28 Ekim 2021 Perşembe

Trump saldırgan, Biden ölçülüydü

 

ABD başkanlık seçimleri, ülke tarihinde şimdiye kadar yaşanmamış çekişmelere sahne oldu. Her iki aday da kazandığını iddia etti, karşılıklı suçlamalarla işler çirkinleşti. Seçimlerin sonucu mahkemede mi biter, karakolda mı bilemeyiz. Biz bu sayfalarda iki aday ile ilgili kısa ve eğlenceli notlar vermekle yetineceğiz...

MAVİ DUVAR'A KIZIL DENİZ

ABD’de yapılan son seçimlerde, Cumhuriyetçiler’in kazandığı eyaletler kırmızı, Demokratlar’ın kazandığı eyaletler ise mavi ile gösteriliyor. 2000 yılından beri renklerin anlamı bu. Söz konusu tarihte yapılan seçimler sırasında “The New York Times” ve “USA Today” gazeteleri, tam renkli seçim haritalarıyla sonuçları açıklamaya başlamış, okuyucu tarafından beğeni toplamıştı. Ülkenin batısını kuzeyden güneye kaplayan üç eyalet (Kaliforniya, Washington ve Oregon) ile kuzeydoğusundaki eyaletler, 1992’den 2012’ye kadar hep Demokratlar’a oy verdiğinden “Mavi Duvar” olarak anılır (2016 seçimlerinde Trump, bu duvarı delmişti). Cumhuriyetçiler de buna karşılık, orta ve güney eyaletlerindeki kalelerini “Kızıl Deniz”e benzetirler. Fakat 1976 seçimlerinde renkler tam tersi partileri ifade ediyordu.

Demokrat Jimmy Carter’ın kazandığı eyaletler kırmızı, Cumhuriyetçi Gerald Ford’un kazandığı eyaletler de mavi renkle gösterilmişti seçim sonuçları haritalarında. Neden kırmızı ve mavi kullanılıyor? Grafikerler iyi bilir. Kırmızı ve mavi, birbirine en yakışan iki renktir.

Kırmızı gibi sıcak bir renk, mavi gibi soğuk bir renkle göze hoş görünen bir tezat oluşturur. Bugün pek çok gazete ve derginin logolarında, şirketlerin adında ve markalarda, kırmızı ve mavi renkler (bazen lacivert) sıkça kullanılır. Son yirmi yıldır Cumhuriyetçiler’e (Republicans), kelime “R” harfiyle başladığı için kırmızı (red) renk yakıştırılmıştır. Demokratlar kelimesi “B” harfi ile başlamaz ama onlara da mavi (blue) renk kalmıştır. Bu renklerin tarihi aslında, Birleşik Krallık’tan gelen bir mirastır. Ingilizler, daha liberal eğilimli partileri kırmızı renkle ifade etmiştir. Ayrıca ABD bayrağında kırmızı ve mavi renkler yer alır.

KALÇA TOPRAKLARI VE BALİNALAR

Biden ve özellikle Trump, yaptıkları gaflarla da kamuoyunun ilgisini çekmişti. Trump, “Thai halkının toprakları” anlamındaki Uzakdoğu ülkesi Thailand’ı (Tayland), “Thighland” (Kalça toprakları) olarak telaffuz etmiş, Birleşik Krallığı oluşturan ülkelerden Wales (Galler) için de “Whales” (Balinalar) ifadesini kullanmıştır. Çin’in ABD donanmasına ait bir drone’u ele geçirmesini “eşi benzeri görülmemiş” (unprecedented) bir olay olarak açıklamak yerine (unp-residented) gibi sözlüklerde olmayan bir kelimeyle, içine “başkan” (president) kelimesini sokarak anlatmaya çalışmıştır. Telaffuzlar birbirine çok yakındır ama bu karışıklık, bir başkan için mazur görülecek potlar değildir. ABD’de 9/11 olarak bilinen 11 Eylül saldırılarını 7/11 (7 Eleven marketleri) ile karıştırmış (ABD’de önce ay sonra gün söylenir), kendi karısı Melania’nın adını da hiç bir zaman doğru telaffuz edememiştir. Trump yine, 2016’da Ürdün’de üç Amerikalının ölümüyle sonuçlanan bir terör olayında, “Mısır devlet başkanıyla” görüştüğünü söylemiş, en büyük çamını da Virgin Adaları konuşmasında devirmiştir. Trump, Virgin Adaları başkanıyla bir telefon görüşmesi yaptığını açıklamıştır. Oysa bu adalar, ABD topraklarıdır. Koronavirüs ile ilgili açıklama yaparken de 1918 yılındaki İspanyol gribinin, İkinci Dünya Savaşı’nın (1939-1945) sona ermesine katkıda bulunduğunu ileri sürmüştür. Söylemek istediği savaş, Birinci Dünya Savaşı’dır (1914-1918). Biden’a da “gaf makinesi” derler ama Trump kadar fazla gafı yoktur. Sadece yaşı nedeniyle hafızası kendisine oyun oynar. Irak’ta vurulma tehlikesi atlattığını, Güney Afrika’da hapse atıldığını belirtmiştir. Irak’a gitmişti ama çatışma, kendisinden kilometrelerce uzaktaydı. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde de yanlışlıkla göz altına alınmış, kısa sürede serbest bırakılmıştı. Seçim kampanyalarında yaptığı konuşmalarda ise hangi eyalette olduğunu unutuyordu.

SERVET FARKI

Trump, gayrimenkul milyarderi babasının mirasını sürdürdü. Servetinin kesin bir rakamla ifade edilmesi imkansız. Forbes dergisinin tahminine göre 3.1 milyar, Bloomberg Milyarderler Endeksi’ne göre ise 2.48 milyar dolar. Başka tahminlere göre 3-7 milyar dolar arası.

Piyasa gözlemcilerine göre Trump, hiçbir şey yapmayıp sadece babasının milyarlarını işletseydi bugün daha zengin olabilirdi. Biden’a gelince siyasi yaşamının büyük bölümünü parasız geçirdi. Washington’daki üst düzey 581 yönetici içinde mal varlığı açısından 577’nci sırada geliyordu. Obama’nın yardımcısı olduğu zamanlar, pek çok konferans verdi. Bu konferanslardan kazandığı paralarla mali durumunu biraz olsun düzeltti.

CANAVAR'A KARŞI VATOZ

Trump, makam arabası olarak bir “Canavar” (The Beast) kullanıyor. “Hayvan” olarak da çevrilebilir. 13 cm kalınlığında, kurşun ve bomba geçirmeyen zırhlı kaportası ve camları nedeniyle bu lakabı alan Cadillac otomobil için 2016’da yapımcı şirket General Motors’a tam 15 milyon 800 bin 765 dolar ödenmişti (2020 değeri 17 milyon dolardan fazla). Makam otomobiline, başkanlık uçağı “Air Force One”dan dolayı “Cadillac One” diyenler de var. Başkanın korumaları arasındaki lakabı ise, “Posta Arabası” (Stagecoach). Trump’ın başkan olmadığı dönemde (1997’den beri) zaten özel bir uçağı (önce Boeing 727 sonra 757) var. Oysa Biden, Delaware eyaletinin Wilmington kasabasında mütevazı bir hayat sürüyor. 30 yıldan uzun bir süre, her gün 75 dakikalık bir tren yolculuğuyla Washington’a geliyor, akşam yine aynı yoldan evine dönüyor. Demiryollarını işleten şirket Amtrak’in personeline, “ailem” diyor. Onlara kendi evinde sık sık barbekü partileri düzenliyor. Önceki başkan Barack Obama’nın görev süresi sona erdiğinde kendisi de Beyaz Saray’dan ayrılmış ve trenine binip evine dönmüştü. Trene binerken fotoğrafları, medyada yer aldı. Ne kadar alçakgönüllü bir davranış olduğu vurgulandı. Ama 77 yaşındaki Biden bunu 45 yaşından beri yapıyordu. Biden’ın da otomobili var elbette. 1967 model bir Chevrolet Corvette Stingray (Vatoz) kullanıyor. Bir otomobil acentesinde çalışan babası, otomobili düğün hediyesi olarak Biden’a vermişti.

13 CENT'LİK ÇEK

Trump’ı birkaç başlıkla özetlemeye devam edelim. Kendisi, 2001-2009 arasında partiye kayıtlı bir “Demokrat”tı. Daha sonra Cumhuriyetçi oldu. 1999’da milyoner ve milyarderlerden bir defalığına toplayacağı paralarla ABD’nin 5.7 trilyon dolarlık ulusal borcunu kapatmayı teklif etti ama başaramadı. Spy Magazine, dünyanın en zengin insanlarına 13 cent’lik bir çek göndermiş, kimlerin çeki tahsil edeceğini merakla beklemişti. Çeki bozduran tek kişi, Donald Trump’tı (Spy Magazine, 1986-1998 arası yayınlanan aylık hiciv dergisiydi). 2013’te (başkan değilken), komedyen, televizyon karakteri Bili Maher’e, babasını orangutana benzettiği için 5 milyon dolarlık tazminat davası açmış, sonra bilinmeyen bir sebepten dolayı davasından vazgeçmişti (Bu benzetme, Bili Maher’e yakışmamıştı ama kendisi milyonerdi. Parayı ödeyebilir veya bağışlayabilirdi). Trump, alkolik kardeşi Fred Trump Jr, 1981’de 42 yaşında kalp krizinden öldüğü için asla alkollü içki kullanmaz. Mikrop takıntısı olduğundan, mecbur kalmadıkça hiç kimseyle el sıkışmaz.

1 DOLARLIK MAAŞ

ABD başkanlık maaşı, yıllık 400 bin dolardır (Ülkede ücretler aylık değil, yıllık konuşulur). Bu da ayda, 33 bin 333 dolar 33 cent yapar. Sırp asıllı Amerikalı mucit, elektrik ve makine mühendisi Nikola Tesla (1856-1943) gibi üçe bölünebilen sayıların sihrine inanmaz ama göreve başladığında bu maaşı almayacağını, sembolik olarak 1 dolar maaşla yetineceğini açıklamıştı. 13 cent’lik çeki bozduran Trump, bu sözünü tutmuş mudur acaba?

AMAÇ, 270'İ BULMAK

“Seçimlerde en çok oyu alan kişi, başkan seçilmiş olur” diye bir şey yoktur. Önemli olan, çok oy almak değil, Seçiciler Kurulu’nda (Electoral College) 538 seçici üye arasında çoğunluğu sağlamaktır. Bu yöntem, dördüncü ABD Başkanı James Madison tarafından, yöneticilerin de seçimlerde rolü olması için getirilmiş bir sistemdir. Örneklerini son yıllarda iki kez gördük. 2000 seçimlerinde Demokrat aday Al Gore daha çok oy almasına rağmen rakibi Cumhuriyetçi aday George Bush başkan olmuş, 2016’da da Demokrat Hillary Clinton, kendisinden daha az oy alan Cumhuriyetçi Donald Trump’a yenilmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder