31 Ağustos 2019 Cumartesi

Nestle, Kurukahveci Mehmet Efendi'ye talip

Biri tam 148 yıllık dev çınar.

OsmanlI'dan günümüze gelen nadir şirketlerimizden.

Sürdürülebilirlik konusunda başucu kitabı olabilecek bir hikayenin sahibi.

Bir ürüne neredeyse adını veren markamız.

Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları'ndan söz ediyoruz.

Mehmet Efendi, çiğ çekirdek kahveyi kavurup dibeklerde ögütürmüş. Babasından aldığı işi dönüştürerek adeta sektöründe yeni bir dönem başlatmış. Şirketin tescil tarihi 1871. Ancak Mehmet Efendi babasından işi daha eski tarihlerde devralmış. Bugün tam 50 ülkede ürünleri satılan Mehmet Efendi birçok mekanda kahve pişirme sistemi olarak da anılıyor. OsmanlI'da kahvehanelerin ilk açıldığı yer olan Tahtakale'de başlayan hikaye hala aynı noktada devam ediyor. Ailenin bugünkü temsilcileri işin devamını sağlıyor.

Yine aynı tarihlerde Henri Nestle'nin (1866) bir bebeğin hayatının kurtarılmasıyla başlayan hikayesi Nestle'yi ortaya çıkarmış. Süt içerikli bebek maması zaman içinde dünyanın dört bir yanında (19 ülkede 500 fabrika ve 2 bin marka) ürünleri satılan gıda devine dönüştü.

Öğrendiğimize göre, bu iki ünlü markanın yolları kısa süre önce kesişmiş. Geçmişte birkaç kez Mehmet Efendi'ye taliplerin olduğunu duymuştuk. Ancak ailenin firmayı satmama yönündeki kararlılığını da biliyoruz. Gelen tüm teklifleri geri çeviren firmanın sahiplerinin kapısını bu sefer Nestle'nin çaldığını duyduk. Dünya gıda devinin, Türk Kahvesi ile özdeşleşen Mehmet Efendi Mahdumları için kesenin ağzını açmış. Bakalım bu kez masadan nasıl bir sonuç çıkacak? Bir tarafta geçmişte gelen tüm teklifleri neredeyse dinlemeden reddeden Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumları, diğer tarafta ise dünyanın önde gelen gıda üreticisi Nestle var...

48.4 milyar dolar kredi

TÜRK Eximbank, 2019 yılında 48.4 milyar dolar finansman desteği sağlayacak. TL kredi desteğinin kapsamını genişleterek TL ile ihracat yapan tüm ihracatçılara sunacak olan Türk Eximbank, bir anlamda yerel para ile ticareti teşvik cdccek. Banka, 2019’da tarım sektörüne yönelik finansman desteğini sürdürecek, diğer finansman desteklerinin hacmini artıracak. Alacak sigortası poliçeleri asli teminat unsuru olarak kabul edilerek ihracatçı firmaların yurtiçi veya yurtdışı vadeli alacaklarının iskonto edilmesi yaygınlaştırılarak, ihracatçıların ticari banka mektuplarına olan ihtiyaçları azaltılacak. 2019 yılında “Teminat Mektubu Programı” ile “İşletme Sermayesi Garanti Programı” adıyla iki yeni garanti programı Türk Eximbank tarafından hayata geçirilecek.

“Teminat Mektubu Programı” kapsamında yurtdışına yönelik müteahhitlik ve diğer işleri üstlenen Türk firmalarına ihtiyaç duyacakları geçici, kesin ve avans teminat mektubu sağlanacak. “İşletme Sermayesi Garanti Programı” ile ihracatçıların sevk öncesi ve sevk sonrası dönemde ihracat işlemlerine ilişkin işletme sermayesi ihtiyaçlarının karşılanması için ticari bankalardan temin edecekleri nakdi kredilere Türk Eximbank tarafından garanti verilecek. İhracatçı firmaların işletme sermayesi ihtiyacı karşılanacak ve kredi limit imkanları artırılacak. İki yeni program ile ihracatçıların ve yurtdışında faaliyet gösteren müteahhitlerin Eximbank garantisi ile finansmana ulaşmalarına katkı sağlanacak.

Reel piyasalara taksit morali

BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumırnun (BDDK) Kasım ayı sonunda cep telefonu, tablet ve bilgisayar alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vadesini düzenleyen hava yolları, seyahat acenteleri ve konaklamayla ilgili yurtiçine ilişkin harcamalarda taksit sınırım altı aydan dokuz aya çıkaran bir yönetmelik yayınlamıştı. Bu kararla birçok sektörde kredi kartına getirilen taksit sınırlaması gevşetildi ve taksit sayısı artırıldı. Ekonomideki çarkların daha iyi dönmesi için sürekli tedbirler alan ekonomi yönetiminin bu kararı sonrasında birçok sektörde olumlu gelişmeler yaşandı. Bu yönetmeliğe Ocak başında bir yenisi daha eklenerek 3 bin TL’nin altında fiyata sahip televizyonlarda da taksit miktarı üçten dokuza çıkarıldı. Böylece elektronik cihaz, cep telefonu, televizyon, turizm ve seyahat harcamaları başta olmak üzere bir dizi sektörde taksitli alışverişin önü açıldı.

Biz de bu yönetmeliğin piyasalara etkisi nasıl oldu, alışverişlere canlılık getirdi mi sorusunun peşine düştük. Çeşitli sektörlerin önde gelen isimlerine ulaşarak taksit imkanının yansımalarını sorduk. Turizmden elektroniğe, televizyondan cep telefonuna birçok sektör ve ürünün nabzını tuttuk. Yaptığımız araştırmada taksitli alışveriş imkanının tüketici davranışlarını doğrudan etkilediğini gözlemledik. Bazı segmentlerde satışların yüzde 30’un üzerinde artacağını öğrendik. Televizyon satışlarında yüzde 25’in üzerinde artışlar beklenirken, tam da erken rezervasyonun yaşandığı bu dönemde taksit imkanının artmasının turizm sektörüne olumlu yansıyacağının haberlerini aldık.

Havalimanında hangi teknolojiler var?

■    Dünyanın ilk sanal kulesi: Bilişim merkezi bölümünde olan bu "sanal kule", 8 tanesi yüz megapiksellik olmak üzere

17 adet süper mega kamera sayesinde uçuş platformu ve pistlerin görüntülerini kör (curve ) bir ekrana yansıtıyor. Kameralar, piste iner inmez uçağın kayıt numaralarını ve ilgili diğer tüm bilgileri bu ekrana yansıtıyor. 7/24 çalışacak bu sanal kule, Atatürk Havalimanı'ndaki telsiz ve dürbünlü dönemi sona erdiriyor.

■    Yüz Tanıma ve Biyometrik Geçiş: Türkiye'de ilk kez bir havalimanında uygulanacak yüz tanıma teknolojisinin yanısıra biyometrik geçiş sayesinde “dijital geçiş" yapılacak. Yolcu, yurtdışına çıkış pulu satın aldıktan sonra bavulunu bir noktaya kendisi teslim edip, bagaj etiketini yapıştıracak ve takibini mobil uygulamadan yapabilecek. Güvenlikten geçtikten sonra parmak izini okutacak ve kameralar, çipli pasaporttaki parmak izi ve fotoğrafla eşleştirme yapacak.

Yüz tanıma teknolojisinde Cognitech'in Kiwi isimli başarı oranı yüzde 97 olan, ikiz kardeşleri bile ayırt edebilen bir sistem kullanılmış. Bu ay sonunda gerekli izinler tamamlandıktan sonra çipli pasaportu olan 30 milyon TC vatandaşı bu hizmetten yararlanabilecek.

JB Sanal Asistan: Havalimanının girişindeki sanal asistan sayesinde yolcu, tek tuşla bir havalimanı yetkilisine canlı bağlanacak.

Sanal asistan, yolcunun biletini okutmasının ardından uçuşla ilgili bilgiler verecek.

■    Kamera: Yeni Havalimam'nda üç tip toplam 10 bin 500 kamera bulunuyor.

İstanbul'un 20 bin kadar Mobese kamerası bulunduğu düşünüldüğünde bu oldukça yüksek bir rakam. Havalimanının çeşitli yerlerine gizlenen 450 güvenlik kamerası, emniyetin veri tabanında kayıtlı 5 bin kişiyi makine öğrenmesi sayesinde tanıyarak uyarı veriyor. İnsan davranışı analizi yapan güvenlik kameraları, birkaç dakikadan fazla sahipsiz duran bavul ve çantalara da müdahale edilmesini sağlıyor. Girişteki uzun sütunların üzerinde bulunan yoğunluk analizi kameralarıysa 100 metrekaredeki insan sayısına göre ısı yoğunluğu bildirerek bu bilgiyi Home To Gate'e (İGA mobil] aktarıp, insanların yoğunluğu daha az olan kapılara yönlenmesini sağlıyor. Yüz tanıma kameraları ise pasaport geçişi aşamasında çipli pasaporttaki fotoğrafla kişinin aynı kişi olduğunu teyit ediyor.

■    Robot: İGA, havalimanında yardım ve güvenlik amaçlı iki tip robot kullanacak. Şimdilik 5 tane olacak robotların yardım amaçlı olanları, Akınsoft tarafından özel olarak

tasarlandı. Pepper gibi kolları, elleri olan bu robotlar yolcuyu uçuş bilgileriyle ilgili sözlü olarak yönlendirecek. İGA'nın güvenlik robotlarıyla daha geride görev yapacaklar. Robot sayısı ve çeşitlerinin zaman içinde artırılması planlanıyor.

■    Plaka Okuma: Nack'in Divit isimli yüzde 96 başarı oranıyla okuyabildiği plaka okuma teknolojisi sayesinde, sakıncalı araçlar havalimanı otoparkına girmeden tespit edilebiliyor.

■    Yapay Zeka: Bu teknoloji pistlerin ne zaman aşınacağını öğrenmek için kullanılacak. GPS'ten alınan fotoğraflarla pistin ne zaman bakıma ihtiyaç duyduğu tespit edilecek. Yapay zeka ayrıca sunucu, depo gibi kritik odaların ısılarının ayarlanması için kullanılacak. Algoritmalar odaların hangi ısıda olması gerektiğini öğrenerek, ısıyı sürekli olarak doğru ayarda tutacak.

■    İGA bünyesinde 235 beyaz ve mavi yakalı kişilerin yanısıra yerli ve uluslararası tedarikçi şirketlerin çalışanlarıyla birlikte toplam 942 kişi İstanbul Yeni Havalimanı'nın bilişim

sistemleri için çalışıyor. İGA'nın ekibi 10 yakın yazılım geliştirdi.

■    Havalimanında yaklaşık 4 bin 500 km bakır, bin 800 km de fiber kablolama yapıldı.

İstanbul Havalimanının bilişim projesi

İSTANBUL Havalimanı, 200 milyon yolcu kapasitesiyle sadece dünyanın en büyük havalimanı değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük bilişim projesi. Bu proje dünyanın en büyük teknoloji şirketlerini buluşturduğu gibi, Türk mühendislerinin bilişim alanındaki potansiyelini de açığa çıkaran bir deneyim oldu.

Dünyanın TIER 3'e (dört dereceli veri merkezi teknolojisi sertifikası) değer görülen ilk havalimanı olan İstanbul Havalimanı, bugün "havalimanı bilişimi" alanında dünyanın en yeni modelini oluşturuyor. Dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarından ekipler, bu modeli keşfetmek üzere Türkiye'ye ziyaretlerde bulunuyor.

Bu başarıya imza atan ekibin başındaki İGA Bilişim Genel Müdürü Ersin İnan-kul, 208 milyon TL bütçeli bilişim projesini 2015 yılında nasıl tasarladıklarını ve 29 Ekim 2018 tarihli açılışa nasıl hazırlandıklarını anlattı...

"EN AKILLI HAVALİMANI"

Havalimanı bilişimi alanında Büyük Sistem Entegrasyonu (Master System Integration) ismi verilen, "bilişimi havalimanlarının tüm operasyonlarıyla küçük parçalara bölerek entegre etmeyi" amaçlayan bir mantıkla Nisan 2015'tc yol haritasını çizdiklerini belirten İnankul, bu tasarımla adım adım akıllı bir havalimanını kurduklarını belirtiyor.

"Akıllı bir havalimanı için ne olmazsa olmaz listesini belirliyorsunuz. Bina yönetim sistemleri, yangın alarm sistemleri bunlar olmazsa olmazlar. Bir de bagaj alma, bagaj bırakma, otomatik bagaj bırakma, kiosk'lar, wi-fi altyapısı, yolcuya vereceğiniz hizmetler, uçak içinde internet, uçuş ekranlarının dizaynı gibi ikincil liste var. Üçüncü temel noktaysa, bu havalimanının teknolojik olarak nerede olması gerektiği. Bu havalimanının dünyanın en akıllı hava limanı olması için 72 adet sistem gerekiyordu. Geldiğimiz noktada her şey entegre olmuş durumda. Şöyle ki, akıllı terminal binalarının yanı sıra uçak yolda gelirken bize bilgilerin akmaya başladığı bir sistem kurduk. Uçak tekeri koyduğu, park ettiği ana kadar bu bilgiler akmaya devam ediyor. Tüm bu bilgiler toplandıktan sonra uçak iki saat içinde geri gitmeden biz faturayı kesip otomatik verebiliyoruz" diyen înankul, tam kapasite çalışmaya kademeli olarak geçecek havalimanına şimdiye kadar pek çok havayolunun giriş yaptığını, otomasyon ve bagaj okuma gibi dijital sistemlerinin test edildiğini söylüyor. Yeni havalimanının kademeli olarak yurtdışı uçuşlarına başladığım belirten İnankul, "Bizim açımızdan her şey hazır. Biz havayollarının buraya akın etmesini bekliyoruz" diyor.

12 aylık finansallar açıklanmaya başlıyor

PAYLARI Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2018 dördüncü çeyrek, dolayısıyla da 2018 12 aylık finansal sonuçlarını bu hafta itibariyle karşılamaya başlayacağız. Gelecek yaklaşık bir buçuk aylık dönem boyunca Borsa İstanbul’da bilanço fiyatlaması kaynaklı olarak hisse bazlı hareketlerin öne çıkabileceğini bekleyebiliriz. Ayraca, 2018’e ait finansal sonuçların açıklanmasıyla birlikte temettü beklentilerine yönelik fiyatlamalarm da eş zamanlı olarak ön plana çıktığım göreceğiz. Dolayısıyla, 2019’da 18 işlem gününün 14’ünde yükselen BIST-100 endeksinde, bir süre de olsa, genele yayılan olumlu momentumun yerini bir miktar hisse bazlı ayrışmalara bıraktığım görmemiz son derece olası. Finansal sonuç açıklama ve temettü beklentilerinin öne çıktığı dönemlerde dikkat edilebilecek önemli noktalara yeri geldikçe önceki dönemlerde yer vermiştik. Ancak, bunlardan bazılarını yeniden hatırlatmakta da fayda var.

FİNANSAL SONUÇLAR

•    Finansal piyasalardaki fiyat hareketlerinin dinamiğini en güzel Özetleyen tabirlerden bir tanesi “beklentiyi al; gerçekleşmeyi sat” şeklindedir. Özellikle finansal sonuçların açıklanmasına yakın dönemlerde hisselerde alınan pozisyonlar büyük ölçüde açıklanacak kâr rakamına yönelik beklentilere odaklanmaktadır. Bundan dolayı da, genellikle, açıklanan kâr rakamının beklentiyi aşması durumunda hisse fiyatlarının yükseldiği; beklentilerle uyumlu gelmesi durumunda sınırlı kâr satışlarının geldiği; beklentilerin altında kalması durumunda ise ciddi düzeltme hareketleri yaşadığı görülmektedir.

•    Konsensüs beklentilere göre pozisyonlar günler öncesinden alınmış olunduğundan, sonuçların açıklanması sonrasında ilk fiyat hareketleri sert olabilmektedir. Bu durum, sonuçların açıklanmasının hemen akabinde alman yatırım kararları bir anlamda “panik” özelliği taşımasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, alım satım kararlarında zamanlama ve zarar kesme/hedef seviyeleri belirleyip bunlara riayet etmek büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, hemen açılışlarda alım - satım yapmak yerine fiyatın bir miktar dengelenmesini bekleyerek basiretli hareket etmek daha sağlıklı olmaktadır.

•    Açıklanan sonuçlarda ilk piyasa tepkileri büyük ölçüde net kâr gerçekleşmelerine odaklanıyor olsa da sonuçların genel operasyonel ve mali performansı kapsayacak şekilde bir bütün olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır (FAVÖK, Net Borç, kârı etkileyen tek seferlik unsurların olup olmadığı, geleceğe ilişkin projeksiyonlar vs.). Zira, net kâr rakamında bazı tek seferlik gelişmeler nedeniyle ciddi sapmalar olabilmektedir.

Finansal sonuçların bütününde ve/veya şirketin projeksiyonlarında gözlenen değişimler, şirket değerlemesinde kullanılan varsayımları etkileyebileceğinden, güncellenen hedef fiyatlar ilk fiyat tepkisinden farklı şekilde hareketlere neden olabilmektedir.

•    Net çeyrek sonuçlarını, bir önceki çeyreğe göre kıyaslamak devam eden performansı yansıtması açısından önemli olmakla birlikte olası mevsimsel etkiler nedeniyle sağlıklı değerlendirmeyi zorlaştırabilmektedir. Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yapılan kıyaslamalar mevsimsellik kaynaklı zorlukları önemli ölçüde ortadan kaldırmakla birlikte; önceki yılki dönemde tek seferlik ciddi etkilerin görülmesi de baz etkisine yol açarak yine değerlendirme açısından zorluk ortaya koyabilmektedir. Dolayısıyla, son dönem performansı değerlendirirken, bu durumlar göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır.

•    Hisse fiyatlarının seyrini etkileyen 2 ana risk vardır; firma özelindeki risk ve piyasa riski. Yalnızca finansal sonuçları dikkate alıp diğer tüm gelişmeleri göz ardı edecck olursak aslında firma özelindeki riske odaklanmış oluruz. Ancak pratikte, bu iki risk iç içe geçmiş durumdadır. Dolayısıyla, finansal sonuçlardaki beklenti-gerçekleşme kaynaklı görülmesi muhtemel hareketler piyasanın genelini etkileyen gelişmelerle daha sınırlı kalabildiği gibi daha da sertleşebilmektedir. Bu nedenle, özellikle, kısa vadeli alım-satımlar açısından şirket özelindeki gelişmelerle birlikte piyasadaki genel eğilimi de göz önünde bulundurmak faydalı olacaktır.

Endişelenmeyin!.. Dünya iyiye gidiyor

SON yıllarda okuduğumuz, duyduğumuz iç karartıcı haberlerle dünyanın geleceği hakkında giderek daha fazla endişe etmeye başladık. Küresel ısınma, doğal felaketler, denizlerin toprağın havanın kirlenmesi, azalan tarım alanları, deniz ürünlerinin aşırı avlanması, yok edilen ormanlar, muhtemel felaketler için zenginlerin kendilerine sığmak inşa ettirmeleri, bilim insanlarının gelecekle ilgili felaket senaryoları, insanlarda gelecek korkusuna neden oldu. Gazetelerde, internette ve televizyonlarda bu tür haberlerle hemen hemen her gün karşılaşıyoruz.

İyimser bilim insanları ise, insanlığın yüreğine su serpecek , gerçeklerle çıkageldiler. Kanada asıllı Amerikalı psikolog Ste-ven Arthur Pinker, “Şimdi Aydınlanma: Sağduyunun, Bilimin, İnsanlığın ve Gelişimin Kanıtı” (Enlightenment Now: The Case for Reason, Science, Humanism and Progress) adlı kitabında, iyimser bilim insanlarının görüşlerini topladı. Bir göz gezdirelim de moralimiz yerine gelsin.

■    Aşırı yoksulluk şartlarında yaşayanların sayısı azaldı.

1950 yılında dünya nüfusunun yüzde 50’si, yoksulluk çizgisinin de altında yaşam savaşı veriyordu. Yoksulluk önlenemedi ama oldukça ilerleme kaydedildi. Bugün nüfusun sadece yüzde 10’u, yoksul şartlarda, bir başka deyişle günde 1 doların altında yaşamaya çabalıyor. 68 yıl önce dünya nüfusu 2.5 milyardı. Günümüzde 7 milyar. 1950’de yoksul sayısı 1 milyar 250 milyon iken, günümüzde bu rakam 700 bin. Nüfus artışına rağmen, yoksullukla mücadelede oldukça başarılı olunmuş. Bunun sebebi olarak, okuryazar oranının bir roket hızıyla yükselmesi gösteriliyor. Dünyada okuryazar oranı 1900’lerde yüzde 20 civarında iken, 2015 itibariyle bu rakam yüzde 88’e çıkmış bulunuyor. Dünya Bankası’nın WDI verilerine (Dünya Gelişim Göstergeleri World Development Indi-cators) göre, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İsveç, Birleşik Krallık, ABD, Aıjantin ve Brezilya’da bu oran, 14 yaş üzeri kesim için yüzde 100’e çok yakın. Pinker, yetersiz beslenen nüfus oranının da hızla düştüğüne dikkat çekiyor. Üçüncü Dünya ülkelerinden Bangladeş, Kenya ve Kolombiya’nın bile bugün beşeri istatistikleri, yarım yüzyıl öncesine göre çok daha iyi.

Tam Nobel'lik bir iş

İSTİNYE Üniversitesi, yapay zekâ ve tıp arasındaki etkileşim alanlarında proje geliştirmek, araştırma ve uygulama çalışmaları yapmak, araştırma sonuçlarını lisans ve yüksek lisans eğitimine aktarmak amacıyla Türkiye’nin ilk Tıbbi Yapay Zekâ Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni (TYZAUM) kurdu. Merkezin benzeri dünyada yalnızca Stanfoıd ve Johns Hopkins gibi mühendislik ve tıp alanında çalışan prestijli üniversitelerde bulunuyor. Biyonik Görme, Otomatik NMR Görsel Yorumlama Sistemi ve Bulut Tabanlı Hastalık ve Tedavi Sorgulama Sistemleri projeleriyle çalışmalarına başlayan TYZAUM, sene içerisinde gerçekleştireceği Makina Zekâsı ve Sinirsel Ağlar Tarafından Yönetilen Robotik El Sistemi, Hücresel Canlıları Taklit Eden Sentetik Basit Robotlar projeleriyle çalışmalarına devam edecek.

Merkezin başında, kriptografi alanında uluslararası tanmmışlı-ğa sahip, aynı zamanda İstinye Üniversitesi Mühendislik Fakülte Dekanı da olan Prof. Dr. Çetin Kaya Koç bulunuyor.

Prof. Koç ile TYZAUM’un araştırma konularını ve hedeflerini konuştuk...

Merkezin kuruluş amacı nedir?

Türkiye’de çok zeki bilim insanları, doktorlar ve mühendisler var. Ancak yönetimsel ve ortak çalışma sahalarında eksiklikler görüyorum. Böyle bir şemsiyenin kurulması mühendislik ve tıp arasında bir köprü kurulmasına neden olur umudundayım. Zaten merkez kurulur kurulmaz doktor arkadaşlar kapımızı çalmaya başladı. Bilgisayar mühendisliği bölümümüzün akademik kadrosuna doktor arkadaşlarımızı atamaya başladık. Disiplinler arası bir bağ kurmak amacındayız.

Alpet uçuşa hazırlanıyor!

Altınbaş Holding bünyesinde yer alan ve Türkiye'de 400 bayisiyle akaryakıt sektördeki payını büyütmek isteyen Alpet, havayolunda artan trafikle büyüyen pazara Air Alpet ile girdi. Bir süre önce kurulan ve Kıbrıs'ta havayolu şirketlerine akaryakıt ikmali sağlayan Air Alpet,

Türkiye'de de bu hizmete girmeye hazırlanıyor. Bunun için birkaç şirketle görüşen Alpet, ilk etapta günlük 40 uçağın ikmalini üstlenmeyi hedefliyor. Alpet CEO'su Ali ,.Murat Yeşilyurt, geçen yıl yaklaşık 600 milyon litre akaryakıt satışı gerçekleştirdiklerini ve havayolunun dahil olmasıyla bu rakama yıllık 100 milyon litrenin daha eklenebileceğini ifade ediyor.

HAVACILIKTAKİ BÜYÜME ETKİLİ

55 havaalanı, 1,5 milyonu aşan uçak trafiği, 175 milyon taşınan insan sayısı, 3 milyon ton kargo taşıması ve bu yıl tam anlamıyla devreye girmesi beklenen üçüncü havalimanı yeni fırsatlar da doğuruyor. Havacılık sektöründeki bu hareketlilik akaryakıt talebine de yansıyor. Sektörde maliyetin yüzde 30'dan fazlasının akaryakıt kaynaklı olduğu tahmin ediliyor. Son altı yılda her yıl ortalama yüzde 10 büyüyen havacılıkta yakıt talebinin önümüzdeki dönem artacağını tahmin eden Ali Murat Yeşilyurt, "Üçüncü havalimanın tam olarak devreye girmesiyle birlikte talebin artacağı ve 2020 yılına kadar ortalama her yıl yüzde 7 oranında büyümesi bekleniyor. Biz de buradaki büyümeden payımızı almak üzere Air Alpet'i Türkiye'de de devreye almak istiyoruz" diyor.

BU YIL 50 BAYİ AÇACAK

Türkiye'de akaryakıt sektörünün satışları genellikle her yıl yüzde 7 civarında artarken uzun bir aradan sonra geçen yıl satışlar düştü. Tükecilerin daha dikkatli olması ve şantiyeler, taş ocakları, yol projelerinin yavaşlaması satışları olumsuz etkiledi. Bu nedenle sektörde yüzde 7 civarında bir satış düşüş olduğunu belirten Ali Murat Yeşilyurt, şirket olarak bu yıl mevcudu korumayı hedeflediklerini anlatıyor. 2,2 milyar TL cirolu şirketin 50 bayi açacağını aktaran Ali Murat Yeşilyurt, bunun için yaklaşık 5 milyon dolarlık bir yatırım yapılacağını belirtiyor. Bayilerde akaryakıt dışı satışların payının hızla arttığını ve yüzde 30 büyüdüğünü anlatan Yeşilyurt, buradaki yatırımlara ağırlık vereceklerini söylüyor.

Sıkı parasal duruş korunacak

YURTİÇİNDE yoğun veri trafiğinin yaşandığı geçen hafta gözler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) çevrildi. Yılın ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını 16 Ocak’ta gerçekleştiren TCMB, politika faizini yüzde 24’te sabit tuttu. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşun korunacağı vurgusunu yineleyen TCMB, ithal girdi maliyetleri ve iç talep gelişmelerine bağlı olarak enflasyon görünümünde bir miktar iyileşme gözlenmekle birlikte fiyat istikrarına yönelik risklerin devam ettiğine işaret etti. TCMB’nin yayınladığı karar metninde, son dönemde açıklanan verilerin ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğine dikkat çekilerek, “Dış talep gücünü korurken finansal koşullardaki sıkılığın da etkisiyle iktisadi faaliyetteki yavaşlama devam ediyor” denildi. Önceki politika metinlerinden farklı olarak “cari dengedeki iyileşme eğiliminin sürmesi bekleniyor” ifadelerine yer verilen metinde, ihtiyaç duyulması halinde ilave sıkılaştırma yapılabileceğinin altı çizildi.

TCMB’nin faizleri sabit tutma kararına piyasaların tepkisi olumlu oldu.

İKİNCİ ÇEYREK ÖNEMLİ

Faiz kararının beklentiler çerçevesinde olduğuna dikkat çeken ekonomistler, TCMB’nin en erken 25 Nisan’da faiz indirimine gideceğini ifade ediyor. Piyasa ağırlıklı olarak faiz indiriminin Haziran’da geleceğini düşünüyor. Faiz indirimi konusunda daha temkinli olanlar da var. Piyasanın beklentisiyle örtüşen bir şekilde Merkez Bankası’nm faiz kararında bir değişme gözlenmediğini vurgulayan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, konjonktürel açıdan doğru bir karar alındığı görüşünde. Faizde indirimin genel ekonomik koşullardaki iyileşmelere bağlı kalmak şartıyla ancak 2019’un sonuna doğru gerçekleşebileceğini düşündüğünü belirten Şeker, “2019’un özellikle ilk altı ayında kur piyasalarında bazı dalgalanmaların olabileceğini tahmin ediyorum” dedi.

TCMB’nin açıkladığı takvime göre önümüzdeki dönemde PPK toplantıları 6 Mart, 25 Nisan, 12 Haziran, 25 Temmuz, 12 Eylül, 24 Ekim ve 12 Aralık’ta yapılacak.

Sanayide çarklar hızlandı

İMALAT-sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı Ocak’ta bir önceki aya göre 0.3 puan artışla yüzde 74.4 düzeyinde gerçekleşti. Reel kesim güven endeksi (RKGE) de bir önceki aya göre 1.5 puan artarak 93 seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 2.3 puan azalarak 95.4 seviyesinde gerçekleşti. Öncü göstergelerin dengelenme sürecinin başladığına işaret ettiğini söyleyen ekonomistler, yılın ikinci çeyreği itibarıyla ekonomide toparlanmanın başlayacağını ifade ediyor. Enflasyonda yukarı yönlü çıkışa ket vurulduğunu dile getiren ekonomistler, baz etkisiyle enflasyondaki yavaşlamanın hız kaybedebileceğine işaret ediyor.

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE GÜVEN ARTTI

Tüketici güven endeksi ise yeni yıla gerileyerek başladı. Yapılan analizlerde mevsim etkisi tespit edildiği için 2019 Ocak ayından itibaren tüketici güven endeksi mevsim etkilerinden arındırılmış olarak yayımlanmaya başlandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Ocak’ta bir önceki aya göre yüzde 0.9 oranında azaldı; Aralık’ta 58.7 olan endeks Ocak’ta 58.2 oldu. Ocak’ta alt endekslerden tasarruf etme ihtimali endeksi (gelecek 12 aylık döneme ilişkin olarak) yüzde 19.2 azalışla 18.3 düzeyi ile dikkat çekti.

TÜİK, geçen hafta sektörel güven endeksi verilerini de açıkladı. Güven endeksleri hizmet sektörü ve perakende ticaret sektöründe gerilerken, inşaat sektöründe artış gösterdi. Mevsim etkilerinden arındirilmiş hizmet sektörü güven endeksi Ocak’ta bir önceki aya göre yüzde 4 oranında azalarak 78.3, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 4 oranında azalarak 92.5 oldu. Mevsim etkilerinden arındmlmış inşaat sektörü güven endeksi ise Ocak’ta yüzde 2.5 oranında artarak 56.7 değermi aldı. Sektöre güven endeksinin 100’ün altında olması, sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100’den küçük olması ise kötümserliğini gösteriyor.

Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Ferman, tüketici güveninde yaşanan gerilemenin en önemli sebebinin tasarruf beklentilerinde yaşanan kötüleşme olduğunu vurguladı. Talep erozyonu nedeniyle sektörel güven endekslerinden hizmet ve perakende ticaret sektöründe gerileme yaşandığını dile getiren Ferman, “Kurumsal ve bireysel müşteriler ‘bekle ve gör’ pozisyonuna girdi. İnşaattaki sektörel beklentileri ihtiyatla karşılamak lazım. Önümüzdeki üç veya altı aylık dönemde verilerde aynı trend devam ederse farklı değerlendirmeler yapmak mümkün. Şimdi inşaatta iş modellerinin değişme zamanıdır. Yeni iş modelleri ile birlikte güven ve beklentiler de olumluya dönebilir. Reel sektörün güven endeksindeki artışta dengelenme sürecinde yol alındığını gösteriyor” diye konuştu.

Penti'den yurtdışı büyümede yeni model

Penti, yurtiçinde 364, yurtdışında ise 170 olmak üzere toplamda 534 mağazasıyla Türkiye'nin hızlı büyüyen perakende markalarından biri. 2018 yılını yüzde 29 büyüme ve 1,1 milyar TL'yle kapatan Penti, 2019 yılı sonunda cirosunu 1,5 milyar TL'ye çıkarmayı hedefliyor. Mağaza sayısını bu yıl 620'ye çıkartmayı planlayan şirket, 62 milyon TL de yatırım yapacak.

Son dönemde yurtdışı büyümeye odaklanan şirket, mağaza açmanın yanı v sıra e-ticaretle büyümek için yeni bir model uygulamaya hazırlanıyor. İnternet sitesi için franchise vermeyi planlayan şirket, bu modeli ilk olarak Avustralya pazarında deneyecek. Mağaza bayiliği gibi e-ticaret bayiliği vereceklerini söyleyen Penti Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kariyo, "Sitenin tüm tasarım ve alt yapısını biz vereceğiz. Ortağımız lojistiği kendi sağlayacak. Satış üzerinden kâr payı ala-1 cağımız bir model hayata geçireceğiz" diyor.

HEDEF ABD PAZARI

Avustralya'nın ardından hedefteki pazarlardan biri de ABD. Fiziksel mağazaların yanı sıra e-ticaret sitesi ile birlikte büyük bir operasyon ile ülkeye girmeyi planlayan şirketin hedefinde Chicago var. Yurtdışında ilk internet mağazasını geçen yıl Romanya'da açan şirket, bu ülkede kendi operasyonunu yönetiyor, www.penti.com.ro'dan Romanya merkezli olmak üzere tüm Avrupa Birliği ülkelerine satış yapılması planlanıyor.

İç mimar ihtiyacınız var mı?

MODERN çağın insanı artık hizmete zahmetsizce ulaşmayı tercih ediyor. Hemen hepimiz bir ayakkabıyı ya da elbiseyi hiç denemeden online mağazalardan satın alıyoruz. Online alışveriş pazarı her geçen gün büyürken, online hizmet pazarı da büyük bir hızla gelişiyor. Ev dekorasyonunu değiştirmek ya da evinin sadece bazı alanlarını yenilemek isteyenler artık bilgisayardan evini yenileyebiliyor, kişisel dekorasyon stillerini oluşturuyor ve kapsamlı rehberlik hizmeti alıyor. İç mimarlık hizmetine yönelik lüks algısı da bu sayede günden güne değişiyor. Gelişmiş ülkelerde son yıllarda çok popüler olan online iç mimarlık hizmeti Türkiye’de de rağbet görmeye başladı. Pek çok girişimci sektöre yatırım yapıyor.

İNTERNETTEN EVİNİ TASARLA

Bu alanda hizmet veren girişimlerden bir tanesi EvimiTasarla.net. “Günümüz gençleri kendi ihtiyaçları için zaman harcamak istemiyor, her türlü işini online çözmeye çalışıyor” düşüncesiyle bu yola çıktıklarını ifade eden firma kurucuları Yüksek Mimar Bamı Hatipoğlu ve İnşaat Yüksek Mühendisi Ebru Tamer, “Müşteriyle hiç karşılaşmadan profesyonel olarak online iç mimarlık hizmeti verilebilir mi sorusuna cevap aradık ve bu modeli geliştirdik” diyor. Özellikle ABD’de bu işin yaygın bir şekilde yapıldığını ifade eden Hatipoğlu, “Biz de kendi insanımızın kullanım alışkanlıklarına göre bu iş modelini geliştirdik” diyor.