23 Nisan 2021 Cuma

James Bond'un yelkenlisini yapan adam

BODRUM’DAN çıkıp dünyaya adını duyuran, hatta James Bond serisinin gözde filmlerine konu olan tekneler üreten bir firmadan söz edeceğiz bu hafta. Tasarladığı ve üretimini yaptığı teknelerle adını yurtdışına duyuran Bodrum Oğuz Marin, küçük gözüken tersanesinde büyük işler başaran bir firma. 12 metreden 56 metreye kadar butik siparişler alıyor.

Firmanın Genel Müdürü Emre Oğuz, “Son projemiz ile 23’üncü teknemizi tamamlamak üzereyiz. Proje bazlı dünya standartlarında sertifikalı yat üretimi yapıyoruz” diyor. Şu anda üretim aşamasında olan ve bittiğinde dünyada ses getireceğine inandığı 50.5 metrelik projenin inşasına devam eden firma, Bodrum’da mavi tur yapan iki adet lüks gezi yatma da sahip. Bodrum Oğuz Marin Patronu ve Genel Müdürü Emre Oğuz ile Para Dergisi’ne özel olarak verdiği röportajda projelerini, ürettiği tekneleri ve gelecek planlarını konuştuk...

Üretim yeriniz ve istihdamınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Uzun yıllardır yat sektöründe aksesuar üretimi yapıyoruz. Bodrum Oğuz Marine olarak ise 2001’den bu yana Bodrum’da yat imalatı işindeyiz. Tersanemizin mevkii Bodrum Tavşanburnu’nda yer alıyor. Aynı anda toplam dört yat yapabilecek tersane kapasitesine sahibiz. Taşeronlarımız hariç kendi bünyemizde 60 çalışanımız bulunuyor.

Ne tip tekneler üretiyorsunuz?

Ağırlıklı olarak yelkenli yat imalatı üretimi gerçekleştiriyoruz. Travvler cinsi motoryat yapımında uzmanız, özel ve butik üretimler yaptığımız için projeye uygun boylarda çalışıyoruz. Şu ana kadar 12 metre ile 56 metre aralığında pek çok tekne üretimi gerçekleştirdik. Üretimini gerçekleştirdiğimiz ‘Miti One’ isimli projemiz ile 23’üncü teknemizi de tamamlamak üzereyiz.

Hitap ettiğiniz segment nedir?

Her bütçeye göre üretim yapmaya çalışıyoruz. Teknelerimizin fiyatını belirleyen etkenlerden birisi olan görsel malzemelerde geniş bir yelpaze kullanıyoruz. Ancak konstrüksiyon ve güvenlik konularında belli bir çizgimiz olduğu için herhangi bir değişiklik yapmıyor, o konudan ödün vermiyoruz.

Bu yıl suya inecek tekneniz var mı?

Yapımı 11 aydır devam eden ‘Miti One’ isimli teknemiz 7-8 aylık bir süre içerisinde alıcısına teslim edilecek. Genelde projelerimizin büyüklüklerine göre teslim sürelerimiz 12 ile 24 ay arasında değişiyor. Üretimlerimizi yurtiçi veya yurtdışı olarak ayırmıyoruz. Proje bazlı dünya standartlarında sertifikalı yat üretimi yapıyoruz.

Tasarımlarınız Türk mühendisler tarafından mı yapılıyor?

Tersanemizin bünyesinde beş mühendis ve bir Fiyatlamayı nasıl yapıyorsunuz?

Yat inşa sektöründe alınan tüm malzeme ve işçilik fiyatları euro üzerinden olduğu için mümkün çerçevede fiyatlarımızı euro olarak belirlemeye çalışıyoruz.

Pandemi nedeniyle üretimlerinizde aksama yaşandı mı?

Pandeminin başından itibaren aldığımız sıkı önlemler ve personelimize yaptığımız sürekli bildirimler sayesinde şu ana kadar bir aksama yaşamadık.

Şu anda farklı proje çalışmalarınız var mı?

Tersanemizde her zaman yeni projelerle ilgili çalışmalarımız sürüyor. Şu anda potansiyel müşterilerimize sunum yapabileceğimiz 24 metreden 72 metreye kadar değişik projelerimiz mevcut.

Sektörün eksik gördüğünüz yanları neler?

Her üretimde olduğu gibi yat imalatında da en önemli konu, çalışacak eğitimli insan gücü. Sektörümüzde kullanılan tüm malzeme ve ürünler global markalar olduğu için farkı oluşturan kesinlikle bu malzemelerin işlenme kalitesinde. Bu sebeple elimizden geldiğince üretimimizi yaparken bir yandan da Ar-Ge çalışmalarımızı yürütüyoruz.

2021 yılını denizcilik camiası adına nasıl değerlendiriyorsunuz?

Potansiyel müşteri dediğimiz kişi sayısında hissedilir bir artış gözlemliyoruz, ilgili kişilerin müşteri konumuna geçmesi durumunda sektörümüzün önünün açık olduğunu düşünüyoruz.

Aldığınız denizcilik ödülleri var mı?

İmalatını yaptığımız teknelerimizden ‘Regina’, 2004’te ‘Yılın Yat ödülleri’ finalistlerinden biri oldu. Ayrıca ‘Rox Star’ teknemiz 2015’te pek çok sektörel dergi tarafından ‘Yılın En iyi Yelkenli Yatı’ seçilirken, Monoco Yat Fuan’nda da dünyanın en iyi dokuz yelkenlisinden birisi olarak seçildi.

'Miti One' göz dolduruyor

Teslimatı Haziran 2021’de planlanan 34 metrelik yelkenli Miti One, çelik gövdeye sahip. Dört ila altı kişilik mürettebatla, beş kamarada 12 misafir ağırlayacak kapasiteye sahip olan yat, ahşap rengi ve koyu tonlarda seçilmiş mobilyalarıyla modern bir görüntüye sahip.Teknede tüketimi en aza indirecek
yeni nesil güneş panelleri ve çevreyi korumaya katkıda bulunacak sistemler kullanılıyor. Mavi Yolculuk düşünülerek tasarlanan tekne geleneksel Türk işçiliği ile üretiliyor.

50 metrelik yeni proje

Firmanın inşası devam eden projelerden biri uzunluğu 50.5 metre olan 'Oğuz Khan'. 96 metrekarelik ana salona sahip olan teknenin, 20 metrekarelikte mutfağı var. Teknenin misafir kabinleri ön tarafta konumlanmış. Arka tarafında 28 metrekarelik bir plaj alanı bulunuyor. Teknenin en baş kısmında bulunan master kabinden en arkadaki plaj alanına kadar uzanan bir koridor sayesinde tüm kabinlerden hiç güverteye çıkmadan direk plaj alanına ulaşmak mümkün. Pek çok teknolojik sistemle donatılmış ve ferah alanlara sahip olan projenin, 2022'de suya indirilmesi planlanıyor.

Tüm zamanların rekoru

TÜRKİYE’NİN ihracatı yeni rekorlara imza attı. Genel ticaret sistemine (GTS) göre 2021 Ocak’ta 15 milyar doları, Şubat’ta 16 milyar doları aşan ihracat, Mart’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 42.2 artışla 18 milyar 985 milyon dolara ulaştı. Bu düzeyi ile tüm zamanların en yüksek aylık ihracatı olarak kayıtlara geçti. Ticaret Bakanlığı verilerine göre Mart’ta Türkiye’nin ithalatı GTS verileriyle yıllık yüzde 25.8 artışla 23 milyar 679 milyon dolar olurken, bu dönemde dış ticaret açığı yüzde 14.2 azalışla 4.7 milyar dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 9.3 puan artışla yüzde 80.2’ye yükseldi. Enerji hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 10.2 puan artışla yüzde 90.6 oldu.

Yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 17.3 artışla 50 milyar doları aşarken, ithalat yüzde 9.7 artışla 61 milyar 67 milyon dolar oldu. Dış ticaret dengesi yüzde 15.2 azalışla 11 milyar 44 milyon dolar açık verirken, ihracatın ithalatı karşılama oram 5.3 puan artışla yüzde 81.9’a ulaştı. Enerji hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı 2.6 puan artışla yüzde 92.5 oldu. İşlenmemiş veya yarı işlenmiş altın dış ticareti hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı Mart’ta yüzde 80.7’ye, ilk çeyrekte yüzde 84.5’e yükseldi.

İHRACATIN LOKOMOTİFİ OTOMOTİV

Mart’ta, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülke 1.68 milyar dolarla Almanya olurken, bu ülkeyi 1.24 milyar dolarla ABD, 1 milyar 63 milyon dolarla İngiltere izledi. Mart’ta en fazla ithalat yapılan ülkeler sırasıyla 2.8 milyar dolarla Çin, 2.6 milyar dolarla Rusya, 2.2 milyar dolarla Almanya oldu. Mart’ta Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihracatı yüzde 47 artışla 7.9 milyar dolarlık bir hacme ulaşırken, yüzde 41.4 pay aldı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Mart’ta otomotiv sektörü ihracatı geçen yılın aynı ayma göre yüzde 17 artışla 2 milyar 893 milyon dolara yükselirken, kimyevi maddeler ve mamuller sektörü ihracatı yüzde 11.8 artışla 2 milyar 3 milyon dolar, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ihracatı yüzde 9.8 artışla 1 milyar 678 milyon dolar oldu.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre son 12 aylık dönemde, ihracat bir önceki döneme göre yüzde 1.09 azalışla 177 milyar 18 milyon dolar, ithalat ise yüzde 4.34 artışla 224.9 milyar dolar oldu. Ticaret Bakanı Ruhsar Pek-can, Mart’ta ve ilk çeyrekte 184 milyar dolarlık ihracat hedefini aşmaya bir adım daha yaklaşıldığını ifade ederken, TİM Başkanı İsmail Gülle, “200 milyar dolarlara inşallah ulaşacağız” dedi.

EKONOMİK GÜVEN ENDEKSİ ARTTI

Ekonomik güven endeksi Mart’ta bir önceki aya göre yüzde 3.3 oranında artışla 98.9 oldu. Endeks, bu düzeyi ile 2020 Ocak’tan bu yana en yüksek değerini aldı. Ekonomik güven endeksindeki bu artış, tüketici, reel kesim, hizmet ve perakende ticaret sektörü güven endekslerindeki artıştan kaynaklandı. Endeksin 100’den küçük olması genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Mart’ta bir önceki aya göre tüketici güven endeksi yüzde 2.5 artışla 86.7, reel kesim güven endeksi yüzde 1.4 artışla 110.2, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 5.1 artışla 105.5, perakende sektörü güven endeksi yüzde 0.2 artışla 109.2 değerini aldı.

İMALAT PMI 52.6'YA YÜKSELDİ

Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (ISO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) Mart’ta 52.6’ya yükselerek sektörün performansında iyileşmeye işaret etti. Eşik değer 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği anket sonuçlarına göre PMI, Şubat’ta 51.7 olarak ölçülmüştü. Anket katılımcıları, talepte iyileşme sinyalleri olduğunu bildirdi.

Ekonomik normalleşme etkisiyle imalat tarafında olumlu görünümün sürdüğünü belirten Tera Yatırım ekonomisti Enver Erkan, sanayide büyüme eğiliminin devam ettiğini, yılın ilk çeyreğinin güçlü bir büyüme görünümüne işaret edeceğini kaydetti. Ahlatcı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş ise 2021 birinci çeyrek büyüme beklentisini yüzde 3.5 olarak ifade etti.

ENFLASYON VERİLERİ BEKLENİYOR

Şimdi gözler 5 Nisan’da açıklanacak enflasyon verilerine çevrildi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yayımladığı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde enflasyon beklentilerinin Mart’ta yükseldiği vurgulanırken, ekonomistlerin beklentileri de enflasyonda yükselişe işaret etti. Mart enflasyon (TÜFE) beklentisi yüzde 1.2-1.3 aralığında olan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, daha önce Nisan ve Mayıs olarak ifade edilen enflasyonda en yüksek seviyenin Haziran ve Temmuz’a ötelendiğini vurguladı. Arzova, “Muhtemelen Temmuz sonrası enflasyonda bir gerileme görebiliriz. Benim yıl sonu tahminim yüzde 16-17 aralığında” dedi.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker ise, Mart’ta TÜFE artışı beklentisini aylık yüzde 1.5, yıllık yüzde 17 olarak ifade ederek, bu yıl içinde yıllık enflasyonda beklenen düzeyde gerileme yaşanmasını beklemediğini dile getirdi. Ahlatcı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş ise, Mart’ta TÜFE artışı beklentisini aylık yüzde 0.85, yıllık yüzde 15.93 olarak açıkladı. Ekonomist Enver Erkan, Mart enflasyon beklentisini aylık yüzde 1, yıllık yüzde 16.1 olarak dile getirdi. Erkan, Nisan’da da enflasyon artışının devamını beklediğini vurguladı.

"FAİZDE DEĞİŞİKLİK BEKLENMİYOR"

Prof. Dr. Murat Şeker, TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun açıklamalarının piyasalara güven verilmesi, kısa süre içinde ani politika değişikliklerin yaşanmayacağının teminatı olarak düşünülebileceğini söyledi. Şeker, 15 Nisan’daki PPK’da faizde herhangi bir değişikliğe gidilmeyeceğini düşüncesinde. Tonguç Erbaş da 15 Nisan’daki faiz artışı beklemeyen ekonomistlerden. Yüzde 19 oranının bir süre daha uygulamada kalacak gibi göründüğünü belirten ekonomist Erkan, “Nisan ve Mayıs PPK’larında bir faiz indirimi beklememek gerekiyor. Üçüncü çeyreğe kadar indirim olmaz diye düşünüyoruz” dedi. Prof. Arzova ise, Kavcıoğlu’nun piyasalara güven mesajı vermeye çalıştığını vurgulayarak, “Israrla hemen faiz indirimi olmayacağını ve önceki para politikasının devam edeceğini söylüyor. Bana göre Nisan’da faiz indirimi olmayacağı hemen hemen kesinleşti. Mayıs ya da en geç Haziran da faiz indirimi gelebilir. Bu sert bir indirim olmaz. 100 baz puan olabilir” dedi.

İhracatın yarınına ışık tutacak rapor

TÜRKİYE ihracatçılar Meclisi (TİM), ihracatçı için yeni yol haritası niteliğindeki çalışması 'İhracat 2021 Raporu'nu kamuoyu ile paylaştı. Türkiye ekonomisine ve ihracat ekosistemine fayda sağlayacak raporun odak teması 'Küresel Tedarik Zincirindeki Değişim'. Raporun basın lansmanına, TİM Başkanı İsmail Gülle'nin yanı sıra TİM Yönetim Kurulu üyeleri ile birlik başkanları da katıldı. Lansmanda, rapora katkıda bulunan Prof. Dr. Emre Alkin, Dr. Can Fuat Gürlesel ve Prof. Dr. Çağrı Erhan da yer aldı. Alkin ve Gürlesel raporla ilgili birer sunum yaptı.

Dört ana başlığın bulunduğu raporda ihracatta en çok hangi sektörlerin yıldızının parlayacağı ve yıllık ihracat öngörüleri de yer aldı. 2035'te 69.9 milyar dolar ihracat yapması beklenen otomotiv endüstrisinin ilk sırada, 42.2 milyar dolar ile kimyevi maddeler ve mamullerinin ikinci sırada, 24 milyar dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün üçüncü sırada olacağı öngörüsü rapora yansıdı. 2035'te ihracat artışının en yüksek yaşanacağı sektörün, yüzde 425'le savunma ve havacılık sanayii olacağı öngörülüyor. Bu sektörü sırasıyla yüzde 297 artışla su ürünleri ve hayvansal mamuller, yüzde 179 artışla makine ve akşamları, yüzde 164 artışla halı ve yüzde 156 artışla mücevher sektörünün takip edeceği öngörülüyor. 'Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye' hedefi için projelerini hayata geçiren TİM, tek tuşla ihracatçıyı dünya ile buluşturarak ihracat hacmini artıracak lojistik portalın faaliyete geçireceği müjdesini de verdi. Toplantıda konuşan TİM Başkanı İsmail Gülle, şu bilgileri verdi:

"Son altı aylık ihracatımız, 100 milyar doları aştı. Göreve geldiğimizden beri, yıllık ihracat hedeflerimizi her seferinde fazlasıyla aştık. Lojistikte küresel soruna, ulusal bir çözüm getirmek için hazırlıklarımızı tamamladık. Çok yakında, Türkiye Lojistik Portalını faaliyete geçirerek, ihracatçılarımızın dünyaya açılan kapısı haline getireceğiz. Portal, lojistik firmalarıyla ihracatçılarımız arasında köprü vazifesi görecek. Ürünlerimiz, dünyanın dört bir köşesine artık daha hızlı, daha ucuz ve daha güvenli bir şekilde ulaşacak. Raporumuzda bu yılki tema, pandemiyle beraber hız kazanan 'Küresel Tedarik Zincirindeki Dönüşüm Süreci' oldu. Dünya artık tek bir bölgeden, tek bir fabrikadan çıkan ürünlere bağımlı olamayacağının farkında. Tedarik krizinin zirve yaptığı anlarda, ülkemiz alternatif bir güvenilir tedarikçi olarak öne çıktı."


Ürünleri mağazalarda yok

 ipekyol'dan Koton'a, Adidas'tan Skechers'a, Mavi'den Network'e kadar pek çok ünlü markanın satışını yapan Boyner Mağazacılık, ünlü isimlerin tasarımlarını da mağazalarında sergilemeye başladı.

Ancak yeni markaların eklenmesinin yanı sıra ayrılan markalar da olmuş. Arkadaşımız Ayşegül Küçükkurt Zor'un öğrendiğine göre Boyner'de satılan Limon Company markası artık mağazalara ürün yollamıyormuş. Özellikle Akasya AVM ve Capitol AVM'de son kalan ürünlerin satışı yapılırken marka, üç aya yakındır Boyner'e ürün gönderimini durdurmuş. Limon Company ürünleri Boyner'in online platformunda satılmaya devam etse de mağazalarda ürünlerine rastlanmıyormuş. Limon Company firmasının Boyner ile işbirliği sona erdi mi bilmiyoruz ama şimdilik durum böyle. Eğer firmalardan herhangi bir açıklama gelirse, bunu da yine kulis sayfalarımızda duyururuz...

Çift Geyik Karaca'nın ödeme planı

 Çift Geyik Karaca, Türkiye'nin en eski hazır giyim firması ve markalarından biri. 2018 Aralık'ta kardeş kuruluşu Narin Triko Tekstil ile birlikte mali sıkıntıya girerek o dönem için 171 milyon TL borçla konkordato ilan etmişti.

Firmanın temeli 1917'deTema Vakfı'nın Onursal Başkanı Hayrettin Karaca'nın babası Hocazade Halil Efendi tarafından Bandırma'da atıldı.

1959'a gelindiğinde, Karaca Ömre Sanayi olarak İstanbul'da üretime geçildi. Marka 1961'de Türkiye'nin ilk tekstil ihracatçısı olarak kayıtlara girdi. 'Toprak Dede' olarak da anılan Hayrettin Karaca 1998'de markayı, ortağı olduğu Tekfen Holding'e bıraktı. 2005'te Güneş Ailesi'ne ait Narin Group bünyesine geçen firmanın ikisi Azerbaycan'da 90 mağazası bulunuyordu. Ünlü marka trikonun yanı sıra erkek ve kadın dış giyime de yöneldi. Firma tarafından Şubat'ta yapılan açıklamada iki yıldan fazladır devam eden konkordato sürecinin sonlandırıldığı bilgisi kamuoyu ile paylaşılmıştı. Çift Geyik Karaca Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Güneş, ticari faaliyetleri normal düzenine getirdiklerini açıklamıştı. Malum konkordato süreçleri mahkemenin tasdik kararıyla sonlandırılıyor. Bu tasdik kararına ulaştık. Çift Geyik Karaca ve Narin Triko'nun bundan sonraki yol haritasını öğrendik. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin Konkordato Tasdik Kararı'na göre borç ödemeleri üç ay sonra başlayacak. Borçların ödenmesi bir takvime bağlanmış. Karara göre maksimum yedi yılda ve her yıl dört eşit taksit olarak ödemeler yapılacak. Her bir alacaklının alacak tutarının, birinci yıl yüzde 5, ikinci yıl yüzde 10, üçüncü yıl yüzde 15, dördüncü yıl yüzde 20, beşinci yıl yüzde 20, altıncı yıl yüzde 15 ve yedinci yıl yüzde 15 olarak ödenmesine karar verilmiş. Her bir alacaklıya birinci ve ikinci yıl için 15 bin TL'den, üçüncü ve dördüncü yıl için 20 bin TL'den ve takip eden yıllar 30 bin TL'den aşağı olmamak kaydıyla yıllık ödeme yapılmasına hükmedilmiş. Aynı şartlar Narin Triko için de geçerli. Mahkeme, Narin Triko Tekstil Sanayi ve Ticaret A.ş.'ye ait Bayrampaşa'daki taşınmazını da muhafaza altına aldı ve fabrikanın satışını tasdik kararından itibaren bir yıl süre ile erteledi. Mahkeme, şirkete bu dönemde denetleyebilmek için kayyum da atadı. Kayyumlar iki ayda bir mahkemeye rapor sunacak. Daha önce atanan konkordato komiserlerinin görevine ise son verildi...

 

TL’nin faizi yüzde 20’ye dayandı

 MERKEZ Bankası’nın mart ayındaki toplantısında beklentilerin üzerinde 200 baz puanlık faiz artırımı yapması mevduat faizlerine de yükseliş olarak yansıdı. Son bir haftada mevduat faiz oranlan iki ile üç puan arasında yükseldi. Bazı bankalar tanışma faizi adı altında müşterilerine yüzde 19.5 seviyesine ulaşan faiz teklif etmeye başladı. Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 18 Mart 2021 tarihinde toplandı. Toplantı öncesinde piyasalarda bir kesim “Merkez Bankası faizi mevcut seviyesinde tutar” tahmininde bulunurken, daha geniş bir kesim ise “En fazla 100 baz puan artırır” tahmininde bulunuyordu. Ancak beklenen gerçekleşmedi ve PPK gösterge faiz oranlarında 200 baz puanlık bir artışa gitti. Böylece mali piyasalar için referans olan bir haftalık politika faiz oranı yüzde 17 seviyesinden yüzde 19’a çıkartıldı. Bu kararın hemen ardından iki gün sonra yine bir sürpriz gelişme yaşandı ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal görevden alındı. Ağbal’ın ayrılmasından bir gün sonra Merkez Bankası Başkanlığına Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun atandığı duyuruldu. Yeni başkan ise göreve gelir gelmez piyasalara sıkı para politikasının sürdürüleceğini açıkça garanti etti. Bu arada yeni Merkez Bankası Başkanı ara bir toplantı yapılmayacağını ve PPK’nın daha önce açıklanan 15 Nisan’dan önce toplanmayacağını da duyurdu. Bu en azından 15 Nisan’a kadar yüzde 19 olan referans faizin korunacağı anlamına geldi.

KÜÇÜK İLE BÜYÜK FARKI

Tüm bu sıcak gelişmeler genel faiz hadlerini yukarıya çekmeye yetti. Bankalar son 10 gündür başta mevduat faizleri olmak üzere bireysel ve ticari kredi faizlerini de yükseltti. Ancak mevduat cephesinde faizlerdeki bu yükseliş bankaların faizlerine farklı oranlarda yansıdı. Merkez Bankası referans faizi yüzde 19 açıklamasına rağmen bazı bankalar bir ve üç ay vadeli TL mevduatlara yüzde 14-15 faiz verdiğini duyururken bazı bankalarda ise oranlar yüzde 19.5 seviyesine kadar yükseldi. Faizdeki genel eğilime bakıldığında genelde büyük bankaların bir ve üç ay gibi kısa vadeli mevduatlara yüzde 14.5-15.5 aralığında faiz teklifinde bulunduğu görülüyor. Ancak büyük ligindeki bankaların özellikle büyük tutarlardaki tasarruflara başka ifadeyle milyon TL’lerin üzerindeki tasarruflara daha yüksek faizler verdiği dikkat çekiyor. Buna karşın daha rekabetçi olan orta ve küçük ölçekli bankalarda faiz aralığı yüzde 16-19.5 bandında yoğunlaşıyor.

HOŞGELDİN FAİZİ YİNE CAZİP

Bankalar en yüksek faiz tekliflerini yine ‘tanışma faizi’ veya ‘hoş geldin faizi’ adı altında veriyor. Ancak son aylarda olduğu gibi bankalar bu konuda da oldukça esnek davranıyor. Geçtiğimiz yıllarda hoş geldin faizinden yararlanmak isteyenlerin son bir yılda veya en azından son altı ayda bankada aktif mevduat hesabı bulunmaması şartı koşulurken, şimdi bu süre 15 güne kadar inmiş durumda. Yani birçok banka artık müşterilerine “15 gün içinde mevduat hesabınız yoksa hoş geldin faizinden yararlanabilirsiniz” diyor. Ayrıca bu yüksek faizden yararlanma süresi de uzamış durumda. Yani geçtiğimiz yıllarda hoş geldin faizi adı altında verilen yüksek faizlerden yararlanma süresi bir ya da en fazla üç ay ile sınırlandırılmasına karşın artık bazı bankalar bu süreyi bir yıla kadar uzatmış durumda. Yani önümüzdeki dönem faizde düşüş yaşanacağını düşünüyorsanız ve uzun süre ihtiyacınız olmayacağını düşündüğünüz bir tasarrufunuz varsa bugünden yüksek faizle bir yıllık mevduata bağlama imkanınız da var.

KAVCIOĞLU'NUN AÇIKLAMALARI İZLENİYOR

Faiz deyince herkesin tek kriteri var o da Merkez Bankası’ndan gelen açıklamalar ve aldığı kararlar... Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de herkesin gözü ve kulağı yine Merkez Bankası’nda olacak. Yani Banka’dan gelecek özellikle kur ve faiz konusundaki politikalarına ilişkin ipuçlarına göre piyasalar şekillenecek. Bu arada hemen belirtmekte fayda var, göreve geleli daha iki hafta olmasına rağmen yeni başkan Şahap Kavcıoğlu’nun sade ve açık politikası yer-

li    yatırımcıları etkilemiş görünüyor. Başkanın son beyanatlarında 15 Nisan’dan önce PPK’nın toplanmayacağı, sıkı para politikasına devam edileceği, yüzde 5 enflasyon hedefine sıkı sıkıya bağlı olunduğu ve faiz indirimi olmayacağına ilişkin beyanatları yerli yatırımcılar üzerinde etkili oluyor. Ancak yabancı işlemleri özellikle kur tarafında baskı yaratmaya devam ediyor. Bu arada belirtmekte fayda var, geçen haftanın ilk yarısında Merkez Bankası Başkanı’nın Bloomberg’e verdiği röportajında “Nisan veya sonrasındaki aylarda PPK kararıyla ilgili hemen faiz indirilecek şeklinde önyarlığı bir yaklaşımı doğru bulmuyorum” ifadesi de piyasalarda yaşanan belirsizliği azaltması açısından oldukça önemli bulundu.

REEL GETİRİ SAĞLIYOR

Başkandan ardı ardına gelen açıklamaları değerlendiren bankacılık çevreleri ise, bu net açıklamalar ışığında yılın en azından ilk yarısında faiz hadlerinin bugünkü yüksek seviyelerini koruyacağı görüşündeler. Buna bağlı olarak mevduat faizlerinin de bugünkü seviyelere yakın seviyelerde kalacağı beklentisi oldukça kuvvetli. Dolayısıyla herkesin ortak görüşü özellikle riski sevmeyen yatırımcılar için yüzde 16 seviyelerinde seyreden yıllık TÜFE enflasyonuna rağmen yüzde 19.5’lik getirisi ile en azından bu yılın ilk yarısında mevduat yine tartışmasız en cazip yatırım aracı olmayı sürdürecek.

"Faizde değişiklik beklemek gerçekçi değil"

Merkez Bankası’nın belirlediği faiz oranı, yani kamunun borçlanma faiz oranı, mali piyasalar için esastır. Yükseldiğinde, mevduat faizlerinin de benzer oranlarda yükselmesi beklenir; aksi durumda da düşmesi. Faiz oranları, ülkelerin ekonomik performansları çerçevesinde yükselebilir veya düşebilir. Ekonominin dev çarkları içinde ne faiz sebep veya sonuçtur, ne de enflasyon. İkisi de, esasen piyasaların işleyişine, genel üretim ve fiyat düzeyine, kamunun veya özel kesimin borçlanma ihtiyaçlarına göre bazen sebep bazen sonuç olabilir. İdeal durumu 'sıfır enflasyon sıfır faiz' olarak tanımlarsak, biri 'sıfır' değilse diğerinin de sıfır olmaması kaçınılmazdır. Enflasyon bir gerçekse ve yönü yukarıysa, faizi de bu paralelde belirlemek, paranın başta döviz olmak üzere diğer alternatiflere yönelmemesi için önem arz eder. Enflasyonun yönü aşağıya döndüğünde faizin de derhal aynı seviyelere düşürülerek kamunun faiz yükünün azaltılması, bir diğer malum gerekliliktir.

Bu arada şu hususa dikkat çekmek lazım; şayet enflasyonun sebebi 'kamu borçlanması' dışındaki sebepler ise, yani daha çok üretim ve fiyat hareketlerinden kaynaklanıyor ise, faizi düşürmek suretiyle enflasyona aşağı yönlü baskı uygulamak pekala mümkün olabilir.

Sıkı para politikası uygulanır ve bütçe açığı planlanan oranda seyreder ise, enflasyonun bu seviyelerin altına gelmesi beklenebilir. Esasen ideal olan, bütçe açığı hiç vermemektir. Ancak bütçe açığı kaçınılmazsa, bu sefer bu açığın nasıl finanse edileceği önem kazanacaktır. Açığı, vergi ile değil de borçlanma ile finanse etmek, faiz ödemek demektir. Faiz ise para arzını doğrudan artırdığı için enflasyon yaratan en önemli unsurlardandır. Enflasyon için 'dolaylı bir vergilendirmedir' tanımlaması sıkça duyulan bir ifadedir. Dolayısıyla, bütçe açığının, borçlanma yerine vergilendirme suretiyle kapatılması aslında ehvenişer bir durumdur. Böylelikle faizler de düşme eğilimine girebilir. Ayrıca, üretim ve fiyat hareketlilikleri temelinde oluşan (yani faiz dışı unsurlardan kaynaklanan) enflasyon da, faizin düşürülmesi suretiyle, aşağı seviyelere çekilebilir. Enflasyon bugünkü seviyelerini -maalesef- koruduğu müddetçe, PPK'nın faiz oranlarında bir değişiklik yapmasını beklemek, çok gerçekçi olmayacaktır.

10 Nisan 2021 Cumartesi

Borsa İstanbul'da yükseliş henüz tepki boyutunda

Önceki hafta yaşanan sert satışların ardından kısa sürede tepkilerin geldiğini gördük. Geçtiğimiz haftanın ilk yarısında dengelenme ikinci yarısında ise bankacılık endeksi öncülüğünde toparlanma dikkat çekti. Gelen tepkilerin oldukça sınırlı işlem hacimleriyle yaşanıyor olması ise hareketlere karşı temkinli olmayı gerektiriyor. Endeksin haftalık kapanışı ilk önemli direnç olarak izlediğimiz 1.423'ün hemen üzerinde 1.430 seviyesinden gerçekleşti. Buranın üzerinde tarihi zirvelerden başlayan ve önceki hafta görülen dip seviyelere kadar olan hareketin düzeltmesinde yüzde 61.8 seviyesinin bulunduğu 1.462 çok daha güçlü bir direnç konumunda olacaktır. Burası geçilemediği ve üzerinde kapanışlar görülmediği sürece yukarı yönlü hareketleri tepki olarak izlemeye devam edeceğiz. Aşağıda ise endeksin yeniden 1.423 seviyesinin altına sarkması yukarı yönlü hareketleri zayıflatabilir. Buranın altında 1.383 çok daha kritik bir destek noktası olacak. Hafta içinde bu seviyenin altına sarkıtması yeniden önceki hafta görülen diplerin test edilmesine neden olabilir. Bu nedenle aşağıda referans olarak izleyeceğimiz seviyede burası olacak.
 

Nisan ayı kritik olacak

 ÖNCEKİ hafta yaşanan türbülansın ardından geçtiğimiz hafta piyasalarımızda dengelenme çabası dikkat çekti. Nisan ayı yeni dengenin nerede kurulacağını göstermesi açısından kritik bir ay olacak. Mart ayı enflasyon rakamı, AB ile ilişkiler, beklenen yeni kabine açıklaması ve TCMB’nin ay ortasında gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu toplantısı akla gelen ilk kritik başlıklar. Bununla birlikte günlük 40 bini geçen vaka sayıları alınabilecek ek tedbirler gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Dışarıda ise ABD faizlerinin seyri gelişmekte olan ülkeler için kritik olmaya devam ediyor.

TCMB'DEN SIKI DURUŞ VURGUSU

TCMB Başkanı değişiminin ardından piyasada TCMB’nin yeni dönemde faizlerde hızlı bir indirim sürecine başlayacağı endişesi oluşmuş bu da kurlarda sert yukarı yönlü hareketlere neden olmuştu. TCMB Başkanı Kavcıoğlu göreve geldiği andan itibaren fiyat istikrarı ve sıkı duruş söylemindeki dozu her geçen gün artırdı. Geçtiğimiz hafta TCMB’nin genel kurulunda konuşan Kavcıoğlu, Enflasyon ve enflasyon beklentileri sıkı bir para politikası duruşu gerektiriyor. Politika faizini enflasyon üzerinde bir düzeyde oluşturmaya devam edeceğiz ifadelerini kullandı.

Kavcıoğlu konuşmasının devamında, “İçinde bulunduğumuz dönemde enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler sıkı bir para politikası duruşu gerektiriyor. Parasal duruş, enflasyon gelişmeleri ve enflasyon beklentileri dikkate alınarak dezenflasyon süreci en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflerimize ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecek” dedi.

TANSİYON BİR ÖLÇÜDE DÜŞTÜ

Konuşmasında dikkat çeken bir diğer bölüm de TCMB’nin son PPK faiz kararı duyurularında da benzer şekilde yer alan şu ifadeler oldu. “Unutulmamalıdır ki fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikâmesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.” Yapılan bu açıklamalar TL tarafındaki tansiyonun düşmesine neden olarak hafta içinde 8.45’e kadar tırmanan Dolar/TL’nin 8.00 TL civarına gerilemesine neden oldu. Bu gerilemeye karşın hafta kapanışı 8.15’in üzerinde gerçekleşti. Mart ayı enflasyonu ardından ay ortasında gerçekleşecek TCMB toplantısına yönelik beklentiler ve bu süreçte TCMB Başkanı’nın vereceği mesajlar kritik olmaya devam edecektir. Sözlü olarak duymak istediklerini alan piyasalar aksiyon tarafını da görmek isteyebilirler. Bu durum kurlardaki volatilitenin düşmesini geciktirebilir.

VAKA SAYILARI KORKUTUYOR

Vaka sayılarının her geçen gün artması ve 40 bin sınırını da aşması beraberinde endişelerin de artmasına neden oluyor. Hafta içinde gerçekleşen kabine toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salgında çok yüksek riskli ve kırmızı renkle kategorilendirilen illerin 58’e çıktığını, bu illerde sadece pazar günü uygulanan sokağa çıkma sınırlamasının artık cumartesi ve pazar günü olarak süreceğini açıkladı. Lokanta ve kafe gibi işletmelerin renk ayrımı olmaksızın tüm Türkiye’de yüzde 50 kapasite ve belirlenen kurallara uygun şekilde çalışabileceğini duyuran Erdoğan, Ramazan ayında da ülke genelinde hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacağını ifade etti. Alınan bu tedbirler vaka sayılarında yeterli düşüşü sağlayamazsa Ramazan ayı ve sonrası için yeni tedbirler gündeme gelebilir.

ABD'DE YENİ PAKET HEYECANI

ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz hafta ABD ekonomisinde büyümeyi canlandırmak için 2.3 trilyon dolar harcanmasıyla ilgili planı açıkladı. Açıklanan planla, ülkenin altyapısının iyileştirilmesi ve küresel ısınmayla mücadele öngörülüyor. Altyapı ve küresel ısınmayla mücadele çalışmaları için oluşturulacak yeni alanlarda hükümetin milyonlarca istihdam yaratması planlanıyor. Ancak pakete hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar içinden gelen muhalefetler var. Cumhuriyetçiler vergi artışları konusunda Biden’ın planını eleştirirken Demokratlar içerisinden gelen tepkiler ise paketin yeterince büyük olmadığı yönünde. Paketin geçmesinin aylar alabileceği belirtilirken Temsilciler Meclisi’nden paketin geçirilmesi için 4 Temmuz’u son tarih olarak belirlendi.

Bu tarihe kadar paketin gündemde kalacak olması piyasalar için bir beklentinin canlı kalacak olması anlamına gelse de açıklanan bu paketin önceki 1.9 trilyon dolarlık paketin heyecanını yarattığını söylemek zor. Bu nedenle paketin açıklamasının ardından tarihi zirvelerindeki seyrini koruyan ABD endekslerinde yaşanabilecek olası düzeltme hareketlerine karşı dikkatli olunmalı.

4 Nisan 2021 Pazar

Aksa'dan açıklama var!..

 Geçen hafta kulis sayfalarımızda akrilik elyaftaki dolar bazında yüzde 100'e yakın fiyat artışlarını ve iç piyasada üretim yapan sanayicilere mal verilmediğini yazmıştık.

Konunun bir numaralı muhatabı Aksa Akrilik haberimiz üzerine bir açıklama gönderdi. Açıklama bizim haberi teyit ederken, sadece iç piyasaya mal vermeye devam ettiklerini söylüyor. Aksa Akrilik Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Cengiz Taş tarafından yapılan açıklamayı sorumlu gazetecilik gereği size aktarıyoruz:

"Hepimizin takip ettiği üzere, 2020'de Covid-19 etkisiyle petrokimyada uçak yakıtı ürünlerinde ani bir talep düşüşü yaşandı ve rafineriler kapasitelerini yarıya indirdiler. Diğer yandan, maske ve ambalaj sanayiinde kullanılan hammaddelere olan talep ise normalin üzerinde gerçekleşti. Dolayısıyla, petrokimya ürünlerinde arz talep dengesi bir türlü oturamadı. Biz, geçen yılı tedarikçi çeşitliliğimizi artırarak sorunsuz geçirdik. Fakat 2020 üçüncü çeyreğinde, pandeminin endüstriler ve üretim üzerindeki etkisi azaldıkça, talep artmaya ve yetmeyen arz karşısında da fiyatlar yükselmeye başladı. Bunun yanı sıra, Şubat ayında ABD Teksas'ta yaşanan kötü hava koşulları dünyanın en önemli petrokimya tesislerinin mücbir sebep ilan etmesine sebep oldu. Tüm bu koşullar sonucunda, 2020 yaz aylarından bugüne kadar hammaddemiz maalesef üç katından fazla fiyat artışı gösterdi. Hammadde tedarikinde de sıkıntı yaşamaya başladık. Tüm bu gelişmelerle ilgili müşterilerimizi sürekli bilgilendirdik, diğer taraftan da üretimimizi maksimum seviyede tutmaya gayret ettik. Geçtiğimiz yıl, toplam üretimimizin yüzde 66'sını Türkiye pazarına sunarak, yerli üreticilerimizin taleplerini karşıladık. Sektöründe dünya liderliği bayrağını gururla taşıyan Aksa Akrilik olarak yerli üreticiye desteğimiz ve ihracatımızla ülkemize ekonomi ve istihdam alanlarında stratejik katkı sunmaya devam edeceğiz."

Bodrum'a geliyor

 Geçen hafta kulis sayfamızda Louis Vuitton ile ilgili kulis bir bilgi paylaşmıştık. Haberimizde Emaar Square Mall'un Louis Vuitton yaptığı teklifi anlatmıştık.

İstanbul'un son yıllardaki gözde alışveriş merkezlerinden birisi olan Emaar, ünlü markaya "İstanbul'daki tek mağazanız bizde olsun" demişti. Louis Vuitton'un Türkiye'de İstanbul Nişantaşı, İstinyepark, Zorlu Çenter ve Emaar Square Mall'da mağazaları bulunuyor. Marka Türkiye planlarıyla ilgili yeni bir strateji belirlemiş. Artık sadece İstanbul ile sınırlı kalınmayacakmış. Hatta ilk adım da atılmış. Öğrendiğimize göre marka İstanbul dışındaki ilk mağazasını Bodrum Yalıkavak Marina'ya açıyormuş. Bu yaz Bodrum Yalıkavak Marina'da Louis Vuitton mağazasını görürseniz şaşırmayın, ilk haberini biz verelim istedik. Louis Vuitton, turizmin diğer önemli merkezleri için ise aceleci olmayacakmış. Bodrum'un sonuçlarına göre karar verecekmiş...

Bir Sofra da Sen Kur

 Günlük yaklaşık 150 bin kişiye yemek hizmeti sağlayan CRC, pandemi öncesi Ramazan ayında sokaklarda kurulan iftar çadırlarını evlere ulaştırmak amacıyla yeni bir kampanyaya hazırlanıyormuş.

Arkadaşımız idil Taraklı'nın öğrendiğine göre şirket "Bir Sofra Da Sen Kur" isimli kampanya ile ihtiyaç sahibi ve alım gücü olmayan insanların evlerine yemeklerin ulaştırılmasını amaçlıyormuş. Kampanya ile her bağışlanan yemek için CRC aynı miktarda sahur yemeği bağışlayacakmış.

Profesyonel olarak iş hayatına yemek kartı sektöründe saha operasyonunda çalışarak başlayan CRC Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ergen halen Gurmemutfak (sıcak servis) ve Gurmepack (soğuk servis) olmak üzere iki markanın sahibi. 2017'den beri modifiye atmosfer paketleme (MAP teknolojisi) sistemiyle ürettiği gıdalara 28 gün raf ömrü boyunca bakteri üremesini önleyip besin değerlerinin korunmasını temin etmiş. Yeditepe üniversitesi'nden de bu çalışmalarının raporlarını alan Ergen, halen tüm Türkiye'de aktif. Avcılar'daki tesislerinde günlük 300 bin paket üretim kapasitesine sahip olan şirket market raflarının ardından online market Banabi'nin raflarına da girmiş. Yemeksepeti'nin Banabi uygulamasında taze yemek kategorisinin olduğu tüm depolarda Gurmepack'in ürünlerine ulaşmak mümkün. Menüsünde kuru fasulyeden et soteye, körili tavuktan tandırına 90'ın üzerinde ürün var. Ürünler dolaplarda duruyor ve müşteri bunları tezgahtan söyler gibi ısmarlayabiliyor. Halen ağırlıklı İstanbul'da olmak üzere 20 şubesi var. 2021 sonuna kadar 100 şubeye ulaşmayı hedefliyormuş. 180 kişiye istihdam sağlıyor. Hedefi 300 kişiyi daha işe almakmış. Franchise da veren şirket yaz sezonunda Göcek, Marmaris, Bodrum, Çeşme gibi birçok lokasyonda olmayı planlıyormuş...