25 Mart 2021 Perşembe

Merkez bankaları da geride kaldı

ABD’DE teşvik paketi, içeride ekonomi reform paketi sonrası en büyük beklentiler haline gelen Fed ve TCMB toplantıları da geride kaldı. Fed’den sürpriz çıkmazken TCMB beklentilerin üzerindeki faiz artışı ile sürpriz yaptı. TCMB’nin bu kararı sonrası TL’nin hızlı bir şekilde değer kazandığı görüldü. Her iki merkez bankasının da kararları geride kaldıktan sonra hisse senedi piyasalarında kar realizasyonları dikkat çekti.

FED ENFLASYON YÜKSELİŞİNİ GEÇİCİ GÖRÜYOR

Fed, beklentiler dahilinde politika faizini yüzde 0-0.25 aralığında sabit bırakırken, faizlerin 2023 sonuna kadar yükseltilmeyeceği öngörüsünde bulundu. Fed yetkililerinin ABD ekonomisine ilişkin ortalama büyüme tahmini 2021 yılı için yüzde 6.5’e yükseldi. Çekirdek enflasyonun yüzde 2’nin de üzerine çıkarak yüzde 2.2’ye yükseleceği öngörüldü. Fed Başkanı Powell, Mart ayı toplantısının ardından yaptığı açıklamada Fed’in gerektiği sürece ekonomiyi desteklemeye devam edeceğini belirtti. Povvell, 10 yıllık Hazine tahvillerindeki yükselişe ilişkin, “Geniş bir yelpazede koşulları inceliyoruz. Farklı endekslere baktığımızda finansal koşullar hayli elverişli. Hedeflerimizi yerine getirene kadar da elverişli olarak kullanacağız “dedi. Fiyatlarda tek seferlik artışların enflasyon üzerinde sadece geçici etki yapmasının büyük olasılık olduğunu belirten Povvell, enflasyonun bir süre yüzde 2’nin üzerine çıkmasına izin verileceğini ifade etti. Enflasyonda yüzde 2’nin üzerine geçici artış faiz artırımı için şartları karşılamayacak diyen Povvell, varlık alımlarını azaltmayı konuşmaya başlama zamanının da gelmediğini vurguladı. Bu toplantı bir kez daha Fed’in yakın bir dönemde sıkılaşmaya dair mesaj vermeyeceği algısını kuvvetlendirdi.

HAFTANIN SÜRPRİZİ TCMB'DEN

Geçtiğimiz hafta gerçekleşen toplantıda TCMB politika faizini 100 baz puanlık beklentilerin üzerinde 200 baz puan arttırarak yüzde 19.0’a çekti. Kararın gerekçesinde küresel finansal piyasalardaki dalgalanma öne çıktı. TCMB kararın gerekçesini, yükselen küresel enflasyon beklentilerine bağlı olarak gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler ve küresel finansal piyasalardaki dalgalanma olarak açıklarken, son dönemdeki kredi talebindeki canlanmaya da dikkat çekti. TCMB parasal sıklaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale geleceği beklentisi korumakla birlikte, son dönemde kredi büyümesindeki yükseliş eğilimi ile ithal maliyetlerdeki artışın, talep ve maliyet unsurlarında öngörülen kademeli iyileşmeyi geciktirdiğini belirtiyor. Karar metninde gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacağı belirtilse de çok sürpriz makro değişiklikler olmazsa bundan sonraki toplantılarda bir süre faizlerin sabit tutulması eğiliminde olunacaktır. TCMB, iç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler gibi risk faktörlerini öne çıkararak, söz konusu gelişmelerin enflasyon görünümü üzerinde oluşturduğu yukarı yönlü riskler nedeniyle, “önden yüklemeli” ve güçlü bir ilave parasal sıkılaştırma yapılmasına karar verildiğini belirtiyor.

Buradaki önden yüklemeli ifadesini de gelecek toplantıda faizlerde değişiklik olmayacağının mesajı olarak yorumlamak mümkün. Mart ve nisan ayı yıllık enflasyonun yükselmesinin beklendiği aylar olarak karşımıza çıkıyor. Nisan ayında enflasyonun nerde zirve yapacağı da TCMB’nin faiz kararında etkili olacaktır. TL’de yeni bir değer kaybı döngüsü yaşanmayacak olur ise mayıs ayından itibaren enflasyonda trendin aşağıya dönmesi muhtemel görünüyor. Bu çerçevede çoğunluğu son çeyrekte olmak üzere TCMB’nin yılın ikinci yarısında kademeli olarak faizleri 300-400 puan civarında aşağıya çekmesi mümkün olacaktır. Bu beklenti ikinci yarıdan itibaren faiz hassasiyeti yüksek olan sektör ve şirketlerde potansiyel oluşturabilir. Ancak öncesinde bahsettiğimiz gibi birkaç ay daha enflasyondaki yükseliş eğilimi takip edilmeli.

AVRUPA'DA DESTEKLERE DEVAM

Avrupa Merkez Bankası Başkanı C. Lagarde, ekonomik görünümün salgınının başlarına göre daha iyi olduğunu ve

2021    yılında iyileşme beklediklerini açıkladı, ancak görünümde belirsizliklerin halen devam ettiğini belirtti. Aşağı yönlü risklere işaret eden Lagarde, bunların virüs mutasyonları ve devam eden ekonomik ve mali sorunlardan kaynaklandığını ifade etti. Enflasyondan konusunda ise 2021 yılında tüketici fiyatlarının dalgalı olmasını beklediğini söyledi. Lagarde, büyüme tahminlerini ise 2021 yılı için yüzde 1.5,2022 yılı için yüzde 1.2 ve 2023 yılı için yüzde 1.4 olarak açıkladı. Pandemi Acil Alım Programı’nın (PEPP) yılın ilk aylarından daha hızlı yürütüleceğini açıklayan Lagarde, alınan tedbirlerin krizden toparlanmayı destekleme konusunda ana etmen olduğunu ve Euro Bölgesi’nde elverişli finansal koşullar oluşturacağını ifade etti.

ABD - RUSYA GERİLİMİ YİNE ARTTI

ABD Başkanı Biden kendisine yöneltilen bir soru üzerine Putin’in katil olduğu görüşüne katıldığını ifade etti ve Putin’in, 2020 ABD Başkanlık Seçimlerinde Donald Trump’ın kazanmasına yönelik müdahaleleri nedeniyle “bedel ödeyeceğini” söyledi. Bedelin ne olacağı sorusuna ise “yakında göreceksiniz” yanıtını verdi. Bu açıklamalar sonrası Rus varlıklarında sert kayıplar yaşanırken, Rusya’dan sonra en sert etkilenen varlıklardan biri de TL varlıklar oldu. Putin ise Biden’ın kendi özelliklerini başkalarına yansıttığı şeklinde karşılık vererek, ABD’nin sömürgecilik tarihini hatırlattı ve düşmana karşı nükleer silah kullanan tek ülke olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Biden’ın Putin için ‘katil’ ifadesi kullanmasına “Sayın Biden’ın Putin’le ilgili ifadeleri bir devlet başkanına yakışmayan bir ifadedir ve bir devlet başkanının Rusya gibi bir devlet başkanına böyle bir ifadeyi kullanması kabul edilebilir bir ifade değildir” açıklamasında bulundu.

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ÖN PLANDA

Gerek ABD ile Rusya arasındaki gerekse ABD ile Çin arasındaki ilişkilerdeki gergin tablo küresel piyasalar için risk oluşturmaya başladı. Biden’ın görevi devralmasının ardından yaptığı en sert açıklama Putin’e yönelik söylemleri oldu. Bu sertlik dış politikada izleyeceği yolun da kısmen habercisi. ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin gerilmesi son dönemde S400’ler başta olmak üzere Rusya ile ilişkileri geliştiren Türkiye için de risk oluşturuyor. Bu nedenle başta da ifade ettiğimiz gibi Biden’ın açıklamalarından en fazla etkilenen piyasalardan biri de TL varlıklar oldu, ilerleyen günlerde bu konudaki gelişmeler bizim de yakın takibimizde olacak. Diğer taraftan bu hafta sonu gerçekleşecek AB Liderler Zirvesi öncesinde AB’den olumlu bir haber geldi. Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini gerekçe göstererek iki TPAO yetkilisine yönelik kısıtlayıcı tedbir içeren listenin genişletilmesi planını Ankara’nın yapıcı tavrı nedeniyle dondurduğu bildirildi. Böylece AB’den Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırım beklentisi de rafa kalkmış oldu.

24 Mart 2021 Çarşamba

TCMB kararlılığını ortaya koydu

TCMB, beklentilerin üzerinde faiz artışına gitti. İç talep koşullarının hem enflasyonist beklentiler hem de kredi açısından istediği gibi bir görünüm oluşturmadığını, buna bağlı olarak enflasyonda da bir düşüşü göremediğini vurgulayan TCMB, ileride de oluşabilecek riskleri göz önünde bulundurarak önden yüklemeli artış yaptığının altını çiziyor. Güçlü sıkılaştırmaya karşın, gerekirse ilave parasal sıkılaştırma yapılacağına işaret ediyor. Aldığı aksiyonla 'şahin' bir duruş sergileyen TCMB, enflasyonla mücadelede kararlılığını ortaya koyuyor. Faiz kararı ve toplantı sonrasında yapılan açıklamalar enflasyon beklentileri üzerinde kırılma yapması halinde en erken etki Mayıs enflasyonunda görülebilir. 200 baz puanlık faiz artışı kredi ve mevduat faiz oranlarını da yukarı yönlü hareketlendirecek. Yüksek faiz oranları doğal olarak reel sektör üzerinde olumsuz etki yapacak.

Stokları eritmek için fırsat

Bütçe fazlası her zaman iyi haber olmakla beraber, önemli olanı 'istikrarlı* bir şekilde fazla verilmesi. Burada da bütçe giderlerinin artış hızını yavaşlatırken, bütçe gelirlerinin artış hızını artırmak önem arz ediyor. Ekonomik reform paketinde öne çıkan maddelerden biri de kamu mâliyesinde disiplin idi. Herkes, 'kayıtdışı ne kadar kayıt altına alınabilir, kamu giderleri ve israf ne kadar minimize edilebilir, vergi m    kayıp ve kaçağı tespit edilip tahsilat artırılabilir, TL cinsinden alışveriş ne kadar artırılabilir, borçlanmalarda yoğunluk TL'ye evrilebilir, borçlanmaların hem faiz hem döviz dalgalanmalarından negatif etkilenmemesi sağlanabilirse' bütçe fazlası haberlerini daha çok okuyacağımızın farkında. Buna yönelik daha önce de adımlar atılmıştı, yeni ekonomi paketinde de somutlaştırılmış oldu. Konut üreten ve satanlar ile özellikle ikinci el otomobil satışı yapanların bu düzenlemeleri fiyat artışı için değil, stoklarını eritmek için fırsat bilmeleri gerekir.

Kredi faizlerini yukarı yönlü etkiler

Para politikası, piyasaların önünde gittiğinde, beklentilerin üzerine çıktığında etkisini, kredibilitesini artırır. Bu anlamda Kasım ayından bu yana TCMB'den genelde beklentilerin üzerinde hamleler gördük. TCMB'nin bu hamlesiyle dışarıdan gelebilecek olası yeni türbülanslara hazırlık anlamında bir adım attığını düşünüyorum. ABD 10 yıllık faizlerinin yüzde 2'leri, hatta biraz daha üzerini zorlama ihtimali artıyor. Böyle bir hareket bizde döviz kuruna baskı yaparak enflasyon riskini artırır. TCMB'nin bu hamlesini ayrıca açıklanacak enflasyonun olası etkisini bertaraf etmek için yaptığını düşünüyorum. Karar metninde yurtdışı risklerin farkında olduğunu vurgulaması önemli. TCMB'nin cari açık ve enflasyonla ilgili endişelerinin devam ettiği, ekonomideki talep koşullarının, özellikle kredi büyümesinin tekrar yukarı doğru hareketlenmesini sadece maliyet değil, talep enflasyonu riski olarak okumaya başladığı görülüyor. Politika faizindeki artış aynı oranda olmasa da kredi ve mevduat faizlerini yukarı yönlü etkileyecektir.

TCMB, politika faizi 200 baz puan

 TÜRKİYE Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 200 baz puan artışla yüzde 17’den yüzde 19’a yükseltti. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde oluşan yukarı yönlü riskleri dikkate alan TCMB, 18 Mart’ta gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında 100 baz puanlık piyasa beklentilerinin üzerinde, önden yüklemeli ve güçlü bir ilave parasal sı-kılaştırmaya gitti. “Şahin” bir aksiyon alan TCMB, karar metninde “gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır” vurgusunu korudu. TCMB, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürüleceğinin altını bir kez daha çizdi. Faiz artışı kararını TCMB’nin enflasyonla mücadelede kararlılığının bir göstergesi olarak değerlendiren ekonomistler, net duruşun ve tutarlılığın korunmasının TCMB’nin kredibilitesini artıracağı görüşünde.

KÜRESEL PİYASALARDA DALGALANMA

PPK sonrasında TCMB’den yapılan açıklamada yükselen küresel enflasyon beklentilerinin gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizliklere ve küresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açtığına dikkat çekildi. İktisadi faaliyetin güçlü bir seyir izlediğine işaret edilen açıklamada, salgına bağlı kısıtlamaların hafifletilme-siyle hizmetler ve bağlantılı sektörlerde iktisadi faaliyetin artmasının beklendiğine işaret edilirken, “Salgının seyrine ilişkin muhtemel gelişmelere bağlı olarak iktisadi faaliyet üzerindeki riskler önemini koruyor. Salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güçlü seyreden iç talebin yanı sıra ithalat fiyatlarındaki artışlar cari işlemler dengesini olumsuz etkilemeye devam ediyor. Finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte yavaşlayan kredi büyümesi son dönemde bir miktar yükseliş eğilimi sergiliyor” ifadeleri kullanıldı.

30 Mart’ta Olağan Genel Kurul toplantısını gerçekleştirecek olan TCMB’nin 2020 yılı dönem karı 34 milyar 497.9 milyon TL oldu. TCMB, geçen yıl elde ettiği karı üzerinden 9 milyar 82.8 milyar TL vergi ödeyecek. Banka, 2019’da 44 milyar 732.8 milyon TL dönem karı elde etmişti.

VERGİ GELİRLERİ ARTTI

2020 Şubat’ta 7.4 milyar TL açık veren merkezi yönetim bütçesi, vergi gelirlerindeki artışın da katkısıyla 2021 Şubat’ta 23.2 milyar TL fazla verdi. 2021 Ocak’ta verilen 24.2 milyar TL’lik açıkla beraber merkezi yönetim bütçesinde, yılın ilk iki ayında 984 milyon TL açık gerçekleşti. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre Şubat’ta merkezi yönetim bütçesinde 35.9 milyar TL, yılın ilk iki ayında 33.7 milyar TL faiz dışı fazla gerçekleşti. Şubat’ta bütçe giderleri yüzde 3.1 artışla 96.4 milyar TL, bütçe gelirleri yüzde 38.8 artışla 119.6 milyar TL oldu. Faiz hariç giderlerin yüzde 5.4 artışla 83.7 milyar TL olduğu Şubat’ta, vergi gelirleri yüzde 37.2 artışla 98.4 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Şubat’ta vergi geliri tahsilatının detaylarına bakıldığında; gelir vergisi yüzde 20 artışla 12.5 milyar TL, kurumlar vergisi yüzde 44.5 artışla 36 milyar 983 milyon TL, dahilde alman katma değer vergisi tahsilatı yüzde 51.6 artışla 6 milyar 831 milyon TL, özel tüketim vergisi yüzde 18.4 artışla 14 milyar TL, ithalde alınan katma değer vergisi yüzde 52.6 artışla 15 milyar 391 milyon TL oldu.

İPOTEKLİ KONUT SATIŞI GERİLEDİ

Türkiye genelinde konut satışları Şubat’ta geçen yılın aynı ayma göre yüzde 31.6 azalarak 81 bin 222 olurken, bir önceki aya göre yüzde 15.1 oranında arttı. Son altı aydır aylık bazda gerileyen konut satışları, Şubat’ta artış gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Şubat’ta geçen yılın aynı ayma göre Türkiye genelinde ipotekli konut satışları yüzde 66.5 azalışla 14 bin 669 düzeyinde gerçekleşti. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 18.1 olarak hesaplandı. Bu dönemde ilk defa satılan konut sayısı yüzde 33.7 azalarak 24 bin 737 düzeyinde gerçekleşirken, toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 30.5 olarak hesaplandı. İkinci el satışları ise yüzde 30.7 azalışla 56 bin 485 oldu. Yabancılara konut satışı Şubat’ta yıllık bazda yüzde 26 azalarak 2 bin 964 oldu.

TCMB verilerine göre konut fiyat endeksi (KFE), 2021 yılı Ocak’ta bir önceki aya göre yüzde 1.8 artışla 157.7 seviyesinde gerçekleşti. KFE, geçen yılın aynı ayma göre yüzde 30.4, aynı dönemde reel olarak yüzde 13.5 artış gösterdi.

İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurul Başkanı Nazmi Durbakayım, konut satışlarındaki düşüşün en önemli nedenlerinin artan faiz oranları ve hafta sonu kısıtlamaları olduğunu vurguladı. Konut satışlarında düzeltme hareketinin hafta sonu kısıtlamalarının tek güne indirilmesiyle bir miktar daha artarak devam etmesini beklediklerini dile getiren Durbakayım, “Yılın ikinci yarısında toparlanma olacağını düşünüyoruz” dedi.

ÜCRETLİ ÇALIŞAN SAYISI ARTTI

Sektörlerin istihdam, çalışılan saat, brüt ücret-maaş endekslerinin zaman içerisindeki değişimlerinin izlenebilmesi amacıyla idari kayıtlara dayalı ve çeyreklik olarak işgücü girdi endekslerini yayınlayan TÜİK, aynı idari kayıtları kullanarak aylık ücretli çalışan sayılarını da açıklamaya başladı. Çalışmanın sonuçları, 2009’dan başlamak üzere ilk kez 16 Mart tarihli Ocak ayı bülteniyle kamuoyuna açıklandı. Buna göre sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2021 Ocak’ta geçen yılın aynı ayma göre yüzde 5.2 artışla 12 milyon 589 bin 820 kişi oldu.

20 Mart 2021 Cumartesi

Altın nereye koşuyor?

 SON yıllarda baş döndürücü bir hızla yükselerek dikkatleri üzerine çeken altın fiyatlarında yaşanan son düşüşler tüm dünyayı şaşkına çevirdi. ABD seçimlerinin sorunsuz atlatılması, aşı çalışmalarına ilişkin gelen olumlu haberlerle son iki aydır bu kez inişe geçen altın fiyatları için “yeni normal nedir?” sorusu gündeme damgasını vurdu. Kısaca hafızamızı tazelemek gerekirse, bu paniğin çok da yersiz olmadığını görüyoruz. Çok değil daha ağustos ayının ilk haftası 2.070 dolar seviyesine çıkan altının onsu bugünlerde 1.800-1.850 dolarlar seviyesine geriledi. Yine bu süreçte kurlarda yaşanan düşüş ve ons bazında altının değer kaybına uğraması yüzünden gram altın tarihi zirvesi olan 540 TL’den 460 TL’lere indi. îki ay gibi kısa süre içinde ons altın alanlar dolar bazında yaklaşık yüzde 11, gram altın alanlar ise TL bazında yüzde 15 civarında zarar etti.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Tabii her sert fiyat hareketi yaşanan dönemde olduğu gibi bugün de herkes “Altın fiyatları daha da düşecek mi, yükselecek mi” sorusuna odaklandı. Bu soruyu yönelttiğimiz altın uzmanlarına göre, önümüzdeki üç ayda altın fiyatlarında her iki yönde de hareket görebiliriz. Burada ons bazında kınlamayan 1.760 dolar seviyesi oldukça kritik. Bu seviyenin üzerinde kalındığı sürece satışların derinleşmeyeceği görüşü hakim. Şayet bu seviye kırılırsa iyimserlere göre 1.700 dolar, kötümserlere göreyse 1.600 dolar/ons seviyeleri görülebilir. 1800 doların üzerinde ise ilk adım 1850, ikinci adım ise 1900 dolarlar olarak telaffuz ediliyor.

Ancak ortak görüş daha orta vadeli düşünenler için altın hala önemli bir getiri potansiyeline sahip. Ortak beklenti ülkelerin kısa vadede genişlemeci para politikasını bırakamayacak olması ve aşı bulunsa bile bunun dünyada yaygınlaşma hızının şimdilik düşük kalacağı yönünde. Bu da tıpkı geçtiğimiz aylarda olduğu gibi altına olan talebin artıracağı ve bunun da fiyatlara eskisi kadar hızlı olmasa da yükseliş yönünde yansıyacağı görüşlerini destekliyor.

GRAM ALTINA DİKKAT

Gram altın satın alanlar içinse durum biraz daha farklı. Biliyorsunuz gram altın hem uluslararası piyasalarda fiyatlanan ons altından, hem de dolar/TL kurundan etkileniyor. Kurlarda sürpriz bir sert tırmanış yaşanmazsa bugün 460 TL seviyelerinden işlem gören gram altının önümüzdeki üç aylık süreçte 480-440 TL bandında dalgalanması bekleniyor. Buna göre kısa vadede yeni alım yapmayı düşünenlerin 440 TL’nin altında 420 TL seviyesini, satış yapmayı düşünenlerin ise 480 TL üzerini beklemesi gerektiği belirtiliyor.

AHLATCI YATIRIM

"1.765 DOLAR ÖNEMLİ"

Ahlatcı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, son haftalarda altın fiyatlarında yaşanan düşüşte, ABD seçimlerinin sorunsuz atlatılması ve hemen ardından Covid-19 aşısı ile ilgili başarılı sonuçlar alınmasının etkili olduğu görüşünde.

15 Ağustos’tan sonra dünya genelinde elinde altın bulunduran fonların zaman zaman pozisyonlarında azalmalar yaşandığına da dikkat çeken Erbaş, altın fiyatındaki harekete ilişkinse şu değerlendirmede bulunuyor:

“Bu dönemde gram altın fiyatlamasında kur hareketleri de belirleyici oldu. Türk Lirası’nda rezervlerle ilgili gözlemlenen sıkıntı sonrası 8.55 TL seviyelerine yükselen kur ile gram altın da 540 TL’ye yükseldi. TCMB ve Hazine ve Maliye Bakanı değişiklikleri sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın reform açıklamalarının etkisi ve normalleşme adımlarının TCMB ve BDDK tarafından gerçekleşmesi ile kurda 7.50 TL geri çekilmesini yaşadık. Tüm bu gelişmeler altın fiyatlarının TL ve dolar bazlı gerilemesine neden oldu. Önümüzdeki üç ay ons altında yukarı yönlü tepki hareketleri özellikle Fed ve ECB tarafından gerçekleştirilebilecek destek paketleri beklentisi ile görülebilir. 1.920 dolar yukarı geçilmediği sürece bu yükselişler tepki hareketi olarak kalacaktır. Kurda ise özellikle atılacak reform adımlarının ana taslaklarının netleşmesi ile yurtdışı kaynaklı fon girişinin devamı ile 7.50-8.10 TL aralığında yatay bir kur hareketi görebiliriz. Ons altın için 1.765-1.870 dolar, gram altında da 440- 485 TL aralığında fiyatlamalar görülebilir. Eğer bu süreçte 1.765 dolar ons altında aşağı yönlü kırılırsa 1.670 dolar ve gram altında 440 TL aşağı yönlü kırılırsa 420 TL test edilebilir.”

Erbaş’a göre ons altın için 1.765,1.780 ve 1.795 dolar ana destek, 1.805,1.820 ve 1.850 dolar ise 1.870 direnç bölgesi altında fiyat bazlı zorlanabileceği seviyeler. Erbaş, ons bazında 1.803 dolar seviyesinin 200 günlük üssel aritmetik ortalama olduğunu göz önünde bulundurarak bu seviyelerin strateji oluşturmak için kullanılması gerektiği görüşünde. Altının genel olarak 2021 içinde portföylerde yüzde 15 oranında tutulabileceğini de belirten Erbaş, “Bu portföyün bir kısmı gram altın olarak, bir kısmı da altın fonlarında dolar veya TL bazlı değerlendirilebilir” diyor.

ALB FOREX

"YENİ ZİRVELERİ GÖREBİLİRİZ"

ALB Forex Araştırma Müdürü Emre Çayırlı ise ekim ve kasım aylarında ons altındaki sert fiyat hareketlerinde ABD ekonomisine ilişkin veriler ve ABD başkanlık seçiminin belirleyici olduğu görüşünde. Gerek Joe Biden’ın ekonomiyi destekleyecek genişlemeci maliye politikalarına yönelebileceği beklentisi, gerekse FED Başkanı J. Powell’ın güvercin mesajlar içeren açıklamaları ile küresel risk iştahındaki artışın altın fiyatlarını baskıladığına dikkat Ernre çaV,r'' çeken Çayırlı, “Kasım’ın ikinci haftasında aşıya ilişkin gelen olumlu açıklamalar sonrası küresel çapta risk iştahı arttı. Yaşanan satış baskısıyla kritik 1.850 dolara kadar gerileyen ons altın fiyatı bu süreci takip eden iki hafta boyunca 1.900 dolar ile 1.850 dolar arasında denge buldu. Kasım ayının son haftasına gelindiğinde İngiltere, Rusya ve Çin’den gelen aşı haberleri piyasalardaki iyimserliği destekledi ve ons altın 1.850 dolar desteğini kırmasının ardından, yaklaşık dört ay sonra yeniden 1.765 dolara kadar geriledi” diyor. Altın fiyatlarında yaşanan bu sert düşüşün kar realizasyonu olarak görülebileceği ve yeni bir yükseliş yaşanabileceği değerlendirmesinde de bulunan Çayırlı, şu tespitte bulunuyor:

“Nitekim aralık ayı itibariyle yeniden canlanmaya başlayan altın talebiyle birlikte ons altın fiyatı şimdiden 70 dolara yakın değer kazandı. Şüphesiz ilerleyen süreçte 1.850 dolar seviyesi önemli bir direnç olarak izlenecek. Konuşulmaya başlayan J. Yellen ismi de dolar endeksinde zayıflama yaşanmasına neden olmuş gibi duruyor. İlerleyen süreçte daha somut hale gelirse altın fiyatlarında yükseliş görülebilir. 10 Aralık’ta yapılacak Avrupa Merkez Bankası toplantısında ek bir genişleme adımı atılması, ons altına destek verebilir. İlerleyen süreçte 1.930 dolar ons altın için oldukça önemli bir seviye olarak izlenebilir.

Ağustos ayından bu yana devam eden orta vadeli düşüş trendinin geçtiği bu bölgenin üzerinde kalıcılık sağlanırsa, kış aylarında ons altında yeni bir zirve görebiliriz.”

GCM YATIRIM

"YÜKSELİŞ BEKLENTİSİ KORUNUYOR"

GCM Yatırım Araştırma Müdür Yardımcısı Kudret Ayyıldır son dönemde altın fiyatlarında yaşanan sert düşüşte Covid-19 aşısına ilişkin gelen iyimser haber akışının etkili olduğunu söylüyor.

Ancak aşıya ilişkin bilinenlerin dışında yeni güçlü bir haberin gelmemesinin yanı sıra genişleyici para ve maliye politikaları sunan ülkelerin yeni dönemde de bu düşüncesine devam edeceğine yönelik beklentilerin altına olan ilgiyi yeniden artırabileceği tahmininde bulunan Ayyıldır, fiyat hareketlerine ilişkinse şu tahminde bulunuyor:

“Ons altın için orta vadeli 1.760, uzun vadeli olarak da 1.690 bölgesi önemli olmakla birlikte \cudret ^ ilgili seviyeler üzerinde yılın ilk çeyreği için pozitif eğiliminin devam etmesi bekleniyor, özellikle 2013 sonu itibariyle her yılın son döneminde ons altın fiyatının dip yapma çalışması ve yeni yılın ilk çeyreğine kadarki süreçte oluşturduğu yükseliş rallisi de mevcut pozitif beklentimizi destekliyor. Bu düşünce ile kısa vadeli görünümde 1.850 ve 1.900 dolar bariyerlerine doğru çıkışlar izleneceği gibi 1.900 üzerindeki olası kalıcı fiyatlama davranışında orta vadeli 2.000, uzun vadeli olarak da 2.300 dolar beklentisi gündemimizi tekrar meşgul edebilir.

İçerde ise gram altın, ons altın ve dolar/TL düşüşlerinden önemli oranda etkilenerek 540 seviyelerinden 440 TL’ye kadar geriledi. Ancak gerek ons altın, gerekse dolar/TL kurunun 2021’e ilişkin yukarı yönlü fiyatlama reaksiyonuna devam etme beklentisi nedeniyle gram altının da pozitif etkilenmesi beklenmeli. Gram altın için orta vadede 450, uzun vadede ise 420 seviyesini takip ediyoruz. Her ne kadar bu dönemde 450 seviyesinin altına geri çekilmeler gerçekleşse de kalıcı olmuyor. Uzun vadede ise 420 seviyesinin üzerinde hareket eden gram altın fiyatı, pozitif yönlü fiyatlama beklentisini destekliyor. Orta vadede 480-490 seviyelerine yönelik bir fiyatlama potansiyeli bulunurken, uzun vadede 500-510 bölgesi ve tarihi zirve 540 seviyesi izleniyor.”

Orta ve uzun vadeli olarak gerek ons gerekse gram altın tarafındaki yükseliş isteği yaratabileceği öngörüsünde bulunan Ayyıldır, “Bu sebeple 1.800 doların altında ons altın, 450 TL’nin altında ise gram altın orta-uzun vadeli I yatırım fırsatını beraberinde getiriyor. 1.900 dolar üzerinde ons altın, 480 TL üzerinde ise gram altın tarafındaki kalıcılık, daha istekli yükseliş beklentisi yaratabilir” diyor. Altın fiyatlarının 2020’de olduğu gibi 2021’de de iştah artırmasını bekleyen Ayyıldır’a göre, Ayşe Teyze ve Mehmet Amca portföyünün yüzde 20-30’unu altında I değerlendirmeli.











Enflasyonu yenenler ve yenilenler

 GEÇTİĞİMİZ hafta perşembe günü Kasım ayı enflasyon verileri açıklandı. Yıllık bazda yüzde 14’e ulaşan enflasyon (TÜFE) ülkemizde kronik sorunların başında geliyor.

Birikimlerimizi, varlıklarımızı kemiriyor, alım gücümüzü düşürüyor.

Bütün mücadelelere, tüm çabalara rağmen enflasyona karşı yapılan mücadelede mevzi kaybedilmiş.

Dünyada enflasyon neredeyse yok iken, ülkemiz en yüksek enflasyona sahip ilk 15-20 ülke arasında.

Hani, halkın tasarruf eğiliminin düşük olduğundan şikayet ediliyor ya, enflasyon tasarrufa izin vermiyor ki. Çünkü enflasyon ortamında sürekli yukarı yönde hareket eden fiyatlar, insanları tasarruf etmeye değil, bugün harcamaya zorluyor. Bugün satın alınmayan malın fiyatı, gelecekte çok büyük olasılıkla artacak ama gelirler aynı oranda artmayacağından, bugün satın almak her zaman daha karlı oluyor. Bu da tasarrufların küçülmesine neden olurken, hane halkının borçlanma eğilimini güçlendiriyor.

Diğer yandan hane halkı, tasarruflarını enflasyona karşı korumak için yıllardır altın ve dövize yatırım yapıyor. Öyle ki bankacılık sisteminde bulunan toplam mevduatın yüzde 55’i döviz cinsinden. Halkın döviz mevduatına yatırım yapmasının en önemli nedenlerinden birisi, enflasyonun artış eğilimi kınlamadığı için döviz fiyatlarının günün birinde, enflasyonu mutlaka yakalayacağı ve geçeceği beklentisi. Bu beklentiyle döviz alanlar, bu kez de talep nedeniyle fiyatların artmasına katkıda bulunuyor. Peki, insanlar neden Türk Lirası mevduat yatırımını tercih etmez oldu? Gelin EGM’nin (Emeklilik Gözetim Merkezi) internet sitesinden aldığım 30 Kasım 2020 tarihli grafiğe bir bakalım, son beş yılda yüzde 81.2’ye ulaşan TÜFE’ye hangi yatırım aracı ne kadar yenilmiş, hangisi ne kadar yenmiş görelim.

DOLAR

Son beş yılda doların getirisi yüzde 167.1’e ulaşırken TÜFE yüzde 81.2 olmuş. Doların değer artışı TÜFE’nin iki katını geçmiş. Bu nedenle halk halen döviz yatırımından vazgeçmiyor. Fiyatların her geri çekilmesinde pozisyonunu tekrar artırıyor.

GRAM ALTIN

Gram altın son dönemin gözde yatırım aracı. Bunda hem ons bazında hem de aynı dönemde dolar/TL paritesinin yükselişi etkili. TÜFE’yi dörde katlayan getirisi ile altın son beş yılın en çok kazandıran yatırım aracı olmuş.

BIST-100

Hisse senetleri piyasasını temsilen BIST-100 endeksi baz alındığında, son beş yılda yüzde 75.7’lik getirisi ile enflasyonun altında getiri sağlamış. Buradaki getirinin üzerine yıllık yaklaşık yüzde 2.5’lik temettü getirisini eklediğimizde enflasyonun üzerinde bir getiriye ulaşılsa da, içerdiği risk nedeniyle getirinin çok zayıf olduğu söylenebilir.

FAİZ-KAR PAYI

Faizli yatırım araçlarını temsilen BIST-KYD Tüm bono endeksi baz alındığında son beş yılda yüzde 72.4 getiri ile enflasyona yenildiği görülüyor. BIST-KYD Kamu Kira sertifikaları endeksi ise yüzde 80.5’lik getirisiyle enflasyonu neredeyse yakalamış. Ama yine de enflasyonun üzerinde getiri sağlayamamış.

BES FONLARI

EGM Tüm Endeksi sistemdeki devlet katkısı ve OKS fonlarını da içeren ve EGM’nin hazırladığı bir endeks. Fonların getirisinin portföy büyüklüklerine göre ağırlıklandırılmasıyla oluşturuluyor.

Beş yılda yüzde 114.1’e ulaşan EGM Tüm Endeksi enflasyonun üstünde getiri sağlayan yatırım araçlarından biri olmuş.

TERCİHLER KAZANDIRDI

Genellikle halkın finansal okuryazarlığının düşük olduğundan şikayet edilir. Ancak uzun vadeli verilere bakıldığında, halkın getiri konusunda doğru analizler yaptığı ve doğru tercihlerde bulunduğu görülüyor. Burada döviz yatırımları konusunda hane halkı ile devletin çıkarlarının çatıştığı söylenebilir. Hane halkı döviz yatırımlarına ağırlık vererek, bir şekilde döviz fiyatının artmasına da katkı vermiş oluyor.

Fakat enflasyonun hırpalayıcı etkisinden korunmak isteyenlere aslında çok da fazla seçenek kalmıyor. Grafikten de görüleceği gibi faizsiz kar payı getirisi elde etmek isteyenler ile mevduat faizinden medet umanlar enflasyon karşısında yenilmişler. Birikimlerinin satın alma gücü azalmış. Hisse senedi yatırımları ise aşırı volatilite bir taraftan, zayıf getiri diğer taraftan bu beş yıllık dönemde gerçekten de doğru seçim olamamış. Altın ise yine Türk halkını yanıltmamış. Getirisiyle hem enflasyonu, hem de diğer yatırım araçlarını yenmiş.

Otomatik veri değişimine BES dahil mi?

SABAH gazetesinin ’35.Yaş Sektör Buluşmaları’ etkinliğine video konferansla katılan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan bireysel emeklilik sektöründe somut adımlar atılacağını ve vatandaşların BES aracılığıyla tasarruf etmelerini cazip hale getirecek yenilikler üzerinde çalıştıklarını söyledi. Türkiye’nin Finansal Raporlama Standardı’na (CRS) uyum çalışmalarının sürdüğünü belirten Elvan, hedefin ülkemizin sigortacılık ve özel emeklilikte kurumsal yeterliliğini yükseltmek ve uluslararası piyasalara uyumunu artırmak olduğunu ifade etti.

Son günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın da bahsettiği Finansal Raporlama Standartları (CRS: Common Reporting Standart) sözünü sizce de fazlasıyla duymuyor muyuz? Nedir, bu Finansal Raporlama Standardı, ne işe yarar, yenir mi, içilir mi? Bireysel Emeklilik Sistemi’yle bir ilgisi var mı? Gelin, elimizden geldiğince anlamaya çalışalım.

OTOMATİK VERİ DEĞİŞİMİ

Yolsuzluk, kara para aklama, terörün finansmanı ve vergi kaçakçılığı konularıyla ortak mücadele etmek ve işbirliği yapmak isteyen ülkeler, OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) ve AB (Avrupa Birliği) nezdinde uluslararası anlaşmalar imzaladılar. Otomatik bilgi değişimi, kişilerin, yerleşik (mukimi) olduğu ülke dışındaki diğer ülkelerde bulunan finansal hesap bilgilerinin, yerleşik (mukim) olunan ülkeye, her yıl diğer ülke vergi idarelerince, vergisel amaçlarla kullanılmak üzere mütekabiliyet esasında (karşılıklı) ve otomatik olarak elektronik ortamda gönderilmesidir.

FİNANSAL RAPORLAMA STANDARDI

Yukarıda bahsedilen anlaşmalara taraf olan ülkelerin toplayacağı bilgilerin ve paylaşım yöntemlerinin standartlaştırılması amacıyla oluşturulan, Finansal Raporlama Standardı (CRMS) bilgilerin bütün ülkeler tarafından kolayca işlenebilmesini sağlayacak. Ülkemizde faaliyet gösteren finansal kuruluşlar Finansal Raporlama Standardı’na dahil olan başka bir ülkede finansal faaliyetlerini tespit ettikleri müşterilerinin bilgilerini (adı, soyadı, adresi, yerleşik olduğu ülke ve vergi kimlik numarası, doğum yeri ve tarihi, hesap numarası, hesap bakiyesi yada değeri, hesaba yıl içerisinde ödenen faiz, temettü gibi gelirlerin ya da hesapta tutulan varlıklardan elde edilen gelirin toplam brüt rakamı) T.C. Gelir Idaresi’ne raporlayacaklar. Yani her ülke kendi ilgili finansal kuruluşlarından gelecek finansal verileri önce kendi Gelir Idaresi’nde toplayacak. Sonra da karşılıklı anlaşmaların olduğu ülkelerin Gelir veya Vergi İdareleri, bu müşterilerin finansal verilerini, rapor halinde otomatik olarak elektronik ortamda birbirleriyle paylaşacak.

KİMLERİN VERİLERİ RAPORLANACAK?

Anlaşma kapsamında, ilgili ülkelerde yerleşik (mukim) kişi ve kurumların yanı sıra, bu ülkelerde yerleşik kişilerin kontrol ettikleri Türkiye’de yerleşik olan bazı kurumların (örneğin; faiz, temettü gibi pasif gelir elde eden ya da bu amaçla varlık tutan fakat finansal kuruluş olmayan kurumlar) bilgileri paylaşılacak. Finansal verilerin paylaşımıyla farklı ülkelerde gerçekleşen finansal faaliyetlerin gerçek lehdarlarım tespit etmek ve verginin kazancın sağlandığı ülkede ödenmesi amaçlanıyor.

HANGİ KURULUŞLAR VERİLERİ RAPORLAYACAK?

Vergi mukimi müşterilerinin verilerini Gelir îdaresi’ne raporlayacak olan kurumlar,

•    Mevduat kuruluşu: Mevduat bankaları ve katılım bankaları.

•    Saklama kuruluşları: Merkezi Kayıt Kuruluşu’nda kaydileştirilen menkul kıymetlerin saklamasını yapan diğer finansal kuruluşlar.

•    Yatırım kurumu: Yatırım Kurumlarının faaliyetleri arasında, para piyasası araçları ticareti; döviz ticareti, döviz-faiz oranı ve endeksi araçları ticareti; devredilebilir menkul kıymetler ticareti; vadeli emtia ticareti bireysel ve toplu portföy yönetimi; başka şekilde diğer kişiler adına finansal varlıkların veya paranın yatırımı, yönetimi veya işletimi bulunuyor.

•    Belirli sigorta şirketleri: Nakdi değer sigorta sözleşmesi veya anüite sözleşmesi düzenleyen kurumlar.

 RAPORLAMA YAPMAYACAK KURUMLAR

•    Finansal Raporlama yapmayacak kurum ve kuruluşlar, T.C. Merkez Bankası; geniş ve dar katılımlı emeklilik fonları, kamu kuramlarının, uluslararası örgütlerin veya merkez bankasının emeklilik fonları; nitelikli kredi kartı veren kuruluşlar, muaf kolektif yatırım kuruluşları olarak belirlenmiş. Ayrıca istisna hesapları başlığı altında ‘emeklilik ve emekli maaş hesapları’

ile ‘Belirli Süreli Hayat Sigorta Sözleşmeleri’ sayılmış. Gayrimenkuller ve taşıt araçları da Finansal Raporlama Standardına dahil edilmiyor.

YURTDIŞINDAKİLERİN BES YATIRIMLARI

Ülkemizde çeşitli yatırımları olan vatandaşlar, Finansal Raporlama Standardı kapsamında hangi verilerin paylaşılacağı konusunu merak ediyor. Yukarıda da açıklandığı gibi yurtdışında mukim ancak ülkemizde bireysel emeklilik fonlarına katkı payı ödeyenlerin verileri Finansal Raporlamaya tabi tutulmayacak. Halen Bireysel Emeklilik Sistemi’ne dahil olarak katkı payı ödeyen ancak yazışma adresi olarak yurtdışında bir ülke bildiren katılımcı sayısı 36.313. Bu katılımcılar toplam 47.277 sözleşmeye katkı payı ödüyorlar ve devlet katkısı hariç birikimleri 1.623 milyon seviyesinde. Devlet katkıları ile birlikte yaklaşık 2 milyar liralık bir birikim söz konusu.

Otomatik Bilgi değişimi, vergide uluslararası boyutta ‘big data’ oluşumunu sağlayacak. Vergi idareleri varlık affı veya varlık barışı ile yurtdışındaki fonları bir taraftan kendi ülkelerine çekerken, diğer yandan vatandaşlarının uyumunu sağlamaya çalışıyor. Burada BES, raporlamaya tabi olmayan ender finansal yöntemlerden birisi olarak öne çıkıyor ve yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına fırsat sunuyor.

Kaynakça:

•    Gelir İdaresi Başkanlığı Finansal Hesap Bilgilerinin Vergi Konularında Karşılıklı olarak Otomatik Değişim Standardı Bilgilendirme Rehberi

•    Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı), Mukimlik ve Durum Tespitine İlişkin Kılavuz.

TCMB, sıkı duruşa devam dedi

 TCMB 150 baz puanlık piyasa beklentisinin üzerine çıkarak politika faizini 200 baz puan artışla yüzde 17.0’a yükseltti.

TCMB’nin yeni başkanı Naci Ağbal son dönemdeki açıklamalarında fiyat istikrarı odaklı para politikası adımları atılacağı taahhüdünü vermişti. Atılan bu adımla piyasa beklentilerini karşılamayı tercih ettiği ve bu sayede kredibilitesini de güçlendirmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Yapılan açıklamada iç talep koşulları, döviz kuru (birikimli maliyet etkileri), uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve fiyatlama davranışlarındaki bozulma gibi enflasyon görünümünü olumsuz etkileyen birçok risk ve enflasyonda 2021 yılsonu tahmin hedefi göz önünde bulundurularak bu kararın verildiği ifade edildi. TCMB ayrıca geçen ayki açıklamasında yer alan “enflasyonda beklenen yükselişin geçici olacağını değerlendirdiği” cümlesi de bu toplantı sonrasındaki notta yer almadı. Bu durum TCMB’nin enflasyona karşı daha temkinli bir duruşa geçtiğini işaret ediyor.

Toplantı notunda yer alan bir paragraf ise neden fiyat istikrarının önceliklendirilmesi gerektiğini sade bir dille anlatıyor. Bu paragrafta “Düşük enflasyon ortamının kalıcı olarak tesisinin, ülke risk primlerinin düşmesi, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla, makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği değerlendirilmiştir” görüşü yer alıyor. Alınan faiz kararı ve yapılan açıklamalar önümüzdeki süreçte fiyat istikrarı hedefinden; büyüme, istihdam gibi diğer makroekonomik hedefler uğruna vazgeçilmeyeceğini gösteriyor. Bu sıkı duruş ifade edildiği gibi korunabilecek olur ise 2021 yılında TL daha istikrarlı bir seyir izleyebilir.

TCMB’nin sıkılaşma adımları sadece faiz tarafındaki artışla da sınırlı kalmıyor, önceki haftalarda bankaları daha fazla kredi kullandırmaya zorlayan aktif rasyosunun kaldırılması ve zorunlu karşılıklara nema verilmesinin kredi büyümesine bağlanması gibi uygulamalarla geçtiğimiz BDDK’nın taksit düzenlemesi gibi adımlar da TCMB’nin bu sıkı duruşu ile paralellik sergiliyor. BDDK geçtiğimiz hafta yaptığı açıklama ile kuyum, mobilya ve elektronikte taksit sayısının düşürülmesine karar verdi. Buna göre kredi kartında taksit sayısının; basılı ve külçe halinde olmayan kuyumla ilgili harcamalarda sekiz aydan altı aya, fiyatı 3 bin 500 TL’ye kadar olan televizyon alımları hariç elektronik eşya alımlarında altı aydan dört aya, mobilya ve elektrikli eşya alımlarında on sekiz aydan on iki aya indirilmesine karar verildi.

AŞILAMANIN GECİKMESİ EKONOMİLERİ BASKILIYOR

Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü, koronavirüs salgınının ikinci dalgası ve buna bağlı sert kısıtlamaların, Alman ekonomisinin kışın gerilemesine neden olacağını belirterek, bu yılın son çeyreğinde GSYH’nin yaklaşık yüzde 1 daralacağını ve 2021’nin ilk çeyreğinde ekonomideki daralmanın son çeyrekten daha da fazla olacağı öngörüsünde bulundu. Ülkemizde de rakamlar farklılık gösterse de benzer bir tablonun ortaya çıkması sürpriz olmayacak gibi görünüyor. Bu durum hisse senedi piyasaları için kısa vadeli riskler olduğunu gösteriyor, özellikle artan faiz ortamında yüksek borçlu ve düşük kar marjları ile çalışan şirketler bu durumdan daha fazla olumsuz etkilenebilir.

