15 Eylül 2019 Pazar

Kritik merkez bankası toplantıları yaklaşırken...

BIST-100 endeksi eylül ayının ilk haftasında görece olumlu bir açılış yapıp psikolojik seviye konumundaki 100.000’i yaklaşık bir ayın ardından yeniden test etmiş olsa da, haftanın son işlem gününde yurtiçinde öne çıkan siyasi haber akışlarının etkisiyle bu yazının hazırladığı 16:30 civarlarında 99 binli seviyelere gerilemişti.

'-'deçen haftaki yazımızda değindiğimiz gibi eylül ayı boyunca son derece önemli veri/haber akışları piyasanın takibinde olacak. Hatta bu ay içinde açıklanacak bazı veriler ya da haber akışları gelecek birkaç ay boyunca hisse senedi piyasalarının izleyeceği seyrin belirleyicisi olacak. Bu anlamda son derece kritik iki haftalık döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. Bu hafta ekonomi gündeminin en önemli başlığını 12 Eylül tarihinde gerçekleşecek olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) para politikası toplantıları olacağını söyleyebiliriz. Bir sonraki hafta, 18 Eylül tarihinde ise ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararı takip edilccek. Piyasadaki konsensüs beklentilere bakıldığında, üç merkez bankasından da faiz indirimi ve/veya gevşeme yönünde aksiyon almması/mesaj verilmesi neredeyse kesin gibi görünmekte.


BEKLENTİLER FAİZ İNDİRİMİ YÖNÜNDE

Sırayla ve kısaca detay verelim... Piyasadaki konsensüs tahminler, TCMB’nin bu haftaki toplantıda yüzde 19.75 seviyesindeki politika faizini 250-275 baz puan civarında bir indirimle yüzde 17.00-17.25 civarına indirebileceğini işaret etmekte. Yıllık enflasyon rakamlarında gözlenen aşağı yönlü ana eğilime ek olarak, eylül ayında en güçlü olumlu baz etkilerinin görüleceğini ve geçici de olsa yıllık enflasyonun tek hanelere gerileme olasılığının oldukça yüksek olduğunu hatırlatalım. TCMB’nin faiz kararıyla birlikte yayınlayacağı karara ilişkin metinde vereceği mesajlar da oldukça önemli olacak.

ECB tarafında ise piyasa faiz indirimi gelebileceğine ve/ veya bazı teşviklere ilişkin açıklamalar gelebileceğine yönelik beklentiler hâkim. Bir süredir Avrupa Bölgesi’nin genelinden gelen öncü göstergelerin bölgede bir resesyon yaşanabileceğine dair endişeleri artırdığını hatırlatalım. Sonraki haftaki Fed kararma yönelik piyasa beklentileri politika faizinde 25bp bir indirim gerçekleşeceğine neredeyse kesin gözüyle bakmakta. Ancak, piyasa, faiz indirim beklentilerinin yanı sıra toplantı sonrasında yayınlanacak karar metninde ve basın toplantısında Fed Başkanı Povvell’ın vereceği mesajlarda faiz indirimlerinin devam edip etmeyeceğine dair sinyaller de arayacak.

KADEMELİ TOPARLANMAYA DESTEK

Toparlamak gerekirse, gelecek 1-2 haftalık süreçte piyasanın gündeminde yine merkez bankaları olacak diyebiliriz. TCMB, ECB ve Fed’den gerek bu toplantıya gerekse takip eden toplantılarda faiz indirimi gelebileceğine dair beklentilerin hisse senedi piyasalarının orta vadeli seyri açısından olumlu olduğu söylenebilir. Ancak, özellikle bundan sonraki süreçteki faiz indirim beklentilerinin ne ölçüde karşılanacağı ya da nasıl şekilleneceği de bu anlamda son derece kritik olacak.

Yurtiçi tarafa bir parantez daha açalım... Hatırlanacak olursa, TCMB 25 Temmuz’da gerçekleştirdiği bir önceki PPK toplantısında yüzde 24 seviyesindeki politika faizini 425 baz puan düşürerek yüzde 19.75’e çekmişti. TCMB’nin gerçekleştirdiği güçlü faiz indiriminin ardından mevduat ve kredi faizlerinde de düşüş gerçekleştiğini gördük. Bu ayki toplantıda da beklenildiği gibi bir faiz indirimi gerçekleşmesi durumunda, yine mevduat-kredi faizlerinde gerileme görülmesi beklenebilir. Bu durumun yılın kalan döneminde ve sonrasında beklenen kademeli toparlanmaya ilişkin beklentileri destekleyeceğini belirtelim. Ekonominin genelinde gözlenecek bir toparlanma eğiliminin şirket kârlılıklarına da kademeli bir şekilde yansıyacağını da hatırlatalım.

BÜYÜME YATIRIM STRATEJİSİ

Öne çıkmasını beklediğimiz kademeli toparlanma eğiliminden hareketle, bu hafta büyüme odaklı bir stratejiyi ele alacağız. Aslında, 2018 başlarında paylaştığımız bir stratejiyi hatırlatacak ve güncel rakamlarla çıkan sonuçları paylaşacağız demek daha-doğru olur. Yeniden ele alacağımız strateji, fon yatırımı konusunda gelmiş geçmiş en başarılı yatırımcılar arasında gösterilen, ‘Borsada Tek Başına (One Up on Wall Street)’ ve ‘Borsayı Yenmek (Beating the Street)’ kitaplarının yazarı olan Peter Lynch’in büyüme yatırım stratejisi olacak. Bu strateji kapsamında, istikrarlı bir kârlılık yapısına sahip, bilinirliği görcce az, borçluluk oranı düşük, aşırı olmasa da yüksek bir büyümeye sahip şirketler tespit edilmeye çalışılmakta.

Peter Lynch’e göre, sıradan yatırımcıların günlük hayatın içinde yeterince dikkatli oldukları takdirde, işyerinde, yolda yürürken veya alışveriş yaparken dahi çok ciddi getiri performansı sunabilecek şirketleri, borsadaki profesyonellerden çok daha önce fark etmesi mümkün. 1977 ve 1990 yılları arasında Fidelity’nin Macellan Fonu’nu yöneten Lynch, bu dönemde yıllık ortalama yüzde 30’a yakın getiri sağlamayı başardı.

LYNCH'İN KRİTERLERİ

Lynch, yatırımcılara bildikleri/farkında oldukları işleri yapan hisselere yatırım yapmalarını önermekte. Bu yaklaşıma uygun olan hisseleri belirleyebilmek için kullandığımız kriterler aşağıda yer alıyor:

-    Yıllık olarak 2018/12 ve 2019/06 döneminde net kârını büyümesi 0’ın üzerinde: Lynch, hisse fiyatlarını artıran temel unsurun kârlılık olduğunu değerlendirmekte ve yıllar itibariyle istikrarlı kâr büyümesinin, tek seferlik çok ciddi kâr sıçramalarından çok daha önemli olduğunu düşünmekte.

-    Fiyat Kazanç/Net Kâr Büyümesi (PEG) oranı l’den küçük: Lynch, bu oranı hisselerin ucuz ya da pahalı olduğuna karar vermek için kullanmakta, l’in, özellikle de 0.5’in altındaki oranların cazip olduğunu değerlendirmekte.

-    Toplam Finansal Borçlarının özkaynaklarına oram yüzde 80’nin altında: Lynch, yüksek borçluluğa sahip olan şirketlerdeki yöneticilerin, şirketi büyütme konusunda zorlanacağı; özellikle ekonomik yavaşlama dönemlerinde düşük borçluluk oranına sahip olan şirketlerin pozitif ayrışan tarafta kalacağını düşünmekte.

-    Piyasa Değeri 6 milyar TL’den küçük: Lynch, çok büyük ölçekli şirketlere ait hisselerin getiri performansı anlamında yatırımcılara çok ekstra bir katkı vermesinin kolay olmadığını değerlendirmekte.

-    Son beş yılın ortalama esas faaliyet kâr marjı, cari esas faaliyet kâr marjının yarısından büyük: Bu kriter, yıllar itibariyle kârlılık performansının istikrarının tespit edilmesi amacıyla kullanılmakta.

YEDİ HİSSENİN DEĞERLENDİRMESİ

BIST-TÜM’de yaptığımız taramada sonucunda ortaya çıkan hisseler arasından, temel analiz ve teknik analiz kriterleri açısından görece daha iyi durumda olduğunu değerlendirdiklerimizi aşağıda tablo olarak paylaşıyoruz. Bu hisselerin mevcut fiyat seviyelerine ve borçluluk durumlarına ilişkin ön fikir vermesi açısından tabloda bazı çarpan ve oranlara da yer verdik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder