20 Haziran 2018 Çarşamba

Avrupa futbol endüstrisi

FIFA Dünya Kupası maçları oynanırken Avrupa futbol endüstrisine bakalım dedik. Deloitteynin raporuna göre, Avrupa futbol endüstrisi 2016-17 sezonunda 25.5 milyar euro’luk bir büyüklüğe ulaştı...

AVRUPA’NIN beş büyük futbol ligi (Ingiltere, Ispanya, Almanya, İtalya, Fransa), 2016-17 sezonunda 14 milyar 700 milyon euro gelir üretti. Bu rakam, bir önceki yıla oranla yüzde 9 daha fazla. Bütün Avrupa ülkelerini değerlendirmeye aldığımızda bu rakam, 25 milyar 500 milyon euro’ya çıkıyor.

14 Haziran’da başlayıp 15 Temmuz’a kadar sürecek olan FIFA Dünya Kupası maçlarının oynandığı şu günlerde Amerikalılar merak edip Avrupa futbolunun parasal değerini ortaya çıkarmışlar. 140 kadar ülkede faaliyet gösteren ve 150 bin personeliyle muhasebe, denetim, vergi ve yönetim danışmanlığı yapan, New York merkezli uluslararası firma Deloitte’un raporuna göre, İngiltere Premier League’i (Birinci Ligi - Ingiliz futbolunun en üst seviyedeki ligi), piyasa lideri. 4.5 milyar sterlin tutan rekor kazancıyla adeta bir darphane gibi. Bu ligde mücadele eden 20 kulübün hepsi de rekor kârlar elde etmeyi başardı. En yakın rakibi Ispanya’nın La Liga’sından bile yüzde 86 oranında daha geniş bir pazar.

SPONSORLUK İLK SIRADA

Raporda geçen yılın futbol sezonunun finansal sonuçları, Avrupa futbol kulüplerinin gelişmiş kârlılığını ve istikrarını gösteriyor. Kulüpler genelde gelirlerinin yüzde 43’ünü sponsorluk anlaşmalarından ve forma, top, aksesuar gibi ürünlerin satışından, yüzde 39’unu televizyon yayın haklarından, yüzde 18’ini de bilet satışlarından elde ediyor. Premier Leauge’e ise paranın büyük bölümü, televizyon yayın haklarından akıyor.

Deloitte’un spor grubunu başkanı Dan Jones, yaklaşık on yıl kadar önce İngiltere Birinci Ligi kulüplerinin 10’da altısının işletme zararlarına uğradığını, geçen sezonda ise bütün kulüplerin kârlı hale geldiğini açıkladı. Buna ilaveten İngiltere Birinci Ligi kulüpleri, on yıllık sürede gelirlerini en hızlı artıran kulüpler oldu. Araştırmaya göre, Premier League’in 2019-20 ve 2021-22 sezonlarındaki İngiltere içi yayın hakları satışı, beklenen finansal artışları pek karşılamasa da kulüpler için bu durum, hiç de endişe verici değil. Çünkü uluslararası televizyon yayın hakları herhangi bir açığı fazlasıyla kapatabilecek.

İNGİLTERE PREMİER LİGİ RAKİPSİZ

Ingiltere liglerinde oynayan 92 kulüp, 5.5 milyar sterlin gelir elde etti. Bu rakam, Almanya (Bundesliga) ve İtalya (Serie A) gelirlerinin toplamından bile fazla. Bu 92 kulüp, aynı zamanda Ingiltere ekonomisine, 1 milyar 900 milyon sterlinlik vergiyle katkıda bulundu. Şampiyonlukta iddialı olan takımlar ise toplam 720 milyon sterlin üretti. Bu gelir, iki yıl önceki sezondan yüzde 30 daha fazla.

Ingiltere’den sonra en başarılı lig olan Ispanya Ligi (La Liga), televizyon yayın hakları satışından elde ettiği geliri yüzde 30 oranında artırdı. Geçen yıl La Liga’nın televizyon yayınlarından kazandığı para 2 milyar 900 milyon euro’yu buldu. Böylece Ispanya Ligi, Alman Birinci Ligi Bundesliga’yı geçerek, dünyanın en çok kazanan ikinci futbol piyasası oldu. Buna karşılık Alman takımları da dünyanın en çok seyirci çeken kulüpleri oldular. Geçen yıl oynanan her Bundesliga maçını, statlarda ortalama olarak 44 bin seyirci izledi.

İtalya ligleri ise geçen sezon ilk kez olarak gelirlerde 2 milyar euro sınırını aştı. Bu başarıda ticari kaynaklardan gelen paranın rolü büyük oldu. Fransa, Avrupa futbol piyasasının ilk beşinde yer aldı ama en düşük geliri üreten piyasa olmaktan kurtulamadı. Fransız kulüpler, yeni bir uygulamayla ülke içi televizyon yayınlarını dört yıllık periyotlara bağlamış olsalar da geçen yıl 1 milyar 600 milyon euro’luk gelirde kaldılar.

Futbol ve gerçekler

•    Futbol oyununun ilk kez nerede oynandığına dair pek çok efsane mevcuttur. Çin, Meksika, İngiltere, İtalya, futbolun ory'ini olduğu söylenen ülkelerden bazılarıdır. Popüler bir spor haline geldiği ülkenin, İngiltere olduğu kesindir.

•    İngiltere’deki futbol tarihi, biraz tüyler ürperticidir. Bu oyun, 1800'lerin başında Londra'daki Newgate Hapishanesi mahkumları tarafından oynanmıştı. Hapishanede hırsızlıktan suçlu mahkumlar bulunuyordu. Bir rivayete göre elleri kesildiği için mecburen ayaklarıyla oynuyorlardı.

•    Önceleri top yuvarlak değildi. Çünkü top, idam edilen mahkumların midelerinden yapılıyordu. Oyuncular, 1908’e kadar mideden yapılmış topu tekmelediler. 1950’lerde futbol topu, 32 parçadan ibaretti.

•    Futbolun en popüler olduğu kıta, Avrupa'ydı. 32 parça da Avrupa'nın 32 ülkesini temsil ediyordu (Bugün Avrupa'da 44 ülke var].

•    Futbol topunun bugünkü çokgen görünümü için, Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'nın 1962'de uzaya gönderdiği Telstar iletişim uydusu örnek alındı. Topun siyah çokgeni beş kenarlı (pentagon), beyaz çokgeni ise altı kenarlıydı (heksagon).

•    Kale de hasırdan yapılmış büyükçe bir sepetti. Top oynandığı alana ise "tezgah" deniyordu. Henüz çizgilerle ayrılmış bir alan değildi.

•    İngiltere'de futbol, köylerde, kasabalarda da halkın sevdiği bir spor olmuştu. Ama herkes bir topun peşinden koşuyor, birbirini sakatlıyor, yaralıyor hatta kemiklerini kırıyordu.

•    Birileri çıkıp, "Bu oyunu bazı kurallara bağlayalım" dedi. El, ayak ve şiddetin kullanıldığı futbol yanlıları ile kurallara bağlı kalanlar ikiye bölündü. İngiliz yönetiminden bıkan ve sonra da açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan İngilizler ABD'ye göç etti ve sert futbolu orada yaygınlaştırdı, adı da "Amerikan Futbolu" oldu. Bugün ABD, Amerikan Futbolu ile karıştırmamak için bizim bildiğimiz futbola "soccer" der. Oysa bu kelime İngiliz icadıdır.

•    Futbol, "ayak topu" anlamına gelir. Ama "topa ayakla vurulduğu" için değil, "ayakta oynanan bir spor" olduğu için bu adı almıştır.

•    ABD'de 1919'dan 1921'e kadar "soccer" da oynandı. Futbolculara gol başına 35 cent veriliyordu.

•    Futbol, dünyanın her yanına yayılmıştı ama sadece bir eğlenceydi. Oyuncular da zevk için amatörce oynuyordu. Profesyonel maçlar 1925'ten sonra oynanmaya başladı. Bugün FIFA'ya üye 200'den fazla ülkede, 250 milyon oyuncu tarafından oynanıyor. Birleşmiş Milletler'e üye ülke sayısı bile 193. FIFA'ya sadece Grönland üye olmayı başaramadı. Gerekçesi, Grönland'da futbol oynamaya elverişli çimenlik alan olmamasıydı.

•    1950'de düzenlenen Dünya Kupası, sıkıştırılmış kağıttan (papier mache] yapılmıştı. Ama şampiyon olan Uruguay, kupasını alamadı. Çünkü şiddetli yağış nedeniyle kupa çözülüp dağılmıştı. Türkiye şampiyonaya katılmaya hak kazandığı halde Brezilya'nın uzak olması ve ekonomik sebepler yüzünden gidememişti. İskoçya ve Hindistan da Brezilya'ya gidemeyen ülkelerdendi.

•    James Bond filmlerinin ilk aktörü efsane isim Sean Connery'ye, beyaz perdede şansını denemeden önce Manchester United'da oynaması için teklifte bulunulmuş, kontrat bile hazırlanmıştı.

•    1964'te Peru'da bir maçın hakeminin kararı o kadar büyük bir öfkeye neden oldu ki çıkan olaylarda 300'den fazla taraftar öldü.

•    Bir başka hakem hatası bu kez can almadı ama ilginç bir protestoya sahne oldu. 2002'de Madagaskar'da oynanan bir maçta, önceki maçta hakem hatasına kurban gittiğini düşünen Antananarivo takımı futbolcuları, kendi kalelerine 149 gol attı.

•    1967'de Nijerya'da iç savaş vardı. Ama taraflar, Edson Arantes do Nascimento'nun (yani Pele'nin] maçını izlemek için iki günlük ateşkes ilan etti.

•    Futbol maçlarının son birkaç dakikasında seyirci genelde stadı terk etmeye başlar. 1982'de Moskova’da oynanan bir lig maçında da aynı şey oldu. Ama santrası bile yapılmayan bir son saniye golü atılınca, yüzlerce seyirci geri dönmeye çalıştı. Çıkan izdihamda 350 kişi öldü.

• Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde oynanan bir futbol maçında sahaya düşen yıldırım, birtakımın bütün futbolcularını öldürdü. Diğer takımın oyuncularına ise hiç bir şey olmadı.

•    Futbolcular, maç sırasında ortalama olarak toplam 10-15 km koşarlar. Bu, bir basketbol M maçında iki pota arasında 350-500 kez gidip T gelmeye eşit bir mesafedir.

•    ABD'nin Mississippi eyaletinde 1991 yılına kadar futbol (soccer] oynanması yasaktı.

•    Profesyonel futbol, 1984 yılına kadar olimpiyatlarda yerini alamadı. İzin verildiğinde futbolcuların 23 yaş altı olması şart koşuldu. 1996'dan itibaren kadın futbol takımları da olimpiyatlara kabul edildi.

•    Brezilya'da 13 yaşındaki bir çocuğun, amatör bir maçta 23 gol birden atması, basının ilgisini çekti. Takımını da 23-0 kazandıran bu futbolcu    yr Ronaldinho'ydu.

•    Dünyanın en çok gol atan futbolcusu, Brezilyalı ^ Arthur Friedenreich'dı. 26 yıllık futbol hayatı (1908-1934) boyunca bin 329 gol atmıştı.

•    Ama o zamanlar futbol amatör oyunuydu ve kimse bu futbolcunun adını bile bilmiyordu. Pele bile futbol hayatı boyunca bin 279 gol atmıştı.

•    Koreli futbolcu Ahn Jung-hwan, attığı golle İtalya'yı 2002 Dünya Kupası'ndan eledi. 0 sıralarda İtalyan kulübü Perugia'ya transfer olmak üzereydi. Sözleşmesi anında feshedildi.

•    2000 yılında İngiltere'de, Cross Farm Park Celtic oyuncusu Lee Todd, oyunun ikinci saniyesinde kırmızı kart gören futbolcu olma unvanını kazandı. Hakem öyle şiddetli bir başlama düdüğü çalmıştı ki Todd, küfürlü bir karşılık verince kendini saha dışında buldu.

•    İngiltere'de futbol fanatiklerine "holigan" (serseri, gangster, çeteci, kabadayı) denir. İtalya'da ise adları "tifüs"tür. 2005'te Liverpool'un bir holiganı, takımı ilk yarıyı 3-0 yenik bitirdiği için intihar etti. Oysa ikinci yarıda geri dönen Liverpool maçı kazanan taraf olmuştu.

•    2010'da Güney Afrika'da düzenlenen Dünya Kupası'na Kuzey Kore de katılmıştı. Ama Kuzey Korelilerin ülke dışına çıkmaları yasak olduğundan, Kuzey Kore hükümeti, taraftarları Çinlilerden seçti.

•    Brezilya'da düzenlenen 2014 Dünya Kupası sırasında hükümet, güvenlik nedeniyle seyircilerin alkol tüketmesini yasakladı. Uluslararası Futbol Federasyonu FIFA, bu yasağı hemen kaldırdı. Çünkü organizasyonun sponsoru Amerikan bira üreticisi Budvveiser'dı.

•    2014 Dünya Kupası'nı Almanya kazandı. Şampiyonluk primi alan futbolculardan biri de Mesut Özil'di. Özil, aldığı 300 bin euro’yu, Brezilya’da 23 çocuğun ameliyat edilmesi için bağışladı.

•    Real Madrid’de 7 numaralı formayı giymiş olan (Manchester United'a transferi konuşulan), Portekiz milli takımının da kaptanlığını yapan Cristiano Ronaldo, 2004'te Endonezya'daki tsunami felaketinden sağ kurtulan 7

yaşındaki bir çocuğun eğitimini üstlenmişti. Bu çocuk 2015'te Sporting Lisbon futbol kulübü ile sözleşme imzaladı.

•    Ünlü takımlar, ünlü markalarla sponsorluk anlaşmaları yaparlar. Futbolcuların formalarına markalar işlenir. Barcelona ise "ters sponsorluk” anlaşması yapan tek takımdır. İspanyol futbolcuların formalarında sadece UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) yazar. Takım her yıl UNlCEF'e 1.5 milyon euro bağış yapar.

•    Norveç, Brezilya'ya yenilmeyen tek ülkedir. Oynadıkları dört maçın ikisi beraber bitmiş, ikisini de Norveç kazanmıştır.

•    1845-1852 yılları arasında İrlanda'da görülen Patates Kıtlığı, toplu ölümlere neden olmuştu. Osmanlı imparatorluğu İrlanda'ya, gemiler dolusu patates yolladı. Fakat OsmanlI'ya, "İngiltere Kraliçesi'nin yaptığı yardımdan fazlasını yapamazsınız" dediler. Osmanlı da patates yüklü gemilerle geri dönmemek için Drogheda liman kasabasına ürünü gizlice bıraktı. Bölge halkı, minnet duygularının ifadesi olarak Drogheda United futbol kulübünün logosunu, ay-yıldız yaptı.

•    Paris’te Zafer Takı'nı bilmeyen yoktur. Altında Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa için ölen isimsiz askerleri anmak için sürekli bir ateş yanar. Bu ebedi ateş, tarihinde bir kez söndü. Sarhoş bir fanatik, 1998 Dünya Kupası finalinde Fransa’nın Brezilya’yı yenmesini protesto etmek için ateşe işemişti.


ALEVRÎGEL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder