İSTANBUL Havalimanı, 200 milyon yolcu kapasitesiyle sadece dünyanın en büyük havalimanı değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük bilişim projesi. Bu proje dünyanın en büyük teknoloji şirketlerini buluşturduğu gibi, Türk mühendislerinin bilişim alanındaki potansiyelini de açığa çıkaran bir deneyim oldu.
Dünyanın TIER 3'e (dört dereceli veri merkezi teknolojisi sertifikası) değer görülen ilk havalimanı olan İstanbul Havalimanı, bugün "havalimanı bilişimi" alanında dünyanın en yeni modelini oluşturuyor. Dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarından ekipler, bu modeli keşfetmek üzere Türkiye'ye ziyaretlerde bulunuyor.
Bu başarıya imza atan ekibin başındaki İGA Bilişim Genel Müdürü Ersin İnan-kul, 208 milyon TL bütçeli bilişim projesini 2015 yılında nasıl tasarladıklarını ve 29 Ekim 2018 tarihli açılışa nasıl hazırlandıklarını anlattı...
"EN AKILLI HAVALİMANI"
Havalimanı bilişimi alanında Büyük Sistem Entegrasyonu (Master System Integration) ismi verilen, "bilişimi havalimanlarının tüm operasyonlarıyla küçük parçalara bölerek entegre etmeyi" amaçlayan bir mantıkla Nisan 2015'tc yol haritasını çizdiklerini belirten İnankul, bu tasarımla adım adım akıllı bir havalimanını kurduklarını belirtiyor.
"Akıllı bir havalimanı için ne olmazsa olmaz listesini belirliyorsunuz. Bina yönetim sistemleri, yangın alarm sistemleri bunlar olmazsa olmazlar. Bir de bagaj alma, bagaj bırakma, otomatik bagaj bırakma, kiosk'lar, wi-fi altyapısı, yolcuya vereceğiniz hizmetler, uçak içinde internet, uçuş ekranlarının dizaynı gibi ikincil liste var. Üçüncü temel noktaysa, bu havalimanının teknolojik olarak nerede olması gerektiği. Bu havalimanının dünyanın en akıllı hava limanı olması için 72 adet sistem gerekiyordu. Geldiğimiz noktada her şey entegre olmuş durumda. Şöyle ki, akıllı terminal binalarının yanı sıra uçak yolda gelirken bize bilgilerin akmaya başladığı bir sistem kurduk. Uçak tekeri koyduğu, park ettiği ana kadar bu bilgiler akmaya devam ediyor. Tüm bu bilgiler toplandıktan sonra uçak iki saat içinde geri gitmeden biz faturayı kesip otomatik verebiliyoruz" diyen înankul, tam kapasite çalışmaya kademeli olarak geçecek havalimanına şimdiye kadar pek çok havayolunun giriş yaptığını, otomasyon ve bagaj okuma gibi dijital sistemlerinin test edildiğini söylüyor. Yeni havalimanının kademeli olarak yurtdışı uçuşlarına başladığım belirten İnankul, "Bizim açımızdan her şey hazır. Biz havayollarının buraya akın etmesini bekliyoruz" diyor.
"ÖNCE BİLİŞİM HAZIRDI"
Havalimanınm bilişim sistemlerinin 2017'te tamamlandığına vurgu yapan inankul, "Hızlı bir projede bilişim hep en sonlarda gelir. Çünkü binanın bitmesini bekler. Biz orada akıllı bir şey yaptık dedik ki 'Biz yetiştiremeyiz'. Üç buçuk yılda inşaatla beraber bütün o tozun toprağın içinde sunucuları, veri merkezini kuramazsınız. Dedik ki, Tüm binalardan bağımsız dışarıda dört bin metrekarelik, (içinde 6 bine yakın sunucunun bulunduğu) bir veri merkezi yapalım'. Bu havalimanına ait bir veri merkezi olsun. Hem sadece bu havalimanına hizmet etsin hem de daha sonra ben buradan hizmet satabileyim. Bu veri merkezine çalışmalarına başladık 2016'da, sekiz ay içerisinde veri merkezini bitirdik. Havalimanının biten ilk binası oldu. Aslında veriye ne kadar önem verdiğimizi de gösteriyor. 2017'de içine taşındık, sistemleri kurduk. Temmuz 2017'de biz hazırdık. O binayı yapmasaydık bu binanın içindeki veri merkezlerini bekleseydik yetiştiremezdik. Bu örnek bir çalışma oldu. Şimdi biz bütün havalimanlarıyla görüşüyoruz. Ben de her yere konuşmacı olarak gidiyorum. Dubai El Maktum yeni bir havalimanına hazırlanıyor, tik yaptığı veri merkezi ihalesine çıkmak oldu. Yani burası dünyaya aslında bu bir model oldu" diye konuşuyor.
Bu deneyimin şimdiye kadar 125 havalimanının bilişim sistemlerini kuran çok uluslu ekibiyle gerçekleştiğini söyleyen Tnankul, 2015’ten bu yana devam eden yoğun süreçte Türk ve uluslararası tüm yazılım şirketlerinin de bu modele ayak uydurduğunu ifade ederek, "Orada zorlandık. Çünkü bizim ülkemizde bir proje yönetim anlayışı var. Hani bir proje başlasın bir ilerleyelim. Biz onlarla İşe başladık’ dediğimizde ilk toplantıyı yaptık. Herkesi çağırdık dedik ki 'Haftada bir toplantı yapacağız.' Herkes güldü. 'Böyle şey olur mu' denildi. Bir ara yaka da silktiler. Ama biz tüm tedarikçi yazılım şirketlerinin teknik personelini haftada bir, genel müdürlerini ise ayda bir toplantıya çağırdık. Aylık hedef koyduk. Bu hedefi kaç kişi ve saatte yapacağız, onları hesapladık. Bu süreçte, örnek veriyorum donanımı yanlış getiren firmalar oldu. Acil, uçak kargoyla yeniden getirmek zorunda kaldık. Yazılım tarafında geri kalan firmalar oldu. Ekiplerimizi bu firmalara gönderdik, gece gündüz çalıştılar. Entegrasyon kısmında başaramayanlar oldu. Küresel dev firmalar kafamızdaki entegrasyon listesine ayak uydurmayı başaramadı. İngiliz, Brezilyalı ekipler getirdiler. Olmayınca, biz Türkiye'den bir ekip oluşturduk, başına bizden bir arkadaş koyduk. Hep aksayan yerde kendimiz el attık" diyor.
"SİBER GÜVENLİK EN ZORU"
Siber güvenlik konusunun bir havalimanı için en önemli konu olduğunun altını çizen İnankul, havalimanında kullanılan tüm yazılımları siber güvenlik testlerinden geçirerek kullandıklarını ve "oltalama" adı verilen yöntemle buluşan zararlı yazılımlarla ilgili kurum içinde sürekli test yaptıklarını ifade ediyor. Oltalama ve kriptonun havalimanı operasyonlarım aksatabilecek en büyük iki siber tehlike olduğunun altını çizen İnankul, "Siber güvenlikte yüzde 100 diye bir şey yok. Bu nedenle her satın aldığımız uygulamayı siber güvenlik testlerinden geçiriyoruz. Geçemezse almıyoruz. Bunun dışında personelimiz farkında olmadı ama 'Türk Telekom faturanız' diye bir oltalama e-postası gönderdik herkese. Kimler tıklıyor diye bir liste çıkardık. Çoğu üst düzey yönetici oldu. Şimdi onlara bireysel eğitim veriyoruz. Devletin kurduğu Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi'ne (USOM) bağlanıyoruz. Sizinle anlık bilgi paylaşıyor, siz de onunla anlık bilgi paylaşıyorsunuz. 'Virüs buldum. Haberin olsun’ diye onlara gönderiyorsunuz. Bunu yapan dünyada 5-6 tane ülke var. Rusya, Çin, ABD... Onlara da entegre olabiliyorsunuz. Mesela dünyada Zero Day dediğimiz zararlı bir yazılım üretildi; sadece havalimanlarına özgü. Bu yazılım çıktığı an bir merkez bunu fark ederse ve siz ona entegreyseniz anında size bilgi geçiyor. 'Biz X havalimanında bunu gördük. Önlemini al uyarısını yapıyor” şeklinde konuşuyor.
Türkiye'nin en akıllı siber güvenlik merkezlerinden birinin havalimanına kurulduğunu ve bunun en zorlayıcı kısım olduğunu belirten inankul, son kullanıcıların makinelerinin havalimanmdaki hassas ve önemli bilgileri dışarıya aktarmaması için iki siber güvenlik merkezinde 7/24 çalışan sekiz kişinin olduğunu, 10 kişiyi de yetiştirdiklerini ifade ederek, "Ülkemizde bu alanda uzman çok az kişi var. O yüzden biz de yetiştirmek üzere işe aldık" diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder