23 Ağustos 2020 Pazar

Haziran ayına başlarken piyasa görünümü

BU haftaki yazımızda, yeni bir aya da başlıyor olmamız ve yakın dönemde hisse senedi piyasalarında oluşan görece iyimserliğin etkisiyle bir durum değerlendirmesi yapmayı tercih ediyoruz. Öncelikle salgın hastalığa ilişkin gelinen son durumu göstermek için bir süre önce yine bu köşede paylaştığımız bazı grafikleri güncelledik. Aşağıdaki grafikte ABD, Çin, Avrupa (Almanya+Fransa+Ispanya +îtalya), İngiltere ve Türkiye’deki “aktif vaka sayısı (Toplam Vaka-Îyileşen-Vefat)” gelişimi gösteriliyor. Son durum itibariyle ülkemizde ve Avrupa Bölgesi’nde salgındaki ilk dalgamn geride kaldığını söylemek mümkün. Diğer grafikte Türkiye’nin salgınla mücadelesine biraz daha yakından bakmaya çalıştık. Bu doğrultuda tek grafik üzerinde sol eksende kümülatif rakamlar üzerinden “Pozitif Vaka/Yapılan Test” oranını, sağ eksende de “Rutin Tedavi (Aktif Vaka-Yoğun Bakım-Entübe) / Aktif Vaka” oranmın gelişimini gösterdik. 

Yapılan test içindeki pozitif vaka sayısı yüzde 10’un altına gerilerken; aktif vakaların yüzde 96’dan fazlasının rutin tedavi olarak adlandırdığımız, yani yoğun bakım ve entübe harici, şekilde tedavilerinin devam ettiği görülüyor. Her iki göstergede de mevcut eğilimlerin bozulmaması, tedbirlerde beklenen kademeli gevşeme sürecinin aksamaması açısından oldukça önemli. Salgına ilişkin hâlen etkin bir tedavi yöntemi ya da genel kullanıma yönelik bir aşı bulunmadığından yeni bir dalga olup olmayacağı veya en kötünün geride kalıp kalmadığına ilişkin net öngörülerde bulunmak hâlen zor olsa da, mevcut görünüm itibariyle birçok ülkedeki sosyal mesafe/izolasyon tedbirlerinde gevşeme adımlarının görülmeye başlandı. Bu durum ekonomik aktiviteye ilişkin beklentilerdeki karamsarlığın bir nebze de olsa duraksamasını hatta bir miktar azalmasını da beraberinde getirdi. Türkiye’ye ilişkin yüksek frekanslı verilerde de Nisan ayma kıyasla Mayıs ayında kısmen de olsa bir iyileşme görüldüğünü söylemek mümkün. Ancak, bu kısmi iyimserliğin gücü ve devamlılığı kontrollü sosyal hayat sürecinde salgının izleyeceği seyre, ekonomik teşviklere ve insanların ekonomiye ilişkin güvenlerindeki seyre bağlı kalmaya devam edecek diyebiliriz. 

PİYASALARDA İYİMSER HAVA VAR

Yakın dönemde mevcut tedbirlerde gevşeme adımlarının gözlenmeye başlaması, ağırlıklı olarak beklentilerin fiyatlanması prensibi doğrultusunda hareket eden finansal piyasalarda da görece iyimser bir hava oluşmasını sağladı. Aşağıdaki grafikte MSCI Dünya, MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar ve BIST-100 endekslerinin 2019 yılsonundan 27 Mayıs 2020 tarihine kadar olan performanslarını karşılaştırmalı olarak gösterdik. Sağlıklı bir karşılaştırma yapılabilmesi açısından bu endekslerin 30 Aralık 2019’daki değerlerini 100’e eşitledik ve BIST-100 endeksi değerlerini de yerel para yerine dolar cinsinden ele aldık. Salgının küresel çapta hızlı bir yayılma gösterdiği ve piyasalardaki endişelerin arttığı süreci kırmızı kesikli çizgilerle vurguladık. Küresel çapta panik satışların ön planda olduğu bu dönemin yaklaşık olarak 20 Şubat-23 Mart arasına karşılık geldiği görülüyor. Salgının kontrol altına alınmaya başladığı ve mevcut sosyal mesafe tedbirlerinde gevşemeye gidilebileceğine yönelik beklentilerin ağırlıklı olarak 23 Mart itibariyle fiyatlara girmeye başladığını söylemek mümkün. Tabii, tam da bu tarihlerde Fed’in ucu açık (diğer bir tabirle sınırız) parasal genişleme hamlesi ve ABD’deki 2 trilyon dolarlık teşvik paketine yönelik olumlu beklentilerin de risk iştahını önemli ölçüde desteklediğini söylemek mümkün. 

Salgın hastalık endişeleri ve sonrasında ilk gelen ilk tepki hareketinin grafikte “V” harfine benzer bir toparlanma şeklinde başladığı ancak devamında bir miktar duraksayıp “U” harfine benzer bir toparlanmayı işaret ettiği görülüyor. Bu durumun sosyal mesafe tedbirlerinde beklenen gevşemeyle birlikte yeni bir dalga görülüp görülmeyeceğine yönelik endişeler ile gecikmeli olarak açıklanan ekonomik verilerle birlikte ekonomilerde oluşan tahribatın yavaş yavaş ortaya çıkmasından kaynaklandığı düşünülebilir. Diğer taraftan, küresel çapta hem para politikası hem de maliye politikasında açıklanan son derece güçlü teşviklerin de oluşan görüntü üzerindeki etkisini not etmekte de fayda bulunmakta. Yukarıda değindiğimiz gibi hâlen salgına karşın etkin bir tedavi/aşı bulunmadığından, ekonomik aktivite tarafında da borsalarda şimdilik oluşan “V” - “U” benzeri mi yoksa “L”, “W” ya da !V” harfleriyle simgelenen bir toparlanma eğilimi göreceğimizi söylemek hâlen güç. Yandaki grafikte kırmızı çizgilerle ayırdığımız 2019 yılsonundan 20 Şubat’a kadar olan pandemi etkilerinin ağırlıkla Asya Bölgesiyle sınırlı kaldığı dönem, 20 Şubat-23 Mart arasındaki pande-miye ilişkin negatif fiyatlamanın ağırlıklı olarak ABD, Avrupa ve Türkiye’de etkili olduğu dönem ve 23 Mart itibariyle küresel çapta dipten dönüş fiyatlamasının öne çıktığı dönem boyunca küresel hisse senedi piyasalarının sergilediği dolar bazlı performans aşağıdaki tabloda karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir: 

BORSA İSTANBUL'DA DURUM 

Aynı tarihlerde Borsa İstanbul’da görülen fiyatlamaya ilişkin detayları yansıtabilmek maksadıyla aynı tarihlerde BIST-30 hisselerinin performansını da aşağıdaki tabloda gösterdik: Yeni bir aya başlayacak olduğumuz haftanın başında, mevsimsellik ve olası anomalilere dair bir ön fikir edinebilmek adına tarihsel performanslara da göz atmakta fayda var. Tarihsel ortalama getiriler (her ne kadar geçmiş istatistikler gelecekte de aynı performansın yaşanacağına dair bir garanti sunmasa da), BIST-100 endeksinin Haziran aylarında genel olarak yataya yakın bir performans göstermekte. Pandemi sürecinin oluşturduğu etkilerin, yakın dönemde tarihsel istatistiklerin işaret ettiğinden farklı gerçekleşmelere yol açabildiğini de ifade edelim. Ekonomik takvime bakıldığında, Haziran ayı boyunca küresel çapta açıklanacak PMI, enflasyon, sanayi üretimi, dış ticaret, istihdam vs. gibi rutin verilerin büyük ölçüde pandemi dönemine ilişkin etkileri yansıtacak olması nedeniyle son derece önemli olduğu söylenebilir.

4 Haziran’da Avrupa Merkez Bankası, 10 Haziran’da Fed, 16 Haziran’da Japonya Merkez Bankası, 18 Haziran’da İngiltere Merkez Bankası ve 25 Haziran’da TCMB faiz kararlarının takip edilecek. Buna ek olarak, aylık ekonomik takvimde öne çıkan diğer bazı tarihler 5 Haziran Moody’s Türkiye Kredi Notu planlı gözden geçirmesi, 9-10 Haziran OPEC-OPEC+ toplantıları, 10-12 Haziran G-7 Zirvesi olarak not edilebilir. Salgına ilişkin yakın dönemde öne çıkan kontrol altına alınıyor algısının devam etmesi finansal piyasalardaki iyimser havanın devam etmesini sağlayabilir. Ancak, bu pandemi sürecinde oluşan tahribatın ekonomik aktivite üzerindeki etkileri ile bu süreç boyunca bir geri planda kalan/bekletilen bazı sorunların gündeme gelme riski (örneğin ABD-Çin arasında yakın dönemde artan gerginlik, pandemiye karşı Avrupa Birliği ülkeleri içinde özellikle erken dönemde güçlü ve ortak bir tepki verilememesi vs.) hisse senedi piyasalarındaki mevcut iyimser havanın gölgelenmesine neden olabilir. Diğer taraftan, mevcut tedbirlerde gözlenen gevşemenin yeni bir salgm dalgası riskini ortaya çıkarması da piyasalarda yeni bir düzeltme dalgasına yol açabilir. Özetle, oldukça sıkıntılı/stresli geçen birkaç aylık dönemin ardından oluşan iyimser eğilimlere en azından bir süre daha temkinli yaklaşmakta fayda olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder