31 Ağustos 2019 Cumartesi

Tam Nobel'lik bir iş

İSTİNYE Üniversitesi, yapay zekâ ve tıp arasındaki etkileşim alanlarında proje geliştirmek, araştırma ve uygulama çalışmaları yapmak, araştırma sonuçlarını lisans ve yüksek lisans eğitimine aktarmak amacıyla Türkiye’nin ilk Tıbbi Yapay Zekâ Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni (TYZAUM) kurdu. Merkezin benzeri dünyada yalnızca Stanfoıd ve Johns Hopkins gibi mühendislik ve tıp alanında çalışan prestijli üniversitelerde bulunuyor. Biyonik Görme, Otomatik NMR Görsel Yorumlama Sistemi ve Bulut Tabanlı Hastalık ve Tedavi Sorgulama Sistemleri projeleriyle çalışmalarına başlayan TYZAUM, sene içerisinde gerçekleştireceği Makina Zekâsı ve Sinirsel Ağlar Tarafından Yönetilen Robotik El Sistemi, Hücresel Canlıları Taklit Eden Sentetik Basit Robotlar projeleriyle çalışmalarına devam edecek.

Merkezin başında, kriptografi alanında uluslararası tanmmışlı-ğa sahip, aynı zamanda İstinye Üniversitesi Mühendislik Fakülte Dekanı da olan Prof. Dr. Çetin Kaya Koç bulunuyor.

Prof. Koç ile TYZAUM’un araştırma konularını ve hedeflerini konuştuk...

Merkezin kuruluş amacı nedir?

Türkiye’de çok zeki bilim insanları, doktorlar ve mühendisler var. Ancak yönetimsel ve ortak çalışma sahalarında eksiklikler görüyorum. Böyle bir şemsiyenin kurulması mühendislik ve tıp arasında bir köprü kurulmasına neden olur umudundayım. Zaten merkez kurulur kurulmaz doktor arkadaşlar kapımızı çalmaya başladı. Bilgisayar mühendisliği bölümümüzün akademik kadrosuna doktor arkadaşlarımızı atamaya başladık. Disiplinler arası bir bağ kurmak amacındayız.



Burada neler yapılıyor?

Şu an en iddialı projemiz, iki hastanede test aşamasında kullanılmaya başlanan bir onkoloji platformu. Onkolog Dr. Levent Korkmaz hocamızın projesi. Kendisi aynı zamanda iyi bir programcı. Bilgisayar mühendisliği bölümünde de öğretim görevlisi. Hocamızın geliştirdiği bu platformun dünyada bir benzeri yok. Bu sisteme onkolojide kullanılacak bir yapay zekâ platformu da diyebiliriz. National Cancer Database bünyesinde bulunan uluslararası kanser verilerini bu platformda bir araya getirdi. Hastanın kanserinin türüne, aşamasına ve özelliklerine göre sistem otomatik bir tedavi protokolü üretebiliyor. Kemoterapiden tutun hastanın alacağı vitaminlere ve gıda programına kadar her şeyi hesaplıyor. Yeni verilerle devamlı öğrenen bir sistem. Bu şekilde özellikle kemoterapide doktor ve hemşire kaynaklı ölümcül hataların önüne geçmeyi, tedavi sürelerini kısaltarak daha başarılı sonuçlar elde etmeyi umuyoruz. Şu an için Liv Hospital Ulus’ta ve Konya Meram Tıp Fakültesi’nde kullanılmaya başlandı. Kasım ayında tanıtımı yapılacak. Sonrasında bir ay içinde 5 bin hastaya ulaşmayı hedefliyoruz. Ardından bu algoritmayı Türkiye’deki tüm hastanelere açacağız. Kemoterapide özellikle hemşire hataları kabul edilebilir düzeyde değil. Bu sorunu yapay zekâ ile aşmayı hedefliyoruz.

Dünyada bunun bir benzeri yok mu?

IBM Watson bunu yapmak istedi. Ama sonuçta o yazıya dayalı bir arama algoritması. Aslında kemoterapi protokolleri ve makaleleri içinde sözcükler arıyor. IBM buna uzun yıllar yatırım yaptı ancak sonunda başarısız olduğunu görüyorum. Şu an dünyada laboratuvar dışına çıkmış, ürün aşamasına getirilmiş bu tür başka bir çalışma yok. Bu da bizim için büyük bir fırsat. Binlerce kanser modeli var, hastanın boyu, kilosu, kan grubu bile tüm denklemi değiştiriyor. Elimizde büyük bir veri var. Bir doktorun bunu analiz etmesi çok güç. Bu algoritma ise veri tabanında yer alan yüz binlerce örneği gözden geçirerek birkaç saniye içinde bir tedavi protokolü oluşturabiliyor. Tabii ki doktoru devreden çıkarıyor değiliz; sadece doktora yardımcı olacak ve karar vermesini kolaylaştıracak.

TYZAUM bünyesinde başka neler yapılıyor?

Bir diğer önemsediğimiz çalışma da oftalmoloji alanında. Retina yırtıklarının yapay zekâ ile erken tespiti üzerine. Zamanla körlüğe neden olan retina yırtıkları erken tespit edildiğinde lazer ile dikilebiliyor. Retina yırtıklarının tedavisine Türkiye’de her yıl 54 milyon dolar harcamyor. Bu rakamı çok daha aşağılara çekebiliriz.

Yapay gözle alakalı da bir çalışmanız olduğunu da biliyoruz...

Evet, yapay görmeyle alakalı bir çalışmamız var. Retinitiz Pigmentoza diye bir hastalık vardır. Retina üzerinde pigment oluşuyor ve yavaş yavaş körlüğe yol açıyor. Bunun tedavisinde gözün içine cerrahi metotlarla  bir çip konuluyor ve hastaya bir gözlük takılıyor. Görüntü gözlük tarafından alınıp gözün içine yerleştirilen çipteki antene iletiliyor. Bu da sinir hücrelerini aktive ederek, beynin görme olarak algılamasını sağlıyor. Türkiye’de 12 hastada bu çipten var. Bu ameliyatları yapan Dr.

Nilüfer Köylüoğlu hocamız da şimdi bizim bilgisayar mühendisliği bölümümüzde. Hocamızın başında olduğu bu yapay görme çalışmasında işte bu çipi geliştirmek için uğraşıyoruz. Bu çip ile görüntü siyah-beyaz ve çözünürlük düşük. Biz çipin çözünürlüğünü yükseltip, renkli görüş sağlamayı çok isteriz. Bir adım sonrasmda bu çipi göze değil direkt beyne yerleştirmek üzerine de çalışmalarımız olacak. Zaten gören göz dcğü, sinyalleri yorumlayan beyin. O nedenle çipin illa göze yerleştirilmesi gerekmiyor.

Nobel'lik bir araştırma gibi görünüyor...

Görmenin sinyal işleme matematiğini çözersek Nobel alırız. Al-masak da Nobel yolunda ölürüz! Bu çalışmanın sonuçları sadede görme engelliler için değil sağlıklı insanlar için de katkı sunabilir. Bu teknolojiyle size uyanıkken rüya gördürebiliriz. Bir ekran olmadan film izletebiliriz. Böyle bir teknoloji sanal gerçeklik için de kullanılabilir.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder