PAYLARI Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2018 dördüncü çeyrek, dolayısıyla da 2018 12 aylık finansal sonuçlarını bu hafta itibariyle karşılamaya başlayacağız. Gelecek yaklaşık bir buçuk aylık dönem boyunca Borsa İstanbul’da bilanço fiyatlaması kaynaklı olarak hisse bazlı hareketlerin öne çıkabileceğini bekleyebiliriz. Ayraca, 2018’e ait finansal sonuçların açıklanmasıyla birlikte temettü beklentilerine yönelik fiyatlamalarm da eş zamanlı olarak ön plana çıktığım göreceğiz. Dolayısıyla, 2019’da 18 işlem gününün 14’ünde yükselen BIST-100 endeksinde, bir süre de olsa, genele yayılan olumlu momentumun yerini bir miktar hisse bazlı ayrışmalara bıraktığım görmemiz son derece olası. Finansal sonuç açıklama ve temettü beklentilerinin öne çıktığı dönemlerde dikkat edilebilecek önemli noktalara yeri geldikçe önceki dönemlerde yer vermiştik. Ancak, bunlardan bazılarını yeniden hatırlatmakta da fayda var.
FİNANSAL SONUÇLAR
• Finansal piyasalardaki fiyat hareketlerinin dinamiğini en güzel Özetleyen tabirlerden bir tanesi “beklentiyi al; gerçekleşmeyi sat” şeklindedir. Özellikle finansal sonuçların açıklanmasına yakın dönemlerde hisselerde alınan pozisyonlar büyük ölçüde açıklanacak kâr rakamına yönelik beklentilere odaklanmaktadır. Bundan dolayı da, genellikle, açıklanan kâr rakamının beklentiyi aşması durumunda hisse fiyatlarının yükseldiği; beklentilerle uyumlu gelmesi durumunda sınırlı kâr satışlarının geldiği; beklentilerin altında kalması durumunda ise ciddi düzeltme hareketleri yaşadığı görülmektedir.
• Konsensüs beklentilere göre pozisyonlar günler öncesinden alınmış olunduğundan, sonuçların açıklanması sonrasında ilk fiyat hareketleri sert olabilmektedir. Bu durum, sonuçların açıklanmasının hemen akabinde alman yatırım kararları bir anlamda “panik” özelliği taşımasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, alım satım kararlarında zamanlama ve zarar kesme/hedef seviyeleri belirleyip bunlara riayet etmek büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, hemen açılışlarda alım - satım yapmak yerine fiyatın bir miktar dengelenmesini bekleyerek basiretli hareket etmek daha sağlıklı olmaktadır.
• Açıklanan sonuçlarda ilk piyasa tepkileri büyük ölçüde net kâr gerçekleşmelerine odaklanıyor olsa da sonuçların genel operasyonel ve mali performansı kapsayacak şekilde bir bütün olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır (FAVÖK, Net Borç, kârı etkileyen tek seferlik unsurların olup olmadığı, geleceğe ilişkin projeksiyonlar vs.). Zira, net kâr rakamında bazı tek seferlik gelişmeler nedeniyle ciddi sapmalar olabilmektedir.
Finansal sonuçların bütününde ve/veya şirketin projeksiyonlarında gözlenen değişimler, şirket değerlemesinde kullanılan varsayımları etkileyebileceğinden, güncellenen hedef fiyatlar ilk fiyat tepkisinden farklı şekilde hareketlere neden olabilmektedir.
• Net çeyrek sonuçlarını, bir önceki çeyreğe göre kıyaslamak devam eden performansı yansıtması açısından önemli olmakla birlikte olası mevsimsel etkiler nedeniyle sağlıklı değerlendirmeyi zorlaştırabilmektedir. Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yapılan kıyaslamalar mevsimsellik kaynaklı zorlukları önemli ölçüde ortadan kaldırmakla birlikte; önceki yılki dönemde tek seferlik ciddi etkilerin görülmesi de baz etkisine yol açarak yine değerlendirme açısından zorluk ortaya koyabilmektedir. Dolayısıyla, son dönem performansı değerlendirirken, bu durumlar göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır.
• Hisse fiyatlarının seyrini etkileyen 2 ana risk vardır; firma özelindeki risk ve piyasa riski. Yalnızca finansal sonuçları dikkate alıp diğer tüm gelişmeleri göz ardı edecck olursak aslında firma özelindeki riske odaklanmış oluruz. Ancak pratikte, bu iki risk iç içe geçmiş durumdadır. Dolayısıyla, finansal sonuçlardaki beklenti-gerçekleşme kaynaklı görülmesi muhtemel hareketler piyasanın genelini etkileyen gelişmelerle daha sınırlı kalabildiği gibi daha da sertleşebilmektedir. Bu nedenle, özellikle, kısa vadeli alım-satımlar açısından şirket özelindeki gelişmelerle birlikte piyasadaki genel eğilimi de göz önünde bulundurmak faydalı olacaktır.
TEMETTÜ ODAKLI BAKIŞ
• Yılsonu finansal tablolarının yayınlanmasıyla, şirketin dağıtabilecek kârının olup olmadığı görülür.
Genelde, kısa bir süre içinde şirket yönetim kurulu tarafından, varsa, dağıtılabilir kârın ne şekilde değerlendirileceği konusunda Genel Kurul’da görüşülmek üzere bir teklif yapılır.
Kârın ortaklara dağıtılması yerine yatırım vs. gibi konular için şirket bünyesinde kalması da tercih edilebilir. Nihai karar Genel Kurul’da belli olur. Bir adet dahi olsa şirketin payı elinde bulunan yatırımcılar Genel Kurul’a direk veya internet üzerinden katılıp karara yönelik oy kullanabilir.
Yılın kâr yerine zararla kapanması durumunda, genellikle, ilgili döneme ait bir kâr dağıtımı söz konusu olmamaktadır.
Genel Kurul’da alınacak karar doğrultusunda kâr payı dağıtımı nakden ya da hisse olarak karar verilen tarihte peşin ya da taksitli olarak ödenir.
Peşin ödemelerin genellikle Nisan-Mayıs aylarında yapıldığı görülse de tarihlerde değişiklik görülebilmektedir.
İKİ FARKLI YAKLAŞIM
-Bu hatırlatmaların ardından mevcut süreçte takip edilebilecek iki farklı yaklaşıma odaklanalım. Yukarıdaki hatırlatmalarda değindiğimiz gibi piyasalar beklentiyi fiyatladığmdan şirketlerin finansal sonuçlarına yönelik beklentilerin kısmen hatta önemli ölçüde fiyatlara yansımış olduğunu varsayabiliriz. Dolayısıyla, hisselerin yakın dönemde gösterdiği performansların direk olmasa da dolaylı yoldan kâr beklentilerine yönelik işaretler barındırabileceğini düşünebiliriz. Bu nokta da hisse fiyatları açısından kâr beklentilerinin yanı sıra piyasadaki genel eğilim, haber bazlı gelişmeler vs. gibi çok farklı değişkenlerin de etkili olduğunun, dolayısıyla fiyat performansının kâra yönelik beklentiler için tek basma yeterli bir gösterge olmadığını vurgulayalım. Yakın dönemde endekse göre olumlu ayrışan hisselerin açıklanacak finansal sonuçlarının beklenti dahilinde açıklanması ilk aşamada bir miktar kâr satışlarını beraberinde getirebilir. Diğer taraftan, beklentiden olumlu sonuçlar, şirket performansının gelecek dönemde güçleneceği, piyasanın genelini olumlu etkileyebilecek unsurların hisse fiyatlarındaki olumlu momentumun devamını sağlaması gibi durumlar da alternatif olasılıklar olarak sıralanabilir. Yakın dönemde piyasadaki olumlu havada güçlü momentum yakalayan hisselerde mevcut durumun korunabileceği veya olası gerilemelerde görece güçlü kalabileceği senaryosundan hareketle; hem dokuz aylık finansal sonuçların açıklanması için son tarih olan 9 Kasım’dan bu yana hem de 2019 yılının başından bu yana geçen her iki dönemde de endekse göre olumlu performans sergilemiş olan; piyasadaki konsensüs beklentiler açısından ağırlıklı olarak çok zayıf finansal sonuç açıklaması beklenmeyen, temel/teknik analiz ve likidite koşulları açısından görece olumlu durumda olan bazı hisseleri belirleyip; faydalı olabileceğini değerlendirdiğimiz bazı göstergelerle birlikte aşağıda tablo olarak sunduk:
Ek olarak, yukarıda çizdiğimiz senaryoya alternatif bir yaklaşıma da yer vermenin sağlıklı olacağını düşünerek ikinci bir tablo daha hazırladık. Bu tabloda ise, öncekinin aksine hem 9 aylık finansal sonuçların açıklandığı 9 Kasım’dan bu yana hem de 2019 yılının başmdan bu yana olan süreçlerin her ikisinde de BIST-100 endeksine göre daha zayıf performans sergilemiş olan: ancak temel/ teknik analiz ve likidite koşulları açısından görece olumlu olan ve finansal sonuçlarına ilişkin beklentilerin çok çok zayıf olmadığını gördüğümüz bazı hisseleri yer verdik. Bu yaklaşımdaki temel amacın, bilançoya yönelik beklentileri çok kötü olmasa da fiyatlama tarafında geride kalmış olabilecek hisseleri belirleyebilmek olduğunu söyleyebiliriz.
Son not olarak alttaki tabloda, finansal sonuç açıklama döneminde kısa vadeli alım-satım yapmak daha riskli olabilmekte olduğundan; tek bir gelişme ya da duyum kaynaklı ani kararlar vermekten kaçınmak daha sağlıklı olacağını; orta-uzun vadeli beklentilerle hareket edilmesi durumunda, şirkete yönelik ana hikâye bozulmayacak şekilde dönemlik zayıf sonuçların getireceği olası düşüşler alım fırsatı olarak değerlendirilebileceği gibi, yatırım kararının temelini oluşturan hikâyenin bozulmaya başladığının görülmesi halinde uygun seviyelerden çıkış yapılması da tercih edilebileceğini ifade edelim. Hisse senedi yatırımlarında şirketlerin dönemlik finansal performansları oldukça önemli olmalda birlikte, tek başına yeterli bir gösterge olmadığı göz ardı edilmemelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder