29 Ekim 2019 Salı

Pierre Cardin'in kozmetik haklarını aldı

Tekstil sektöründe DoReMİ ve Miorre markalarının sahibi olan Çarşıbaşı Grubu, kozmetik sektörüne girdi. Pierre Cardin markasının kozmetik ve kişisel bakım serisinin tüm dünyadaki üretim ve satış haklarını alan grup, 10 milyon Euro'luk fabrika yatırımı yaptı.

DoReMİ ve Miorre markaları ile tekstil, iç giyim, çorap kategorilerinde üretim yapan Çarşıbaşı Grubu, 70 yıllık bir geçmişe sahip. Bugün üçüncü kuşağın yönetiminde büyüyen grup, Tuzla'daki tekstil tesisinde yıllık 90 milyon adetlik üretim yapıyor. Ürünlerini yurtiçinde 850 noktada tüketicilerle buluşturan grubun 80'in üzerinde ülkeye de ihracatı var.

Grup kozmetik alanına da girerek Fransız jüierre Cardin markasının kozmetik kişisel bakım serisinin tüm dünyadaki '(üretim ve satış haklarını aldı. Buna yönelik olarak da yine Tuzla'da bu yıl 10 milyon Euro'luk fabrika yatırımı yaptı.

60 ÜLKE HEDEFLENİYOR

Pierre Cardin Kozmetik ve Avrupa Networking Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çarşıbaşı, bugün Türkiye'de 100 milyon adetlik kozmetik üretimi gerçekleştirdiklerini söylüyor. Şirket ürettiği ürünleri doğrudan pazarlama yöntemiyle satışa sunuyor. Geçen yıl 165 milyon TL ciroya ulaştı. Bu yıl ise 250 milyon TL ciro hedefliyor. Çarşıbaşı, "Pierre Cardin ürünlerinin satışının ciromuza yüzde 60'lık katkı sağlamasını bekliyoruz" diyor.

Dünyada kozmetik sektörünün büyüklüğü 460 milyar dolar ve yılda ortalama yüzde 10 büyüyor. Türkiye'de ise bu pazarın hacmi 2018'de 12 milyar dolara ulaştı. Sektörün pazar hacminin 2020'de 14 milyar doları aşması bekleniyor. En çok cilt bakımı ve yaşlanma karşıtı ürünlere harcama yapılıyor.

Mustafa Çarşıbaşı, Türk mühendislerinin, kimyagerlerinin ve işçilerinin emeğiyle yüzde 100 yerli ve milli üretim yaparak bu sektöre giriş yaptıklarını söylüyor. Bin 500'ü aşkın kişiye istihdam sağladıklarını da belirtiyor. Çarşıbaşı, "İç pazarın yanı sıra Türkiye'den Pierre Cardin markasının kozmetik ürünlerinin ihracatını hedefliyoruz. Şu anda ihracat yaptığımız ülke sayı 20. Önümüzdeki üç yıl içinde 60 ülkeye ulaşmayı planlıyoruz" diye anlatıyor.

850 BİN TEMSİLCİSİ VAR!

Şirket, kozmetik alanında yeni ve inovatif ürünler geliştirmeye odaklanmış durumda. Bunun için bünyesinde bir de AR-GE departmanı kurdu. Yeni formüllerle patenti kendilerine ait ürünler geliştiriyor. Mustafa Çarşıbaşı, "Doğal içerikli şampuanlarımız, renkli kozmetik grubunda yer alan fondötenlerimiz ve özellikle maskara grubumuzla çok ciddi satış rakamlarına ulaştık" diyor.

Çarşıbaşı Grubu, Pierre Cardin kozmetik ürünlerini katalogdan satış yöntemiyle, hiçbir aracı kullanmadan, geleneksel satış ve dağıtım kanallarını devre dışı bırakarak tüketicilerle buluşturuyor. Mustafa Çarşıbaşı, yüzde 98'i kadınlardan oluşan 850 bin kişilik bir satıcı kadroları olduğunu belirtiyor.


Tekstilde yeni marka yarattı

Tekstil sektöründe DoReMİ ve Miorre markalarıyla faaliyet gösteren Çarşıbaşı Grubu, bu alanda yeni bir marka daha yarattı. Şirket 'MioFit' markasıyla aktif spor kıyafetleri ve fitness ürünleri kategorisine de girmeye hazırlanıyor. Bu markada çocuk ve genç giyim kategorisine ağırlık vererek yeni koleksiyonlar üretecek. Bu alanda üretim yapmak için 25 milyon TL'lik ek yatırım yapılması planlanıyor.

MB'nin faiz indirimine enflasyon desteği

Geçen hafta açıklanan eylül ayı enflasyonu piyasa beklentilerinin de altında geldi. Yıllık tüketici enflasyon yüzde 15,01'den yüzde 9,26'ya indi. Baz etkisiyle eylülde büyük bir düşüş bekleniyordu ama gerçekleşmenin yüzde 10 dolayında olacağı tahmin ediliyordu. Geçen yıl eylül ayında yüzde 24,52'yi gören yıllık enflasyon baz etkisiyle birlikte önemli bir düşüş gerçekleştirdi ve Temmuz 2017'den sonra ilk kez tek haneyi gördü. Ekim ayında da baz etkisi kaynaklı olarak yüzde 9'un altının görülmesi mümkün. . Ancak sonrasında yükseliş eğilimiyle birlikte yılın v yüzde 12-13 bandında enflasyonla tamamlanacağı “.öngörüleri var.

Enflasyondaki düşüş eğilimiyle birlikte temmuz ve eylül aylarındaki iki toplantısında politika faizini yüzde 24 seviyesinden önce yüzde 19,75'e ve ardından da yüzde 16,50'ya çeken TCMB'nin 24 Ekim toplantısı merakla bekleniyor. Bu toplantıdan da faizde indirim karar çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor ama bu indirimin büyüklüğü konusunda çok farklı tahminler var. Yapılan tahminler genelde 50 ile 200 baz puan arasında değişiyor. Eylül ayında enflasyonun beklenenden de aşağı düşmesi ise 24 Ekim'de faizde daha fazla indirim beklentisini beslemeye başlamış bulunuyor.

AKADEMİSYENLER HE DİYOR?

Enflasyondaki düşüşün faiz indirimine nasıl etki edeceği, finans çevrelerinin yanı sıra akademi çevrelerinde de merak konusu. Piri Reis Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kaya Ardıç, eylül ayında enflasyonda yaşanan düşüşün kasım ve aralık aylarında yerini yeniden yükselişe bırakacağını söylüyor. Bu nedenle 24 Ekim'deki olası faiz indiriminin en fazla 25 baz puan olması gerektiğini dile getiriyor. Ardıç, "Fakat Merkez Bankası'nın son dönem politikalarına baktığımız zaman, hükümetin büyüme hedeflerine uyumlu olmak adına faizi 50-100 baz puan arasında indireceğini düşünüyorum" diye konuşuyor.

Kaya Ardıç, öte yandan, aralık ayında yıllık enflasyonun yüksek çıkması halinde, 2020 başında bir faiz artırımının da gündeme gelebileceğine işaret ediyor. Ardıç, "Faiz yalnızca enflasyon kaynaklı değil. Türkiye'nin CDS'leri ve bölgesel potansiyel riskler de faiz üzerinde etkili olmaya devam edecek" şeklinde konuşuyor.

"PAHALILIK DEVAM EDİYOR"

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın ise enflasyonda genel bir gerileme görülse de fiyatlar bazında yaşanan artışlara dikkat çekiyor. Özellikle alkollü içecekler ve tütün mamullerinin son bir yılda yüzde 40'tan fazla pahalandığını, sağlık ve eğitim harcamalarında gerileme olmadığını ifade ediyor. Alçın, "Bu durum vatandaşın enflasyondaki gerilemeyi hissetmemesi gibi bir sonuç doğuruyor. Çünkü hane halkı açısından ana harcama kalemlerindeki pahalılık devam ediyor" değerlendirmesinde bulunuyor.

Sinan Alçın, Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal'ın geçtiğimiz günlerde söylediği "Faiz indirimini önden yüklemeli yaptık" sözlerini hatırlatıyor. Yıl sonuna kadar faiz indirimi için öngörülen 850 baz puanlık indirimin birkaç ay içinde gerçekleştirildiğini ifade eden Alçın, şöyle devam ediyor: "Dolayısıyla yıl sonuna kadar en fazla 100 baz puanlık bir indirim beklenebileceğini söyleyebiliriz. Fakat Merkez Bankası, eylülde gerçekleşen düşüşe bakarak yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 12'lere çekerse, faiz indirimi de 200 baz puana kadar çıkabilir."

FAİZ İNDİRİMİNİ DESTEKLİYOR

GCM Yatırım Genel Müdürü Alper Nergiz, TCMB'nin 24 Ekim toplantısında 175 baz puanlık indirimle bir hafta vadeli repo faiz oranını yüzde 14,75'e çekmesini bekliyor. Nergiz, eylülde beklentinin üzerinde gerileyen enflasyonun TCMB'ye ilave menavra alanı tanıdığını söylüyor. Yıl sonu için yüzde 12-13 bandında enflasyon tahminlerinin olduğunu aktaran Nergiz, aralık ayındaki PPK toplantısı içinse şimdiden öngörüde bulunmanın zor olduğunu sözlerine ekliyor.

Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş da 24 Ekim'de 175 baz puanlık faiz indirimi bekleyen isimler arasında yer alıyor. Demirtaş, "Global faizlerin ve emtia fiyatlarının gerilediği bu dönemde enflasyon baskısının azalmasının faizlerin de kademeli olarak gerilemesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz" diyor. Yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 13'ten yüzde 12'ye çektiklerini aktaran Demirtaş, TCMB'nin TL'nin istikrarlı kalmasını sağlamak için 200-300 baz puan reel faizi masada bırakacağını ifade ediyor.

ARALIK AYIMDA m OLUR?

Ziraat Yatırım, eylül ayı enflasyonu ile birlikte 24 Ekim toplantısındaki faiz indirimi beklentisini 100 baz puandan 150 baz puana çıkardı. Kurumun yıl sonu enflasyon beklentisi de yüzde 12-13 aralığında. Ziraat Yatırım Genel Müdürü Uğur Boğday, enflasyonda devam eden düşüş trendinin kasım ve aralık aylarında baz etkisiyle ortadan kalkacağını ve yeniden yükseliş yaşanacağını söylüyor. Boğday, "Bu nedenle ve ön yüklemeli yapılan yüksek faiz indirimlerinin de etkisiyle aralık ayında Merkez Bankası'nın faize müdahale etmemesini daha olası görüyoruz" diyor.

Enflasyon verisi öncesinde 100-150 baz puanlık faiz indirim öngören Gedik Yatırım'ın ekonomisti Erol Gürcan, sonrasında bu oranı 150-200 baz puana revize etti. Gürcan, "Enflasyondaki ana eğilimin bugünkü beklentilerden düşük kalmaya devam etmesi, kur ve ülke risk priminde mevcut durumdan daha olumlu bir görünüm oluşması, küresel çapta faiz indirim eğilimlerinin devam etmesi gibi olasılıklar nedeniyle aralık ayında da 100-150 baz puan ilave faiz indirimi olabilir" diyor.


PROF. DR. SELVA DEMİRALP / KOÇ ÜNİVERSİTESİ
"Yıl sonuna kadar indirim olmamalı'


"Eylül ayında tek haneye gerileyen yıllık enflasyon, baz etkisiyle yaşanan bu gerilemeden sonra belki ekim ayında da yüzde 8,5 civarı gerçekleşecek ve tekrar yükselmeye başlayacak. Yeni Ekonomi Programı'nda (YEP) yıl sonu hedefi yüzde 12 olarak belirlendi. Dolayısıyla yalnızca 1-2 ay sürecek bir baz etkisiyle enflasyonun düşmesi, bana göre hemen faiz indirimini gündeme getirmemeli. Eğer hükümet 2020 için yüzde 8,5'lik enflasyon hedefinde samimiyse, yıl sonuna kadar yeni bir faiz indirimi olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak hükümet, enflasyon hedeflemesinden ziyade kısa vadeli büyüme performansına odaklanmaya devam edecekse, yıl sonuna kadar 100-200 baz puanlık faiz indirimi daha olabilir."

























Üçüncü çeyrekte borsa ve TL varlıklar

TÜRKİYE ekonomisi ve yurtiçi piyasalar açısından genel görünüm ve beklentilerde görece toparlanmanın (ancak, Fırat’ın doğusuna yönelik olası operasyona ilişkin haber akışı kaynaklı jeopolitik riskleri de not edelim), yurtdışı için ise büyümeye ilişkin endişelerin tırmanmasıyla ise stres ve oynaklığın bir miktar daha öne çıktığı bir hafta geride kaldı. Gelecek hafta yurtiçinde jeopolitik gelişmeler ile'Ağustos ayı cari denge verileri izlenecekken (12 aylık cari fazlanın artarak sürdüğünün görülmesi muhtemel); küresel tarafta ticaret savaşma ilişkin ABD-Çin yetkilileri arasında üst düzeyde gerçekleşmesi beklenen görüşmeden çıkacak mesajlar, son Fed toplantısına ilişkin tutanaklar (özellike olası faiz indirim patikası, büyüme görünümü, repo piyasasında yaşanan likidite sıkışıklığına ilişkin değerlendirmeler), ABD enflasyon rakamları takip edilecek başlıca gündem maddeleri olarak sıralanabilir. Özellikle ABD-Çin ticaret görüşmeleri ile FOMC’den gelecek mesajlar küresel risk iştahı üzerinde belirleyici rol oynayabilir. Risk iştahını destekleyici yönde olası haber akışları geçen haftaki sıkıntılı görüntünün gelecek hafta itibariyle toparlanmasını sağlayabileceği gibi, risk iştahını daha da azaltacak haber akışları küresel piyasalardaki satış baskısının bir miktar daha derinleşmesini/ yayılmasını tetikleyebilir. Yurtiçi ekonomi gündeminin görece sakin olması nedeniyle küresel tarafta oluşacak havanın gelecek hafta yurtiçi piyasalar üzerindeki etkisinin bir miktar daha arttığı görülebilir.


BEKLENTİLERDE İYİLEŞME VAR

Yaklaşık 2-3 hafta içinde payları Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2019 yılı 3. Çeyrek finansal sonuçlarını açıklamaya başladığını göreceğiz. Söz konusu 3Ç19 dönemi finansal açıklama dönemi solo rakamlar için 30 Ekim, konsolide rakamlar için 11 Kasım ve bankalar için 19 Kasım tarihine kadar devam edecek. Yaklaşık üç haftalık bir zaman aralığında büyük ölçüde açıklanacak olan finansal sonuçlara ilişkin, hisse bazlı konsensüs beklentiler henüz görülmüş değil. Bu tahminlerin görülmesiyle birlikte önceki finansal sonuç açıklama dönemlerinde olduğu gibi beklenti/gerçekleşme odaklı analiz/yazılarımızı sürdürmeyi planlıyoruz. Bu anlamda bir ön hazırlık olması maksadıyla bu hafta 2019 üçüncü çeyrek döneminde TL varlıklar ile borsada gözlenen genel performansı ele alacağız.

Yurtiçi piyasalar açısından temel gösterge olarak değerlendirilebilecek bazı seçtiğimiz araçların üçüncü çeyrek dönem ve sonrasında izlediği performansı göstermesi maksadıyla aşağıdaki tabloyu hazırladık. Bu tabloda, yukarıdan aşağıya doğru, önce Borsa İstanbul’daki bazı referans endekslere, devamında ise sırasıyla kur ve faiz odaklı temel göstergelere yer verdik. Tabloda, bu göstergelerin hem 2Ç19 (1 Nisan-30FIaziran) ve 3Ç19 (1 Temmuz-30 Eylül) dönemi arasında hem de payları Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında (3Ç19 dönemine yönelik beklentilerin fiyatlamalara yansımasını bir miktar daha sağlıklı gösterebilmek amacıyla) gösterdiği performansa yer verdik.

Tablodan da görüleceği üzere ikinci çeyrek dönem ve bu dönem ilişkin finansal sonuçların açıklandığı tarih sonrasında BIST-100 yaklaşık yüzde 9 civarında bir artış gösterirken, bu artış da Bankacılık Endeksi’nin bir miktar daha öne çıktığı görülüyor. Kur tarafında ise TL’nin görece istikrarlı bir görünümle birlikte değer kazandığı görülmekte. TCMB’nin gerçekleştirdiği önden yüklemeli güçlü faiz indirimlerinin, kredi-mevduat faizlerine de yansıdığı görülüyor. Enflasyonda devam eden düşüş yönlü eğilime ek olarak Türkiye’ye yönelik beklentilerde gözlenen iyileşmenin risk priminde sınırlı da olsa bir gerilemeyi beraberinde getirdiği görülüyor. Ancak, özellikle tahvil faizlerinde gözlenen gerilemenin başta enflasyon beklentilerindeki iyileşme ve Türkiye’ye yönelik beklentilerde gözlenen görece iyimserliğe ek olarak küresel çapta merkez bankalarının faiz indirim trendine girmiş olmasının gelişmekte olan piyasalar açısından oluşturduğu olumlu havadan da bahsetmekte fayda bulunmakta.

GENEL PERFORMANS OLUMLU

Bu genel performans görüntüsünün ardından Borsa İstanbul’daki performansa bir miktar daha odaklanalım. Aşağıdaki tabloda BIST Sektörel endekslerinin, 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında gösterdiği performans yer almakta.

BIST sektör endekslerinin performansında, bu endeks kapsamında yer alan hisselerin fiili dolaşımdaki payı ölçüsünde etkiye sahip olduğunu, dolayısıyla bir sektörde gözlenen olumlu/ pluriısuz performansın sektör hisselerinin tamamına yönelik sağlıklı bir fikir vermeyebileceğini; diğer bir ifadeyle bir sektör endeks performansları, bazı sektörler için sektörün genelinin değil aslında bu endeks kapsamınaki tek bir hissenin getiri performansını yantıyor olabileceğini not etmekte fayda var. Bu çekinceyi belirttikten sonra, sektörel getiri performansı bazında mali sektörün bir miktar öne çıktığını, ancak sınai ve teknoloji sektörlerinin de bunu izlediğini; diğer taraftan hizmet sektör endeksinin bir miktar geride kaldığı söylenebilir.

Borsa İstanbul tarafında genelden özele giden bakış açısmı bir aşama daha sürdürmek maksadıyla BIST-30’da yer alan hisselerin 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında gösterdiği performansı aşağıdaki grafik ile gösterdik. İlgili hisse performanslarına dair bir fikir vermesi maksadıyla (endeksin geneline göre olumlu/olumsuz ayrıştığının görülebilmesi için), grafikte BIST-30 endeksinin söz konusu dönemdeki getirisini de siyah renkli bar ile gösterdik.

Grafikten de görülebileceği gibi 2Ç19 dönemi finansal sonuçlarının açıklandığı tarih olan 19 Ağustos’tan 4 Ekim Cuma günkü kapanışa kadar olan süreçte BIST-30 kapsamındaki hisse fiyatlarının tamamının yükseldiği görülüyor. Hisse bazında gözlenen ayrışmada şirket/sektör özelindeki haber bazlı beklenti/gelişmelerin etkili olabileceğini; dolayısıyla daha çok yükseliş gösterenin daha yüksek kâr açıklayacağı (ya da tersi durum yani daha az yükseliş gösterenin daha az kâr ya da zarar açıklayacağı) gibi doğrudan bir yaklaşımın sağlıklı olmayacağını önemle hatırlatalım. Her ne kadar söz konusu süreçte 3Ç19 dönemine ilişkin genel beklentilerin de fiyatlamalarda etkili olan unsurlardan biri olduğu düşünülse de bu anlamdaki asıl fiyatlamanm konsensüs beklentilerin oluşmasıyla birlikte görülebileceğini de ifade edelim.

Toparlamak gerekirse, genel performanslar itibariyle 3Ç19 dönemi TL varlıklar ve borsa açısından olumlu bir görüntüye işaret etmekte ki bu da ekonomideki dipten dönüşün 3Ç19 dönemi itibariyle başladığı yönündeki görüşleri destekler nitelikte. Küresel dinamiklerde merkez bankalarının adeta faiz indirim yarışına girmiş olmasının orta-uzun vadede hisse senedi piyasaları açısından (özellikle de gelişmekte olanlar için) oluşturduğu potansiyele ek olarak, uzun bir süredir genel olarak olumsuz ayrışan TL varlıklara ilişkin olumluya dönen beklentilerin de bu olumlu görüntüde belirleyici rol oynadığı değerlendirilebilir. Ekonomideki toparlanma eğiliminin istikrarlı ve kalıcı bir şekilde süreceğine yönelik beklentilerin güçlenmesi ve ülke risk priminin gerilemesi gibi unsurlar TL varlıkların performansının da güçlenerek devam etmesini beraberinde getirebilir. Olumlu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, finansal koşullarda gözlenen gevşeme ve iktisadi faaliyetteki kademeli toparlanma eğiliminin orta-uzun vadede şirket kârlılıkları üzerinde de daha gözle görülür hâle gelmesi beklenebilir.

13 Ekim 2019 Pazar

Piyasalarda neler olacak?

BIST-100 endeksi son derece önemli haber akışlarının takip edildiği Eylül ayını oldukça güçlü bir şekilde tamamlamaya hazırlanıyor.

Bu yazının hazırlandığı 27 Eylül Cuma günü 17:35 civarlarında endeks 105 bin seviyesinin üzerinde idi. Sene başından bu yana BIST-100 endeksi en yüksek 105.930 seviyesini test ederken, aylık bazda en olumlu kapanış seviyesi 104.530 ile şubat ayında kaydedilmişti. Piyasadaki söz konusu iyimserlik 30 Eylül Pazartesi ğüııü de korunacak olursa, endeksin aylık bazda sene başından bu yana en yüksek kapanışı kaydettiğini görmemiz son derece yüksek bir ihtimal. Hatta iyimserlik devam edecek olursa, ekim ayının ilk haftası itibariyle yıl içi zirve seviyenin yenilendiğini de görebiliriz. Yeni bir aya başlarken, beklenti-strateji oluşturmak adına gelecek bir ayda piyasaları nelerin beklediğine göz atmak son derece faydalı olmakta.