Diğer taraftan aşılar ile ilgili açıklamalar da yakından takip ediliyor. Avrupa İlaç Ajansı, BioNTech ve Pfizer’in geliştirdiği Covid-19 aşısının AB’de kullanılmasına onay verdi. Pfizer ve BioNTech firmalarının ABD’ye ek 100 milyon doz aşı sağlayacağı açıklandı. ABD hükümeti, ilave 100 milyon doz için Pfizer ve BioNTech’e 1.95 milyar dolar ödeme yapacak. Covid-19 aşısını geliştiren, Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, Türkiye ile aşı konusunda görüşmelerin sürdüğünü hatırlatarak, kısa süre içerisinde sözleşme imzalamanın mümkün olacağını düşündüğünü belirtti. Diğer taraftan bir süredir ülkemizde de test edilen Çin aşısının pazartesi günü 3 milyon doz olarak Türkiye’de olacağı açıklandı. İlk aşamada 9 milyon kişinin aşılacağı belirtilirken, aşıda önceliğin, virüsle mücadelede en ön safta yer alan sağlık çalışanlarında ve riskli grup kabul edilen 65 yaş üstü vatandaşlar da olacağı ifade edildi. Aşılamada kronik hastalar ile evden çıkamayacak dürümdakilere adreslerinde aşılama yapılacak. Sadece daha önce koronavirüse yakalanmamış kişiler aşılanacak.

Şubat ayma kadar Çin’den 50 milyon doz Covid-19 aşısı getirilmesi planlanırken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun Çin aşısının etkinliği ile ilgili inceleme sonuçlarını açıkladı. “Bu sonuçlar aşıyla ilgili dünyada açıklanan ilk veriler. Aşının koruyuculuğu yüzde 91.25 oranında. Artık aşının Türk insanında etkili ve güvenilir olduğundan eminiz” ifadelerini kullandı. Aşılama takvimindeki belirsizliğin büyük oranda azalması salgının etkilerinin en yüksek düzeyde hissedileceği yılın ilk çeyreğinin getireceği olumsuz havayı sınırlayabilir. Bu dönemde ortaya çıkabilecek olumsuzlukların etkisini azaltmak için Resmi Gazete’de yayımlanan kararla kısa çalışma ödeneği uygulamasının 28 Şubat 2021 tarihine kadar uzatılmasına karar verildi. Covid-19’dan etkilenen ekonomik faaliyetlere destek sağlanması amacıyla çok sayıda hizmet kolunda katma değer vergisi oranlarında yılsonuna kadar geçerli olan indirim oranları 31 Mayıs 2021 tarihine kadar uzatıldı.

TRUMP TEŞVİK PAKETİNİ ONAYLAMADI

ABD Başkanı Donald Trump, Kongre’de kabul edilerek kendisinin onayına sunulan Kovid-19 salgınına yönelik pakette, 600’er dolar nakit yardımının 2 bin dolara çıkarılması da dahil bazı değişiklikler yapılması için çağrıda bulundu. Söz konusu teşvik paketini “rezalet” olarak nitelendiren Trump, “Kongreye bu pakette saçma bir şekilde düşük olan 600 dolarlık nakit para yardımını 2 bin dolara çıkarma çağrısı yapıyorum” ifadesini kullandı. Trump ayrıca daha önce veto edeceğini açıkladığı, savunma bütçesine 740 milyar dolar ayıran Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) Tasarısı’nı da veto etti. Savunma bütçesi Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarının uygulamasını da içeriyordu ancak Trump bu yaptırımları ayrıca uygulamaya aldığı için yaptırımlar bu vetodan etkilenmeyecek.

BEKLENTİLER GELECEK HAFTAYA KALDI

Bu hafta dünya genelinde birçok piyasa kapalı olacak ve işlemler ağırlıklı olarak yeni yılın ilk haftasına kalacak. Veri takviminin de oldukça sakin olması tatil rehavetine geçilmesine neden olabilir. Bu nedenle volatilitenin ve likiditenin düştüğü bir hafta görebiliriz.

BIST 100 rekorlarını yenilemeye devam etti

Geçtiğimiz haftaya İngiltere'deki mutasyon haberleri endişesi ile başlayan BIST-100 pazartesi günü en düşük 1.369 seviyesini görerek günü kritik gördüğümüz 1.370 desteğinin üzerinde kapattı. Sonraki günlerde aşının bu mutasyon üzerinde etkili olacağına dair açıklamaların etkisi ile pozitif bir tablo oluştu ve endeks haftanın son üç günü yeni rekorlar gördü. Haftanın son günü 1.438 ile rekorunu tazeleyen BIST-100 haftayı 1.426 puandan tamamladı.

Önceki haftaların aksine son günlerde yükseliş genele yayılsa da atımların zirve yürüyüşünü destekleyecek coşkuya dönüştüğünü söylemek zor. Bu hafta düşük likidite ile yön bulmak daha da zorlaşabilir. Kısa vade için endekste 1.140-1.450 aralığı izleyeceğimiz ilk direnç bölgesi olacak. Buranın geçilmesi endeksteki yukarı yönlü hareketin yeni bir ivme kazanmasını sağlayabilir. Aşağı yönlü hareketlerde ise ilk olarak 1.410 ve sonrasında son oluşan kısa vadeli trendin bulunduğu 1.390 civarı destekler olarak izlenebilir. Orta vade içinse en önemli desteğin geçtiğimiz hafta da test edilen 1.370 civarında oluşacağını düşünüyoruz. Bu seviyenin altında olacak kapanışlar satışların sertleşmesine ve daha sonrasında olacak yükselişlere daha kuşkulu bakılmasına neden olabilir.



Türkiye oyun sektörü

TÜRKİYE, yılı dolu dolu bir Aralık ayıyla birlikte kapatıyor, ilklerin, büyük birinciliklerin ve zirvelerin yapıldığı bu ay, 2021’in çok daha önemli ilerlemeleri karşımıza çıkartacağının sinyalini veriyor. Üç başlıkta Aralık ayına genel bakış sunarak, kısa kısa neler olduğunu anlatıyor ve Türkiye’nin zaferini kutluyoruz.

BAŞARILAR BU ZİRVEDE KONUŞULDU

Ürettiği son derece dayanıklı bilgisayar çevre birimleriyle yıllardır tanıdığımız Logitech sponsorluğunda, Turkuvaz Medya Grubu ile Para Dergisi tarafından hazırlanan E-Spor 2020 Webinarı’nda gündem elde edilen başarılar oldu. Geleneksel sporun temsilcilerinin e-spor yöneticilerinin de yer aldığı son derece güçlü bir kadroyla, ilerideki hedefler ve ortak sorunlar masaya yatırıldı. Nielsen Media’nın moderatörlüğü, Riot Games, InGame Group ve ESA Esports&Media üst düzey yöneticilerinin katıldığı oturumda, sektörel ilerlemenin alacağı mesafelere ve yeni stratejilere değinildi. Türkiye Iş Bankası, Logitech ve Migros gibi, sektörün daimi sponsorlarının üst düzey yöneticileri de, Türkiye’deki oyun ve e-spor pazarını, hakimiyet alanlarını konuştular. Çok faydalı çıkarımların olduğu zirvenin şüphesiz en dikkat çeken yanı, ESA Esports&Media CEO’su Lale Ergin, Tvvitch TV’den Çisil Çakır ve Migros Pazarlama İletişimi ve Müşteri İlişkileri Direktörü Kına Demirel’in katılımıydı. Kadın yöneticilerin büyük bir başarıyla e-spor içinde veya destekleyen konumunda yer almalarını görmek, beklenenin yavaş yavaş gerçeğe dönüşmesi anlamında çok ama çok sevindirici.

#HEROYUNUNBAŞISAĞLIK

TESFED ve InGame Group, geçtiğimiz haftalarda düzenlediği basın toplantısıyla sağlık alanında ilki gerçekleştiren önemli bir adıma imza attılar. Hareket ve yaşam koçu Adil Ayvaz’ın proje danışmanlığında e-spor sistemi içerisinde yer alan gençler için evde beslenme ve hareket programı hazırlandı.

Kimseyi korkutmadan, spor ve egzersiz kavramlarını da ayırdıklarım söyleyen Ayvaz, önceliğin proporsiyon düzeltilmesi olduğunu aktardı. Ardından haftalık programlar eşliğinde yavaş yavaş kondisyon yüklemeleri yapılacağını belirtti. Tabii bu çalışmalar için yoğun bir sosyal ağ çalışması da yapılıyor. Haftalık video bazında derslerle gerçekleştirilecek olan çalışma için, InGame Group CEO’su Genco Alp çalışmayla ilgili tüm verileri basınla paylaşacaklarını ve konunun yakından takipçisi olmaya devam edeceklerini dile getirdi.

TESFED Başkanı Alper Afşin özdemir ise, Milli Eğitim Bakanlığı ile başlayan eğitim protokolü serisinin ardından gelen bu proje ile gençlere yönelik sağlık ve eğitim çalışmalarının güçlü biçimde devam ettirileceğini söyledi. Küresel anlamda Türkiye’nin önemli bir köşe edinebilmesi için gayret sarf ettiklerini belirten Başkan özdemir’in verdiği diğer iki önemli veriyse sayılar hakkında. Birincisi, TESFED’in kurulduğundan bu yana 2200 e-sporcuyu profesyonel lisansa kavuşturması; İkincisiyse bu oyuncuların 200’e yakınının kadın oluşu. Oranın giderek artış gösterdiği anlaşılıyor; bu özellikle Türkiye’nin dünyaya açılan yüzü olması açısından tarifsiz bir öneme sahip. Çünkü devletlerin hangi sosyal politika üzerinden kendini tanıtma gayreti olursa olsun, sahadaki yüzü, onun gerçek kimliğini yansıtan gençler oluyor. Bu anlamda özellikle TESFED tarafından düzenlenen eğitim çalışmalarının önemi de dolaylı olarak bir kat daha artıyor.

FIBA ESPORTS OPEN'DA AVRUPA ŞAMPİYONUYUZ

TESFED’in olanca mücadelesi ve oyuncular için gece gündüz demeden uğraşmasının karşılığı en sonunda milli şampiyonluğumuz ile geldi. NBA2K isimli basketbol oyunu üzerinden Türkiye Espor Milli Takımımız büyük bir başarıya imza attı. FIBA Es-ports Open’ın Avrupa ayağında Güney Kıbrıs, Avusturya, İrlanda, Letonya, İtalya ve Almanya’yı yenerek Avrupa’da bölgesel şampiyonluğumuzu ilan ettik. Üstelik namağlup olarak. Turnuva için TESFED ve Türkiye Basketbol Federasyonu ortak işbirliği düzenledi ve İkincisi düzenlenen bu turnuvada ilk kez milli takım olarak temsil edildik. Özellikle geleneksel spor ve e-spor bağlamında kurulan işbirliklerinin de neticesinin ne denli önemli olduğu daha rahat görünüyor.

Başta sağlık çalışanları olmak üzere, tüm ülkemizin yeni yılını kutlar; birlik ve beraberliğimizin devam ettiği, hep birlikte güçlü olduğumuz, mutlu ve huzurlu bir yıl geçirmenizi dilerim...

Dijital oyunlara artan ilgi

 TÜRKİYE’NİN haftalık tek ekonomi dergisi PARA tarafından düzenlenen 2’nci E-spor Zirvesi online olarak gerçekleşti. Logitech’in ana sponsorluğunda gerçekleşen “2.E-spor Zirvesi”, e-sporun paydaşlarını bir araya getirdi. Zirveye katılan konuklar Türkiye’de e-sporun gelişimi, hedefleri ve gelecekteki projelerini masaya yatırdı. Zirvenin açılış konuşmalarını; Turkuvaz Dergi Grubu Genel Müdür Yardımcısı özgür Atanur, Türkiye E-spor Federasyonu (TESFED) Başkanı Alper Afşin özdemir ve Uluslararası E-spor Federasyonu (IeSF) Genel Sekreteri Boban Totovski yaptı. Türkiye E-spor Federasyonu Başkanı Alper Afşin Özdemir, açılış konuşmasına başlarken Turkuvaz Medya Grubu’na, bu organizasyonu düzenledikleri için teşekkür etti, özdemir, federasyon olarak temel amaçlarının e-sporda dünya çapında bir marka olmak olduğunu vurguladı, özellikle TESFED’in kuruluşundan bu yana büyük ilerlemeler kaydettiklerini ifade eden Özdemir, “II temsilciliklerimizi hayata geçirdik. E-spor oyuncularımızın ve takımlarımızın lisanslama çalışmalarını başlattık ve yürütüyoruz. iki yılda yaklaşık 200 tanesi kadın olmak üzere 2 bin 200’e yakın e-sporcumuzu lisansladık. Lisanslı kulüp sayımız ll’e çıkarken 2019 yılında üç tane olan e-spor tesis sayımız bu yıl içerisinde 17’ye yükseldi” dedi.

"700 BİN TARAFTAR İZLEDİ"

Avrupa E-spor Federasyonu kuruluşunda yer alan ve buradaki kurucu üye ülke olmayı başaran TESFED, sadece bununla kalmayıp Uluslararası E-spor Federasyonu’nda bir parçası haline geldi. Tek hedeflerinin, e-sporun hızlı ve nitelikli biçimde büyümesini sağlamak olduğunun altını çizen özdemir, Türkiye’nin ilk e-spor resmi turnuvasını da hayata geçirdiklerini ifade etti. “Bu turnuvanın İkincisini de bu sene gerçekleştirdik. Pandemi nedeniyle dijital ortamda düzenlediğimiz bir etkinlik oldu” diyen Özdemir, pek çok arenada da ülkemizi temsil ettiğine vurgu yaptı.

TESFED’in yerli oyun firması ZULA ile hayata geçirdiği “Her Oyunun Başı Sağlık” projesi ile genç oyuncuların sağlıklarından ve eğitimlerinden ödün vermemesi amaçlanmış. “Bu manada da e-sporcu sağlığını önemsiyoruz ve bu projeyi çok kıymetli bulunuyoruz” diyen özdemir, proje kapsamında hazırladıkları eğitim videoları ile daha fazla kitlelere ulaşmayı hedeflediklerine değindi. Konuşmasının sonunda oyun ve e-spor sektörlerinin yeni bir eğlence alanını temsil ettiğini ifade ederken, bu ekosistemin 200 milyar dolara yaklaştığına vurgu yaptı, Ozde-mir şunları söyledi: “Ülkemizde 35 milyona aşkın kişinin oyun oynadığını görüyoruz. Bu oyuncu kitlesinin yüzde 56’sı, erkek, yüzde 44’ü ise kadın. En son yapmış olduğumuz kupada 700 bin e-spor taraftarının izlediğini gözlemledik. Biz bu rakamları önemsiyoruz. Türkiye’nin genç bir nüfusu var. Türkiye artık oyunun merkezi haline geldi. Z kuşağının eğlence anlayışı değişiyor. E-spor ülkemizde büyük bir ivme kaydetti.”

"GÜÇLÜ ALTYAPISI VAR"

Uluslararası E-spor Federasyonu (IeSF) Genel Sekreteri Boban Totovski, e-sporun pek çok ülkede aktif olarak faaliyet gösterdiğini ve 2016 yılından bu yana üst düzeyde zirveler gerçekleştirdiklerinin altını çizdi.

Gelecekte yapacakları projeler için sektör paydaşları ile beraber bir araya geldiklerini ve bir yapı arz ettiklerini ifade eden Totovski, merkezlerinin Güney Kore’de olduğunu belirtti. “Bütünleşik bir e-spor yaratmayı hedefliyoruz. Bazı ülkeler 1-2 yıl faaliyet B0ban Totovsk' gösteriyor ancak biz 12 yıldır aynı yerimiz-deyiz. Oyuncularımız, hakemlerimiz, sekre-taryalarımız ve birlikte çalıştığımız gönüllülerimizle birlikte faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Buranın amiral gemisiyiz” diyerek e-spora gösterdikleri önemi anlatan Totovski, Türkiye’nin de Avrupa ve dünya federasyonuna üye olarak önemli adımlar attığının altını çizdi. Türkiye’nin güçlü bir altyapıya sahip olduğunu sözlerine ekleyen Totovski, ülkede güçlü yayınlar olduğuna da dikkat çekti.

"DAR ALANDA HAREKET EDİYORUZ"

2. Espor Zirvesi’nin “Başkanlar Toplantısı” konulu ilk paneli Flank Esports Kurucu Ortak ve CEO’su Efe Küthada moderatör-lüğünde gerçekleştirildi. Panelde 1907 Fenerbahçe Espor Başkanı Sina Afra, Dark Passage Başkanı Ertuğ Okçuoğlu, Blaze Esports Kurucu Başkanı Bora Koçyiğit ve Galatasaray Espor Şube Sorumlusu Dorukhan k Acar Espor dünyasının potansiyeli ve 2021 beklentileri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. 2020’nin birçok sektör için olduğu gibi Espor dünyası için de zor bir yıl olduğunu belirten 1907 Fenerbahçe Espor Başkanı Sina Afra, “Seyirci ilgisi arttı ancak arka tarafta organizasyonu yönetmek gerçekten zor bir konuydu. Bir taraftan yasaklar var, maçlar hafta sonu oynanıyor, oyuncularımız evlerinde, bir araya gelemiyoruz. Bu tarz konular bizi oldukça zorladı. Tabi hepsi için çözümler buluyoruz ve ona göre bazı şeyleri düzenliyoruz” dedi. Bu süreçte offline organizasyonların yapılamamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Afra, “Her şey sanal düzeyde kaldı. Tabi bu durumun artısı ve eksisi var. 2020’de Espor’a olan ilgi arttı. Dijital ortamda seyirci kitlesinde ciddi bir artış yaşandı” açıklamasını yaptı. 2021’in bütçeler ve sponsorluk anlaşmaları açısında zor bir yıl olacağını belirten Afra, “Espor büyümeye devam edecek ancak bu 2021’de olmayacak. Bu sene masraflara çok daha dikkat etmemiz gerekiyor.

Çok riskli, sıra dışı yeni oyun ve takım kurgularını bu sene çok yapmayacağız. Yaz aylarından önce normale dönemeyeceğiz gibi gözüküyor” bilgilerini verdi. Bu yıl takımlarda yabancı oyuncu sayılarının azaldığını söyleyen Afra, taraftarların bu yıl ilk defa liglerde oynayan genç oyuncularla tanışacaklarının altını çizdi. Afra sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Espor’da gelir tarafında sıkıntı yaşıyoruz. Yayın gelirleri yok. Bahis tarafından reklam dışında gelir elde etmek mümkün değil. Turnuva gelirleri sembolik kalıyor. Geriye sponsorluk ve reklam gelirleri kalıyor. Dar alanda hareket ediyoruz. Esporun gençler ve basın tarafında çektiği ilgiyi gelir tarafında görmüyoruz. Bizim stratejimiz oyuncuların hepsini başarıya dahil etmek. Sponsorlarımız var. 2021 için tasarım ve ürün tarafında kurgularımız hazır. Espor sandalyesinden birçok ürüne denemelerimiz olacak.”

DİJİTALDE YATIRIMLARI ARTIRACAK

Kış sezonuna iyi başladıklarını ancak pandemiyle birlikte sıkıntı yaşandığını ifade ederek sözlerine başlayan Dark Passage Başkanı Ertuğ Okçuoğlu, “Pandeminin başlangıcıyla işin tamamen Online tarafa geçmesi işlerimizi sıkıntıya soktu. Oyuncuların evlerinden oynaması ve orada oyuncuların kotrolünde zorlanma gibi durumlar takımların ivmesini aşağıya çekti. Offline ortamda oynamamak antrenman seviyelerinde, performans düşüklüğüne yol açtı” açıklamasını yaptı. Bu süreçte akademi takımıyla ilgilendiklerini aktaran Okçuoğlu, “Burada 4-5 tane oyuncu yetiştirerek şampiyonlar ligine gönderme başarısına ulaştık. 2020’yi bu kapsamda en azından biraz iyi geçirdik diyebilirim” dedi. Pandeminin sponsorluk gelirlerine etkisi üzerine değerlendirmelerde bulunan Okçuoğlu, “Bu etki 2021’de de devam edecek. 2021’in espor için sponsorluk anlamında pek parlak geçeceğini düşünmüyorum” şeklinde konuştu. Dijital içerik tüketiminin arttığına dikkat çeken Okçuoğlu, “Twitch ve Youtube’da inanılmaz büyümeler oldu. Dolayısıyla o taraf sektörü memnun etti. Bizimde 2021 için planlarımız dijital tarafta olacak. Yotube ve Twitch için hazırlanıyoruz” şeklinde konuştu. Birçok markanın uzun vadeli ve büyük bütçeli işler yapmak istemediğini belirten Ertuğ Okçuoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“2021 stratejimzde Espora ilgi duyan markalarla kısa süreli ve daha düşük bütçeli projeler üretmek var. Akademi tarafında da bizim için önemli gelir kaynaklarından birisi oyuncu satışı oldu. 5 oyuncudan bonservis bedeli aldık. Bu da bizim bütçemize ciddi bir katkı sağladı.”

"GELİR YARATMAYA ÇALIŞIYORUZ"

2020’nin oldukça farklı bir yıl olduğuna değinen Galatasaray Espor Şube Sorumlusu Dorukhan Acar, “2020 bütçemizi hem gelir hem gider tarafında tutturduk. Tabii online’a geri kaymak kolay bir dönem olmadı. Ancak en azından diğer branşlarda yaşadığımız kesilmeyi yaşamadık. Gelirler tarafında sponsorluktan kaybedilen kaynakların dijitale dönmesiyle birlikte gelir yaratmayı başardık” dedi. Geleneksel sponsorluk çalışmalarının bu yıl farklı bir noktaya evrilebileceğini ifade eden Acar, “Dinamik değişimden dolayı finansal teknolojiler ve dijital alanlarda çok hızlı büyü-yen markalar var. Tabi bu markalar geleneksel sponsorluk dünyasından uzak. Bizim 2021 hedeflerimiz o yönde” bilgisini paylaştı. İzleyici kitlesinin ciddi şekilde büyüdüğünü aktaran Acar, “Türkiye Espor ve gaming anlamında çok majör bir ülke. Globalde gaming sektörünün hacmi 174 milyar dolar. Espor ise 1.3 milyar dolar. Türkiye’de de yaklaşık 30 milyon civarında gamer’dan bahsediyoruz. Bu sayının Espor gaming kitlesi ise 300-350 bin kişi. Büyük kulüpler olarak buralara dokunmamız lazım” dedi. Gelir kalemlerini artırma noktasında stratejilerinden bahseden Acar, “Elimizde olanlara dokunabiliyoruz. Başka yayıncılarla iş ortaklıkları yapıyoruz. Kulaklıktan formaya ürün satışı yapabiliyoruz. Dünyada Esporla ilgili platformlarda neler yapabiliriz bunlara bakıyoruz. Gelir kalemleri yaratmaya çalışıyoruz” açıklamalarını yaptı.

"OYUNCU AÇISINDAN ZENGİN BİR ÜLKEYİZ"

2. E-spor Zirvesi’nin “Nasıl Oynayacağız” konulu paneli Nielsen Media - Nielsen Sports Türkiye Pazar Lideri Mehmet Kanyılmaz’ın moderatörlüğünde gerçekleşti. Panele Riot Games Türkiye Ülke Müdürü Erdinç îyi-kul, InGame Group Kurucu Ortak ve CEO Genco Alp ve ESA Esports&MediaKurucu Ortak ve CEO Lale Ergin katıldı. Panelistler bu panelde, 2020’nin nasıl geçtiğini, yeni ^ yıl için şirketlerin hayallerinin ne olduğunu ve bu ekosistemi nasıl daha güçlü hale getirebileceği gibi konuların altını çizdi.

2020’nin çok sıra dışı bir sene olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Riot Games Türkiye Ülke Müdürü Erdinç lyikul, dijital dünyada oyunların ekstra hacim oluşturduğunu ve beklentilerin çok üstünde bir sene geçirdiklerinin altını çiziyor. Oyunculara evde geçirdikleri sürede zamanı etkili kılacak oyunlar hazırladıklarını söyleyen lyikul, bu süreçte Wild Rift isimli mobil oyun çıkardıklarını da sözlerine ekliyor. “Pandemide beş sene önce Lol oynayan oyuncularımızı kazandık” diyen lyikul, bu durumun çok sağlıklı bir bü- Erdinç 'n yüme olmadığını ancak pandemiye rağmen iyi bir noktaya getirdiklerini de sözlerine ekliyor. Riot Games olarak e-spora çok değer verdiklerini ifade eden İyikul, “Oyuncu açısından zengin bir ülkeyiz. Global bir şirket olmanın avantajlarını kullanıyoruz” diyor. Bu sene özellikle Berlin ofisle beraber çalışmaya başladıklarını söyleyen lyikul, bu durumun yeni sponsorluk anlaşmaları için de kapı aralayabileceğini hatırlatıyor. lyikul, Ligi sadece Türkiye içinde tutmayarak Ortadoğu’da da izlenmesini hedeflediklerini söylüyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Avrupa’ da da ligi konumlandırabilmek önemli. Alabildiğimizce yatırım almaya çalışıyoruz. Amacımız ekosistemi büyütecek yeni adımlar atabilmek. E-sporun kendi ekosistemini oluşturması şart. 2021’le beraber sektörün hızlı bir şekilde büyümesini ümid ediyorum.”

"YENİ OYUN YATIRIMLARI OLACAK"

“2020 bütün dünyada olduğu gibi bizim içinde bilinmez bir yıloldu” diyen InGame Group Kurucu Ortak ve CEO Genco Alp, dijital içerik alanı, eğlence sektörü oyun sektörünün kendi için çok önemli bir konumda olduğunu söylüyor. Tüketicilerin isteyerek ya da istemeyerek de olsa  dijital alanda tüketimlerini artırdığı görüşünde  olan Alp, pandemi nedeniyle dönemsel gelenlerde olduğunu ve bu köpükten bir kısmının kalıcı olarak yer alacağını söylüyor. Pandemiden en karlı çıkan sektörlerden birinin oyun sektörü olduğunu söyleyen Alp, genel olarak bakıldığında ciro ve oyuncu sayılarında pozitif etkilendiklerinin altını çiziyor. 2021 beklentilerinin Zula Pc ve Zula Mobil tarafında iç ve dış piyasalarda daha iyi noktalara gelmek olduğunu söyleyen ^ Alp, “Mobil alanlarda yeni oyun yatırımlarına önem vereceğiz. Sektör çok hızlı. En zor kısmı ise bu hıza ayak uydurma ve ayakta kalabilmek” diyor. Ülkemizin sponsorluk bakımından yeterli sayıya ulaşmadığını hatırlatan Alp, “Bizim daha fazla markayı işin içine çekebilmek için farklı yöntemler bulmamız ve daha iyi anlatmamız lazım” diyor. Alp, 2021’de Zula Mobil önemli bir atılım olacak diyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bayanlar tarafında da kitlenin genişleyeceğini düşünüyorum. E-sporu ulaşılmaz oyuncuların olduğu bir noktadan aşağıya indirmemiz lazım ki markaları da işin içine katalım.”

"SPOR TURNUVALARI DIŞINDA DA ETKİNLİK YAPIYORUZ"

Pazarın daha çok yenisi olduklarını söyleyen ESA Esports&MediaKurucu Ortak ve CEO Lale Ergin, markalar için hedef bir pazar olduğunu ve bu anlamda bir fırsatın yer aldığını söylüyor. ESA’nın bağımsız bir organizasyon şirketi olduğunu ve her türlü uzunlukta turnuvalar yapabileceklerinin altını çizen Ergin, “Cok büyük bir spor arenamız var ve markaları büyük kitleye ulaştırmayı hedefliyoruz” diyor. Sadece spor turnuvaları yapmadıklarının da altını çizen Ergin, “Talk show, belgeseller, yarışmalar, se-rile ve diziler de yapıyoruz. Kitlenin seveceği her şeyi markanın pazar giriş stratejisinde ona destek oluyoruz, içerikleri de kendimiz üretip hayata geçiriyoruz” diyor. 2. Tur’ da yeni bir marka olarak yapılanmanın devam edeceği bilgisini veren Ergin, Türkiye’nin çok büyük markalarına dokunduklarını ve marklarında desteğiyle ciddi bir potansiyelin olabileceği bilgisini de paylaşıyor. “Esa olarak e-spor vurgusunu her anlamda öne çıkaracağız” diyen Ergin, “önyargılardan arındırılıp ailelere ve şirketlere e-sporun faydalı yanları anlatılmalı. Sağlıklı bir e-spor yapılmalı. Dengeli ve belli kontrollerde yapıldığı zaman e-sporun yeni dünyanın vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyleyebilirim” diyor.

SEKTÖRE GİREN KAZANIYOR

“2.Espor Zirvesi”nin son paneli “Nasıl Konumlanacağız” başlığı adı altında tartışıldı. Moderatörlüğünü The Company Entertainment Kurucu Ortak ve CEO’su Murat Tayhan’ın yönettiği panelde, markaların esporu nasıl konumlandırdığı ve verdikleri desteklerden bahsedildi. Üçüncü ve son panelin konukları ise, Logitech Ülke Müdürü Mustafa Uyar, Migros Pazarlama iletişimi ve Müşteri ilişkileri Direktörü Kına Demirelvelş Bankası Bireysel Bankacılık Pazarlama Müdürü Burak Sezercan oldu. Panelin ilk konuşmacısı Logitech Ülke Müdürü Mustafa Uyar’dı. Konuşmasında, firma olarak yaptıkları çalışmaları ve esporun trendine göre ürettikleri ürünleri anlatan Uyar, sektördeki tüm yenilikleri takip ettiklerinin altını çizdi. “Esporun konuşulmaya başlandığı günden bu yana sektördeki tüm yenilikleri takip etmeye çalışıyoruz” diyen Uyar, espor dünyasına da yakın olmak için ürünler geliştirdiklerini ve sporun içerisinde gelişmekte olan firmaları satın almalar yaparak, kendi portföylerini geliştirdiklerinin altını çizdi.

"BUYUME POTANSİYELİ YÜKSEK"

2013 yılından bu yana Logitech G markaları ile sektörde yer edinen firma, gaming (oyun) alanında büyük satın almalar yaptıklarına da vurgu yapıyor. Uyar, “örnek vermek gerekirsek Logitech G, bir bas-ketbolcu için NBA markalı spor ayakkabısı ne ise o konumda olmaya çalışıyor. Ürünlerimiz ile performansı, tasarımı ve fonksiyonelliği bakımından beklentilerin ötesinde olmaya çalışıyoruz” diyerek sektörün ihtiyaç duyduğu ekipmanları üst düzey performansla üretmeye çalıştıklarının altını çiziyor. Türkiye’de genç nüfusun olduğunu ve es-porunda buna göre hızlı bir ivme kaydettiğinin al tını çizen Uyar, büyüme potansiyeli yüksek bir sek tör olduğunu belirtti. “Yatırımcıların son yıllarda dikkatini çeken sektörlerin başında espor geliyor.

Biz de bu sektörü, ekipman seviyesinde en üst sıralara taşımak için çalışıyoruz. SuperMassive ile ciddi iş birliklerimiz bulunuyor. Aynı şekilde League of Legends’m Türkiye büyük finalini de beraber yaptık” diye belirterek esporun Türkiye’de yaygınlaşması için pek çok projeye de ortak olduklarını anlattı.

"MAÇTA ÇOK ETKİLENDİM"

Espor alanında projeler geliştiren bir diğer firma ise Migros. Zirvede, Migros’un espora olan yatırımlardan ve projelerinden bahseden Migros Pazarlama İletişimi ve Müşteri İlişkileri Direktörü Kına Demirel, marketlerin kasa önünde oyun kodları satmasıyla bu işe adım attıklarını anlattı. O günden bu yana esporun hemen her alanında sponsorlukları ve destekleriyle yer almaya çalışan firma, bu ekosistemin ne kadar büyük olduğunun farkına vararak yeni projeler üretmeyi de ihmal etmemiş. Demirel;

“Biz espor sektörüne girdiğimiz zaman, araştığımız ve ulaştığımız rakamlar çok şaşırtıcıydı. O zaman gördük ki, ortada keşfedilmemiş bir sektör duruyor, özellikle League of Legends’ın bir maçına gidip bu atmosferi yakından izleme fırsatı bulduktan sonra anladım ki, oyunun kendisi bile stratejik. İnsanların birbiri ile ne kadar sıkı bir iletişimde olduğunu gördüm” diyerek o günden sonra marka olarak bu sektörde yer almaya başladıklarını bir kez daha vurguluyor.

En büyük hedeflerinin sağlıklı bireyler yetiştirmek olduğunu söyleyen Demirel, Kulüpler Birliği’nde oynayan sporculara ve ailelerine Migros olarak sponsor olduklarını ve tüm gıda ihtiyaçlarını karşıladıklarının da altını çizdi.

"MAXIMUM GAMING KART"

Panelin son konuşmacısı ise, İş Bankası Bireysel Bankacılık Pazarlama Müdürü Burak Sezercan oldu. Espora verdikleri finansman ve sponsorluklarla bu alanı ne kadar önemsediklerine vurgu yaparken, federasyon kurulmadan önce bu sektöre yatırım yaptıklarına vurgu yaptı. “Espora en yüksek oranda destek veren şirketlerden birisi olduğumuzu söyleyebilirim. Özellikle finans alanında. Bizim bu sektöre girişimiz aslında 4-4.5 yıl önceye dayanıyor” diye anlatan Sezercan, 2014-2015 yıllarından Burak sezepcan sonra ülke genelinde dijitalleşmenin yaygınlaşması ile esporunda hız kazandığını belirtti. Gençlerin fiziki alandan ziyade dijital platformlardaki alanlara kaydıklarını gözlemleyen Sezercan, yaptıkları araştırmalar sonucunda espor ile karşılaştıklarını söyledi. “Bu sektörün bir yatırım olduğunu gördük. Daha sonralarında kulüplerin sponsorluk işlerine girdik. Tabii biz sponsorluklara başladığımızda federasyon daha kurulmamıştı. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın çalışmaları vardı ancak detaylı değildi. Sponsorluklardan sonra iletişimimiz dijital mecralarda yaygınlaştırmaya başladık” diyerek Maximum Gaming kart markasını yarattıklarını anlattı.

Çisil ÇAKIR / Twitch Türkiye Partneri
"Kitleleriyle erken yaşta bağ kurabiliyorlar"

Twitch'teki içerik üreticileri aslında her platformda içerik üreten profesyonel oyuncular ve emekli oyunculardan oluşuyor. Sunucular, maç analiz edenler ve turnuva yapımcıları gibi çeşitli kategorilerde de içerik üreticileri var. Esporda içerikleriyle en çok öne çıkmayı başaranlar ise yetenekleriyle kendilerini gösterebilenler oluyor. Özellikle emekli profesyonellerden bahsetmek istiyorum. Espor oyuncuları sektöre çok genç yaşta giriş yaptıkları, bu işe çok genç yaşta başladıkları için, kendi kitleleriyle de çok erken tanışma imkanına sahip oluyorlar ve bağ kurabiliyorlar. Bu bağı ileriki yıllarda da sürdürebildikleri noktada önlerine çok büyük bir kapı açılıyor ve içerik üreticisi olarak gelir elde edebilir duruma gelebiliyorlar. Daha sonra kazançlarını spor yatırımlarına da çevirebiliyorlar. Burada yeteneğini hangi doğrultuda, hangi platformda sergileyeceğini, içeriğini hangi kitleyle bağlayacağını doğru tespit etmesi, sektörde uzun yıllar gelir elde edebilmesi için çok önemli. Yani içeriği doğru kişilerle paylaşabilmek burada kritik öneme sahip.

Bora KOÇYİGİT / Blaze Esports Kurucu Başkanı
“Hedefimiz global başarı"

Bugün 7 branşta mücadele eden takımlara sahibiz. Bu 7 branşta 35 pro Espor oyuncumuz var. 2020 birçok açıdan zorlu geçti. Birçok sektörde olduğu gibi problemleri Espor kulüpleri de yaşadılar. Biz 2020'de bu problemlerin birçoğunu yaşamadık. Faaliyette olduğumuz oyun ve takım branşlarının maliyeti nispeten ucuz. Bu dönemde anlık hareketlerde bulunduk. Planlama yaparken, sponsor gelirlerinin olmayacağını varsayarak yola çıkmıştık, bütçemizi de buna göre düzenledik. Dolayısıyla planlarımız çok değişmedi. Tabi her Espor oluşumu gibi 2021ve sonrası için sponsorlukla ilgili planlarımız vardı. Sponsorluk açısından 2021 zor geçecek, biz de planlamalarımızı bu şekilde yapıyoruz. Bizim en büyük önceliğimiz global başarı. Global başarı çok zor, çünkü takımlar çok ciddi bütçelerle yarışıyor. Burada rekabet çok yüksek. Mücadele ettiğimiz lig ve turnuvalarda daha mütevazi bütçelerle global anlamda doğru planlamayla başarıya ulaşmak mümkün. 2021'in yurtdışında adımızı duyurduğumuz, yurtdışı sponsorluk kaynaklarını harekete geçirecek bir yapıya ulaştığımız bir yıl olmasını hedefliyorum.

Fatih Güven (Luger) / Oyuncu, 100 Thieves
"Kendimi aileme kanıtlamam zor oldu"

Amerika'ya yeni transfer olduğum için beklentilerim ve başarmak istediklerim çok fazla. Hala işin başında olduğumu düşünüyorum, kendimi başarmış olarak görmüyorum, gidilecek daha çok yol var. Eğer şansımı iyi değerlendirebilirsem başarılı olacağıma inanıyorum. Hedefim ligde başarılı olmak, Amerika'daki espor izleyicilerine kendimi gösterebilmek. 19 yaşındayım ve ilk başlarda espor konusunda kendimi aileme kanıtlamam gerekti. Başlarda bir kazancım olmadığı için kendimi aileme kanıtlama konusunda sıkıntılar yaşadım tabi. Mücadele ettim, modemleri kırdık ama pes etmedim. Vazgeçmedim. Kazanmaya başlayınca onlar da desteklemeye ve saygı duymaya başladılar. Tabi bunun için gerçekten iyi olmalısınız. Ben de baba olsam, oğlum sürekli oyun oynasa ama başarılı değilse devam etmesini istemem, bırakmasını isterim. 1000 kişi oynuyorsa en fazla 100 kişi başarılı oluyor esporda. Gelecekte beni neler bekliyor bilmiyorum, 5 yıl sonra ne yapmaya karar veririm bir fikrim yok. Espor kariyeri 25-26 yaşında bitiyor. Daha sonrasında belki sosyal medya tarafına yönelirim, belki analist ya da koç olurum.




19 Mart 2021 Cuma

Büyüme beklentisi daha da arttı

TÜRKİYE ekonomisi 2020’de yüzde 1.8 büyüyerek, pandemi döneminde büyüyebilen sınırlı sayıdaki ülkelerden biri oldu. Büyümeye en büyük katkı iç talepten gelirken, dış talep büyümeyi aşağı çekti. Yılın son çeyreğinde, özel tüketim harcamaları ve yatırımların etkisiyle ekonominin büyüme performansı yüzde 5.9 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020’de kişi başına GSYH bir önceki yıla göre cari fiyatlarla yüzde 15.7 artışla 60 bin 537 TL olurken, ABD doları cinsinden kişi başına GSYH bir önceki yıla göre yüzde 6.7 gerileyerek 8 bin 599 dolar düzeyinde gerçekleşti. Uluslararası kuruluşlar Türkiye ekonomisine yönelik 2021 büyüme beklentilerini yukarı yönlü güncellerken, pandeminin küresel ve yurtiçi ekonomik aktivite üzerinde yeni bir şok yaratmaması halinde, ekonomistlerin 2021 sonu büyüme beklentileri yüzde 4-5 bandında ağırlık kazanıyor...

REVİZYONA GİDİLDİ

TÜİK verilerine göre üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2020’de bir önceki yıla göre yüzde 16.8 artarak 5 trilyon 47 milyar 909 milyon TL oldu. Cari fiyatlarla dolar cinsinden GSYH, 2020’de bir önceki yıla göre yüzde 5.75 azalışla 717 milyar 49 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. TÜİK, 2020 birinci, ikinci ve üçüncü çeyrek verilerinde güncellemelere gitti. Yapılan güncellemeyle, zincirlenmiş hacim endeksi olarak ikinci çeyrek için daha önce yüzde 9.9 olarak açıklanan daralma oranı yüzde 10.3’e yükseltilirken, üçüncü çeyrek için yüzde 6.7 olarak açıklanan büyüme oranı yüzde 6.3’e çekildi. Yılın dördüncü çeyreğinde mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.7 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2020 dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5.8 arttı. Üretim yöntemiyle GSYH tahmini, 2020 dördüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26.2 artarak 1 trilyon 524 milyar 788 milyon TL oldu.

SANAYİ YÜZDE 10.3 BÜYÜDÜ

GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde, 2020’de bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri yüzde 21.4 artarken, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 13.7 artış gösterdi. Tarım sektörünün yüzde 4.8 büyüdüğü 2020’de kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 2.8, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2.6, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 2.5 ve sanayi yüzde 2 arttı. Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 5.2, hizmetler yüzde 4.3, inşaat sektörü ise yüzde 3.5 azaldı. 2020 son çeyreğinde ise finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri yüzde 9.2, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 15.1, tarım sektörü yüzde 4, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2.9, sanayi yüzde 10.3, hizmetler yüzde 4.6 arttı. İnşaat sektörü ise yüzde 12.5 azaldı. İmalat sanayine baktığımızda ise yıllık büyüme yüzde 2.1’e, son çeyreklik büyüme yüzde 10.5’e işaret etti.

İstanbul Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, 2020’de büyümenin temel dinamiğinin finans ve sigorta sektörü olduğunu belirterek, “Bu sektördeki büyüme yüzde 21.4 iken, sanayi sektörü yüzde 2 bir büyüdü. İnşaat ve hizmetlerde ise daralma söz konusu. Ekonomideki sektörel dengesizlik pandemide arttı” dedi.

TÜKETİM HARCAMALARI ARTTI

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları, 2020’de bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre yüzde 3.2 arttı. Hanehalkı tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 56.4 oldu. Yerleşik ha-nehalklarının nihai tüketim harcamaları son çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 8.2 artış gösterdi. Bu dönemde devletin nihai tüketim harcamalarında yüzde 6.6, gayrisafi sabit sermaye oluşumunda yüzde 10.3 artış yaşandı. Yılın son çeyreğinde hanehalkının tüketim harcamalarının alt kırılımına bakıldığında, dayanıklı mallar yüzde 42.3, yarı dayanıklı mallar yüzde 6.9, dayanıksız mallar yüzde 8.2 artarken, pandeminin de etkisiyle hizmetler yüzde 6.2 oranında azaldı. Gayrisafi sabit sermaye yatırımlarının alt kırılım-larında ise inşaat yatırımlarının yüzde 14.7 azaldığı, makine ve teçhizat yatırımlarının yüzde 38.7 arttığı görüldü.

POZİTİF KATKI BEKLENTİSİ

2020’de bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre mal ve hizmet ithalatı yüzde 7.4 arttı, ihracatı ise yüzde 15.4 azaldı. Mal ve hizmet ihracatı, yılın son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre aynı kalırken, ithalatı ise yüzde 2.5 artış gösterdi. A&T Bank Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ayşe Özden, 2020’deki yüzde 1.8 büyümeye en büyük katkının 7.2 puan ile iç talepten gelirken dış talebin büyümeyi 5.4 puan aşağı çektiğini söyledi, özden, “IMF’nin tahminlerine göre yüzde 3.5 daralan dünya ekonomisinin 2021’de yüzde 5.5 büyümesi bekleniyor. Global büyümedeki bu toparlanmanın ihracatı desteklemesiyle net ihracatın büyümeye katkısının pozitife dönmesini bekliyoruz. Aşılamanın etkisiyle turizm gelirlerindeki toparlanma ve yılın ikinci yarısında enflasyon görünümdeki düşüşle finansal koşulların bir miktar gevşetilmesiyle 2021’de Türkiye ekonomisinin yüzde 4.5 büyüyeceğini tahmin ediyoruz” dedi.

ŞUBAT İHRACATI 16 MİLYAR DOLAR

Türkiye’nin ihracatı rekor tazelemeye devam ediyor. Ocak’ta 15 milyar 48 milyon dolarla tüm zamanların en yüksek Ocak ihracatına imza atılırken, Şubat’ta da 16 milyar 12 milyon dolarla tüm zamanların en yüksek Şubat ayı ihracatı yakalandı. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre genel ticaret sistemi kapsamında ihracatın yüzde 9.61 oranında arttığı Şubat’ta, ithalat yüzde 9.8 artışla 19 milyar 372 milyon dolar oldu. Bu dönemde dış ticaret açığı yüzde 10.7 artışla 3 milyar 360 milyon dolar gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 82.7 oldu. Yılın ilk iki ayında ihracat yüzde 5.96 artışla 31 milyar 57 milyon dolar, ithalat yüzde 1.61 artışla 37 milyar 452 milyon dolar, dış ticaret açığı ise yüzde 15.29 azalışla 6 milyar 394 milyon dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı geçen yılın aynı dönemine göre 3.4 puan artışla yüzde 82.9 oldu. İşlenmemiş veya yarı işlenmiş altın dış ticareti hariç olarak bakıldığında ihracatın ithalatı karşılama oranı Şubat’ta yüzde 86.4, Ocak-Şubat döneminde ise yüzde 86.8 olarak gerçekleşti.

İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, Şubat ihracatındaki toparlanma eğiliminin devam ettiğine işaret ederek, kur hareketlerindeki sta-bilizasyonun dış ticarette de normalleşme yaratabileceğini vurguladı. Alçın, “AB’nin yeni dış ticaret strateji bildirgesinde belirttiği öncelikler (dijital dönüşüm ve yeşil ekonomi) konusunda yaşanacak gelişmeler uzun dönemli dış ticaret hacmi üzerinde kur etkisinden daha fazla belirleyiciliğe sahip olacaktır” dedi.

EN FAZLA İTHALAT ARA MALINDA

Geniş ekonomik grupların sınıflamasına göre Şubat’ta en fazla ihracat 7.8 milyar dolarla ara mallarında gerçekleşirken, bu grubu sırasıyla 6.29 milyar dolarla tüketim malları, 1.83 milyar dolarla yatırım malları izledi. Şubat’ta en fazla ithalat 14.6 milyar dolarla ara malları grubunda yapılırken, bu grubu sırasıyla 2 milyar 651 milyon dolarla yatırım malları, 2 milyar 114 milyon dolarla tüketim malları takip etti.

Şubat’ta en fazla ihracat yapılan ülke 1 milyar 498 milyon dolarla Almanya olurken, bu ülkeyi sırasıyla 968 milyon dolarla İngiltere, 917 milyon dolarla ABD izledi. İthalatta ise 2 milyar 240 milyon dolarla Çin ilk sırada yer aldı. Çin’i 1 milyar 721 milyon dolarla Rusya, 1 milyar 704 milyon dolarla Almanya takip etti. Şubat’ta Avrupa Birliği’ne (AB-27) ihracat yüzde 11.8 artışla 6.87 milyar dolara ulaştı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Şubat ayında ihracatın lokomotifi otomotiv endüstrisi oldu. Otomotiv sektörü ihracatı Şubat’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0.7 artışla 2 milyar 536 milyon doları aşarken, kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı yüzde 12.7 artışla 1 milyar 678.6 milyon dolar, hazır giyim ve konfeksiyon değişim göstermeyerek 1 milyar 517.3 milyon dolar ihracata imza attı. Şubat’ta çelik sektörü ihracatı yıllık yüzde 21.5 artışla 1.2 milyar dolar, elektrik elektronik sektörü ihracatı yüzde 23.7 artışla 1.07 milyar dolar oldu.

TÜFE AYLIK YÜZDE 0.91 ARTTI

Geçen hafta takip edilen önemli verilerden biri de enflasyon oldu. TtJÎK verilerine göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Şubat’ta aylık yüzde 0.91 artarken, yıllık enflasyon 0.64 puan artışla yüzde 15.61 oldu. Şubat’ta aylık bazda ana harcama grupları içinde en yüksek artış yüzde 3 ile sağlıkta yaşandı. Bunu yüzde 2.57 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 1.32 ile lokanta ve oteller, yüzde 0.86 ile eğitim, yüzde 0.60 ile konut izledi. A&T Bank Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ayşe özden’in hesaplamalarına göre Şubat’ta enflasyona en çok katkı yapan kalemler 67 baz puanla gıda, 10 baz puan ile sağlık, 9 baz puanla konut oldu.

Prof. Dr. Sinan Alçın, enflasyonda gıda fiyatları yönüyle negatif baz etkisinin Şubat’ta da devam ettiğini belirterek, bundan sonraki süreçte, sıkı para politikasının da devam ettirilmesi halinde Nisan’da görülecek yüzde 16.3 düzeyindeki zirve sonrasında yılsonuna doğru kademeli bir geri çekilme yaşanacağını kaydetti. Enflasyon üzerinde kur geçişkenliği nedeniyle imalat sektöründe yaşanan maliyet artışlarının da itici bir gücü olduğunu dile getiren Alçın, “Önümüzdeki süreçte kurda yaşanacak stabilizasyon üretim maliyetlerinde de geri çekilmeyi desteklerse yıl sonuna dönük enflasyon beklentilerinde aşağı yönlü beklentiler desteklenir. Yılsonu enflasyon beklentim yüzde 12 seviyesinde” dedi.

Prof. Dr. Murat ŞEKER / İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
"Büyüme artarak devam edecek"

Pandemi etkisinin azalma olasılığı ve makro ekonomik göstergeler büyümenin artış trendinde olacağına işaret ediyor. İhracatta yaşanan toparlanmanın da devam etmesi bu süreci destekleyecek. Tüketim ile büyüme arasında genel olarak paralel bir seyir izlenir. Önümüzdeki dönemde hanehalkı ve devletin nihai tüketiminin artması büyüme oranının da yükselmesine neden olacak faktörlerden birisi. 2021'de büyümenin artarak devam edeceğini düşünüyorum. İhracattaki toparlanma Şubat ayında da kendini gösterdi. Ancak ihracatın artması, ithal ara malına olan talebin de artması anlamına geliyor.

Enflasyon artış trendinde. Hem küresel düzeyde yaşanan maliyet artışları hem de kısıtlamaların azaltılmasıyla ortaya çıkabilecek yüksek talep enflasyonun dizginlenmesinin önündeki engeller. Yine mevsimsel etkiler ve döviz kurunun seyri de enflasyonun belirleyicileri arasında.

16 Mart 2021 Salı

Boyner'in Cadde operasyonu

1981'de Çarşı adıyla Bakırköy'deki ilk mağazasında müşterilerine hizmet vermeye başlayan Boyner, bugün Boyner, YKM, Boyner Sports, Boyner Outlet ve Boyner. com.tr olmak üzere dört ayrı satış kanalı, 38 ilde toplam 115 mağaza ve 300 bin metrekareye yakın satış alanıyla Türkiye'nin en büyük mağaza zincirlerinden biri konumunda.

Firma, müşterilerine, kadın, erkek, çocuk, aktif-spor giyimden ayakkabı ve aksesuara, kozmetikten ev dekorasyon ürünlerine farklı kategorideki pek çok yerli ve yabancı marka ürünü bir arada sunuyor. Sektörün en büyüğü olunca haliyle hep radarımızda olan bir firma. Boyner yıllardır Bağdat Caddesi'nde faaliyet gösteriyor. Ama şimdilerde bir taşınma hazırlığı var. Boyner, Şaşkınbakkal'daki mevcut yerinden daha büyük bir yere taşınma hazırlığı yapıyormuş. Boyner yönetimi, Bağdat Caddesi No: 319 Erenköy adresinde Akiş Gayrimenkul'e ait 6 bin 436 metrekarelik binayı 15 yıllığına kiralamış. Aylık kira bedeli ise 2 milyon 321 bin 666 TL olarak belirlenmiş. Kira takvimi ise açılıştan itibaren başlayacakmış. Boyner'in yeni yerine bir iki ay içinde taşınması planlanıyormuş...

Maldivler ve Cancun'a gidecek

 Lujo Otel Bodrum, son yıllarda adından sıkça bahsettiren otellerden biri. 2018'de Serkoç Otelcilik tarafından hizmete sokulan otel kısa sürede adını duyurdu. Lüks segmentte hizmet veren otelden şimdilerde yeni yatırım haberleri geliyor.

Mevcut tesisin yanı başında Pina Yarımadası var. Firma, 30 az katlı ünitenin bulunduğu tamamen doğa içinde yer alan bir proje üzerinde çalışıyormuş. Yeni tesis 2022'de faaliyete geçecekmiş. Ayrıca otelin yanında 24 dönümlük arazide 27 villalık bir proje daha geliyormuş. Ancak şirketin yeni yatırımları bunlarla sınırlı değilmiş. Asıl büyük yatırım yurtdışında olacakmış. Öğrendiğimize göre otel yönetimi Maldivler'de bir proje geliştirmek üzere hazırlıklara başlamış. Pandemi öncesi bu ülkeye yatırımı kesinleştiren firma, yatırımlarını geçtiğimiz yıl askıya alsa da 2024'te faaliyete geçecek şekilde Maldivler'de bir otel açmak üzere çalışmalara başlamış. Lujo Otel Bodrum, turizm sektöründe Türkiye'den çıkan uluslararası bir marka hedefi ile ilerliyormuş. Maldivler'den sonra şirketin otel açmayı planladığı diğer bir lokasyon ise Meksika Cancun'muş.

Bu arada yeri gelmişken bir bilgi daha aktaralım. Lujo Otel Bodrum'un bu sene Bodrum için sürprizi ise deniz uçağı olacakmış. Yeni sezon hizmetleri arasına eklediği deniz uçağı ile misafirlerine Kapadokya, Pamukkale, Ölüdeniz Salda Gölü gibi yerleri keşfetme imkanı verirken Mykonos'un eğlenceli gece hayatını merak eden konuklarına çift yönlü seyahat seçeneği de sunacakmış.

Deniz uçağı, Lujo Bodrum Pazarlama Direktörü Çağsal Kılıçkaya ve ekibinin elini de güçlendirecekmiş.

Emaar'ın transfer atağı

Emaar Square Mail, 2017'den bu yana faaliyet gösteriyor. 138 bin 423 metrekare alanda 491 ayrı markaya ev sahipliği yapıyor. İtalyan, Fransız, Alman, Amerikalı, Türk ve dünyanın birçok yerinden çeşitli markalara ev sahipliği yapıyor.

Lüks, ulaşılabilir lüks ve ekonomik olmak üzere her bütçeye uygun seçenekleri tek mekanda sunuyor. Dünyaca ünlü birçok markaya ev sahipliği yapan Emaar Sduare, şu sıralar bu markalara özel ayrı bir strateji izliyormuş. AVM yönetimi, Türkiye'de faaliyet gösteren global markalara özel davetler yapmaya başlamış.

"Tek şubeniz Emaar Square'da olsun" teklifiyle gidiyorlarmış Bu konuda daha önce Samsung'u ikna eden yönetim şimdi Luois vuitton'u ikna etmiş. Louis vuitton, Bağdat Caddesi'ndeki mağazasını Emaar Square'a taşıyormuş. Başka markalar da gelecekmiş. İlk sırada ünlü Chanel varmış...

Raffles'a Five O'Clock geldi

Dünyanın en lüks otel zincirlerinden biri olan Raffles, ilk pastanesini İstanbul Zorlu Center'de açmıştı. Raffles Patisserie'nin 2016'da yapılan açılış törenine Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu ve eşi Zülal Zorlu, Berrin Zorlu, Zeynep Zorlu da katılmışlardı. Açıldığından bu yana ünlü isimlerin uğrak yerlerinden biri haline gelen pastane sessiz sedasız kapanmış. Yerine ise son dönemlerde adını sıkça duyduğumuz, butik pastane zinciri Five O'Clock gelmiş. Bu değişim yılbaşından hemen önce gerçekleşmiş. Butik pastacılık ve catering sektörlerinde faaliyet gösteren Five O'Clock, Cordon Bleu mezunu Executive Pastry Chef Sinem Ekşioğlu ve Georgetovvn üniversitesi işletme yüksek lisans sahibi ve girişimci Burak Ekşioğlu ortaklığında 2011'de kurulmuş. Five O'Clock, Acarkent, Kavacık ve Bodrum şubeleri ile hizmet veriyor. Zorlu Center'de dördüncü şubesini açmış. Five O'Clock, şimdiden zorlu Çenter müdavimlerinin uğrak yerlerinden biri olmuş...

14 Mart 2021 Pazar

Vergi borçlarına yapılarıdırmanın detayları

İSTİHDAM teşviki, varlık barışı ve borç yapılandırmaya ilişkin önemli düzenlemeler içeren işsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi geçen hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başladı. Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında verilen önergelerle, yaklaşık 4 milyon vatandaşın 500 milyar TL’ye ulaşan borcuna yapılandırma fırsatı getiren kanun teklifi, temel olarak vergi dairelerine, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK), gümrük müdürlüklerine, belediyelere, özel idarelere, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına (YIKOB) kesinleşmiş borçların yapılandırılmasına ilişkin hükümler içeriyor. Genel Kurul görüşmelerinde 20 maddesi kabul edilen ve bu hafta Sah günü görüşmelerine devam edilecek olan teklifle, TOBB, TESK, Barolar Birliği, TÜRMOB, ihracatçı birliklerinin aidat ödemeleri de yapılandırmaya dahil ediliyor. KOSGEB’in kredi alacakları, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinden organize sanayi bölgelerine ve sanayi sitesi yapı kooperatiflerine verilen krediler de yapılandırılıyor. 11 özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde 50’den fazlası bunlara ait şirketlerin taşınmazlar hakkında yapılan irtifak hakkı ve kiralama işlemlerinden kaynaklanan alacaklar, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mazbut vakıfların kira alacakları, kalkınma ajanslarının il özel idareleri, belediye ve sanayi odalarından olan alacakları, Türk Standartları Enstitüsü hizmet bedeli alacakları da yapılandırma kapsamında yer alıyor.

KESİNLEŞMİŞ ALACAKLAR KAPSAMDA

Sadece kesinleşmiş alacaklarla ilgili hükümler getiren yapılandırmada, 2020 Ağustos sonu itibarıyla oluşmuş borçlar kapsamda yer alıyor. İhtilaflı alacaklar, inceleme aşamasında olanlar gibi henüz nihayete ermemiş, üzerinde tartışma olan kısım bu kanunun kapsamına girmiyor. Düzenleyici ve denetleyici kurumlarca verilen, Covid-19 ile mücadele kapsamında uygulanan idari para cezaları ile tütün ve tütün mamulleri kullanımından kaynaklanan idari para cezaları kanun kapsamı dışında bırakılıyor. Mükelleflerin davasına konu olan alacakların yapılandırmaya konu olabilmesi için alacakla ilgili açılmış davalardan vazgeçilmesi gerekiyor. Teklifle vergi idaresinin, gümrük idarelerinin alacaklı olduğu tüm vergiler, vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları bu kapsama giriyor. SGK açısından tüm sosyal güvenlik primleri, sigorta primleri, emekli kesenekleri, işsizlik primleri, genel sağlık sigortası primleri, idari para cezaları, gecikme zamları ile özel idareler ve YIKOB’lar için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre takip edilen alacaklar (adli para cezası hariç), Kredi Yurtlar Kurumu’na borçları kanun kapsamında yapılandırılıyor. Belediyelerin takip ettiği emlak, çevre temizlik, ilan-reklam gibi tüm vergileri, vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, su, atık su ve katı atık ücretleri yapılandırma kapsamında yer alıyor. Trafik cezaları, seçim, nüfus, askerlik para cezaları yine kara yollarından usulsüz geçişler nedeniyle kesilen para cezaları Kara Yolu Taşıma Kanunu’na göre kesilen para cezaları, Çevre Kanunu’na göre kesilen para cezaları yapılandırma yasası kanun kapsamına giriyor.

KAPSAM GENİŞLETİLDİ

Teklifle, Bağ-Kur sigortalılarının daha önceki dondurulan dönemlere ilişkin primlerinin ihyası, 31 Ekim 2020’ye kadarki borçları yapılandırılıyor. Teklifle gelir testine hiç başvurmayanların 31 Mart 202l’e kadar gelir testine başvurmaları hâlinde ilk tescil tarihi itibarıyla sigortalılıklarının başlatılması, genel sağlık sigortası primlerini sadece aslını ödeyerek faizlerinden tamamen kurtulma imkânı düzenleniyor.

AK Partili milletvekillerin verdiği önergeyle vergi borçlarının yapılandırılmasının kapsamı genişletildi. Buna göre belediyelerin tasarrufuna bırakılan taşınmaz kiralamaları ve irtifak hakkı tesisinden kaynaklanan alacakları da yapılandırma kapsamına alındı. Teklife göre büyükşehir belediyeleri ile bağlı kuruluşlarının Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü’ne olan borçları da yapılandırılabilecek. Tarım Kredi Kooperatiflerine borcu olan çiftçiler ile kredi kullanan orman köylüleri de düzenlemeden yararlanacak.

SON BAŞVURU 31 ARALIK

Teklifin aynen yasalaşması halinde yapılandırmadan faydalanmak isteyenler için son başvuru tarihi 31 Aralık 2020 günü olacak. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, Ticaret Bakanlığı’na, il özel idarelerine, belediyelere ve YlKOB’la bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ilk taksit ödemesi 31 Ocak 2021’e (dahil) kadar, SGK’ya bağlı tahsil dairelerine ödenek tutarların ise ilk taksiti 28 Şubat 2021 tarihine kadar (dahil) yapılacak. Yapılandırmaya konu borcun ana parası, yurtiçi üretici fiyat endeksine (Yl-ÜFE) endekslenerek bugüne getirilecek. 1 Kasım 2016’dan sonraki dönemlere ilişkin alacaklar için uygulanacak Yl-ÜFE yüzde 0.35 (yıllık yüzde 4.20) olacak. Bu tarihten önceki borçlar için de gerçek enflasyon rakamları dikkate alınacak. Hesaplanan tutarlar peşin veya taksitler hâlinde ödenebilecek. Borçların taksitle ödenmesi halinde borçluların altı, dokuz, 12 veya 18 eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih etmeleri istenecek. Tercih edilen taksit süresinden daha uzun bir sürede ödeme yapılamayacak. Borçluların taksitle ödeme hakkını kullanırken bu kanundan yararlanmaları için ilk iki taksiti süresinde ödemesi gerekecek. Teklifle Cumhurbaşkanına yapılandırma başvurusuyla, ilk taksit ödeme süresini bir ay, politik riski bulunan ülkelerde faaliyet gösteren firmalar için ise bir yıla kadar uzatma yetkisi veriliyor. Teklifle, yapılandırma kapsamında olup da kamudan iade alacağı bulunan mükelleflere, bu alacaklarını borçlarına mahsup etme imkanı getiriliyor. 2018’de yapılandırılan borçların kalan taksitlerinin bu düzenlemeyle yeniden yapılandırılması fırsatı veriliyor.

PEŞİN ÖDEYENE İNDİRİM VAR

Teklifteki ortak hükümlere göre hesaplanan tutarların tamamının ilk taksit ödeme süresi içerisinde peşin olarak ödenmesi hâlinde katsayı uygulanmayacak ve fer’i alacaklar yerine YÎ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarların yüzde 90’ının tahsilinden vazgeçilecek. Kanun kapsamında yapılandırılan idari para cezalarından yüzde 25 indirim yapılacak. Yapılandırma sonucu ödenecek alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması halinde fer’i alacak yerine YI-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutardan yüzde 50 indirim yapılacak, ilk iki taksit ödeme süresi içinde borcunu tamamen ödeyen borçlulara YÎ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarlar üzerinden yüzde 50 oranında indirim yapılacak. Bu kanun kapsamında yapılandırılan idari para cezalarından yüzde 12.5 indirim yapılacak. Ödenecek alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması halinde fer’ alacak yerine Yl-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutardan yüzde 25 indirim yapılacak.

YAPILANDIRMA ZORUNLULUĞU

Kanun teklifiyle Bağ-Kurlulara yapılandırmaya katılma zorunluluğu getiriliyor. Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 31 Ekim 2020 itibarıyla prim borcu bulunanların, bu tarihten önceki sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ödememeleri veya yapılandırmamaları halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların “sigortalılığı” durdurulacak. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyecek. Sigortalılıkları durdurulanlardan çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları 1 Kasım 2020 itibarıyla yeniden başlatılacak. Talep edilmesi hâlinde durdurulan sigortalılık sürelerinin tamamı, talep tarihinde belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden borç tutarı hesaplanarak ihya edilecek. Borcun tamamını üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilecek. Böylece emeklilik hesabında prim günlerine eklenecek. Borcun tamamen ödenmemesi hâlinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyecek ve bu madde kapsamında ödenmiş olan tutarlar ilgilinin prim ve prime ilişkin borcunun bulunmaması kaydıyla faizsiz olarak iade edilecek. İhya edilerek kazanılan hizmet süreleri borcun ödendiği tarihten itibaren geçerli sayılacak.

Vergisiz kâr dağıtımının önüne geçiliyor

Kanun teklifiyle, tam mükellef sermaye şirketlerinin kendi hisselerini geri almaları durumunda kar dağıtımına ilişkin vergilemenin nasıl yapılacağı konusuna açıklık getiriliyor. Düzenlemeyle şirketlerin öz sermaye yapılarının korunması ve vergi kaybının önlenmesi amaçlanıyor. Tam mükellef sermaye şirketlerinin kendi hisse senetlerini veya ortaklık paylarını bazı şartlarda iktisap etmeleri hâlinde bu durumun dağıtılmış kâr payı sayılacağı düzenleniyor ve bu tutarlar üzerinden herhangi bir vergiden mahsup edilemeyecek şekilde yüzde 15 vergi tevkifatı yapılması öngörülüyor.

Kaynakta kesinti suretiyle vergilendirme 

Teklifle banka ve aracı kurumlar vasıtasıyla gerçekleştirilen kaldıraçlı alım satım (foreks) işlemlerinden elde edilen gelirlerin kaynakta kesinti suretiyle vergilendirilmesi amaçlanıyor. Maddenin uygulama süresi 31 Aralık 2025’e kadar uzatılıyor ve bu süreyi beş yıla kadar uzatma konusunda Cumhurbaşkanına yetki veriliyor. Teklifle Cumhurbaşkanına, yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranını 5 puana kadar indirme ve tekrar kanuni seviyesine getirme yetkisi veriliyor. Halka açıklığı, kaydiliği ve kurumsallaşmayı teşvik etmek amacıyla bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumlan ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri hariç olmak üzere, payları Borsa İstanbul Pay Piyasasında işlem görmek üzere en az yüzde 20 oranında ilk defa halka arz edilen kurumların paylarının, ilk defa halka arz edildiği hesap döneminden başlamak | üzere beş hesap dönemine ait kazançlarına kurumlar vergisi oranı 2 puan indirimli olarak uygulanacak.

Adnan ÜNVERDİ / Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu
"Bizleri memnun etti"

Gaziantep Sanayi Odası olarak tüm kesimleri kapsayan bir yapılandırma beklediğimizi ifade etmiştik. Bu doğrultuda istihdam teşvikine ilişkin kanun teklifinin kabul edilmesi bizleri memnun etti. Pandemi sürecinde sanayiciler olarak önceliğimiz hep istihdamın devam etmesi oldu. Kanun teklifinde yer alan istihdama yönelik desteklerle birlikte istihdamımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu zorlu süreçte, yeni düzenleme ve desteklerin sanayicilerimize, iş dünyamıza ve geniş kapsamda farklı kesimlere önemli bir rahatlama sağlayacağına inanıyoruz.

Küçük ihracatçılara müjde

Kanun teklifiyle, tam mükellef gelir vergisi mükelleflerinin I ihracat kapsamı, ağırlık ve tutar itibarıyla Ticaret " Bakanlığı'nca belli edilen tutarı aşmayan mal ihracatından " elde ettikleri gelirlerinin yüzde 50'sinin beyannamede bildirilen gelirlerden indirilmesine imkân tanınıyor. Bu indirimden yararlanması için ihracattan kaynaklanan hasılatları toplamı yıllık 400 bin TL’ye kadar olanların ilgili yılda kendilerinin sigortalı olması gerekecek. Hasılatları " toplamı 800 bin TL'ye kadar olanların, ilgili yılda kendisi | dışında bir tam zamanlı ya da eş değer kısmi zamanlı kişi, hasılatları toplamı 1.6 milyon TL'ye kadar olanların kendisi dışında en az ortalama iki tam zamanlı ya da eş değer kısmi zamanlı kişi, hasılatları toplamı 2.4 milyon TL’ye kadar olanların kendileri dışında en az ortalama üç tam zamanlı işçi ya da eş değer kısmi zamanlı kişi çalıştırması | zorunlu olacak. Kapsamdaki gerçek kişi ihracatçıların bu düzenlemeden yararlanması halinde 200 milyon TL’lik vergiden vazgeçilmiş olacak. Düzenlemeyle ortalama 48 I bin kişilik ek istihdam sağlanması öngörülüyor.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA

TL'nin yıldızı parladı

MERKEZ Bankası’nm 19 Kasım tarihli toplantısında faiz oranlarını yüzde 15’e yükseltmesiyle birlikte uzun bir aradan sonra Türk Lirası’na yatırımın cazibesi arttı. Faiz artırımının hemen ardından mevduat faizleri yüzde 16’ların üzerine çıkarken, gösterge bono faizi yüzde 15’lere, gecelik repo faizleri ise yüzde 15.30’lara ulaştı. Merkez Bankası aralık ayı toplantısında faiz artırmasa bile TL’ye yatırımın 2021 baharına kadar cazibesini koruyacağı görüşünü savunan para yöneticilerine göreyse, önümüzdeki günlerde repo ve bono olmasa bile mevduat faizlerinde bir miktar daha yükseliş yaşanacak.

Tabii konu Türk Lirası olunca burada en önemli belirleyici de tartışmasız Merkez Bankası’nın faiz konusundaki kararı oluyor. Bu nedenle Banka’nın 24 Aralık’ta gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı büyük önem taşıyor. Banka söz konusu toplantısında faiz artırım kararı alırsa bu tüm TL cinsi yatırım araçlarının faiz oranlarını, dolayısıyla yatırımcıların getirilerini de yükseltecek.

FAİZ ARTACAK MI?

Faiz artırımına ilişkinse piyasalarda farklı görüşler var.

Bir kesim döviz kurlarında hareketlenme yaşanmazsa Merkez Bankası’nın yılın son PPK toplantısında faizleri artırmayacağı görüşünde. Buna karşın enflasyondaki yükselişe dikkat çeken bir diğer kesim ise Merkez Bankası’ndan bir puan ve biraz üzerinde bir faiz artışı geleceğini düşünüyor.

Bu yüzden herkes nefesini tutmuş PPK toplantısını bekliyor.

Gelelim tasarrufuna adres arayan yatırımcı tarafına... Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; uzun süredir reel getiri elde edemeyen, yani parasını enflasyona karşı koruyamayan TL yatırımcıları için cazip bir dönem başladı. Ve bu sürecin enflasyonda sürpriz bir düşüş yaşanmazsa bahar aylarına kadar da sürmesi bekleniyor. Bu nedenle bu faiz oranlarından DİBS’e veya orta vadeli mevduata yatırım yapanların karlı çıkacağı görüşü hakim. Ancak vade seçimine karar vermeden önce PPK toplantısından çıkacak kararı beklemenizi öneririz.

"MEVDUATTA YÜKSELİŞ SÜREBİLİR"

Yatırım Finansman Ekonomisti Erol Gürcan, TCMB’nin 19 Kasım’da politika faizini yüzde 10.25’ten yüzde 15.00’a yükseltmiş olmasını, ilâve bir sıkılaşma adımından ziyade bir sadeleşme adımı olarak değerlendirmek gerektiğini söylüyor. Son haftalarda DIBS, repo ve mevduat faizlerinde görülen artışın ise kısmen bu gerekçeyle açıklanabileceğini ifade eden Gürcan, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Kasım ayı enflasyon rakamlarının piyasa beklentilerinin oldukça üzerinde gerçekleşmesi, özellikle maliyet kaynaklı unsurların enflasyon görünümündeki yukarı yönlü riskleri güçlendirmesi ve beklentilerde devam eden bozulma gibi unsurlar nedeniyle TCMB’nin kısa vadede yeniden politika faizinde artışa gitmesi muhtemel görünmekte. Dolayısıyla, repo ve mevduat faizleri tarafında yükselişin sürmesi muhtemel denilebilir. Ayrıca, yılsonunda Aktif Rasyosu’nun uygulamadan kalkmasının ardından mevduat faizleri özelinde bir yükseliş görülmesi de beklenebilir. TCMB’nin rasyonel politika adımlarını sürdürmesi kredibilitesini artırıp, ülke risk primini azaltıcı etki yapacağından; bono-tahvil faizlerindeki artışın görece daha sınırlı kalabileceğini değerlendiriyoruz.”

Gürcan, özellikle son enflasyon verilerinin ardından faiz artırım olasılığının güçlendiğini ifade ediyor. Ayrıca, dolari-zasyon eğiliminin terse dönmesine katkı sağlayabilmek için de ilâve sıkılaşmaya ihtiyaç olduğu görüşünü ifade eden Gürcan, “Son enflasyon verisi piyasa beklentilerinin yaklaşık 1.3 puan üzerinden gerçekleşti ve 2021 bahar aylarında yıllık enflasyonun yüzde 15-15,5 civarlarına yükselme riski arttı. Dolayısıyla, TCMB’nin 24 Aralık’taki PPK toplantısında en azından 100-150 baz puan civarında bir artışa gitmesinin yerinde olacağını değerlendiriyoruz” diyor.

"MERKEZ FAİZ ARTIRMAZ"

Invest AZ Araştırma Müdürü Yusuf Topçu, 19 Kasım’dan itibaren politika faizi ve Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti’nde yüzde 15 dönemine girildiğini hatırlatıyor. Serbest piyasada oluşan faiz oranlarının ise bu tarihten sonra hep birlikte bu seviyelere geldiğini hatta bazılarının bu seviyeyi de geçtiğini hatırlatan Topçu, şu değerlendirmede bulunuyor: “Özellikte TL Gecelik Referans Faiz Oranı’nda (TLREF) yüzde 16’nın kıyısını gördükten sonra tekrar yüzde 15.30 seviyelerine geri dönüldü. Hazine bonolarında da yüzde 15’den çok uzaklaşmayan oranlar var. Kasımda gelen aylık enflasyonun zirve olma, aralık ayı ile birlikte yıllık enflasyonda zirveyi görme ve enflasyonun I hızının artma döneminin I bitmesi muhtemel. Böylesi bir durumda en fazla yüzde 15’i geçmeyen bir yıllık enflasyonla bu sıkılaşma döngüsü kapatılabilir. Bu süreçte Türk CDS primlerinde de büyük gevşeme yaşandı. Risk algısındaki düşüş faizlerdeki artışın da hızını kesiyor diyebiliriz. Tüm bu yaşanan gelişmeler dahilinde dolar/TL ufak bir bantta hareket ederek 7.80’de sabidendi.”

Topçu, Merkez Bankası’nm aralık ayı toplantısında faiz artırımına gitmeyeceği görüşünde. Hali hazırda, Gecelik Borç Verme’de yüzde 16,50, Geç Likidite Penceresi’nde ise yüzde 19.50’ye kadar bir payın bulunduğunu hatırlatan Topçu, faize ilişkin beklentilerini ise şöyle özetliyor: “10 Aralık Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve 11 Aralık Avrupa Birliği (AB) liderler zirvesi yaklaşıyor. Buradan çıkacak kararlara göre TCMB’nin politika faizini yukarı çekmek için üzerinde baskı artacaktır ancak uygulama noktasında bir zorunluluk yok. Rüzgâr tersine döner hızlı bir kur hareketi yaşanırsa TCMB’nin burayı durduracak hareket alanı yerli yerinde duruyor. Asıl mesele kasım ayı başından beri süren piyasa dostu yönetim anlayışının devam edip etmeyeceği. Burada da daha geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, TCMB’nin bağımsızlığına vurgu yaparak piyasanın istediği takdirde faiz artışına gidilebileceğinin sinyalini verdi. Dolayısıyla yıllık enflasyonda yüzde 15 üzeri görülmeyeceği bir senaryoda -ki bence öyle olacak gibi- politika faizinin yüzde 15’te bırakılarak sıkılaştırma döneminin bitirilebileceği kanaatindeyim.”

"MEVDUATTA 18'İ GÖREBİLİRİZ"

întegral Yatırım Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu’ya göre, mevduat faizlerinde bir miktar daha yükseliş yaşanabilir, özellikle bankacılık sektörünü yakından ilgilendiren Aktif Rasyosu’nun kalkması ile birlikte mevduat faizlerindeki yükselişin destekleneceği tahmininde bulunan Turşucu, “İlk aşamada mevduat faizleri yüzde 16-17 bandına çıkabilir. Ancak ardından bir faiz artışı da gelirse ilerleyen aylarda faizde yüzde 18 seviyelerini de görebiliriz. Bu durum özellikle dolarizas-yonun tersine çevrilmesinde etkili olabilir” diyor. Turşucu, enflasyondaki gelişmelere bağlı olarak Merkez Bankası’ndan en az 100 baz puanlık bir faiz artışı bekliyor. Buna göre politika faizinin yüzde 15’den, yüzde 16 seviyesine çıkabileceği değerlendirmesinde bulunan Turşucu, “Şimdiden yabancı raporlarında 100-150 baz puan artış beklentilerine yer veriliyor. Ben de önceki toplantıda piyasa beklentilerine uygun hareket eden TCMB’nin bu toplantısında da piyasa beklentilerini gözeteceğini düşünüyorum.”