Piyasalar riskleri görmeye bir türlü yanaşmıyor. TCMB faiz oranlarında bir değişikliğe gitmezse TL’nin kısa vadeli kaderi doların uluslararası piyasadaki seyrine bağlı kalır. Borsada ise 115 bin önemli direnç bölgesi olarak izlenecek...
HAFTANIN ana gündemini TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı ve geçtiğimiz hafta son üç yılın zirvesine ulaşan euro/dolar paritesinin seyri belirleyecek. PPK toplantısından para politikası araçlarına yönelik bir değişim çıkmasını beklemezken, Euro Bölgesi nde açıklanacak enflasyon verilerinin parite ve devamında tüm kurlarda sert hareketlenmeler getirebileceğini düşünüyoruz. Bununla birlikte geçtiğimiz yılki yüksek performansın ardından bu yıla da büyük bir coşkuyla başlayarak tarihi zirvelerini genişleten ABD hisse senetlerinin bu performanslarını koruyup koruyamayacağı izlenecek. Euro/dolar paritesinin geçtiğimiz haftaki sert yükselişi ve ABD’de hisse senetlerinde görülen bu coşkunun, teknik göstergelerde oluşturduğu aşırı alım görünümü her iki tarafta da bir düzletme yaşanma ihtimalini artırıyor.
JEOPOLİTİK VE SİYASİ RİSKLER GÖRÜLMEK İSTENMEDİ
Geçtiğimiz hafta Suriye’de Rusya’nın kontrolündeki bir üsse yapılan saldırı sonrası diplomasi de hareketli saatler yaşandı. Saldırının Türkiye’nin denetlediği bölgeden gerçekleşmiş olması nedeniyle, Rusya, Genelkurmay Başkanlığı ve MÎT’e mektup gönderdi. Haftanın ilerleyen bölümünde ise Rusya Başkam Putin, saldırının Türkiye ile bağlantısı olmadığını açıkladı. Çarşamba günü ise ABD Büyükelçilik Maslahatgüzarı, Suriye’de ABD’nin desteklediği gruplar ile ilgili rahatsızlığın dile getirilmesi için Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Haftanın son günü ise ABD’den Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısına, Türkiye’den ABD’ye yönelik ziyaretler için benzer tonda bir uyarı yayınlandı. Önceki hafta ABD ile vize krizinin aşılması ile ilişkilerde iyileşme beklentisi kuvvetlenirken, bu hafta yaşananlar bu beklentileri törpüledi. Bununla birlikte Almanya’da koalisyon görüşmeleri başlayan Merkel’in liderliğindeki Hristiyan Birlik partileri ile Martin Schulz liderliğindeki Sosyal Demokratlar’m Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili olarak yeni bir başlık açmak istemedikleri ve açılan başlıkları kapatmak istemediklerini basına yansıdı.
Gerek ABD gerekse AB ile ilişkilerde yaşanan bu gelişmelerin endeks üzerindeki etkisinin ise oldukça sınırlı olduğunu gördük. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’yi bölgede yeni bir operasyon kararı almaya itebileceğini ima etmesi ve “Fırat Kalkanı Harekâtıyla attığımız adımı, tüm sınırlarımız boyunca genişletecek güce, imkâna ve iradeye sahibiz, hiç endişe etmeyin” şeklindeki ifadeleri piyasada çok fazla yankı bulmasa da Suriye krizinin yeniden ateşlenebileceğinin işareti oldu. Piyasa tarafında çok yankı bulmasa da geçtiğimiz hafta yaşanan bu gelişmeler Türkiye’nin jeopolitik ve siyasi risklerinde her an hızlı değişimler olabileceğini gösterdi. Bu nedenle ilerleyen dönemde iyimserliklerin daha sınırlı fiyatlandığım görme ihtimalimizin arttığını düşünüyoruz.
DOLAR ARTAN FAİZLERE RAĞMEN KAN KAYBETTİ
Çin’in ABD tahvillerine daha az yatırım yapmayı planladığı şeklinde ortaya çıkan ancak çok kısa bir sürede yalanlanan haber akışı ABD’de faizlerin hızla yükselmesine neden oldu. Faizlerdeki bu yükselişe karşın doların uluslararası piyasada güçlenmekte zorlanması dikkat çekti. ABD’de ÜFE’nin beklentilerin altında kalması ve Avrupa Merkez Bankası toplantı tutanaklarında Euro Bölgesi’ne yönelik gelen bilgilerin büyüme görünümünde belirgin bir iyileşmeye işaret ettiği ve potansiyelin üzerinde bir hızla büyümenin sürdüğünü gösterdiği bilgisinin yer alması, artan ABD faizlerine karşın ibrenin euro lehine dönmesine neden oldu. Bununla birlikte Almanya’da uzun süredir devam eden koalisyon görüşmelerinde sona gelindiğine ve Merkel’in liderliğindeki Hristiyan Birlik partileri ile Martin Schulz liderliğindeki Sosyal Demokratlar’m koalisyon ön görüşmelerinde anlaşmaya vardığına yönelik haberle euro/dolar paritesinin son üç yılın zirvesine ulaştığım gördük. Son 3 yılın zirvesine ulaşan paritede bu haftanın kırılma haftası olabileceğini düşünüyoruz. Açıklanacak yeni veri ve haber kışlarıyla parite ya kendisine 1.21’in üzerinde yeni bir trend oluşturacak ya da geçtiğimiz haftaki sert yükselişin ardından sert bir düzeltme başlayacak.
DOLAR/TL'DE NASIL BİR HAFTA OLUR?
Dolar/TL kurunda son yıllarda yurtiçi gelişmelerin fiyatlamalar üzerinde daha etkili olduğunu gördük. Bu durum geçtiğimiz yıl da devam etti. Dolar geçtiğimiz yıl uluslararası piyasada gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para birimlerinin birçoğu karşısında değer kaybederken, TL karışında yılı değer artışı ile tamamladı. Bu durum TL’nin zayıflığım net bir şekilde ortaya koymaktadır. Önceki yıllardan da birikimli devam eden bu zayıflık neticesinde TL aşırı iskontolu hala gelmiş oldu. Bu durumu gösteren TÜFE bazlı Reel Efektif Döviz Kuru hesaplandığı dönem itibari ile (2003’ten bugüne) tarihinin en düşük seviyelerine kadar gerilemiş durumda.
Dolar/TL’de bu hafta Perşembe günü gerçekleşecek TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı ve ay sonunda gerçekleşecek olan Fed Açık Piyasa Komitesi toplantı kararlarının etkili olacağını düşünüyoruz. TCMB’nin son toplantısında geç likidite penceresi faiz oranlarında piyasa beklentisinin alt bandı olan 50 baz puan artış yapmış olması, bir çok piyasa katılımcısı tarafından yeterli bulunmamış ancak sonrasında doların uluslararası piyasadaki zayıf seyri TL’de yukarı yönlü hareketini sınırlamıştı. 3 Ocak’ta açıklanan aralık ayı enflasyonu da önceki birkaç ayda olduğu gibi beklentilerin bir miktar üzerinde gerçekleşti. Buna rağmen bu yılın ilk aylarında enflasyonun sınırlı da olsa düşeceğine yönelik beklenti TCMB’nin bu toplantıda faiz oranlarında bir değişikliğe gitmemesine neden olabilir. Bu durumda da TL’nin kısa vadeli kaderi doların uluslararası piyasadaki seyrine bağlı kalır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder