında geliyor.

Birikimlerimizi, varlıklarımızı kemiriyor, alım gücümüzü düşürüyor.

Bütün mücadelelere, tüm çabalara rağmen enflasyona karşı yapılan mücadelede mevzi kaybedilmiş.

Dünyada enflasyon neredeyse yok iken, ülkemiz en yüksek enflasyona sahip ilk 15-20 ülke arasında.

Hani, halkın tasarruf eğiliminin düşük olduğundan şikayet ediliyor ya, enflasyon tasarrufa izin vermiyor ki. Çünkü enflasyon ortamında sürekli yukarı yönde hareket eden fiyatlar, insanları tasarruf etmeye değil, bugün harcamaya zorluyor. Bugün satın alınmayan malın fiyatı, gelecekte çok büyük olasılıkla artacak ama gelirler aynı oranda artmayacağından, bugün satın almak her zaman daha karlı oluyor. Bu da tasarrufların küçülmesine neden olurken, hane halkının borçlanma eğilimini güçlendiriyor.

Diğer yandan hane halkı, tasarruflarını enflasyona karşı korumak için yıllardır altın ve dövize yatırım yapıyor. Öyle ki bankacılık sisteminde bulunan toplam mevduatın yüzde 55’i döviz cinsinden. Halkın döviz mevduatına yatırım yapmasının en önemli nedenlerinden birisi, enflasyonun artış eğilimi kınlamadığı için döviz fiyatlarının günün birinde, enflasyonu mutlaka yakalayacağı ve geçeceği beklentisi. Bu beklentiyle döviz alanlar, bu kez de talep nedeniyle fiyatların artmasına katkıda bulunuyor. Peki, insanlar neden Türk Lirası mevduat yatırımını tercih etmez oldu? Gelin EGM’nin (Emeklilik Gözetim Merkezi) internet sitesinden aldığım 30 Kasım 2020 tarihli grafiğe bir bakalım, son beş yılda yüzde 81.2’ye ulaşan TÜFE’ye hangi yatırım aracı ne kadar yenilmiş, hangisi ne kadar yenmiş görelim.

DOLAR

Son beş yılda doların getirisi yüzde 167.1’e ulaşırken TÜFE yüzde 81.2 olmuş. Doların değer artışı TÜFE’nin iki katını geçmiş. Bu nedenle halk halen döviz yatırımından vazgeçmiyor. Fiyatların her geri çekilmesinde pozisyonunu tekrar artırıyor.

GRAM ALTIN

Gram altın son dönemin gözde yatırım aracı. Bunda hem ons bazında hem de aynı dönemde dolar/TL paritesinin yükselişi etkili. TÜFE’yi dörde katlayan getirisi ile altın son beş yılın en çok kazandıran yatırım aracı olmuş.

BIST-100

Hisse senetleri piyasasını temsilen BIST-100 endeksi baz alındığında, son beş yılda yüzde 75.7’lik getirisi ile enflasyonun altında getiri sağlamış. Buradaki getirinin üzerine yıllık yaklaşık yüzde 2.5’lik temettü getirisini eklediğimizde enflasyonun üzerinde bir getiriye ulaşılsa da, içerdiği risk nedeniyle getirinin çok zayıf olduğu söylenebilir.

FAİZ-KAR PAYI

Faizli yatırım araçlarını temsilen BIST-KYD Tüm bono endeksi baz alındığında son beş yılda yüzde 72.4 getiri ile enflasyona yenildiği görülüyor. BIST-KYD Kamu Kira sertifikaları endeksi ise yüzde 80.5’lik getirisiyle enflasyonu neredeyse yakalamış. Ama yine de enflasyonun üzerinde getiri sağlayamamış.

BES FONLARI

EGM Tüm Endeksi sistemdeki devlet katkısı ve OKS fonlarını da içeren ve EGM’nin hazırladığı bir endeks. Fonların getirisinin portföy büyüklüklerine göre ağırlıklandırılmasıyla oluşturuluyor.

Beş yılda yüzde 114.1’e ulaşan EGM Tüm Endeksi enflasyonun üstünde getiri sağlayan yatırım araçlarından biri olmuş.

TERCİHLER KAZANDIRDI

Genellikle halkın finansal okuryazarlığının düşük olduğundan şikayet edilir. Ancak uzun vadeli verilere bakıldığında, halkın getiri konusunda doğru analizler yaptığı ve doğru tercihlerde bulunduğu görülüyor. Burada döviz yatırımları konusunda hane halkı ile devletin çıkarlarının çatıştığı söylenebilir. Hane halkı döviz yatırımlarına ağırlık vererek, bir şekilde döviz fiyatının artmasına da katkı vermiş oluyor.

Fakat enflasyonun hırpalayıcı etkisinden korunmak isteyenlere aslında çok da fazla seçenek kalmıyor. Grafikten de görüleceği gibi faizsiz kar payı getirisi elde etmek isteyenler ile mevduat faizinden medet umanlar enflasyon karşısında yenilmişler. Birikimlerinin satın alma gücü azalmış. Hisse senedi yatırımları ise aşırı volatilite bir taraftan, zayıf getiri diğer taraftan bu beş yıllık dönemde gerçekten de doğru seçim olamamış. Altın ise yine Türk halkını yanıltmamış. Getirisiyle hem enflasyonu, hem de diğer yatırım araçlarını yenmiş.

 ZEYNEP CANDAN AKTAŞ