29 Aralık 2019 Pazar

Yurtiçi ve dışı özel şirketlere ortaklık yetkisi

KURBAN Bayramı öncesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verilen bir yetki kamuoyunda çokça polemiklere neden oldu. Resmi Gazete’de 7 Ağustos’ta yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yurtiçi ve yurtdışı şirketlere ortak olma yetkisi verildi. Bunun “şirket kurtarma” amaçlı bir yetki olduğu belirtilirken Bakanlık bunu kesin bir dille yalanladı. Ancak iş dünyasının kafası bu yetkinin nasıl kullanılacağı konusunda tebliğde netlik olmadığı için biraz karışık.

Iş dünyasının bir kesimi, Cumhurbaşkanlığı kararıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yurtiçi ve yurtdışı şirketlere ortak olabilmesi yetkisinin, özellikle ‘stratejik’ amaçlı hammadde üretimi yatırımları ve yurtdışında ‘marka’ ve ‘şirket’ satın almaları için kullanılmasını öneriyor. Yerli otomobil ve yerli ilaç üretmek için kurulacak özel şirketlere devletin ortak olması ve şirketler büyüyünce ortaklığım belirli şartlar altında sonlandırması da öneriler arasında. KOBl’lerin savunma, kimya, sağlık gibi özel alanlarda ‘spesifik’ üretimlerinde de devletin ortaklığının bulunması, o şirketlerin hem büyümesi hem de güvenliğinin sağlanması için faydalı görülüyor. İş dünyası temsilcilerinden bazıları da bu yetkinin bir bölümünün zorda olan önemli şirketleri desteklemek için kullanılmasının faydalı olacağı görüşünde.

Emekliye faiz jesti

EMEKLİLERİ kendi müşterisi yapmak için yarışan bankaların bu rekabeti emeklilere faiz avantajı olarak yansıdı. Son aylarda birçok banka emekli maaş müşterilerine mevduatta daha yüksek, buna karşın bireysel kredide daha düşük faiz vermeye başladı. Bugün emekli mevduat hesaplarına yarım puanla sınırlı ck faiz veren bankalar kredi almak isteyenlere ise aylık 0.10 ile 0.30 puan arasında daha düşük faiz uyguluyor. Örneğin, İş Bankası emekli müşterilerine ve İşcep’ten kredi başvurusu yapan müşterilerine aylık yüzde 1.77 faiz uygularken, şubeden kullandırılan kredinin maliyeti yüzde 1.95’e çıkıyor. Başka bir ifadeyle iş Bankası emeklilere aylık bazda 0.2 puanlık indirim uyguluyor. Bu fark kamu bankalarında daha da yüksek oranlara çıkıyor. Kamu bankaları Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank  emekli müşterilerine özel aylık yüzde 1.49 faiz uyguluyor. Bu faiz aynı zamanda Türk bankacılık sektörü içinde bireysel kredilere uygulanan en düşük faiz oranı olarak dikkat çekiyor. Buna karşın aynı bankalar emeldi olmayan ve şubeden kredi çeken müşterilerine çok daha yüksek faiz teklif ediyor. Örneğin, Halkbank Dost İhtiyaç Kredisi kullanan müşterilerine yüzde 1.80 faiz teklif ederken, aynı tutar ve vade için emekli müşterilerinin faizi yüzde 1.49 oluyor. Bunun kredinin toplam yıllık maliyetine yansıması ise çok daha yüksek. Bugün yüzde 1.49 faizle kredi kullanan bir kişinin kredi yıllık maliyeti yüzde 24 olurken, faiz oranı yüzde 1.80’e çıktığında bu oran yüzde 29.2’ye çıkıyor. Bu uygun faizli kredilerden yararlanmanın tek şartı ise emekli maaşınızın ilgili bankada bulunması. Hemen uyaralım, bankalar emekli olmasına rağmen hesabı başka bankada bulunan müşterilerine bu avantajlı faizleri uygulamıyor. Bu arada emekli ayrımı yapmayan bankalar da var. Örneğin, Yapı Kredi müşterilerinin kredi skorlarına bakarak bireysel faiz teklifinde bulunuyor. Ancak emeklilere özel bir uygulaması bulunmuyor.

TCMB'nin yeni adımı bankaları nasıl etkiler?

TCMB, zorunlu karşılık oranlarında değişiklik yaptı. Bu adım bankaları kredi vermeye teşvik etmeyi amaçlıyor. Ancak dengeler gözetilmezse sorunlu kredilerde yeni riskler oluşabilir, özel bankalarda gelir kaybı görülebilir, TL aktiflere dönük risk iştahı azalabilir.
CEREN ORAL BALABAN
coral@ekonomist.com.tr

Geçen hafta BİST-100 95.000’in üzerinde tutunma çabasını sürdürürken borsada banka hisseleri en çok değer kaybedenler arasındaydı. Bu kayıplarda ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) zorunlu karşılık (ZK) politikasını kredi büyüme oranıyla ilişkilendiren kararı etkili oldu. TCMB, ZK ve faiz/ nema oranlarında değişikliğe gitti. Buna göre, TCMB, görece yüksek kredi büyümesi gerçekleştiren bankaların TL yükümlülükleri için ayırdıkları ZK oranlarını düşürürken, TL ZK için ödediği faiz oranlarını bu bankalar için daha fazla uygulayacak.

Yıllık kredi büyümesi yüzde 10-20 arasında olan bankaların bir yıla kadar olan ZK oranları yüzde 7’den yüzde 2’ye düşürüldü. Diğer bankalarda ise yüzde 4-7 aralığında uygulanmaya devam edilecek.

TL cinsinden tesis edilen ZK’lere uygulanan yüzde 13 faiz/nema oranı, kredi büyümesi yüzde 10-20 olan bankalar için yüzde 15, diğer bankalar için yüzde 5 olarak dikkate alınacak. Bu düzenlemeyle TCMB, kriterleri tutturan bankalara 5,4 milyar TL ve 2,9 milyar dolarlık fon aktaracak.
2019 ilk altı ayda Vakıfbank, Halkbank, Yapı Kredi Bankası’nın (YKB), yıllık kredi büyümesinin yüzde 10’un üzerinde kaldığı görülüyor. Bu bankaların değişiklikten olumlu etkilenebileceği kaydediliyor.

AMAÇ KREDİYE TEŞVİKPeki, TCMB neden böyle bir değişiklik yaptı? Bu kararın bankacılık sektörü ve hisseleri üzerinde nasıl etkileri olabilir? GCM Yatırım Ekonomisti Enver Erkan, kamu bankaları faizler yüksekken bile kredi verir durumdayken durumun özel bankalar açısından aynı olmadığını söylüyor.
Erkan, “Özel bankalarda yılın ilk iki çeyreğinde kredi büyümesi gerçekleşmedi. TCMB’nin yüzde 10-20 arasında kredi büyümesi koşulunu da halihazırda kamu bankaları sağlıyor” diyor. Kamu kredi verirken özeller kredi vermemeyi sürdürürse ZK avantajı kamu bankalarının lehine olacak, özeller ise olumsuz etkilenebilecek.

Enver Erkan’a göre, TCMB, kredi mekanizmasını gevşetmek ve bankaları daha çok kredi vermeye teşvik etmek istiyor. Bununla birlikte kredi büyümesi sağlayan bankaları ödüllendirirken kredi büyümesi sağlamayan bankaların ise ZK avantajına tabi olmayacağını kaydediyor.
Ancak ZK düzenlemesi kredi büyümesi sağlayan bankalar açısından avantaj olarak değerlendirilirken, işin sorunlu krediler bacağını unutmamak gerektiğine de dikkat çekiliyor. Erkan, reel sektörün yapılandırılan ve yapılandırılmayı bekleyen kredi yükü düşünüldüğünde dengelerin çok iyi gözetilmesi gerektiğini, aksi takdirde tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) ve Grup 2 kredilerinde yeni risklerin oluşabileceğini ifade ediyor.

“KAMU YAPIYOR, SİZ DE YAPIN”Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya, 2019’un ilk yarısı itibarıyla bankaların toplam yıllık kredi büyümesinin yüzde 8 olduğunu söylüyor. Kamu mevduat bankalarında yüzde 17 olan kredi artış oranının özel mevduat bankaları ve yabancı bankalarda yüzde -1 olarak gerçekleştiğine, hatta ağustos ayı itibarıyla bu oranın yüzde -4’e gerilediğine dikkat çekiyor.

Bu tabloyu, “Kamular el birliğiyle kredi vererek piyasayı besliyor ancak diğer bankalar buna katılamadı” diyerek yorumlayan Yunus Kaya, TL kredi/mevduat oranının kamu bankalarında yüzde 150’ye ulaştığını, özellerde bunun yüzde 137 olduğunu aktarıyor. Kaya, TCMB’nin bu düzenlemeyle özel bankalara, ‘Kamu bankaları yapabiliyor, siz de yapın” dediğini de sözlerine ekliyor.

FAİZ İÇİN OLUMLU OLABİLİRAk Yatırım Bankacılık Analisti Hakan Aygün, uygulamanın pratikte kamu bankalarının fonlama maliyet yükünü azaltırken özel bankaların TL cinsinden ZK için aldıkları faiz oranını düşüreceğini belirtiyor. Aygün, yeni uygulamayı, kâra etkisi açıdan kamu bankaları için hafif olumlu, özel bankalar için hafif olumsuz olarak değerlendiriyor.

TCMB, bu uygulamayla ilk aşamada piyasaya yaklaşık 5,4 milyar TL ve 2,9 milyar dolar karşılığı altın ve döviz likiditesi verilmesinin beklendiğini duyurdu. Hakan Aygün, bunun faiz üzerinde olumlu etkisi olmasını beklese de uygulamanın TL aktiflere dönük risk iştahının azalmasına yol açabileceği uyarısında da bulunuyor.

İş Yatırım Araştırma Müdürü Dr. Bülent Şen-gönül ise makro dengeleri bozmayacak ve piyasa gerçekleri doğrultusunda bir kredi hareketlenmesi sağlanabilirse değişiklikten arzulanan sonuçların alınabileceği kanaatinde.

ÜÇÜNCÜ ÇEYREK BEKLENTİLERİBorsada olası yukarı hareketlerde banka hisselerinin sürükleyici olabileceğine, faiz indirimi sonrasında kredi hacminin artacak olmasının bankalar açısından en pozitif hikayeyi oluşturduğuna dikkat çekiliyor.

Faiz indiriminden sonra bankaların finansman maliyetleriyle kredi faiz oranları da düştüğünden hane halkında yüksek kredi maliyetlerinden dolayı ertelenen taleplerin öne çekilebileceği kaydediliyor. Bunun da üçüncü çeyrek bilançolarında kredi/mevduat oranlarında toparlanmaya işaret edebileceği belirtiliyor.

Tahsili gecikmiş alacaklarda ise en kötüsünün geride kaldığı ifade ediliyor. Ancak faizlerin son çeyrekte daha aşağıya gelmesi beklendiğinden, bilançolardaki asıl etkinin sonraki çeyreklerde görüleceği kaydediliyor.

SEVGİ ONUR ŞEKER YATIRIM KIDEMLİ BANKACILIK ANALİSTİ
“YENİ BİR PARASAL GENİŞLEME ADIMI”

“TCMB, daha fazla kredi veren bankalara daha düşük ZK oranı tanımlayarak ve bunlara daha fazla nema ödeyerek, bankaları kredi vermeye teşvik etmeyi amaçlıyor.
İlk aşamada piyasaya altın ve döviz likiditesi verilmesi bekleniyor. Ancak rezerv opsiyon mekanizması (ROM) kanalındaki değişikliklerle bu miktarlar değişebilir.
TCMB’nin kararı, 425 baz puanlık politika faizi indirimi ve TCMB’nin mevcut durumda politika faizinin altında likidite sağladığı bir ve üç aylık vadelerde swap olanağıyla atılan yeni bir parasal genişleme adımı olarak değerlendirilebilir. Amaç, iç talebi canlandırmak.”

YUNUS KAYA ALNUS YATIRIM ARAŞTIRMA MUDURU
“GELİR KAYBI 1,5 MİLYAR TLRYİ BULABİLİR”

“Ağustos başı itibarıyla ZK’ye tabi TL yükümlülükler toplamı 1,1 trilyon TL iken ağırlıklı ortalama ZK oranı yüzde 6,4. Yani 70 milyar TL ZK var.
Kamu mevduat bankalarında 430 milyar TL mevduat var. Kamu bankaları 20 milyar TLlik önceden kullanamadıkları kaynağa kavuşacak.
TCMB, ZK’ye verdiği yüzde 13 faizi, yüzde 10 kredi büyümesi sağlamayanlarda yüzde 5’e indirecek. Yüzde 5’e indirim önemli. Örneğin, Garanti’nin TL kredileri 2018 ilk altı ayda 154,6 milyar TL, 2019 ilk altı ayda 154,8 milyar TL oldu. Yüzde 10’u geçemeyen bankaların bir yıllık toplam gelir kaybı 1,5 milyar TL’yi bulabilir.”

29 Ekim 2019 Salı

Pierre Cardin'in kozmetik haklarını aldı

Tekstil sektöründe DoReMİ ve Miorre markalarının sahibi olan Çarşıbaşı Grubu, kozmetik sektörüne girdi. Pierre Cardin markasının kozmetik ve kişisel bakım serisinin tüm dünyadaki üretim ve satış haklarını alan grup, 10 milyon Euro'luk fabrika yatırımı yaptı.

DoReMİ ve Miorre markaları ile tekstil, iç giyim, çorap kategorilerinde üretim yapan Çarşıbaşı Grubu, 70 yıllık bir geçmişe sahip. Bugün üçüncü kuşağın yönetiminde büyüyen grup, Tuzla'daki tekstil tesisinde yıllık 90 milyon adetlik üretim yapıyor. Ürünlerini yurtiçinde 850 noktada tüketicilerle buluşturan grubun 80'in üzerinde ülkeye de ihracatı var.

Grup kozmetik alanına da girerek Fransız jüierre Cardin markasının kozmetik kişisel bakım serisinin tüm dünyadaki '(üretim ve satış haklarını aldı. Buna yönelik olarak da yine Tuzla'da bu yıl 10 milyon Euro'luk fabrika yatırımı yaptı.

60 ÜLKE HEDEFLENİYOR

Pierre Cardin Kozmetik ve Avrupa Networking Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çarşıbaşı, bugün Türkiye'de 100 milyon adetlik kozmetik üretimi gerçekleştirdiklerini söylüyor. Şirket ürettiği ürünleri doğrudan pazarlama yöntemiyle satışa sunuyor. Geçen yıl 165 milyon TL ciroya ulaştı. Bu yıl ise 250 milyon TL ciro hedefliyor. Çarşıbaşı, "Pierre Cardin ürünlerinin satışının ciromuza yüzde 60'lık katkı sağlamasını bekliyoruz" diyor.

Dünyada kozmetik sektörünün büyüklüğü 460 milyar dolar ve yılda ortalama yüzde 10 büyüyor. Türkiye'de ise bu pazarın hacmi 2018'de 12 milyar dolara ulaştı. Sektörün pazar hacminin 2020'de 14 milyar doları aşması bekleniyor. En çok cilt bakımı ve yaşlanma karşıtı ürünlere harcama yapılıyor.

Mustafa Çarşıbaşı, Türk mühendislerinin, kimyagerlerinin ve işçilerinin emeğiyle yüzde 100 yerli ve milli üretim yaparak bu sektöre giriş yaptıklarını söylüyor. Bin 500'ü aşkın kişiye istihdam sağladıklarını da belirtiyor. Çarşıbaşı, "İç pazarın yanı sıra Türkiye'den Pierre Cardin markasının kozmetik ürünlerinin ihracatını hedefliyoruz. Şu anda ihracat yaptığımız ülke sayı 20. Önümüzdeki üç yıl içinde 60 ülkeye ulaşmayı planlıyoruz" diye anlatıyor.

850 BİN TEMSİLCİSİ VAR!

Şirket, kozmetik alanında yeni ve inovatif ürünler geliştirmeye odaklanmış durumda. Bunun için bünyesinde bir de AR-GE departmanı kurdu. Yeni formüllerle patenti kendilerine ait ürünler geliştiriyor. Mustafa Çarşıbaşı, "Doğal içerikli şampuanlarımız, renkli kozmetik grubunda yer alan fondötenlerimiz ve özellikle maskara grubumuzla çok ciddi satış rakamlarına ulaştık" diyor.

Çarşıbaşı Grubu, Pierre Cardin kozmetik ürünlerini katalogdan satış yöntemiyle, hiçbir aracı kullanmadan, geleneksel satış ve dağıtım kanallarını devre dışı bırakarak tüketicilerle buluşturuyor. Mustafa Çarşıbaşı, yüzde 98'i kadınlardan oluşan 850 bin kişilik bir satıcı kadroları olduğunu belirtiyor.


Tekstilde yeni marka yarattı

Tekstil sektöründe DoReMİ ve Miorre markalarıyla faaliyet gösteren Çarşıbaşı Grubu, bu alanda yeni bir marka daha yarattı. Şirket 'MioFit' markasıyla aktif spor kıyafetleri ve fitness ürünleri kategorisine de girmeye hazırlanıyor. Bu markada çocuk ve genç giyim kategorisine ağırlık vererek yeni koleksiyonlar üretecek. Bu alanda üretim yapmak için 25 milyon TL'lik ek yatırım yapılması planlanıyor.

MB'nin faiz indirimine enflasyon desteği

Geçen hafta açıklanan eylül ayı enflasyonu piyasa beklentilerinin de altında geldi. Yıllık tüketici enflasyon yüzde 15,01'den yüzde 9,26'ya indi. Baz etkisiyle eylülde büyük bir düşüş bekleniyordu ama gerçekleşmenin yüzde 10 dolayında olacağı tahmin ediliyordu. Geçen yıl eylül ayında yüzde 24,52'yi gören yıllık enflasyon baz etkisiyle birlikte önemli bir düşüş gerçekleştirdi ve Temmuz 2017'den sonra ilk kez tek haneyi gördü. Ekim ayında da baz etkisi kaynaklı olarak yüzde 9'un altının görülmesi mümkün. . Ancak sonrasında yükseliş eğilimiyle birlikte yılın v yüzde 12-13 bandında enflasyonla tamamlanacağı “.öngörüleri var.

Enflasyondaki düşüş eğilimiyle birlikte temmuz ve eylül aylarındaki iki toplantısında politika faizini yüzde 24 seviyesinden önce yüzde 19,75'e ve ardından da yüzde 16,50'ya çeken TCMB'nin 24 Ekim toplantısı merakla bekleniyor. Bu toplantıdan da faizde indirim karar çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor ama bu indirimin büyüklüğü konusunda çok farklı tahminler var. Yapılan tahminler genelde 50 ile 200 baz puan arasında değişiyor. Eylül ayında enflasyonun beklenenden de aşağı düşmesi ise 24 Ekim'de faizde daha fazla indirim beklentisini beslemeye başlamış bulunuyor.

AKADEMİSYENLER HE DİYOR?

Enflasyondaki düşüşün faiz indirimine nasıl etki edeceği, finans çevrelerinin yanı sıra akademi çevrelerinde de merak konusu. Piri Reis Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kaya Ardıç, eylül ayında enflasyonda yaşanan düşüşün kasım ve aralık aylarında yerini yeniden yükselişe bırakacağını söylüyor. Bu nedenle 24 Ekim'deki olası faiz indiriminin en fazla 25 baz puan olması gerektiğini dile getiriyor. Ardıç, "Fakat Merkez Bankası'nın son dönem politikalarına baktığımız zaman, hükümetin büyüme hedeflerine uyumlu olmak adına faizi 50-100 baz puan arasında indireceğini düşünüyorum" diye konuşuyor.

Kaya Ardıç, öte yandan, aralık ayında yıllık enflasyonun yüksek çıkması halinde, 2020 başında bir faiz artırımının da gündeme gelebileceğine işaret ediyor. Ardıç, "Faiz yalnızca enflasyon kaynaklı değil. Türkiye'nin CDS'leri ve bölgesel potansiyel riskler de faiz üzerinde etkili olmaya devam edecek" şeklinde konuşuyor.

"PAHALILIK DEVAM EDİYOR"

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın ise enflasyonda genel bir gerileme görülse de fiyatlar bazında yaşanan artışlara dikkat çekiyor. Özellikle alkollü içecekler ve tütün mamullerinin son bir yılda yüzde 40'tan fazla pahalandığını, sağlık ve eğitim harcamalarında gerileme olmadığını ifade ediyor. Alçın, "Bu durum vatandaşın enflasyondaki gerilemeyi hissetmemesi gibi bir sonuç doğuruyor. Çünkü hane halkı açısından ana harcama kalemlerindeki pahalılık devam ediyor" değerlendirmesinde bulunuyor.

Sinan Alçın, Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal'ın geçtiğimiz günlerde söylediği "Faiz indirimini önden yüklemeli yaptık" sözlerini hatırlatıyor. Yıl sonuna kadar faiz indirimi için öngörülen 850 baz puanlık indirimin birkaç ay içinde gerçekleştirildiğini ifade eden Alçın, şöyle devam ediyor: "Dolayısıyla yıl sonuna kadar en fazla 100 baz puanlık bir indirim beklenebileceğini söyleyebiliriz. Fakat Merkez Bankası, eylülde gerçekleşen düşüşe bakarak yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 12'lere çekerse, faiz indirimi de 200 baz puana kadar çıkabilir."

FAİZ İNDİRİMİNİ DESTEKLİYOR

GCM Yatırım Genel Müdürü Alper Nergiz, TCMB'nin 24 Ekim toplantısında 175 baz puanlık indirimle bir hafta vadeli repo faiz oranını yüzde 14,75'e çekmesini bekliyor. Nergiz, eylülde beklentinin üzerinde gerileyen enflasyonun TCMB'ye ilave menavra alanı tanıdığını söylüyor. Yıl sonu için yüzde 12-13 bandında enflasyon tahminlerinin olduğunu aktaran Nergiz, aralık ayındaki PPK toplantısı içinse şimdiden öngörüde bulunmanın zor olduğunu sözlerine ekliyor.

Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş da 24 Ekim'de 175 baz puanlık faiz indirimi bekleyen isimler arasında yer alıyor. Demirtaş, "Global faizlerin ve emtia fiyatlarının gerilediği bu dönemde enflasyon baskısının azalmasının faizlerin de kademeli olarak gerilemesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz" diyor. Yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 13'ten yüzde 12'ye çektiklerini aktaran Demirtaş, TCMB'nin TL'nin istikrarlı kalmasını sağlamak için 200-300 baz puan reel faizi masada bırakacağını ifade ediyor.

ARALIK AYIMDA m OLUR?

Ziraat Yatırım, eylül ayı enflasyonu ile birlikte 24 Ekim toplantısındaki faiz indirimi beklentisini 100 baz puandan 150 baz puana çıkardı. Kurumun yıl sonu enflasyon beklentisi de yüzde 12-13 aralığında. Ziraat Yatırım Genel Müdürü Uğur Boğday, enflasyonda devam eden düşüş trendinin kasım ve aralık aylarında baz etkisiyle ortadan kalkacağını ve yeniden yükseliş yaşanacağını söylüyor. Boğday, "Bu nedenle ve ön yüklemeli yapılan yüksek faiz indirimlerinin de etkisiyle aralık ayında Merkez Bankası'nın faize müdahale etmemesini daha olası görüyoruz" diyor.

Enflasyon verisi öncesinde 100-150 baz puanlık faiz indirim öngören Gedik Yatırım'ın ekonomisti Erol Gürcan, sonrasında bu oranı 150-200 baz puana revize etti. Gürcan, "Enflasyondaki ana eğilimin bugünkü beklentilerden düşük kalmaya devam etmesi, kur ve ülke risk priminde mevcut durumdan daha olumlu bir görünüm oluşması, küresel çapta faiz indirim eğilimlerinin devam etmesi gibi olasılıklar nedeniyle aralık ayında da 100-150 baz puan ilave faiz indirimi olabilir" diyor.


PROF. DR. SELVA DEMİRALP / KOÇ ÜNİVERSİTESİ
"Yıl sonuna kadar indirim olmamalı'


"Eylül ayında tek haneye gerileyen yıllık enflasyon, baz etkisiyle yaşanan bu gerilemeden sonra belki ekim ayında da yüzde 8,5 civarı gerçekleşecek ve tekrar yükselmeye başlayacak. Yeni Ekonomi Programı'nda (YEP) yıl sonu hedefi yüzde 12 olarak belirlendi. Dolayısıyla yalnızca 1-2 ay sürecek bir baz etkisiyle enflasyonun düşmesi, bana göre hemen faiz indirimini gündeme getirmemeli. Eğer hükümet 2020 için yüzde 8,5'lik enflasyon hedefinde samimiyse, yıl sonuna kadar yeni bir faiz indirimi olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak hükümet, enflasyon hedeflemesinden ziyade kısa vadeli büyüme performansına odaklanmaya devam edecekse, yıl sonuna kadar 100-200 baz puanlık faiz indirimi daha olabilir."

























Üçüncü çeyrekte borsa ve TL varlıklar

TÜRKİYE ekonomisi ve yurtiçi piyasalar açısından genel görünüm ve beklentilerde görece toparlanmanın (ancak, Fırat’ın doğusuna yönelik olası operasyona ilişkin haber akışı kaynaklı jeopolitik riskleri de not edelim), yurtdışı için ise büyümeye ilişkin endişelerin tırmanmasıyla ise stres ve oynaklığın bir miktar daha öne çıktığı bir hafta geride kaldı. Gelecek hafta yurtiçinde jeopolitik gelişmeler ile'Ağustos ayı cari denge verileri izlenecekken (12 aylık cari fazlanın artarak sürdüğünün görülmesi muhtemel); küresel tarafta ticaret savaşma ilişkin ABD-Çin yetkilileri arasında üst düzeyde gerçekleşmesi beklenen görüşmeden çıkacak mesajlar, son Fed toplantısına ilişkin tutanaklar (özellike olası faiz indirim patikası, büyüme görünümü, repo piyasasında yaşanan likidite sıkışıklığına ilişkin değerlendirmeler), ABD enflasyon rakamları takip edilecek başlıca gündem maddeleri olarak sıralanabilir. Özellikle ABD-Çin ticaret görüşmeleri ile FOMC’den gelecek mesajlar küresel risk iştahı üzerinde belirleyici rol oynayabilir. Risk iştahını destekleyici yönde olası haber akışları geçen haftaki sıkıntılı görüntünün gelecek hafta itibariyle toparlanmasını sağlayabileceği gibi, risk iştahını daha da azaltacak haber akışları küresel piyasalardaki satış baskısının bir miktar daha derinleşmesini/ yayılmasını tetikleyebilir. Yurtiçi ekonomi gündeminin görece sakin olması nedeniyle küresel tarafta oluşacak havanın gelecek hafta yurtiçi piyasalar üzerindeki etkisinin bir miktar daha arttığı görülebilir.


BEKLENTİLERDE İYİLEŞME VAR

Yaklaşık 2-3 hafta içinde payları Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2019 yılı 3. Çeyrek finansal sonuçlarını açıklamaya başladığını göreceğiz. Söz konusu 3Ç19 dönemi finansal açıklama dönemi solo rakamlar için 30 Ekim, konsolide rakamlar için 11 Kasım ve bankalar için 19 Kasım tarihine kadar devam edecek. Yaklaşık üç haftalık bir zaman aralığında büyük ölçüde açıklanacak olan finansal sonuçlara ilişkin, hisse bazlı konsensüs beklentiler henüz görülmüş değil. Bu tahminlerin görülmesiyle birlikte önceki finansal sonuç açıklama dönemlerinde olduğu gibi beklenti/gerçekleşme odaklı analiz/yazılarımızı sürdürmeyi planlıyoruz. Bu anlamda bir ön hazırlık olması maksadıyla bu hafta 2019 üçüncü çeyrek döneminde TL varlıklar ile borsada gözlenen genel performansı ele alacağız.

Yurtiçi piyasalar açısından temel gösterge olarak değerlendirilebilecek bazı seçtiğimiz araçların üçüncü çeyrek dönem ve sonrasında izlediği performansı göstermesi maksadıyla aşağıdaki tabloyu hazırladık. Bu tabloda, yukarıdan aşağıya doğru, önce Borsa İstanbul’daki bazı referans endekslere, devamında ise sırasıyla kur ve faiz odaklı temel göstergelere yer verdik. Tabloda, bu göstergelerin hem 2Ç19 (1 Nisan-30FIaziran) ve 3Ç19 (1 Temmuz-30 Eylül) dönemi arasında hem de payları Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında (3Ç19 dönemine yönelik beklentilerin fiyatlamalara yansımasını bir miktar daha sağlıklı gösterebilmek amacıyla) gösterdiği performansa yer verdik.

Tablodan da görüleceği üzere ikinci çeyrek dönem ve bu dönem ilişkin finansal sonuçların açıklandığı tarih sonrasında BIST-100 yaklaşık yüzde 9 civarında bir artış gösterirken, bu artış da Bankacılık Endeksi’nin bir miktar daha öne çıktığı görülüyor. Kur tarafında ise TL’nin görece istikrarlı bir görünümle birlikte değer kazandığı görülmekte. TCMB’nin gerçekleştirdiği önden yüklemeli güçlü faiz indirimlerinin, kredi-mevduat faizlerine de yansıdığı görülüyor. Enflasyonda devam eden düşüş yönlü eğilime ek olarak Türkiye’ye yönelik beklentilerde gözlenen iyileşmenin risk priminde sınırlı da olsa bir gerilemeyi beraberinde getirdiği görülüyor. Ancak, özellikle tahvil faizlerinde gözlenen gerilemenin başta enflasyon beklentilerindeki iyileşme ve Türkiye’ye yönelik beklentilerde gözlenen görece iyimserliğe ek olarak küresel çapta merkez bankalarının faiz indirim trendine girmiş olmasının gelişmekte olan piyasalar açısından oluşturduğu olumlu havadan da bahsetmekte fayda bulunmakta.

GENEL PERFORMANS OLUMLU

Bu genel performans görüntüsünün ardından Borsa İstanbul’daki performansa bir miktar daha odaklanalım. Aşağıdaki tabloda BIST Sektörel endekslerinin, 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında gösterdiği performans yer almakta.

BIST sektör endekslerinin performansında, bu endeks kapsamında yer alan hisselerin fiili dolaşımdaki payı ölçüsünde etkiye sahip olduğunu, dolayısıyla bir sektörde gözlenen olumlu/ pluriısuz performansın sektör hisselerinin tamamına yönelik sağlıklı bir fikir vermeyebileceğini; diğer bir ifadeyle bir sektör endeks performansları, bazı sektörler için sektörün genelinin değil aslında bu endeks kapsamınaki tek bir hissenin getiri performansını yantıyor olabileceğini not etmekte fayda var. Bu çekinceyi belirttikten sonra, sektörel getiri performansı bazında mali sektörün bir miktar öne çıktığını, ancak sınai ve teknoloji sektörlerinin de bunu izlediğini; diğer taraftan hizmet sektör endeksinin bir miktar geride kaldığı söylenebilir.

Borsa İstanbul tarafında genelden özele giden bakış açısmı bir aşama daha sürdürmek maksadıyla BIST-30’da yer alan hisselerin 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında gösterdiği performansı aşağıdaki grafik ile gösterdik. İlgili hisse performanslarına dair bir fikir vermesi maksadıyla (endeksin geneline göre olumlu/olumsuz ayrıştığının görülebilmesi için), grafikte BIST-30 endeksinin söz konusu dönemdeki getirisini de siyah renkli bar ile gösterdik.

Grafikten de görülebileceği gibi 2Ç19 dönemi finansal sonuçlarının açıklandığı tarih olan 19 Ağustos’tan 4 Ekim Cuma günkü kapanışa kadar olan süreçte BIST-30 kapsamındaki hisse fiyatlarının tamamının yükseldiği görülüyor. Hisse bazında gözlenen ayrışmada şirket/sektör özelindeki haber bazlı beklenti/gelişmelerin etkili olabileceğini; dolayısıyla daha çok yükseliş gösterenin daha yüksek kâr açıklayacağı (ya da tersi durum yani daha az yükseliş gösterenin daha az kâr ya da zarar açıklayacağı) gibi doğrudan bir yaklaşımın sağlıklı olmayacağını önemle hatırlatalım. Her ne kadar söz konusu süreçte 3Ç19 dönemine ilişkin genel beklentilerin de fiyatlamalarda etkili olan unsurlardan biri olduğu düşünülse de bu anlamdaki asıl fiyatlamanm konsensüs beklentilerin oluşmasıyla birlikte görülebileceğini de ifade edelim.

Toparlamak gerekirse, genel performanslar itibariyle 3Ç19 dönemi TL varlıklar ve borsa açısından olumlu bir görüntüye işaret etmekte ki bu da ekonomideki dipten dönüşün 3Ç19 dönemi itibariyle başladığı yönündeki görüşleri destekler nitelikte. Küresel dinamiklerde merkez bankalarının adeta faiz indirim yarışına girmiş olmasının orta-uzun vadede hisse senedi piyasaları açısından (özellikle de gelişmekte olanlar için) oluşturduğu potansiyele ek olarak, uzun bir süredir genel olarak olumsuz ayrışan TL varlıklara ilişkin olumluya dönen beklentilerin de bu olumlu görüntüde belirleyici rol oynadığı değerlendirilebilir. Ekonomideki toparlanma eğiliminin istikrarlı ve kalıcı bir şekilde süreceğine yönelik beklentilerin güçlenmesi ve ülke risk priminin gerilemesi gibi unsurlar TL varlıkların performansının da güçlenerek devam etmesini beraberinde getirebilir. Olumlu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, finansal koşullarda gözlenen gevşeme ve iktisadi faaliyetteki kademeli toparlanma eğiliminin orta-uzun vadede şirket kârlılıkları üzerinde de daha gözle görülür hâle gelmesi beklenebilir.

13 Ekim 2019 Pazar

Piyasalarda neler olacak?

BIST-100 endeksi son derece önemli haber akışlarının takip edildiği Eylül ayını oldukça güçlü bir şekilde tamamlamaya hazırlanıyor.

Bu yazının hazırlandığı 27 Eylül Cuma günü 17:35 civarlarında endeks 105 bin seviyesinin üzerinde idi. Sene başından bu yana BIST-100 endeksi en yüksek 105.930 seviyesini test ederken, aylık bazda en olumlu kapanış seviyesi 104.530 ile şubat ayında kaydedilmişti. Piyasadaki söz konusu iyimserlik 30 Eylül Pazartesi ğüııü de korunacak olursa, endeksin aylık bazda sene başından bu yana en yüksek kapanışı kaydettiğini görmemiz son derece yüksek bir ihtimal. Hatta iyimserlik devam edecek olursa, ekim ayının ilk haftası itibariyle yıl içi zirve seviyenin yenilendiğini de görebiliriz. Yeni bir aya başlarken, beklenti-strateji oluşturmak adına gelecek bir ayda piyasaları nelerin beklediğine göz atmak son derece faydalı olmakta.

15 Eylül 2019 Pazar

Çinli yatırımcılar için hazır

Siyasette kadirşinaslık ve vefa borcu duymak önemli bir meziyettir. Bu kulisimizin konusu böyle bir örnekten geliyor. 2007'de Şanlıurfa Milletvekili seçilen A. Emin Önen, milletvekili seçildiği kente vefa borcunu ödemek için bir dizi girişimde bulunuyormuş.

Bir dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanlık görevini üstlenen Önen, halen Türkiye'nin Pekin Büyükelçiliği görevinde. Arkadaşımız Kerem Köfteoğlu'nun duyumlarına göre, Önen Şanlıurfa'nın sahip olduğu potansiyelin Çinli yatırımcılara duyurulması için Karacadağ Kalkınma Ajansı yönetimine bazı öneriler yapmış.

Örneğin, Urfa'nın yatırım potansiyellerini Çince anlatan kitapçıklar hazırlayıp, bizzat yatırımcıların ayağına giderek tanıtım yapmalarının önemini anlatmış. Bunun üzerine Şanlıurfa Valiliği, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası, Şanlıurfa Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü, Karacadağ Kalkınma Ajansı Şanlıurfa Yatırım Destek Ofisi uzmanları ile iş adamlarından oluşan 10 kişilik grup geçen yıl Pekin ve Guangzhou'ya gidip temaslarda bulunmuş. Temaslar sonrasında Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) toplam alanı yaklaşık 230 dönümü bulan yedi adet parsel Çinli yatırımcılara ayrılmış. Karacadağ Kalkınma Ajansı yönetimi, Şanlıurfa OSB'sinin tüm planlarını ve Çinli yatırımcılara verecekleri destekleri Çince ve son derece ayrıntılı olarak hazırlamış.

Aldığımız duyumlara göre, Çince hazırlanan sunum dosyaları ve kitapçıklar epey işe yaramış ki Çinli yatırımcılardan peş peşe görüşme talepleri geliyormuş.

Elektrikli scooter

Elektrikli araçların hayatımıza girmesiyle gündelik yaşantımız büyük bir değişime uğradı. Manuel olan pek çok şey artık elektrikli üretilmeye başlandı. Bunlardan biri de scooter.

Geçmiş sayılarımızda elektrikli scooter piyasasıyla ilgili bir dosya çalışması yapmıştık. Haber içerisinde scooter'ların yaygınlaştığını değerlendirirken, piyasadaki modelleri de incelemiştik. Haberde değindiğimiz konulardan biri de Martı Elektrikli Scooter Kiralama Sistemi olmuştu. Oğuz Alper Öktem ve Sena Öktem tarafından gerçekleştirilen proje, ilk etapta İstanbul Anadolu Yakası'nda hizmet vermeye başlamıştı.

Hatta yakında Avrupa Yakası'nda da hizmete başlayacağını duyurmuş ama tarih vermemiştik. Firma şimdilerde Beşiktaş Zincirlikuyu'nda hizmet vermeye başlamış. Avrupa Yakası'nda ilgi gören uygulama Türkiye'de ilk defa Martı firması tarafından hayata geçirildi. Martfyı kullanmak için öncelikle iOS ve Android platformlarından ücretsiz mobil uygulamayı indirmeniz gerekiyor. Sonrasında harita üzerinden size en yakın Martı'yı bularak 'Başla' seçeneğine tıklamanız yeterli. Bu adımdan sonra scooter üzerinde bulunan kodu akıllı telefonunuza okutuyorsunuz. Sistemi kullanmak için yolculuğa başlarken 3 TL ve sonraki her bir dakika için 0.75 TL ödeniyor. Firmanın en büyük hedefi bu yıl içinde Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan ve Dubai pazarlarına açılmakmış.

Kritik merkez bankası toplantıları yaklaşırken...

BIST-100 endeksi eylül ayının ilk haftasında görece olumlu bir açılış yapıp psikolojik seviye konumundaki 100.000’i yaklaşık bir ayın ardından yeniden test etmiş olsa da, haftanın son işlem gününde yurtiçinde öne çıkan siyasi haber akışlarının etkisiyle bu yazının hazırladığı 16:30 civarlarında 99 binli seviyelere gerilemişti.

'-'deçen haftaki yazımızda değindiğimiz gibi eylül ayı boyunca son derece önemli veri/haber akışları piyasanın takibinde olacak. Hatta bu ay içinde açıklanacak bazı veriler ya da haber akışları gelecek birkaç ay boyunca hisse senedi piyasalarının izleyeceği seyrin belirleyicisi olacak. Bu anlamda son derece kritik iki haftalık döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. Bu hafta ekonomi gündeminin en önemli başlığını 12 Eylül tarihinde gerçekleşecek olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) para politikası toplantıları olacağını söyleyebiliriz. Bir sonraki hafta, 18 Eylül tarihinde ise ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararı takip edilccek. Piyasadaki konsensüs beklentilere bakıldığında, üç merkez bankasından da faiz indirimi ve/veya gevşeme yönünde aksiyon almması/mesaj verilmesi neredeyse kesin gibi görünmekte.

31 Ağustos 2019 Cumartesi

Nestle, Kurukahveci Mehmet Efendi'ye talip

Biri tam 148 yıllık dev çınar.

OsmanlI'dan günümüze gelen nadir şirketlerimizden.

Sürdürülebilirlik konusunda başucu kitabı olabilecek bir hikayenin sahibi.

Bir ürüne neredeyse adını veren markamız.

Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları'ndan söz ediyoruz.

Mehmet Efendi, çiğ çekirdek kahveyi kavurup dibeklerde ögütürmüş. Babasından aldığı işi dönüştürerek adeta sektöründe yeni bir dönem başlatmış. Şirketin tescil tarihi 1871. Ancak Mehmet Efendi babasından işi daha eski tarihlerde devralmış. Bugün tam 50 ülkede ürünleri satılan Mehmet Efendi birçok mekanda kahve pişirme sistemi olarak da anılıyor. OsmanlI'da kahvehanelerin ilk açıldığı yer olan Tahtakale'de başlayan hikaye hala aynı noktada devam ediyor. Ailenin bugünkü temsilcileri işin devamını sağlıyor.

Yine aynı tarihlerde Henri Nestle'nin (1866) bir bebeğin hayatının kurtarılmasıyla başlayan hikayesi Nestle'yi ortaya çıkarmış. Süt içerikli bebek maması zaman içinde dünyanın dört bir yanında (19 ülkede 500 fabrika ve 2 bin marka) ürünleri satılan gıda devine dönüştü.

Öğrendiğimize göre, bu iki ünlü markanın yolları kısa süre önce kesişmiş. Geçmişte birkaç kez Mehmet Efendi'ye taliplerin olduğunu duymuştuk. Ancak ailenin firmayı satmama yönündeki kararlılığını da biliyoruz. Gelen tüm teklifleri geri çeviren firmanın sahiplerinin kapısını bu sefer Nestle'nin çaldığını duyduk. Dünya gıda devinin, Türk Kahvesi ile özdeşleşen Mehmet Efendi Mahdumları için kesenin ağzını açmış. Bakalım bu kez masadan nasıl bir sonuç çıkacak? Bir tarafta geçmişte gelen tüm teklifleri neredeyse dinlemeden reddeden Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumları, diğer tarafta ise dünyanın önde gelen gıda üreticisi Nestle var...

48.4 milyar dolar kredi

TÜRK Eximbank, 2019 yılında 48.4 milyar dolar finansman desteği sağlayacak. TL kredi desteğinin kapsamını genişleterek TL ile ihracat yapan tüm ihracatçılara sunacak olan Türk Eximbank, bir anlamda yerel para ile ticareti teşvik cdccek. Banka, 2019’da tarım sektörüne yönelik finansman desteğini sürdürecek, diğer finansman desteklerinin hacmini artıracak. Alacak sigortası poliçeleri asli teminat unsuru olarak kabul edilerek ihracatçı firmaların yurtiçi veya yurtdışı vadeli alacaklarının iskonto edilmesi yaygınlaştırılarak, ihracatçıların ticari banka mektuplarına olan ihtiyaçları azaltılacak. 2019 yılında “Teminat Mektubu Programı” ile “İşletme Sermayesi Garanti Programı” adıyla iki yeni garanti programı Türk Eximbank tarafından hayata geçirilecek.

“Teminat Mektubu Programı” kapsamında yurtdışına yönelik müteahhitlik ve diğer işleri üstlenen Türk firmalarına ihtiyaç duyacakları geçici, kesin ve avans teminat mektubu sağlanacak. “İşletme Sermayesi Garanti Programı” ile ihracatçıların sevk öncesi ve sevk sonrası dönemde ihracat işlemlerine ilişkin işletme sermayesi ihtiyaçlarının karşılanması için ticari bankalardan temin edecekleri nakdi kredilere Türk Eximbank tarafından garanti verilecek. İhracatçı firmaların işletme sermayesi ihtiyacı karşılanacak ve kredi limit imkanları artırılacak. İki yeni program ile ihracatçıların ve yurtdışında faaliyet gösteren müteahhitlerin Eximbank garantisi ile finansmana ulaşmalarına katkı sağlanacak.

Reel piyasalara taksit morali

BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumırnun (BDDK) Kasım ayı sonunda cep telefonu, tablet ve bilgisayar alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vadesini düzenleyen hava yolları, seyahat acenteleri ve konaklamayla ilgili yurtiçine ilişkin harcamalarda taksit sınırım altı aydan dokuz aya çıkaran bir yönetmelik yayınlamıştı. Bu kararla birçok sektörde kredi kartına getirilen taksit sınırlaması gevşetildi ve taksit sayısı artırıldı. Ekonomideki çarkların daha iyi dönmesi için sürekli tedbirler alan ekonomi yönetiminin bu kararı sonrasında birçok sektörde olumlu gelişmeler yaşandı. Bu yönetmeliğe Ocak başında bir yenisi daha eklenerek 3 bin TL’nin altında fiyata sahip televizyonlarda da taksit miktarı üçten dokuza çıkarıldı. Böylece elektronik cihaz, cep telefonu, televizyon, turizm ve seyahat harcamaları başta olmak üzere bir dizi sektörde taksitli alışverişin önü açıldı.

Biz de bu yönetmeliğin piyasalara etkisi nasıl oldu, alışverişlere canlılık getirdi mi sorusunun peşine düştük. Çeşitli sektörlerin önde gelen isimlerine ulaşarak taksit imkanının yansımalarını sorduk. Turizmden elektroniğe, televizyondan cep telefonuna birçok sektör ve ürünün nabzını tuttuk. Yaptığımız araştırmada taksitli alışveriş imkanının tüketici davranışlarını doğrudan etkilediğini gözlemledik. Bazı segmentlerde satışların yüzde 30’un üzerinde artacağını öğrendik. Televizyon satışlarında yüzde 25’in üzerinde artışlar beklenirken, tam da erken rezervasyonun yaşandığı bu dönemde taksit imkanının artmasının turizm sektörüne olumlu yansıyacağının haberlerini aldık.

Havalimanında hangi teknolojiler var?

■    Dünyanın ilk sanal kulesi: Bilişim merkezi bölümünde olan bu "sanal kule", 8 tanesi yüz megapiksellik olmak üzere

17 adet süper mega kamera sayesinde uçuş platformu ve pistlerin görüntülerini kör (curve ) bir ekrana yansıtıyor. Kameralar, piste iner inmez uçağın kayıt numaralarını ve ilgili diğer tüm bilgileri bu ekrana yansıtıyor. 7/24 çalışacak bu sanal kule, Atatürk Havalimanı'ndaki telsiz ve dürbünlü dönemi sona erdiriyor.

■    Yüz Tanıma ve Biyometrik Geçiş: Türkiye'de ilk kez bir havalimanında uygulanacak yüz tanıma teknolojisinin yanısıra biyometrik geçiş sayesinde “dijital geçiş" yapılacak. Yolcu, yurtdışına çıkış pulu satın aldıktan sonra bavulunu bir noktaya kendisi teslim edip, bagaj etiketini yapıştıracak ve takibini mobil uygulamadan yapabilecek. Güvenlikten geçtikten sonra parmak izini okutacak ve kameralar, çipli pasaporttaki parmak izi ve fotoğrafla eşleştirme yapacak.

Yüz tanıma teknolojisinde Cognitech'in Kiwi isimli başarı oranı yüzde 97 olan, ikiz kardeşleri bile ayırt edebilen bir sistem kullanılmış. Bu ay sonunda gerekli izinler tamamlandıktan sonra çipli pasaportu olan 30 milyon TC vatandaşı bu hizmetten yararlanabilecek.

JB Sanal Asistan: Havalimanının girişindeki sanal asistan sayesinde yolcu, tek tuşla bir havalimanı yetkilisine canlı bağlanacak.

Sanal asistan, yolcunun biletini okutmasının ardından uçuşla ilgili bilgiler verecek.

■    Kamera: Yeni Havalimam'nda üç tip toplam 10 bin 500 kamera bulunuyor.

İstanbul'un 20 bin kadar Mobese kamerası bulunduğu düşünüldüğünde bu oldukça yüksek bir rakam. Havalimanının çeşitli yerlerine gizlenen 450 güvenlik kamerası, emniyetin veri tabanında kayıtlı 5 bin kişiyi makine öğrenmesi sayesinde tanıyarak uyarı veriyor. İnsan davranışı analizi yapan güvenlik kameraları, birkaç dakikadan fazla sahipsiz duran bavul ve çantalara da müdahale edilmesini sağlıyor. Girişteki uzun sütunların üzerinde bulunan yoğunluk analizi kameralarıysa 100 metrekaredeki insan sayısına göre ısı yoğunluğu bildirerek bu bilgiyi Home To Gate'e (İGA mobil] aktarıp, insanların yoğunluğu daha az olan kapılara yönlenmesini sağlıyor. Yüz tanıma kameraları ise pasaport geçişi aşamasında çipli pasaporttaki fotoğrafla kişinin aynı kişi olduğunu teyit ediyor.

■    Robot: İGA, havalimanında yardım ve güvenlik amaçlı iki tip robot kullanacak. Şimdilik 5 tane olacak robotların yardım amaçlı olanları, Akınsoft tarafından özel olarak

tasarlandı. Pepper gibi kolları, elleri olan bu robotlar yolcuyu uçuş bilgileriyle ilgili sözlü olarak yönlendirecek. İGA'nın güvenlik robotlarıyla daha geride görev yapacaklar. Robot sayısı ve çeşitlerinin zaman içinde artırılması planlanıyor.

■    Plaka Okuma: Nack'in Divit isimli yüzde 96 başarı oranıyla okuyabildiği plaka okuma teknolojisi sayesinde, sakıncalı araçlar havalimanı otoparkına girmeden tespit edilebiliyor.

■    Yapay Zeka: Bu teknoloji pistlerin ne zaman aşınacağını öğrenmek için kullanılacak. GPS'ten alınan fotoğraflarla pistin ne zaman bakıma ihtiyaç duyduğu tespit edilecek. Yapay zeka ayrıca sunucu, depo gibi kritik odaların ısılarının ayarlanması için kullanılacak. Algoritmalar odaların hangi ısıda olması gerektiğini öğrenerek, ısıyı sürekli olarak doğru ayarda tutacak.

■    İGA bünyesinde 235 beyaz ve mavi yakalı kişilerin yanısıra yerli ve uluslararası tedarikçi şirketlerin çalışanlarıyla birlikte toplam 942 kişi İstanbul Yeni Havalimanı'nın bilişim

sistemleri için çalışıyor. İGA'nın ekibi 10 yakın yazılım geliştirdi.

■    Havalimanında yaklaşık 4 bin 500 km bakır, bin 800 km de fiber kablolama yapıldı.

İstanbul Havalimanının bilişim projesi

İSTANBUL Havalimanı, 200 milyon yolcu kapasitesiyle sadece dünyanın en büyük havalimanı değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük bilişim projesi. Bu proje dünyanın en büyük teknoloji şirketlerini buluşturduğu gibi, Türk mühendislerinin bilişim alanındaki potansiyelini de açığa çıkaran bir deneyim oldu.

Dünyanın TIER 3'e (dört dereceli veri merkezi teknolojisi sertifikası) değer görülen ilk havalimanı olan İstanbul Havalimanı, bugün "havalimanı bilişimi" alanında dünyanın en yeni modelini oluşturuyor. Dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarından ekipler, bu modeli keşfetmek üzere Türkiye'ye ziyaretlerde bulunuyor.

Bu başarıya imza atan ekibin başındaki İGA Bilişim Genel Müdürü Ersin İnan-kul, 208 milyon TL bütçeli bilişim projesini 2015 yılında nasıl tasarladıklarını ve 29 Ekim 2018 tarihli açılışa nasıl hazırlandıklarını anlattı...

"EN AKILLI HAVALİMANI"

Havalimanı bilişimi alanında Büyük Sistem Entegrasyonu (Master System Integration) ismi verilen, "bilişimi havalimanlarının tüm operasyonlarıyla küçük parçalara bölerek entegre etmeyi" amaçlayan bir mantıkla Nisan 2015'tc yol haritasını çizdiklerini belirten İnankul, bu tasarımla adım adım akıllı bir havalimanını kurduklarını belirtiyor.

"Akıllı bir havalimanı için ne olmazsa olmaz listesini belirliyorsunuz. Bina yönetim sistemleri, yangın alarm sistemleri bunlar olmazsa olmazlar. Bir de bagaj alma, bagaj bırakma, otomatik bagaj bırakma, kiosk'lar, wi-fi altyapısı, yolcuya vereceğiniz hizmetler, uçak içinde internet, uçuş ekranlarının dizaynı gibi ikincil liste var. Üçüncü temel noktaysa, bu havalimanının teknolojik olarak nerede olması gerektiği. Bu havalimanının dünyanın en akıllı hava limanı olması için 72 adet sistem gerekiyordu. Geldiğimiz noktada her şey entegre olmuş durumda. Şöyle ki, akıllı terminal binalarının yanı sıra uçak yolda gelirken bize bilgilerin akmaya başladığı bir sistem kurduk. Uçak tekeri koyduğu, park ettiği ana kadar bu bilgiler akmaya devam ediyor. Tüm bu bilgiler toplandıktan sonra uçak iki saat içinde geri gitmeden biz faturayı kesip otomatik verebiliyoruz" diyen înankul, tam kapasite çalışmaya kademeli olarak geçecek havalimanına şimdiye kadar pek çok havayolunun giriş yaptığını, otomasyon ve bagaj okuma gibi dijital sistemlerinin test edildiğini söylüyor. Yeni havalimanının kademeli olarak yurtdışı uçuşlarına başladığım belirten İnankul, "Bizim açımızdan her şey hazır. Biz havayollarının buraya akın etmesini bekliyoruz" diyor.

12 aylık finansallar açıklanmaya başlıyor

PAYLARI Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2018 dördüncü çeyrek, dolayısıyla da 2018 12 aylık finansal sonuçlarını bu hafta itibariyle karşılamaya başlayacağız. Gelecek yaklaşık bir buçuk aylık dönem boyunca Borsa İstanbul’da bilanço fiyatlaması kaynaklı olarak hisse bazlı hareketlerin öne çıkabileceğini bekleyebiliriz. Ayraca, 2018’e ait finansal sonuçların açıklanmasıyla birlikte temettü beklentilerine yönelik fiyatlamalarm da eş zamanlı olarak ön plana çıktığım göreceğiz. Dolayısıyla, 2019’da 18 işlem gününün 14’ünde yükselen BIST-100 endeksinde, bir süre de olsa, genele yayılan olumlu momentumun yerini bir miktar hisse bazlı ayrışmalara bıraktığım görmemiz son derece olası. Finansal sonuç açıklama ve temettü beklentilerinin öne çıktığı dönemlerde dikkat edilebilecek önemli noktalara yeri geldikçe önceki dönemlerde yer vermiştik. Ancak, bunlardan bazılarını yeniden hatırlatmakta da fayda var.

FİNANSAL SONUÇLAR

•    Finansal piyasalardaki fiyat hareketlerinin dinamiğini en güzel Özetleyen tabirlerden bir tanesi “beklentiyi al; gerçekleşmeyi sat” şeklindedir. Özellikle finansal sonuçların açıklanmasına yakın dönemlerde hisselerde alınan pozisyonlar büyük ölçüde açıklanacak kâr rakamına yönelik beklentilere odaklanmaktadır. Bundan dolayı da, genellikle, açıklanan kâr rakamının beklentiyi aşması durumunda hisse fiyatlarının yükseldiği; beklentilerle uyumlu gelmesi durumunda sınırlı kâr satışlarının geldiği; beklentilerin altında kalması durumunda ise ciddi düzeltme hareketleri yaşadığı görülmektedir.

•    Konsensüs beklentilere göre pozisyonlar günler öncesinden alınmış olunduğundan, sonuçların açıklanması sonrasında ilk fiyat hareketleri sert olabilmektedir. Bu durum, sonuçların açıklanmasının hemen akabinde alman yatırım kararları bir anlamda “panik” özelliği taşımasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, alım satım kararlarında zamanlama ve zarar kesme/hedef seviyeleri belirleyip bunlara riayet etmek büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, hemen açılışlarda alım - satım yapmak yerine fiyatın bir miktar dengelenmesini bekleyerek basiretli hareket etmek daha sağlıklı olmaktadır.

•    Açıklanan sonuçlarda ilk piyasa tepkileri büyük ölçüde net kâr gerçekleşmelerine odaklanıyor olsa da sonuçların genel operasyonel ve mali performansı kapsayacak şekilde bir bütün olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır (FAVÖK, Net Borç, kârı etkileyen tek seferlik unsurların olup olmadığı, geleceğe ilişkin projeksiyonlar vs.). Zira, net kâr rakamında bazı tek seferlik gelişmeler nedeniyle ciddi sapmalar olabilmektedir.

Finansal sonuçların bütününde ve/veya şirketin projeksiyonlarında gözlenen değişimler, şirket değerlemesinde kullanılan varsayımları etkileyebileceğinden, güncellenen hedef fiyatlar ilk fiyat tepkisinden farklı şekilde hareketlere neden olabilmektedir.

•    Net çeyrek sonuçlarını, bir önceki çeyreğe göre kıyaslamak devam eden performansı yansıtması açısından önemli olmakla birlikte olası mevsimsel etkiler nedeniyle sağlıklı değerlendirmeyi zorlaştırabilmektedir. Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yapılan kıyaslamalar mevsimsellik kaynaklı zorlukları önemli ölçüde ortadan kaldırmakla birlikte; önceki yılki dönemde tek seferlik ciddi etkilerin görülmesi de baz etkisine yol açarak yine değerlendirme açısından zorluk ortaya koyabilmektedir. Dolayısıyla, son dönem performansı değerlendirirken, bu durumlar göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır.

•    Hisse fiyatlarının seyrini etkileyen 2 ana risk vardır; firma özelindeki risk ve piyasa riski. Yalnızca finansal sonuçları dikkate alıp diğer tüm gelişmeleri göz ardı edecck olursak aslında firma özelindeki riske odaklanmış oluruz. Ancak pratikte, bu iki risk iç içe geçmiş durumdadır. Dolayısıyla, finansal sonuçlardaki beklenti-gerçekleşme kaynaklı görülmesi muhtemel hareketler piyasanın genelini etkileyen gelişmelerle daha sınırlı kalabildiği gibi daha da sertleşebilmektedir. Bu nedenle, özellikle, kısa vadeli alım-satımlar açısından şirket özelindeki gelişmelerle birlikte piyasadaki genel eğilimi de göz önünde bulundurmak faydalı olacaktır.

Endişelenmeyin!.. Dünya iyiye gidiyor

SON yıllarda okuduğumuz, duyduğumuz iç karartıcı haberlerle dünyanın geleceği hakkında giderek daha fazla endişe etmeye başladık. Küresel ısınma, doğal felaketler, denizlerin toprağın havanın kirlenmesi, azalan tarım alanları, deniz ürünlerinin aşırı avlanması, yok edilen ormanlar, muhtemel felaketler için zenginlerin kendilerine sığmak inşa ettirmeleri, bilim insanlarının gelecekle ilgili felaket senaryoları, insanlarda gelecek korkusuna neden oldu. Gazetelerde, internette ve televizyonlarda bu tür haberlerle hemen hemen her gün karşılaşıyoruz.

İyimser bilim insanları ise, insanlığın yüreğine su serpecek , gerçeklerle çıkageldiler. Kanada asıllı Amerikalı psikolog Ste-ven Arthur Pinker, “Şimdi Aydınlanma: Sağduyunun, Bilimin, İnsanlığın ve Gelişimin Kanıtı” (Enlightenment Now: The Case for Reason, Science, Humanism and Progress) adlı kitabında, iyimser bilim insanlarının görüşlerini topladı. Bir göz gezdirelim de moralimiz yerine gelsin.

■    Aşırı yoksulluk şartlarında yaşayanların sayısı azaldı.

1950 yılında dünya nüfusunun yüzde 50’si, yoksulluk çizgisinin de altında yaşam savaşı veriyordu. Yoksulluk önlenemedi ama oldukça ilerleme kaydedildi. Bugün nüfusun sadece yüzde 10’u, yoksul şartlarda, bir başka deyişle günde 1 doların altında yaşamaya çabalıyor. 68 yıl önce dünya nüfusu 2.5 milyardı. Günümüzde 7 milyar. 1950’de yoksul sayısı 1 milyar 250 milyon iken, günümüzde bu rakam 700 bin. Nüfus artışına rağmen, yoksullukla mücadelede oldukça başarılı olunmuş. Bunun sebebi olarak, okuryazar oranının bir roket hızıyla yükselmesi gösteriliyor. Dünyada okuryazar oranı 1900’lerde yüzde 20 civarında iken, 2015 itibariyle bu rakam yüzde 88’e çıkmış bulunuyor. Dünya Bankası’nın WDI verilerine (Dünya Gelişim Göstergeleri World Development Indi-cators) göre, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İsveç, Birleşik Krallık, ABD, Aıjantin ve Brezilya’da bu oran, 14 yaş üzeri kesim için yüzde 100’e çok yakın. Pinker, yetersiz beslenen nüfus oranının da hızla düştüğüne dikkat çekiyor. Üçüncü Dünya ülkelerinden Bangladeş, Kenya ve Kolombiya’nın bile bugün beşeri istatistikleri, yarım yüzyıl öncesine göre çok daha iyi.

Tam Nobel'lik bir iş

İSTİNYE Üniversitesi, yapay zekâ ve tıp arasındaki etkileşim alanlarında proje geliştirmek, araştırma ve uygulama çalışmaları yapmak, araştırma sonuçlarını lisans ve yüksek lisans eğitimine aktarmak amacıyla Türkiye’nin ilk Tıbbi Yapay Zekâ Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni (TYZAUM) kurdu. Merkezin benzeri dünyada yalnızca Stanfoıd ve Johns Hopkins gibi mühendislik ve tıp alanında çalışan prestijli üniversitelerde bulunuyor. Biyonik Görme, Otomatik NMR Görsel Yorumlama Sistemi ve Bulut Tabanlı Hastalık ve Tedavi Sorgulama Sistemleri projeleriyle çalışmalarına başlayan TYZAUM, sene içerisinde gerçekleştireceği Makina Zekâsı ve Sinirsel Ağlar Tarafından Yönetilen Robotik El Sistemi, Hücresel Canlıları Taklit Eden Sentetik Basit Robotlar projeleriyle çalışmalarına devam edecek.

Merkezin başında, kriptografi alanında uluslararası tanmmışlı-ğa sahip, aynı zamanda İstinye Üniversitesi Mühendislik Fakülte Dekanı da olan Prof. Dr. Çetin Kaya Koç bulunuyor.

Prof. Koç ile TYZAUM’un araştırma konularını ve hedeflerini konuştuk...

Merkezin kuruluş amacı nedir?

Türkiye’de çok zeki bilim insanları, doktorlar ve mühendisler var. Ancak yönetimsel ve ortak çalışma sahalarında eksiklikler görüyorum. Böyle bir şemsiyenin kurulması mühendislik ve tıp arasında bir köprü kurulmasına neden olur umudundayım. Zaten merkez kurulur kurulmaz doktor arkadaşlar kapımızı çalmaya başladı. Bilgisayar mühendisliği bölümümüzün akademik kadrosuna doktor arkadaşlarımızı atamaya başladık. Disiplinler arası bir bağ kurmak amacındayız.

Alpet uçuşa hazırlanıyor!

Altınbaş Holding bünyesinde yer alan ve Türkiye'de 400 bayisiyle akaryakıt sektördeki payını büyütmek isteyen Alpet, havayolunda artan trafikle büyüyen pazara Air Alpet ile girdi. Bir süre önce kurulan ve Kıbrıs'ta havayolu şirketlerine akaryakıt ikmali sağlayan Air Alpet,

Türkiye'de de bu hizmete girmeye hazırlanıyor. Bunun için birkaç şirketle görüşen Alpet, ilk etapta günlük 40 uçağın ikmalini üstlenmeyi hedefliyor. Alpet CEO'su Ali ,.Murat Yeşilyurt, geçen yıl yaklaşık 600 milyon litre akaryakıt satışı gerçekleştirdiklerini ve havayolunun dahil olmasıyla bu rakama yıllık 100 milyon litrenin daha eklenebileceğini ifade ediyor.

HAVACILIKTAKİ BÜYÜME ETKİLİ

55 havaalanı, 1,5 milyonu aşan uçak trafiği, 175 milyon taşınan insan sayısı, 3 milyon ton kargo taşıması ve bu yıl tam anlamıyla devreye girmesi beklenen üçüncü havalimanı yeni fırsatlar da doğuruyor. Havacılık sektöründeki bu hareketlilik akaryakıt talebine de yansıyor. Sektörde maliyetin yüzde 30'dan fazlasının akaryakıt kaynaklı olduğu tahmin ediliyor. Son altı yılda her yıl ortalama yüzde 10 büyüyen havacılıkta yakıt talebinin önümüzdeki dönem artacağını tahmin eden Ali Murat Yeşilyurt, "Üçüncü havalimanın tam olarak devreye girmesiyle birlikte talebin artacağı ve 2020 yılına kadar ortalama her yıl yüzde 7 oranında büyümesi bekleniyor. Biz de buradaki büyümeden payımızı almak üzere Air Alpet'i Türkiye'de de devreye almak istiyoruz" diyor.

BU YIL 50 BAYİ AÇACAK

Türkiye'de akaryakıt sektörünün satışları genellikle her yıl yüzde 7 civarında artarken uzun bir aradan sonra geçen yıl satışlar düştü. Tükecilerin daha dikkatli olması ve şantiyeler, taş ocakları, yol projelerinin yavaşlaması satışları olumsuz etkiledi. Bu nedenle sektörde yüzde 7 civarında bir satış düşüş olduğunu belirten Ali Murat Yeşilyurt, şirket olarak bu yıl mevcudu korumayı hedeflediklerini anlatıyor. 2,2 milyar TL cirolu şirketin 50 bayi açacağını aktaran Ali Murat Yeşilyurt, bunun için yaklaşık 5 milyon dolarlık bir yatırım yapılacağını belirtiyor. Bayilerde akaryakıt dışı satışların payının hızla arttığını ve yüzde 30 büyüdüğünü anlatan Yeşilyurt, buradaki yatırımlara ağırlık vereceklerini söylüyor.

Sıkı parasal duruş korunacak

YURTİÇİNDE yoğun veri trafiğinin yaşandığı geçen hafta gözler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) çevrildi. Yılın ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını 16 Ocak’ta gerçekleştiren TCMB, politika faizini yüzde 24’te sabit tuttu. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşun korunacağı vurgusunu yineleyen TCMB, ithal girdi maliyetleri ve iç talep gelişmelerine bağlı olarak enflasyon görünümünde bir miktar iyileşme gözlenmekle birlikte fiyat istikrarına yönelik risklerin devam ettiğine işaret etti. TCMB’nin yayınladığı karar metninde, son dönemde açıklanan verilerin ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğine dikkat çekilerek, “Dış talep gücünü korurken finansal koşullardaki sıkılığın da etkisiyle iktisadi faaliyetteki yavaşlama devam ediyor” denildi. Önceki politika metinlerinden farklı olarak “cari dengedeki iyileşme eğiliminin sürmesi bekleniyor” ifadelerine yer verilen metinde, ihtiyaç duyulması halinde ilave sıkılaştırma yapılabileceğinin altı çizildi.

TCMB’nin faizleri sabit tutma kararına piyasaların tepkisi olumlu oldu.

İKİNCİ ÇEYREK ÖNEMLİ

Faiz kararının beklentiler çerçevesinde olduğuna dikkat çeken ekonomistler, TCMB’nin en erken 25 Nisan’da faiz indirimine gideceğini ifade ediyor. Piyasa ağırlıklı olarak faiz indiriminin Haziran’da geleceğini düşünüyor. Faiz indirimi konusunda daha temkinli olanlar da var. Piyasanın beklentisiyle örtüşen bir şekilde Merkez Bankası’nm faiz kararında bir değişme gözlenmediğini vurgulayan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, konjonktürel açıdan doğru bir karar alındığı görüşünde. Faizde indirimin genel ekonomik koşullardaki iyileşmelere bağlı kalmak şartıyla ancak 2019’un sonuna doğru gerçekleşebileceğini düşündüğünü belirten Şeker, “2019’un özellikle ilk altı ayında kur piyasalarında bazı dalgalanmaların olabileceğini tahmin ediyorum” dedi.

TCMB’nin açıkladığı takvime göre önümüzdeki dönemde PPK toplantıları 6 Mart, 25 Nisan, 12 Haziran, 25 Temmuz, 12 Eylül, 24 Ekim ve 12 Aralık’ta yapılacak.

Sanayide çarklar hızlandı

İMALAT-sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı Ocak’ta bir önceki aya göre 0.3 puan artışla yüzde 74.4 düzeyinde gerçekleşti. Reel kesim güven endeksi (RKGE) de bir önceki aya göre 1.5 puan artarak 93 seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 2.3 puan azalarak 95.4 seviyesinde gerçekleşti. Öncü göstergelerin dengelenme sürecinin başladığına işaret ettiğini söyleyen ekonomistler, yılın ikinci çeyreği itibarıyla ekonomide toparlanmanın başlayacağını ifade ediyor. Enflasyonda yukarı yönlü çıkışa ket vurulduğunu dile getiren ekonomistler, baz etkisiyle enflasyondaki yavaşlamanın hız kaybedebileceğine işaret ediyor.

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE GÜVEN ARTTI

Tüketici güven endeksi ise yeni yıla gerileyerek başladı. Yapılan analizlerde mevsim etkisi tespit edildiği için 2019 Ocak ayından itibaren tüketici güven endeksi mevsim etkilerinden arındırılmış olarak yayımlanmaya başlandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Ocak’ta bir önceki aya göre yüzde 0.9 oranında azaldı; Aralık’ta 58.7 olan endeks Ocak’ta 58.2 oldu. Ocak’ta alt endekslerden tasarruf etme ihtimali endeksi (gelecek 12 aylık döneme ilişkin olarak) yüzde 19.2 azalışla 18.3 düzeyi ile dikkat çekti.

TÜİK, geçen hafta sektörel güven endeksi verilerini de açıkladı. Güven endeksleri hizmet sektörü ve perakende ticaret sektöründe gerilerken, inşaat sektöründe artış gösterdi. Mevsim etkilerinden arındirilmiş hizmet sektörü güven endeksi Ocak’ta bir önceki aya göre yüzde 4 oranında azalarak 78.3, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 4 oranında azalarak 92.5 oldu. Mevsim etkilerinden arındmlmış inşaat sektörü güven endeksi ise Ocak’ta yüzde 2.5 oranında artarak 56.7 değermi aldı. Sektöre güven endeksinin 100’ün altında olması, sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100’den küçük olması ise kötümserliğini gösteriyor.

Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Ferman, tüketici güveninde yaşanan gerilemenin en önemli sebebinin tasarruf beklentilerinde yaşanan kötüleşme olduğunu vurguladı. Talep erozyonu nedeniyle sektörel güven endekslerinden hizmet ve perakende ticaret sektöründe gerileme yaşandığını dile getiren Ferman, “Kurumsal ve bireysel müşteriler ‘bekle ve gör’ pozisyonuna girdi. İnşaattaki sektörel beklentileri ihtiyatla karşılamak lazım. Önümüzdeki üç veya altı aylık dönemde verilerde aynı trend devam ederse farklı değerlendirmeler yapmak mümkün. Şimdi inşaatta iş modellerinin değişme zamanıdır. Yeni iş modelleri ile birlikte güven ve beklentiler de olumluya dönebilir. Reel sektörün güven endeksindeki artışta dengelenme sürecinde yol alındığını gösteriyor” diye konuştu.

Penti'den yurtdışı büyümede yeni model

Penti, yurtiçinde 364, yurtdışında ise 170 olmak üzere toplamda 534 mağazasıyla Türkiye'nin hızlı büyüyen perakende markalarından biri. 2018 yılını yüzde 29 büyüme ve 1,1 milyar TL'yle kapatan Penti, 2019 yılı sonunda cirosunu 1,5 milyar TL'ye çıkarmayı hedefliyor. Mağaza sayısını bu yıl 620'ye çıkartmayı planlayan şirket, 62 milyon TL de yatırım yapacak.

Son dönemde yurtdışı büyümeye odaklanan şirket, mağaza açmanın yanı v sıra e-ticaretle büyümek için yeni bir model uygulamaya hazırlanıyor. İnternet sitesi için franchise vermeyi planlayan şirket, bu modeli ilk olarak Avustralya pazarında deneyecek. Mağaza bayiliği gibi e-ticaret bayiliği vereceklerini söyleyen Penti Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kariyo, "Sitenin tüm tasarım ve alt yapısını biz vereceğiz. Ortağımız lojistiği kendi sağlayacak. Satış üzerinden kâr payı ala-1 cağımız bir model hayata geçireceğiz" diyor.

HEDEF ABD PAZARI

Avustralya'nın ardından hedefteki pazarlardan biri de ABD. Fiziksel mağazaların yanı sıra e-ticaret sitesi ile birlikte büyük bir operasyon ile ülkeye girmeyi planlayan şirketin hedefinde Chicago var. Yurtdışında ilk internet mağazasını geçen yıl Romanya'da açan şirket, bu ülkede kendi operasyonunu yönetiyor, www.penti.com.ro'dan Romanya merkezli olmak üzere tüm Avrupa Birliği ülkelerine satış yapılması planlanıyor.

İç mimar ihtiyacınız var mı?

MODERN çağın insanı artık hizmete zahmetsizce ulaşmayı tercih ediyor. Hemen hepimiz bir ayakkabıyı ya da elbiseyi hiç denemeden online mağazalardan satın alıyoruz. Online alışveriş pazarı her geçen gün büyürken, online hizmet pazarı da büyük bir hızla gelişiyor. Ev dekorasyonunu değiştirmek ya da evinin sadece bazı alanlarını yenilemek isteyenler artık bilgisayardan evini yenileyebiliyor, kişisel dekorasyon stillerini oluşturuyor ve kapsamlı rehberlik hizmeti alıyor. İç mimarlık hizmetine yönelik lüks algısı da bu sayede günden güne değişiyor. Gelişmiş ülkelerde son yıllarda çok popüler olan online iç mimarlık hizmeti Türkiye’de de rağbet görmeye başladı. Pek çok girişimci sektöre yatırım yapıyor.

İNTERNETTEN EVİNİ TASARLA

Bu alanda hizmet veren girişimlerden bir tanesi EvimiTasarla.net. “Günümüz gençleri kendi ihtiyaçları için zaman harcamak istemiyor, her türlü işini online çözmeye çalışıyor” düşüncesiyle bu yola çıktıklarını ifade eden firma kurucuları Yüksek Mimar Bamı Hatipoğlu ve İnşaat Yüksek Mühendisi Ebru Tamer, “Müşteriyle hiç karşılaşmadan profesyonel olarak online iç mimarlık hizmeti verilebilir mi sorusuna cevap aradık ve bu modeli geliştirdik” diyor. Özellikle ABD’de bu işin yaygın bir şekilde yapıldığını ifade eden Hatipoğlu, “Biz de kendi insanımızın kullanım alışkanlıklarına göre bu iş modelini geliştirdik” diyor.

30 Haziran 2019 Pazar

Belirsizlikler için önemli dönüm noktaları

23 HAZİRAN Pazar günü gerçekleşecek İstanbul seçimleri nisan ayından bu yana ana gündemimizin birinci sırasında yer alıyordu. Seçimi atlatmamızın ardından yeni haftanın temel konusu seçim sonuçlarının değerlendirilmesi ve piyasa yansımaları olacak. Seçimleri atlatmamızın ardından siyaset ana gündemimiz olarak kalmaya devam edecek. Özellikle dış ilişkilerimizde hem ABD ile S-400 konusu hem de Akdeniz’de yürüttüğümüz sondaj faaliyetleri nedeni ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile aramızdaki yükselen .tansiyon gündemimizde ön sırada olacak. Diğer tarafta sınır komşumuz olan İran ile ABD arasında gelişen olaylar, ABD’ye ait İHA’nın İran tarafından vurulması ve NY Times‘ın bir haberinde Trump’m İran’ı vurmaktan son dakika vazgeçtiğini belirtmesi olayların kritik seviyesini artırıyor. Tüm bunların yanında ay sonunda gerçekleşecek G20 ülkeleri liderler toplantısında gözler ABD-Çin ve ABD-Türkiye görüşmelerinde olacak.

GEÇTİĞİMİZ HAFTANIN ÖNE ÇIKANLARI

Geçen hafta küresel piyasalarda merkez bankalarının faiz kararları ve verilen mesajlar takip edilirken, yurtiçinde işsizlik rakamları, sanayi üretimi ve TCMB’nin hamlesi ön plana çıktı. Türkiye’de işsizlik oranı, martta geçen yılın aynı ayma göre 4 puan artarak yüzde 14.1’e yükseldi. Sanayi üretimi nisanda aylık yüzde 1, yıllık bazda ise yüzde 4 düştü, veri aralık ayından beri ilk kez aylık bazda düştü. TCMB piyasa yapıcılığı sisteminin desteklenmesi amacıyla piyasa yapıcı bankalara açık piyasa işlemleri çerçevesinde likidite imkânı kullandırılmasına karar verdi. ECB Başkam Draghi’nin aşağı yönlü risk görünümünün sürdüğünü ve görünümün iyileşmemesi durumunda daha fazla teşvikin gerekeceğini belirtmesiyle, faiz indirimleri ve daha fazla parasal genişlemenin bankanın araç setinde bulunduğunun ifade etti. Fed haziran toplantısında faizlerde değişikliğe gitmezken, para politikası için sabırlı duruş ifadesini karar metninden çıkardı.

28 Nisan 2019 Pazar

Kim demiş hediye seçmek zor diye?

DOĞUM günü, yeni iş tebriği, Sevgililer Günü, Anneler ve Babalar Günü, yılbaşı gibi özel günlerde sevdiklerimizi mutlu etmek, farklı hediyeler vermek isteriz. Ancak bazen karşımızdakine ne alacağımızı bilemez, sayısız seçenek içerisinde kararsız kalırız. Son zamanlarda oldukça popüler olan konsept hediye kutuları kişileri bu arayıştan kurtararak farklı hediyeleri bir araya getiriyor. Klasik hediyelerin dışına çıkmak ve farklı bir hediye seçmek isteyenlerin oldukça ilgi gösterdiği sitelerde, dilerseniz kendinize, dilerseniz sevdiklerinize'bir kutu hediye edebilir, sevdiklerinizi şaşırtabilirsiniz. Bu hizmeti sağlayan pek çok site, kişiler için farklı alternatifler sunarak dilediğiniz hediye kutularını oluşturmanıza yardımcı oluyor.

BIST-100 güçlü destekler oluşturarak yükseldi

 Borsa İstanbul’daki son yılların en sert yükselişlerinden birini geride bırakırken, BIST 100 Endeksi'nde önceki hafta geçilen 13 aylık düşüş trendi ve 500 günlük ortalama geri dönüşlerde izleyeceğimiz en önemli destek bölgesi. 100.000-101.500 aralığında bulunan bu gölgenin altına sarkılmadığı sürece endekste olacak geri çekilmeler sınırlı düzeltmeler olarak kalabilir. Endekste kritik destekler oluşmasına rağmen içinde bulunduğumuz mali tabloların açıklanma döneminde endekste çok önemli değişimler olmasa da hisse bazlı hareketler ön plana çıkabilir. Bu nedenle endeksin seyri dışında hisse bazlı alım satım hedef fiyatlaması ayrıca yapılmalıdır. Önceki haftanın son günlerinden başlayan ve geçtiğimiz hafta yoğunlaşan teknik göstergelerin negatif uyumsuzluk oluşturma seyri devam ediyor. Endeksin yorgunluk işaretleri veriyor olmasına karşın önemli destek seviyelerin üzerinde tutunuluyor olması aşağı yönlü pozisyonların riskini yüksek tutmaya devam ediyor. Bununla birlikte son günlerde BIST'in emsallerinden pozitif ayrışması dikkat çekse de yön konusunda ana belirleyicinin hala yurtdışı piyasalar olduğu gözden kaçırılmamalı. BIST-100'de teknik olarak ana destek noktası 100.000-101.500 arası olmaya devam ediyor. Yurtdışında görünümü değiştirecek majör bir gelişme olmadıkça endekste bu desteklere doğru olacak geri çekilmeler alım iştahını yeniden artırabilir. Yukarıda ise en önemli direnç seviyemiz hafta içinde görülen zirvenin bulunduğu 105.930 ve devamında geçtiğimiz yıl ocak ayında görülen zirve ve ağustos ayında görülen dip seviyeler baz alınarak oluşturulan geri dönüşte yüzde 61.8 seviyesinin bulunduğu 107.450 önemli direnç noktalan olarak takip edilebilir. Son dönemdeki yükselişin eğiminin çok sert olması bazı endişeler doğursa da endekste düzeltme hareketinin teyidini verecek destek kırılmaları görmeden aşağı yönlü pozisyonların risk oluşturmaya devam edeceğini düşünüyoruz.

TL varlıklar gücünü korur mu?

BORSA İstanbul’un son yılların en sert yükseliş serilerinden birini gerçekleştirdiği ocak ayını geride bıraktık. Yükselişi başlatan ve devamında ana trendi belirleyen etken küresel ölçüde risk iştahındaki artış ve hisse senedi piyasalarına girişler iken, Borsa İstanbul’un bu süreçte emsallerinden pozitif ayrıştığını gördük. Bunda ise ana etkenlerden biri Borsa İstanbul’un emsallerine "kıyasla aşırı iskontolu diyebileceğimiz seviyelerde yer almaşıyken, sön alımlarda önemli direnç seviyelerinin geçilmesinin getirdiği teknik alımların da etkili olduğunu düşünüyoruz. Teknik alımların getirdiği coşku, küresel iyimserlikle desteklenemezse endekste kısa vadeli de olsa düzeltmeler görülebilir.

Dönüşüm direktörlüğü ne yapar?

PEPSICO Türkiye Satış Stratejisi Direktörü Gizem Turan ile geçtiğimiz günlerde sohbet etme fırsatım oldu.

Turan’ın eski pozisyonu Türkiye’deki şirketlerde ender gördüğümüz “Dönüşüm Direktörlüğü” idi. Yeni pozisyonu ise sadece bir haftalık. Turan ile dönüşüm konusunu nasıl yönettiklerini konuştum. Şirketlerin bu yöndeki çalışmaları için yol gösterici örnek olacağı için paylaşmak istedim. Turan nasıl bir yapı olduğunu şöyle anlattı:

“Dönüşüm direktörlüğü dediğimizde bazı şeyler karışıyor. Bizim şirketimizde bu fonksiyon şunu yapıyor. Şirket vizyonu yiyecek içecek sektöründe en hızlı büyüyen lider şirket olmak. Bu vizyona bağlı olarak şu anda dünya büyük bir dönüşüm ve değişim içinde. Yeni teknolojiler geliyor, mega trendler var.

Bunları takip ederek büyüme vizyonumuzu destekleyecek şekilde orta ve uzun vadede yatırım planlarının, buna bağlı olarak stratejilerin oluşturulması ve bunun hayata geçirilmesinden sorumluyuz. Strateji fonksiyonu var ama bu yaptık bitti gibi değil, bunların gerçekten hayata geçirilmesinden sorumlu.”

Yapay zeka teknolojileri konusunda üstünlük

SON birkaç yıldır söz konusu yapay zeka olduğunda “En çok hangi ülke, hangi sektörlere yatırım yapıyor” sorusu gündeme geliyor.

Çin’in yapay zekayı milli stratejisine dahil ederek diğer ülkelerin önüne geçtiği konuşuluyor. Yapay zekanın uluslararası kuruluşların öncclikli gündem maddesi olmasıysa, “Üstünlük hangi ülkede?” sorusuna ilişkin bir dizi araştırmanın .yapılmasına yol açtı ve açıyor. Birleşmiş Milletler’in ' Fikri Mülkiyet Örgütü’nün (WIPO) geçtiğimiz günlerde yayınladığı rapor, ülke, şirket ve sektör kategorileri bakımından dünyanın nabzını tutacak nitelikte.

Rapora göre ABD yazılım devi IBM 8 bin 920 yapay zeka patenti ile başı çekerken, Microsoft 5 bin 930 patentle ikinci sırada yer alıyor. Japonya’nın devi Toshiba 5 bin 223 bin, Güney Kore’nin Samsung’u 5 bin 102, Japonya’nın NEC Grubu ise 4 bin 406 patent almış. Yapay zeka patenti alanındaki en iyi 20 kuruluşun 17’si Çin’de yer alırken, en iyi 20 yapay zekayla ilgili bilimsel yayından 10’u da Çin’den geliyor.

Dolar/TL'de eğilim yukarı yönlü

Geçtiğimiz haftanın son günlerinde küresel piyasalarda dolar endeksinin değerlenmesi, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan 25 milyar TL’lik KOBİ Değer Kredisi ve BBC'de çıkan ABD'nin Rus S400 füzelerinin satın alınmasının iptal edilmesi karşılığında Patriot füzesi satma teklifinin Türkiye tarafından reddedildiğine yönelik haberler eşliğinde yükselişler gördüğümüz dolar/TL kurunda bu hafta da yukarı yönlü seyir devam etti. Pazartesi günü açıklanan şubat ayı enflasyon verisinin yüzde 0.16 ile beklenti rakamlarının altında kalması ve çarşamba günü gerçekleştirilen PPK toplantısında politika faizinin beklentilere paralel yüzde 24'de sabit bırakılmasına rağmen Türkiye-ABD arasındaki S400 füzelerinin satışına yönelik haber akışı kurun yükselişinde etkili oldu. Perşembe günü AMB başkanı Draghi'nin faiz kararı ardından önümüzdeki 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin büyüme ve enflasyon beklentilerini aşağı yönlü revize etmesi dolar endeksinin güçlü performansını devam ettirerek 97.70 direncini test ederek yılın en yüksek seviyelerini test etmesini sağladı.

BIST-100’de kritik desteklere geliniyor

Borsa İstanbul'da son iki haftalık dönemde konsolide kanalının üst bandına doğru olan yükselişlerin kar realizasyonu fırsatı olarak kullanıldığını görürken, geçtiğimiz haftanın son bölümünde bu sefer yurtdışı piyasaların etkisi ile satışların sertleştiğini gördük. Teknik göstergelerin de aşağı yönlü hareketi desteklediği endekste 99.000-100.000 aralığı en güçlü destek bölgesi olarak takip ediyoruz. Son satışların ardından endekste 103.400 üzerine çıkılıp burada kalıcılık sağlanamadığı sürece yükselişlere temkinli yaklaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Endeks üzerinde yurtdışı etkisinin yoğun bir şekilde hissedilmesi nedeniyle yurtdışı piyasaların yönünün de yakından takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Global ölçüde büyümeye yönelik endişeleri yeniden fiyatlamaya başlayan endekslerde açıklanan makro verilere yönelik hassasiyet üst düzeyde seyretmeye devam ediyor. Bu nedenle verilerin yarattığı volatilitelerin artabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Büyümeye yönelik endişeler yeniden ön planda

TÜFE, şubat ayında yüzde 0.16 ile piyasadaki beklentilerden daha olumlu gerçekleşerek yıllık bazda yüzde 20.35’ten yüzde 19.67’ye geriledi. Aylık TÜFE rakamındaki yavaşlamanın büyük ölçüde zayıf talep koşullarından kaynaklandığını, enflasyon görünümü üzerindeki birçok önemli yukarı yönlü riskin devam ettiğini değerlendiriyoruz. Gıda fiyatlarındaki katılık, ÜFE’deki yüksek seviyeler (potansiyel geçişkenlik etkisi) ve yılın ilk yarısındaki düşük baz etkisi gibi unsurların enflasyon görünümü üzerindeki önemli yukarı yönlü riskler olmaya devam ettiğini düşünüyoruz. Ayrıca, yakın dönemdeki enflasyon görünümündeki iyileşmeye kâtkı sağlayan belli sektörlerdeki vergi indirimleri ile gıdadaki tanzim satışların birinci çeyreğin sonrasında devam edip etmeyeceğini de henüz net olarak bilinmiyor. Diğer taraftan, çekirdek TÜFE göstergelerindeki düşüş trendi orta vadeli enflasyon görünümü açısından olumlu bir görünüm sunuyor. Bu görünüm altında gerçekleşen yılın ikinci Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında TCMB politika faizini (1 hafta vadeli repo ihale faizi) beklentilerle uyumlu olarak yüzde 24.00 seviyesinde sabit tuttu. Karar metninde, son dönemde açıklanan verilerin ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğini gösterdiği ve dış talebin nispeten gücünü korurken finansal koşullardaki sıkılığın da etkisiyle iktisadi faaliyetlerin yavaş bir seyir izlediği kaydedildi. Fiyat istikrarına yönelik risklerin devam ettiği ve bu çerçevede Kurul’un enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşun korunmasına karar verdiği belirtildi. Şubat ayı manşet TÜFE rakamlarında gözlenen düşüşün büyük ölçüde talep kaynaklı olduğu görülürken enflasyon tarafında önemli yukarı yönlü risklerin devam etmesine bağlı olarak TCMB’nin sıkı duruşunu korumaya devam ettiğini düşünüyoruz. Ancak yılın ikinci yarısında enflasyonda aşağı yönlü seyrin hız kazanması beklenirken TCMB’nin politika faizinde kademeli bir şekilde başlayabileceği tahminimizi koruyoruz. TCMB’nin bu yönde henüz bir sinyal vermemiş olması nedeniyle olası ilk indirim için nisan toplantısından ziyade 12 Haziran toplantısına yönelik olasılığın arttığını değerlendiriyoruz.

2 Nisan 2019 Salı

Bilançosu en güçlü şirketler

Banka kârlarında ise daralmanın sürmesi, yüksek faiz nedeniyle borcu yüksek şirketlerin finansman giderlerinin artması öngörülüyor. BİST-100’deki olası düşüşlerde ise seçici hisselerde alım öneriliyor. Burada da temettü verimliliği yüksek hisseler, ihracatı yüksek, borcu olmayan ya da makul seviyede borcu olan şirketler öne çıkıyor.

Önceki hafta 26 Şubat’ta 105.082’ye kadar yükselen, böylece yılbaşından bugüne kadarki en yüksek seviyesini gören BİST-100 Endeksi, geçen hafta 103.000105.000 bandında hareketini sürdürse de hafta sonuna doğru gün içi hareketlerde 101.000’lere kadar geriledi.

Endeks için 103.000’in kritik geçiş noktası olduğu, bunun altına geçilmesi halinde hedge yapılması gerektiği ifade ediliyor. 104.000-105.150 üzerindeki kapanış durumunda kısa periyotta iyimserlikten bahsedilebileceği, aksi durumda 101.200-99.500 bandına geri çekilme yaşanabileceği de kaydediliyor.

SON ÇEYREK BİLANÇOLARI
Piyasalara yönelik görüşler böyleyken borsada 2018 yılı bilanço döneminin sonuna yaklaşıldı. Biz de bankalar ile finans dışı şirketlerin bilançolarını analiz ettik. Bilançolara ilişkin öngörüler ile sonuçları karşılaştırdığımız çalışmamızda, daha ayrıntılı analiz için 2018 yıl sonu bilançolarını 7 Mart akşamına kadar göndermiş finans dışı sanayi şirketlerini baz aldık.

Tablomuzda 2017’de ve 2018’de şirketlerin bilançolarında satış geliri FVAÖK ve net kârı dikkate aldık. 100 milyon TL’nin altında satış geliri olan şirketler ile esas faaliyet zararı ve net zarar açıklayan ve bu iki rasyoda 3 milyon TL’nin altında rakam açıklayan şirketleri çalışmamızın dışında tuttuk. Her üç rasyoda da Desa Deri ile Ege Endüstri sıralamaya girdi.

Diğer rasyoları da bu kriterlere göre değerlendirdik. FVAÖK ile kâr marjı en yüksek şirketler listesinde ortak olarak Koza Altın, Koza Madencilik, TAV, Ege Endüstri, Hektaş, Orge Enerji, İskenderun Demir Çelik, T. Tuborg, Erdemir, Konfrut Gıda ve Soda Sanayii yer aldı.

Ege Seramik ise fiyat/kazanç (F/K), piyasa değeri/defter değeri (PD/DD), FD/FVAÖK ve FD/satışlar rasyolarının her birinde sıralamaya giren tek şirket oldu.

SANAYİDE TAHMİNLER NASILDI?
Ak Yatırım, finans dışı şirketlerin son çeyrekte net kârlarında yıllık yüzde 81,2 büyüme, çeyreklik bazda yüzde 23 daralma öngörüyordu. Bu şirketlerin toplam cirosunun yıllık yüzde 38,2 büyüdüğü, çeyreklik bazda yüzde 8,4 küçüldüğü tahmininde bulunan Ak Yatırım, FVAÖK’ün yıllık yüzde 37 artarken çeyreklik bazda yüzde 39,4 daralacağı beklentisini paylaşmıştı.

Ciro ile FVAÖK’teki bu volatilitenin kur hareketlerinden kaynaklandığını söyleyen Ak Yatırım’a göre, büyük finans dışı şirketlerin çoğunda döviz bazlı ciro olduğu için TL’nin yıllık bazda dolara ve Euro’ya karşı değer kaybetmesiyle ciro ile FVAÖK’te büyümeler desteklendi. Ancak çeyreklik bazda TL’nin dövize karşı değer kazanmasıyla ciro ile FVAÖK’te daralmalar oldu.

İş Yatırım’ın tahmini ise ekonomideki daralma ve üçüncü çeyrekteki stok etkisinin terse dönmesi nedeniyle banka dışı şirketlerin satış ile faaliyet kârlılığında önceki çeyreğe göre daralma olacağı yönündeydi. İş Yatırım, uluslararası ticari mal üreten veya hizmet veren şirketlerin FVAÖK artışının borsa geneline göre güçlü devam etmesini bekliyordu.

HANGİ ŞİRKETLER KÂRINI ARTIRDI?
Peki, sonuçlar nasıl geldi? GCM Yatırım, takibindeki hisselerden 2017 son çeyrek ile 2018 son çeyrek arasında kârını en çok artıran beş şirketi, TAV (yüzde 445,3), Kardemir (yüzde 361,5), Turkcell (yüzde 300,2), Tüpraş (yüzde 258), Arçelik (yüzde 211,6) olarak sıralıyor.

Koza Madencilik, Tekfen Holding, BİM ile Koç Holding’in de kârını yüzde 50 ve üzeri artırdığına dikkat çekiliyor. GCM Yatırım’ın takibindeki hisseler arasında net kârını 2017 son çeyreğe göre en çok düşüren beş şirket ise Soda Sanayii, Sabancı Holding, Halkbank, Garanti, T. Şişecam oldu.

Doğan Holding, Pegasus, Şok Marketler, Petkim, Türk Hava Yolları (THY) ve Enerjisa’nın son çeyrekte zarar açıkladığı, Türk Telekom’un (TT) 2017 son çeyrekte 113,4 milyon TL zarardan sonra 2018 son çeyrekte 2,2 milyar TL kâr elde ettiği belirtiliyor.

POZİTİF AYRIŞANLAR
GCM Yatırım, kârlılıkta beklentilerden en pozitif ayrışan şirketlerin TAV ile İş Bankası olduğu bilgisini veriyor. Koç Holding, Erdemir, Soda Sanayii, Yapı Kredi Bankası (YKB), Tekfen Holding, BİM, T. Şişecam, Tüpraş ile TT’nin kârlarının yukarı yönlü sürpriz yaptığını da gözlemliyor.

Son çeyrekte 139 milyon TL net kâr açıklaması beklenirken 16,6 milyon TL zarar açıklayarak en negatif sürprizi yapan şirket ise Enerjisa oldu. Petkim, 55 milyon TL kâr beklenirken son çeyrekte 43,8 milyon TL net zarar açıkladı.

THY, son çeyrekteki 44,5 milyon TL kâr beklentisine karşın 38 milyon TL net zarar elde etti. Sabancı Holding, Aselsan ile Koza Altın’ın kârları da piyasa beklentisinin altında kaldı.

DİKKAT ÇEKEN ETKENLER
2018’in üçüncü çeyreği, kur dalgalanmalarının en yoğun yaşandığı dönemdi. Merkez Bankası’nın verilerine göre, 2018’in üçüncü çeyreğine dolar kuru 4,63 TL’den, Euro kuru 5,39 TL’den başladı. Bu çeyreği dolar/TL 6,00’dan Euro/TL 6,96’dan kapattı.

Ancak 2018 Ağustos’ta dolar/ TL 7,00’leri, Euro/TL de 8,00’leri test etti. 2018 son çeyrekte ise kurdaki dalgalanmalar kısmen kontrol altına alındı. 2018’i dolar/TL 5,29’dan, Euro/TL 6,05’ten tamamladı. Kurdaki bu değişimler 2018 yıl sonu bilançolarına da yansıdı.

Global Menkul Değerler Stratejisti Rıdvan Baştürk, 2018 ikinci yarıda başlayan iç talepteki daralma ile ekonomik yavaşlamanın, büyümeye hassasiyeti olan ve iç talebe bağlı sektör ve şirketleri olumsuz etkilediğini söylüyor.

Baştürk, üçüncü çeyrekte TL’deki değer kayıplarının döviz yükümlülüğü olan şirketleri olumsuz, ihracatçı şirketleri olumlu etkilediğini kaydediyor. Üçüncü çeyrekte bilançolardaki kur kaynaklı hasarların TL’deki kazanımlarla son çeyrekte telafi edildiğine de değiniyor.

Rıdvan Baştürk, “İç talebi canlandırmak için verilen teşvikler sınırlı da olsa bilançoları destekledi” diyor. Baştürk, savunma sanayi şirketlerinin teslimlerini genelde son çeyrekte gerçekleştirmesiyle pozitif ayrıştığına da dikkat çekiyor.

MALİYETLER AZALDI
2018 son çeyrekte Brent petrol fiyatlarında düşüşler görüldü. Ahlatcı Yatırım’ın kıdemli analisti Muammer Demir, bu düşüşe ek olarak elektrik ve doğalgaz indirimleriyle şirket maliyetlerinin bir miktar düştüğünü söylüyor.

Bunun da operasyonel performansa katkı yaptığını düşünüyor. Demir, takibindeki şirketlerin FVAÖK ile cirolarında artışların sürdüğünü, üçüncü çeyrekteki finansal dalgalanma ve azalan iç taleple 2017’ye göre net kârlarda artışların bazı sektörlerde beklentilerin altında kaldığını belirtiyor.

Ege Endüstri, Anadolu Cam, Erdemir, Kartonsan, Koç Holding, TAV, TT, Tekfen Holding, Trakya Cam ve Orge Enerji Elektrik, Muammer Demir’in bilançosunu en beğendiği şirketleri oluşturuyor.

İLK ÇEYREKTE NE OLUR?
2019 yılı ilk çeyrek sanayi bilançoları için ise TL’nin performansı, toplam satışlar içinde yurtdışı satışların oranı, yaklaşan seçim süreci, azalan iç talep, yurtiçi ve yurtdışında öngörülen/ öngörülmeyen riskler ve haber akışları başlıca faktörler olacak. Muammer Demir, ilk çeyrekte mevsim koşullarının etkisiyle gıda, ulaştırma, ilaç-sağlık, telekom ve holding sektörlerinin ön plana çıkacağını öngörüyor.

İlk çeyrekte TL nispeten yataydı. Ancak Rıdvan Baştürk, seçimlere doğru oluşabilecek yukarı yönde hareket riskine değiniyor ve böyle bir durumun döviz açığı olan şirketleri olumsuz, ihracatçı şirketleri olumlu etkileyeceğini kaydediyor. İç talebin ilk çeyrekte de zayıf seyretmesi nedeniyle, Baştürk, iç talebe yönelik satış yapan şirketlerin gelirlerinde azalma bekliyor.

BANKALARDA NE ÖNGÖRÜLÜYORDU?
Sanayi şirketleri tarafında son güncel durum bu şekildeyken bankalardaki beklentiler ile sonuçlara da değinmek gerekiyor. Şeker Yatırım’ın kıdemli bankacılık analisti Sevgi Onur, Akbank, Albaraka, İş, Garanti, Halkbank, TSKB, Vakıfbank ve YKB’nin 2018 son çeyrek toplam kârlılığında çeyreklik yüzde 17,1, yıllık yüzde 13,8 daralma tahmin ediyordu.

Kredi/mevduat makası ile düzeltilmiş net faiz marjında daralma bekleyen Onur, net ücret ve komisyon gelirlerinde güçlü performans, takipteki krediler ras-yosunda artış öngörüyordu.

KREDİ HIZI YAVAŞLADI
Bankalarda sonuçların beklentiler dâhilinde geldiği söylenebilir. Akbank, Garanti ve Halk-bank’ın 2018 son çeyrekte net kârları 2017 son çeyreğe göre sırasıyla yüzde 31,1, yüzde 37,5 ve yüzde 55,7 geriledi.

İş C, Vakıfbank, YKB ve TSKB’nin kârları sırasıyla yüzde 82,2, yüzde 15,9, yüzde 22,9 ve yüzde 18,5 arttı. Akbank, İş, Vakıfbank ve YKB’nin beklentilerin üzerinde, Garanti, Halkbank ve TSKB’nin beklentiler paralelinde net kâr açıkladığı belirtiliyor.

GCM Yatırım Ekonomisti Enver Erkan, yüksek mevduat maliyetlerine karşılık kredi faizlerinin talebin düşük kalmasına neden olduğuna değiniyor. Erkan, bankaların düşük kredi/yüksek mevduat büyümesi temasından olumsuz etkilendiğini ve takipteki kredilerde artan risklere yönelik daha fazla karşılık ayırmak zorunda kaldıklarını kaydediyor.

Kârlardaki daralmanın nedeninin de bu olduğunu söylüyor. Enver Erkan, 2018’de net ücret ve komisyon gelirleri ile yukarı revize edilmiş enflasyon beklentileri çerçevesinde TÜFE’ye endeksli menkul kıymet getirilerinin bilançoları pozitif etkilediği bilgisini de aktarıyor.

ENFLASYON DÜŞMELİ!
Bankalarda 2018’de sorunlu görünüm sergileyen kredilerdeki büyümede gerçek toparlanma için enflasyonda düşüş ve faiz oranlarında normalleşme gerektiğine dikkat çekiliyor. Bunun için de 2019’un ikinci yarısına işaret ediliyor.

Merkez Bankası’nın sıkı para politikasına devam etmesinin ve piyasa normalleri üzerinde gevşemeye gitmemesinin ilk çeyreğe yönelik tahminlerde muhafazakâr kalınmasına neden olduğu görülüyor.

Genel kanı, yüksek TL maliyetlerine karşılık kredi büyümesi yavaş kaldığından banka kârlarının özellikle ilk yarıda baskılanmaya devam edeceği yönünde. Bankalarda durumun iyileşmesi için gerekli şartlar ise makroekonomik istikrar, enflasyon, TL maliyetler ile kredi faizlerinde düşüş olarak sıralanıyor.

NET KÂRLAR DARALABİLİR
Geçen hafta açıklanan bankacılık sektörünün ocak ayı kârlılık rakamları da bu beklentileri doğrular nitelikte. Ocak 2019’da sektörün net kârı aylık yüzde 13 artış ancak yıllık yüzde 29 düşüşle 3,2 milyar TL, öz sermaye kârlılık oranı yüzde 9,1 oldu. Net faiz geliri aylık yüzde 4,9’dan yüzde 3,5’e geriledi.

TL ve döviz cinsi kredi-mevduat faiz farkı yüzde 0,6 ve yüzde3,4’te sabit kalırken, TÜFE’ye endeksli getirilerin etkisiyle TL menkul kıymet getirileri geriledi.

Yatırım Finansman Araştırma Müdürü Serhan Gök, son çeyrekte kârlılığın göreceli yüksek seyretmesinin üç nedeni olan TÜFE endeksli getiriler, düşük faaliyet giderleri ve komisyon gelirlerindeki yüksek büyümenin 2019’da sektör kârlılığına aynı katkıyı sağlamayabileceği görüşünde.

Gök, düşük kredi büyümesi ve yüksek fonlama maliyetleri baskısında olan kredi-mevduat faiz farklarıyla, bankaların net faiz marjında daralma öngörüyor. Serhan Gök’e göre, faaliyet giderlerindeki artış ve komisyon gelirleri büyümesindeki düşüş ilk çeyrekte net kâr ile öz kaynak kârlılığını düşürebilir.

Gök, risk maliyetinde daralma, TL mevduat maliyetinde düşüş ve TL kredi-mevduat faiz farkını artıran kredi hacimlerinde artış gerçekleşene kadar öz kaynak kârlılığında tek haneli rakamlar bekliyor.

ALIM YAPILMALI MI?
Bilançolara yönelik tablo böyle. Bu süreçte mevcut seviyelerden sanayi ve/veya banka hissesi alımı yapılmalı mı? Faizlerin yüksek seyrettiği bir dönemdeyiz. Geçen hafta Merkez Bankası para politikası faizini yüzde 24’te sabit tuttu.

Global Menkul’den Rıdvan Baştürk, öncü verilerde iç talebin canlandığına yönelik henüz net sinyal görmediğini belirtiyor. “Hissede spesifik seçimleri öne çıkarıyoruz” diyen Baştürk, yüksek temettü potansiyeli olan ve yüksek temettü verimliliğine sahip şirketlerin ön planda kalabileceğini, bu hisselerin endeksteki olası volatiliteye rağmen tutunabileceğini kaydediyor.

Mesela Erdemir’in iç talebe olan duyarlılığı nedeniyle zayıf görünüm sergilese de yüksek temettü verimliliği nedeniyle dirençli kalabileceğini ifade ediyor ve hissenin temettü verimliliğinin yüzde 15 olduğunu söylüyor. Tüp-raş’ın da yüzde 10’dan fazla temettü verimliliğiyle öne çıktığını aktarıyor.

Gedik Yatırım, BİST-100 Endeksi’ndeki olası düşüşlerde seçici hisselerde alım öneriyor. Gedik Yatırım’ın model portföyünde Tofaş Oto, Migros, Bizim Toptan, TT ve Tekfen Holding yer alıyor. Ak Yatırım ise Aselsan, Ford Otosan, Garanti, Koza Altın, Mavi Giyim, Pegasus, Selçuk Ecza Deposu ve Vakıfbank’a en çok beğendiği hisseler arasında yer veriyor.

PORTFÖYLER GÜNCELLENİYOR
Ahlatcı Yatırım’da Muammer Demir, yatırımcıların uzun vadeli yatırım stratejisiyle hareket etmesi gerektiği kanaatinde. Demir, “Yılbaşından bu yana banka ve sanayi endekslerinin ana endeksin daha üzerinde getiri elde ettiği görülüyor” diyor. Ahlatcı Yatırım, Petkim, Tüpraş, Halkbank, Vakıfbank, YKB ve Erdemir’i beğeniyor.

Yatırım Finansman’ın geçen hafta güncel-lediği model portföyünde Pegasus, Trakya Cam, Tüpraş, Migros, Koza Altın, Coca Cola İçecek (CCI), YKB, TT ve Vakıfbank var. Yatırım Finansman’dan Serhan Gök, portföye Pegasus ile Trakya Cam’ı eklerken Soda Sanayii ile Oto-kar’ı portföyden çıkardıklarını kaydediyor.

Gök, güçlü gelen son çeyrek performansın Pegasus için pozitif olduğunu düşünüyor. Sabiha Gök-çen’in önümüzdeki yıllardaki kapasite artışı ile şirketin filosundaki büyümenin olumlu etkilerini de uzun vadede pozitif unsurlar olarak görüyor.

Trakya Cam’ın yurtdışındaki faaliyetlerini artıracağını öngören Serhan Gök, “Monfredonia’daki (İtalya) ve HNG Glass’taki (Hindistan) kalan yüzde 50 hissenin satın alınması şirketin uluslararası faaliyetlerinde yaratacağı sinerji için önemli bileşenler” diyor.

ALİ KERİM AKKOYUNLU / GEDİK YATIRIM ARAŞTIRMA DİREKTÖRÜ
“UCUZ ŞİRKETLERDE ALIM FIRSATLARI OLABİLİR”
TL DESTEK OLDU
2018 bilançolarında TL’nin güçlenmesiyle kur farkı giderlerinin azalması ve net kâra destek olması, zayıf talep ve cirolar, üçüncü çeyrekte yükselen enflasyon ve kazanılan stok kârlarıyla desteklenen marjların son çeyrekte normalleşmesi, yani marjlarda hafif düşüş öne çıktı. Bankalar özelinde ise oldukça yüksek negatif çekirdek makas marjlarının yüksek enflasyon ve enflasyona endeksli bonolarla karşılanması dikkat çekti.

PETROL VE TELEKOM
2018’de çeyreklik kârlarda öne çıkan sektörlerden biri Tüpraş’ın liderliğinde petrol sektörü oldu. Tüpraş stok kârlılığını artırdı, bakım ile onarım duruşları ve global marjlardaki düşüşle Petkim’in kârı beklentinin altında kaldı. Dayanıklı tüketim ve otomotiv, TL’nin güçlü seyrinden dolayı talepte değil marjlarda güçlü seyretti. Telekom, TL’deki toparlanma ve kur farkı giderlerinin azalmasından dolayı kârlılığını artırdı. Gıda perakendeciliğinde satışlardaki sağlıklı seyir sürdü. Madencilik sektörü Koza Altın liderliğinde beklentilerin gerisinde kaldı.

SATICILI SEYİR
BİST-100, seçim dönemi belirsizliğinden dolayı mart ayı boyunca yatay ve satıcılı bir trend oluşturabilir. Bu trend kaliteli ve ucuz şirketlerde alım fırsatları yaratabilir. Şu aşamada azalan global kârlılık trendinden dolayı demir-çelik sektörünü yatırımcılara önermiyoruz.

TUNCAY TURŞUCU / İNTEGRAL YATIRIM ARAŞTIRMA DİREKTÖRÜ
“İHRACATÇI VE BORCU OLMAYAN ŞİRKETLERE BAKILMALI”
KÂR MARJLARI DÜŞTÜ
2018 son çeyrek bilançolarında kur hareketi kaynaklı stok maliyetlerinin artması nedeniyle kâr marjlarında düşüşler görüldü. Ancak bu durumun geçici olduğu söylenebilir. Gelecek çeyreklerde kârlılık dengelenecek. Satış gelirlerinde ise hafif düşüşler görülüyor. Döviz borcu yüksek veya döviz fazlası yüksek şirketlerde kur farkı gelir/ gider kaynaklı aşırı oynamalar var.

YÜKSEK İHRACAT-DENGELİ BORÇ
Tekfen, Hektaş, Arçelik ve Vestel’in bilançosunu güçlü bulunuyoruz. Bu durumda bu şirketlerin satış gelirlerinin güçlü olması, kârlarının diğer etkenlerden fazla etkilenmemesi etkili oldu. Yüksek ihracat yapan şirketlere ek olarak döviz borcu dengeli olan şirketlerin görünümlerinin de daha dayanıklı olduğunu gözlemledik.

ZAYIF İÇ TALEBE DİKKAT
2019 ilk çeyrekte, faizlerin yüksek olmasından dolayı borcu yüksek şirketlerde yüksek finansman giderleri görüleceğini tahmin ediyoruz. Tamamen yurtiçine satış yapan şirketler zayıf iç taleple zayıf bir süreç geçirebilir. Bu noktada yatırımcıların ihracatı yüksek, borcu olmayan ya da makul seviyede borcu olan şirketleri mercek altına almalarını tavsiye ediyoruz.


CEREN ORAL
coral@ekonomist.com.tr

31 Mart 2019 Pazar

Taksit taksit ödeyin

BU yıl da önce kira gelir vergisinin ardından emlak vergisinin ödeme tarihi geldi çattı. Mart ayının son gününe kadar gelir vergisi ük taksitini ödemek zorunda olan mükellefler mayıs ayının son gününe kadar da emlak vergisi ilk taksitini ödemekle yükümlü.

Tabii bankalar da her yıl olduğu gibi bu yıl da emlak ve kira gelir vergisi ödeyecek müşterilerine çeşitli kolaylıklar sağlıyor, öncelikle şunu hatırlatalım, peşin ödeme yapmak isteyenler neredeyse tüm bankaların şubeleri ve ATM’lerinden bu ödemelerini gerçekleştirebiliyor. Bunun dışında belli başlı bankalar müşterilerine internet ve mobil bankacılık üzerinden banka ve kredi kartlan ile ödeme imkanı sağlıyor.

Burada ufak bir hatırlatma yapalım. Emlak vergi ödemelerini bağlı bulunduğunuz belediyenin internet sitesinden yine bankanıza ait kartlarla ve taksitle ödeyebiliyorsunuz. Kira gelir verginizi ise, Gelir idaresi Başkanlığının internet sitesi olan www.gib.gov.tr üzerinden yine cebinizdeki bankanın kredi kartları ile ödeyebiliyorsunuz. Bu adreslere bankanızın internet sitesi üzerinden de ulaşabiliyorsunuz.

İKİ YA DA ÜÇ TAKSİT İMKANI

Vergilerinin ilk veya ikinci taksitini banka kartı veya kredi kartı ile internet ortamında ödemek isteyenler öncelikle taksit imkanına kavuşuyor. Bankalar ağırlıklı iki, bazıları ise üçe varan taksitler yapıyor. Üstelik vergi ödemeleri için ek bir ücret talep etmedikleri gibi taksitlendirme için de faiz, ücret, komisyon adı altında herhangi bir ücret talep etmiyorlar.

Bu arada bazı bankalar vergi ödemelerinde belli tutarın üzerinde ödeme yapanlara küçük tutarda da olsa indirim yapmaya başladı, örneğin, Garanti Bankası bu yıl 300 TL ve üzerinde Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ödemesi yapan müşterilerine 30 TL indirim yaptı. Albaraka Türk ise bankanın kartlarıyla vergi ödemelerini yapan müşterilerini farklı markalarla yaptığı işbirlikleri kapsamında indirim kampanyalarına dahil etti.

Öte yandan bir uyarımız var. Kira gelir vergisi ilk taksitinizi 31 Mart tarihine kadar ödemeniz gerekiyor. Emlak vergisi ödemeleri ise 1 Martta başladı, 31 Mayıs’a kadar tamamlanacak. İkinci taksitlerin ise kira gelir vergisinde 31 Temmuz, emlak vergisinde ise 29 Kasım’a kadar ödenmesi şart. Bu arada çevre temizlik vergisi ise emlak vergi ödemeleriyle aynı tarihlerde aynı kanalları kullanarak aynı anda ödenebiliyor. Şimdiden uyaralım, süresinde yapılmayan vergi ödemeleri için aylık yüzde 2.00 oranında gecikme faizi uygulanıyor.

AKBANK
KİRA VERGİSİNE ÜÇ TAKSİT

Akbank 7 Mart-1 Nisan 2019 tarihleri arasında geçerli olan Kira Gelir Vergisi ödemelerinde müşterilerine üç taksit imkanı sunuyor. Bu kampanya dışında dönemsel olarak yeni kampanyalar da düzenlediklerini söyleyen Akbank Perakende Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, “Kira gelir vergisi ödemelerinde sunduğumuz üç taksit kampanyamızda alt ve üst limit kriterimiz bulunmuyor. Müşterilerimize Akbank kredi kartlarımızla Gib.gov.tr üzerinden yaptıkları kira gelir vergisi ödemelerinde herhangi bir ücret de ödemiyor” dedi.

Banka, bireysel ve kurumsal internet şubesi üzerinden yapılan ödemelerde üç taksit seçeneğini seçmeli olarak sunuyor. Ödeme sırasında taksit seçeneği seçilmesi halinde ödemeler üç eşit taksite bölünüyor.


GARANTİ BANKASI
GARANTİPAY'E ÜÇ TAKSİT

Garanti Ödeme Sistemleri A.Ş. (GÖSAŞ) yılda iki dönem gerçekleşen kira geliri ve emlak vergisi ödemeleri için taksit kampanyaları düzenliyor. Mayıs ve kasım aylarında gerçekleşen emlak vergisi ödemeleri için müşterilerine iki taksit imkanı sunan GÖSAŞ, mart ve temmuz aylarında gerçekleşen kira geliri vergisi ödemeleri için de yine iki taksit imkanı sağlıyor. Ancak kira geliri vergisi ödemek isteyenler Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesi Gib.gov.tr’de ödeme seçeneklerinden kredi kartını seçip kart bilgileri girerek kira geliri vergisi ödemelerine ücretsiz iki taksit uygulatabiliyor. Ayrıca yine gelir vergisi ödemelerinde Gib.gov.tr’deki ödeme seçeneklerinden, mobil ödeme altında GarantiPay seçilip kart bilgileri girmeden yapılan ödemelere ise ücretsiz üç taksit yapılıyor.

GÖSAŞ yıl içinde yapılan motorlu taşıtlar vergisi (MTV) ve kira geliri vergisi ödemeleri için herhangi bir alt veya üst sınır uygulamıyor. Buna karşın emlak vergisi ödemelerinde 100 TL ve üzeri ödemeler kampanya dahilinde taksitlendiriliyor. Firma, MTV ödemelerinde müşterilerine çeşitli firmalardan dönemsel fırsatlar da sunuyor, örneğin, ocak ayındaki MTV kampanyasında taksit fırsatına ek olarak IIepsiburada.com ve Hepsiburada mobil uygulamasından 300 TL ve üzerinde yapılan alışverişlerde geçerli 30 TL indirim ayrıcalığı için kod kazandılar.


ALBARAKA TURK

İNDİRİM İMKANI VAR

Albaraka Türk müşterilerinin vergi ödemelerini, şubelerinin yanı sıra internet şube, mobil, ATM’ler ve Alo Albaraka kanalıyla gerçekleştiriyor. Bunun yanı sıra banka Gelirler İdaresi Başkanlığının internet sitesi olan www.gib.gov.tr üzerinden de Albaraka Türk kredi kartları ile vergi ödemelerinin gerçekleştirilmesini sağlıyor. Vergi türlerine ve dönemlerine göre değişik dönemlerde taksitlendirme kampanyaları yaptıkları bilgisini veren Albaraka Türk, söz konusu taksit kampanyalarının vade farksız olarak gerçekleştiğini aynı zamanda banka müşterilerine herhangi ekstra bir maliyet yansıtmadıklarını vurguluyor. Vergi türlerine göre farklı taksit uygulamaları bulunduğunu hatırlatan banka yetkilileri kampanyaları hakkında ise şu bilgiyi veriyor;

“Örneğin Ocak 2019’da yaptığımız motorlu taşıtlar vergisi kampanyasında gerçek ve tüzel tüm müşterilerimize herhangi bir komisyon vs. uygulaması olmadan iki taksit imkanı sunduk. Kira gelir vergisi ödemelerinde Gelirler İdaresi’nin sitesinden bütün müşterilerimize 100 TL üzeri ödemelerde iki taksit imkanı sağlıyoruz.”

Banka taksitlendirmenin dışında müşterilerine indirim fırsatları da sunuyor. Bu kapsamda farklı markalarla işbirlikleri yapan Albaraka Türk, vergi ödemesi yapan müşterilerinin indirim kampanyalarından faydalanmasını sağlıyor.

İŞ BANKASI
250 TL ÜZERİNE ÜÇ TAKSİT

İş Bankası Maximum Mobil uygulaması ile vergi ödemelerine de aracılık ediyor. Banka, Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinden kira geliri, MTV gibi vergi ödemelerini yapmak isteyen müşterilerine “Maximum Mobil ile öde” üzerinden hizmet veriyor. Sadece cep telefonu numarası girilerek tamamlanan “Mağmum Mobil ile Öde” seçeneği sayesinde vergi ödemelerinin kredi kartı bilgisi paylaşmaya gerek kalmadan hızlı ve güvenli ödeme imkanı sunduğuna dikkat çeken İş Bankası, uygulama hakkında şu bilgiyi veriyor:

“31 Mart 2019 tarihine kadar Gib.gov.tr üstünden ‘Maximum Mobil ile Öde’ seçeneği ile gerçekleştirilen 250 TL ve üzeri kira geliri vergisi (GMSİ) ödemelerinde üç taksit imkanı sunuyoruz. Bankamız Maxi-mum Kart kullanıcıları 250 TL ve üstü GMSİ ödemelerinde Gib.gov.tr üstünden ‘Maximum Mobil ile Öde’ seçeneği ile herhangi bir ek ücret ödemeden, peşin, iki ya da üç taksit tercihlerini kullanabiliyor. Dileyenler İnternet Şubesi’nden de taksitli olarak kira geliri vergisi ödemesini gerçekleştirebiliyor.”

İş Bankası vergi ödemelerinde taksit alt limit uygulamasını, ödenecek verginin türüne göre belirliyor. Vergi ödemelerinde taksit kampanyası düzenlenmediği dönemlerde ise Maximum Kart ile peşin ödeme yapanlara belli bir komisyon karşılığında dokuza kadar taksitlendirme yapılıyor. İş Bankası müşterileri vergi türlerine göre ödemelerini ayrıca İşCep ya da İnternet Şubesi’nden de yapabiliyor.

VAKIFBANK
KİRA GELİRİNE İKİ TAKSİT

Vakıfbank Worldcard ile 12-31 Mart tarihleri arasında www.gib. gov.tr adresinden kira gelir vergisi ödeyenlere ücretsiz iki taksit imkanı sunuyor. Taksitlendirme işlemi için herhangi bir ücret veya komisyon almayan banka, vergi ödeme işleminin taksitlendirilebilmesi içinse işlem tarihinden en az bir gün sonra başvuru yapılması gerektiğini vurguluyor. Banka İnternet Bankacılığı ve Mobil Bankacılık üzerinden veya 08502220724 Telefon Bankacılığı aranarak, taksit talebinin iletilmesi gerektiğini vurguluyor.