TÜRKİYE ekonomisi ve yurtiçi piyasalar açısından genel görünüm ve beklentilerde görece toparlanmanın (ancak, Fırat’ın doğusuna yönelik olası operasyona ilişkin haber akışı kaynaklı jeopolitik riskleri de not edelim), yurtdışı için ise büyümeye ilişkin endişelerin tırmanmasıyla ise stres ve oynaklığın bir miktar daha öne çıktığı bir hafta geride kaldı. Gelecek hafta yurtiçinde jeopolitik gelişmeler ile'Ağustos ayı cari denge verileri izlenecekken (12 aylık cari fazlanın artarak sürdüğünün görülmesi muhtemel); küresel tarafta ticaret savaşma ilişkin ABD-Çin yetkilileri arasında üst düzeyde gerçekleşmesi beklenen görüşmeden çıkacak mesajlar, son Fed toplantısına ilişkin tutanaklar (özellike olası faiz indirim patikası, büyüme görünümü, repo piyasasında yaşanan likidite sıkışıklığına ilişkin değerlendirmeler), ABD enflasyon rakamları takip edilecek başlıca gündem maddeleri olarak sıralanabilir. Özellikle ABD-Çin ticaret görüşmeleri ile FOMC’den gelecek mesajlar küresel risk iştahı üzerinde belirleyici rol oynayabilir. Risk iştahını destekleyici yönde olası haber akışları geçen haftaki sıkıntılı görüntünün gelecek hafta itibariyle toparlanmasını sağlayabileceği gibi, risk iştahını daha da azaltacak haber akışları küresel piyasalardaki satış baskısının bir miktar daha derinleşmesini/ yayılmasını tetikleyebilir. Yurtiçi ekonomi gündeminin görece sakin olması nedeniyle küresel tarafta oluşacak havanın gelecek hafta yurtiçi piyasalar üzerindeki etkisinin bir miktar daha arttığı görülebilir.
BEKLENTİLERDE İYİLEŞME VAR
Yaklaşık 2-3 hafta içinde payları Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2019 yılı 3. Çeyrek finansal sonuçlarını açıklamaya başladığını göreceğiz. Söz konusu 3Ç19 dönemi finansal açıklama dönemi solo rakamlar için 30 Ekim, konsolide rakamlar için 11 Kasım ve bankalar için 19 Kasım tarihine kadar devam edecek. Yaklaşık üç haftalık bir zaman aralığında büyük ölçüde açıklanacak olan finansal sonuçlara ilişkin, hisse bazlı konsensüs beklentiler henüz görülmüş değil. Bu tahminlerin görülmesiyle birlikte önceki finansal sonuç açıklama dönemlerinde olduğu gibi beklenti/gerçekleşme odaklı analiz/yazılarımızı sürdürmeyi planlıyoruz. Bu anlamda bir ön hazırlık olması maksadıyla bu hafta 2019 üçüncü çeyrek döneminde TL varlıklar ile borsada gözlenen genel performansı ele alacağız.
Yurtiçi piyasalar açısından temel gösterge olarak değerlendirilebilecek bazı seçtiğimiz araçların üçüncü çeyrek dönem ve sonrasında izlediği performansı göstermesi maksadıyla aşağıdaki tabloyu hazırladık. Bu tabloda, yukarıdan aşağıya doğru, önce Borsa İstanbul’daki bazı referans endekslere, devamında ise sırasıyla kur ve faiz odaklı temel göstergelere yer verdik. Tabloda, bu göstergelerin hem 2Ç19 (1 Nisan-30FIaziran) ve 3Ç19 (1 Temmuz-30 Eylül) dönemi arasında hem de payları Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında (3Ç19 dönemine yönelik beklentilerin fiyatlamalara yansımasını bir miktar daha sağlıklı gösterebilmek amacıyla) gösterdiği performansa yer verdik.
Tablodan da görüleceği üzere ikinci çeyrek dönem ve bu dönem ilişkin finansal sonuçların açıklandığı tarih sonrasında BIST-100 yaklaşık yüzde 9 civarında bir artış gösterirken, bu artış da Bankacılık Endeksi’nin bir miktar daha öne çıktığı görülüyor. Kur tarafında ise TL’nin görece istikrarlı bir görünümle birlikte değer kazandığı görülmekte. TCMB’nin gerçekleştirdiği önden yüklemeli güçlü faiz indirimlerinin, kredi-mevduat faizlerine de yansıdığı görülüyor. Enflasyonda devam eden düşüş yönlü eğilime ek olarak Türkiye’ye yönelik beklentilerde gözlenen iyileşmenin risk priminde sınırlı da olsa bir gerilemeyi beraberinde getirdiği görülüyor. Ancak, özellikle tahvil faizlerinde gözlenen gerilemenin başta enflasyon beklentilerindeki iyileşme ve Türkiye’ye yönelik beklentilerde gözlenen görece iyimserliğe ek olarak küresel çapta merkez bankalarının faiz indirim trendine girmiş olmasının gelişmekte olan piyasalar açısından oluşturduğu olumlu havadan da bahsetmekte fayda bulunmakta.
GENEL PERFORMANS OLUMLU
Bu genel performans görüntüsünün ardından Borsa İstanbul’daki performansa bir miktar daha odaklanalım. Aşağıdaki tabloda BIST Sektörel endekslerinin, 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında gösterdiği performans yer almakta.
BIST sektör endekslerinin performansında, bu endeks kapsamında yer alan hisselerin fiili dolaşımdaki payı ölçüsünde etkiye sahip olduğunu, dolayısıyla bir sektörde gözlenen olumlu/ pluriısuz performansın sektör hisselerinin tamamına yönelik sağlıklı bir fikir vermeyebileceğini; diğer bir ifadeyle bir sektör endeks performansları, bazı sektörler için sektörün genelinin değil aslında bu endeks kapsamınaki tek bir hissenin getiri performansını yantıyor olabileceğini not etmekte fayda var. Bu çekinceyi belirttikten sonra, sektörel getiri performansı bazında mali sektörün bir miktar öne çıktığını, ancak sınai ve teknoloji sektörlerinin de bunu izlediğini; diğer taraftan hizmet sektör endeksinin bir miktar geride kaldığı söylenebilir.
Borsa İstanbul tarafında genelden özele giden bakış açısmı bir aşama daha sürdürmek maksadıyla BIST-30’da yer alan hisselerin 2Ç19 dönemi finansal sonuç açıklama döneminin sona erdiği tarih olan 19 Ağustos sonrasında gösterdiği performansı aşağıdaki grafik ile gösterdik. İlgili hisse performanslarına dair bir fikir vermesi maksadıyla (endeksin geneline göre olumlu/olumsuz ayrıştığının görülebilmesi için), grafikte BIST-30 endeksinin söz konusu dönemdeki getirisini de siyah renkli bar ile gösterdik.
Grafikten de görülebileceği gibi 2Ç19 dönemi finansal sonuçlarının açıklandığı tarih olan 19 Ağustos’tan 4 Ekim Cuma günkü kapanışa kadar olan süreçte BIST-30 kapsamındaki hisse fiyatlarının tamamının yükseldiği görülüyor. Hisse bazında gözlenen ayrışmada şirket/sektör özelindeki haber bazlı beklenti/gelişmelerin etkili olabileceğini; dolayısıyla daha çok yükseliş gösterenin daha yüksek kâr açıklayacağı (ya da tersi durum yani daha az yükseliş gösterenin daha az kâr ya da zarar açıklayacağı) gibi doğrudan bir yaklaşımın sağlıklı olmayacağını önemle hatırlatalım. Her ne kadar söz konusu süreçte 3Ç19 dönemine ilişkin genel beklentilerin de fiyatlamalarda etkili olan unsurlardan biri olduğu düşünülse de bu anlamdaki asıl fiyatlamanm konsensüs beklentilerin oluşmasıyla birlikte görülebileceğini de ifade edelim.
Toparlamak gerekirse, genel performanslar itibariyle 3Ç19 dönemi TL varlıklar ve borsa açısından olumlu bir görüntüye işaret etmekte ki bu da ekonomideki dipten dönüşün 3Ç19 dönemi itibariyle başladığı yönündeki görüşleri destekler nitelikte. Küresel dinamiklerde merkez bankalarının adeta faiz indirim yarışına girmiş olmasının orta-uzun vadede hisse senedi piyasaları açısından (özellikle de gelişmekte olanlar için) oluşturduğu potansiyele ek olarak, uzun bir süredir genel olarak olumsuz ayrışan TL varlıklara ilişkin olumluya dönen beklentilerin de bu olumlu görüntüde belirleyici rol oynadığı değerlendirilebilir. Ekonomideki toparlanma eğiliminin istikrarlı ve kalıcı bir şekilde süreceğine yönelik beklentilerin güçlenmesi ve ülke risk priminin gerilemesi gibi unsurlar TL varlıkların performansının da güçlenerek devam etmesini beraberinde getirebilir. Olumlu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, finansal koşullarda gözlenen gevşeme ve iktisadi faaliyetteki kademeli toparlanma eğiliminin orta-uzun vadede şirket kârlılıkları üzerinde de daha gözle görülür hâle gelmesi beklenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder