YURTİÇİNDE yoğun veri trafiğinin yaşandığı geçen hafta gözler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) çevrildi. Yılın ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını 16 Ocak’ta gerçekleştiren TCMB, politika faizini yüzde 24’te sabit tuttu. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşun korunacağı vurgusunu yineleyen TCMB, ithal girdi maliyetleri ve iç talep gelişmelerine bağlı olarak enflasyon görünümünde bir miktar iyileşme gözlenmekle birlikte fiyat istikrarına yönelik risklerin devam ettiğine işaret etti. TCMB’nin yayınladığı karar metninde, son dönemde açıklanan verilerin ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğine dikkat çekilerek, “Dış talep gücünü korurken finansal koşullardaki sıkılığın da etkisiyle iktisadi faaliyetteki yavaşlama devam ediyor” denildi. Önceki politika metinlerinden farklı olarak “cari dengedeki iyileşme eğiliminin sürmesi bekleniyor” ifadelerine yer verilen metinde, ihtiyaç duyulması halinde ilave sıkılaştırma yapılabileceğinin altı çizildi.
TCMB’nin faizleri sabit tutma kararına piyasaların tepkisi olumlu oldu.
İKİNCİ ÇEYREK ÖNEMLİ
Faiz kararının beklentiler çerçevesinde olduğuna dikkat çeken ekonomistler, TCMB’nin en erken 25 Nisan’da faiz indirimine gideceğini ifade ediyor. Piyasa ağırlıklı olarak faiz indiriminin Haziran’da geleceğini düşünüyor. Faiz indirimi konusunda daha temkinli olanlar da var. Piyasanın beklentisiyle örtüşen bir şekilde Merkez Bankası’nm faiz kararında bir değişme gözlenmediğini vurgulayan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, konjonktürel açıdan doğru bir karar alındığı görüşünde. Faizde indirimin genel ekonomik koşullardaki iyileşmelere bağlı kalmak şartıyla ancak 2019’un sonuna doğru gerçekleşebileceğini düşündüğünü belirten Şeker, “2019’un özellikle ilk altı ayında kur piyasalarında bazı dalgalanmaların olabileceğini tahmin ediyorum” dedi.
TCMB’nin açıkladığı takvime göre önümüzdeki dönemde PPK toplantıları 6 Mart, 25 Nisan, 12 Haziran, 25 Temmuz, 12 Eylül, 24 Ekim ve 12 Aralık’ta yapılacak.
OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL
TCMB’nin 18 Ocak’ta gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu’nda ise önemli kararlar alındı. Buna göre TCMB Genel Kurulu nisan yerine her yıl hesap dönemi sonundan itibaren üç ay içinde, Banka Meclisi’nin belirleyeceği günde toplanacak. Ayrıca, TCMB’nin kesinleşmemiş . 2018 yılı karından gerekli yasal karşılıklar ayrıldıktan sonra yüzde 90’ının avans olarak dağıtılması Genel Kurul’da kabul edildi. TCMB, kar payı avansı ödemesi çerçevesinde 33.7 milyar TL Hazine’ye aktaracak. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada kar payı avansı ödenmesine karar verildiği anımsatılarak, ilgili mevzuat çerçevesinde 33.7 milyar TL’nin hissedarlara dağıtımına başlandığı ifade edildi. Bu arada TCMB’den Cuma günü akşam saatlerinde yapılan açıklamada ise resmi kuruluşlar mevduatının/katılım fonunun zorunlu karşılığa tabi yükümlülüklerden hariç tutulmasına karar verildiği belirtilerek, yükümlülük kalemlerinde görülen belirgin azalış dikkate alınarak ilgili maddenin yürürlükten kaldırılmasının kararlaştırıldığı bildirildi.
Geçen hafta açıklanan önemli verilerden biri merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleriydi. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, bütçe 2018’de bir önceki yıla göre yüzde 52 artışla
72.6 milyar TL açık verdi. 2018’de bütçede 1.3 milyar TL faiz dışı fazla gerçekleşti. Bütçe gelirleri 2018’de, bir önceki yıla göre yüzde 20.2 artarak 757.8 milyar TL, bütçe giderleri yüzde 22.4 artarak 830.4 milyar TL oldu. Vergi gelirlerinin yüzde 15.8 artışla 621.3 milyar TL olduğu 2018’de faiz hariç bütçe giderleri ise yüzde 21.7 artışla 756.5 milyar TL’ye ulaştı. Aralık’ta bütçe yüzde 15.1 azalışla 18.1 milyar TL açık verdi. Aralık’ta faiz dışı açık 16 milyar TL oldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Twitter’da yaptığı açıklamada 2018 yılı bütçe açığı gerçekleşmesinin YEP hedefi ile uyumlu olarak 72.6 milyar TL olduğunu kaydetti. Albayrak, YEP’te yüzde 1.9 olarak belirledikleri bütçe açığının milli gelire oranı hedefini tutturduklarını belirtti. Önümüzdeki dönemde de bütçe disiplininden sapmayacaklarını vurgulayan Albayrak, “Güçlü maliye politikası, para politikasıyla eşgüdümlü olarak, enflasyonla mücadele başta olmak üzere tüm dengelenme dönemi hedeflerinin en önemli destekçisi olacak” dedi.
İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 11.6
İşsiz sayısı ve işsizlik oranındaki artış Eylül, Ekim ve Kasım aylarını kapsayan Ekim döneminde de devam etti. Eylül’de yüzdell.4 olarak açıklanan işsizlik oranı Ekim’de bir önceki yılın aynı dönemine göre 1.3 puan artışla yüzde 11.6’ya yükseldi. Ekim itibarıyla son bir yıllık dönemde, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 501 bin kişi artarak 3 milyon 788 bin kişi oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Ekim’de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine kıyasla 1.3 puanlık artışla yüzde 13.6 olarak tahmin edildi. Verilere göre Ekim’de genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 3 puanlık artış ile yüzde 22.3 oldu. Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı ise Ekim’de 0.6 puan artışla yüzde 24.7 düzeyinde gerçekleşti.
Ekim itibarıyla son 1 yıllık dönemde işgücü piyasalarına giren kişi sayısı 726 bin kişi artışla 32 milyon 658 bin kişiye ulaşırken, bu dönemde istihdam 225 bin kişi artışla 28 milyon 870 bin kişi oldu. Ekim’de önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0.8 puan, inşaat sektörünün payı 0.9 puan azalırken, sanayi sektörünün payı 0.6 puan, hizmet sektörünün payı 1 puan arttı. Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam Ekim’de bir önceki döneme göre 64 bin kişi azalarak 28 milyon 863 bin kişi, işsiz sayısı 58 bin kişi artarak 3 milyon 742 bin kişi olarak gerçekleşti. Bu dönemde işsizlik oranı 0.2 puan artarak yüzde 11.5 oldu.
"GENÇLERDE İŞ KAYBINA DİKKAT"
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, Ekim ayı işgücü istatistiklerinin geriden gelen bir veri olmakla birlikte ekonomide esas daralmanın beklendiği son çeyreğe ilişkin olması nedeniyle önemle beklendiğinin altını çizdi. Yüzde 11.6’nın uzun zamandan bu yana görülen en yüksek işsizlik oranlarından biri olduğunu belirten Arzova, genç nüfusta işsizlik oranının 3 puan arttığına dikkat çekti. Arzova, “Sonuç, gençlerimizi istihdam edecek yeni alanlar yaratamıyoruz ya da genç nüfusun eğitim aldığı ya da okuduğu alanlar zaten doğal işsizlik olan alanlar. Öncelikle istihdam yaratmayan ya da arz fazlası veren üniversite bölümlerinde kapasite azalması sağlanarak gençlerin istihdam yaratabilecek alanlarda eğitim almaya yönlendirilmesi başlangıç noktası olabilir” dedi. Tarımda görülen işgücü kaybına da dikkat çeken Arzova, bir önceki yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında burada da istihdamda düşüş olduğunu vurguladı. Bunun temel sebebinin değişken ve ithalata dayalı tarım politikaları nedeniyle işletmelerin kapanması ya da insanların tarım sektöründen çıkmaları olarak görülebileceğini söyleyen Arzova, bir diğer önemli hususun ise tarım sektöründe çalışma alanının büyük kısmının mültecilere bırakılmış olmasından kaynaklandığı görüşünde.
SANAYİ ÜRETİMİ
Büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimi Kasım’da geriledi. TÜİK verilerine göre, sanayi üretimi Kasım’da arındırılmamış verilerle bir önceki aya kıyasla yüzde 3.1 azalırken, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.5 geriledi. Takvim etkisinden arındırılmış verilerle sanayi üretimi Kasım’da bir önceki yılın aynı ayma göre yüzde 6.5 azalışla 113.7 değerini aldı. Kasım’da bir önceki yılın aynı ayma göre sanayinin alt sektörleri incelendiğinde madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 1.1 azalışla 117.2, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 7.1 azalışla 113.9, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1.8 azalışla 109.7 oldu. Kasım’da ana sanayi gruplarından ara malı üretimi yüzde 11.9, dayanıksız tüketim malı üretimi yüzde 2.8 azalırken, vergi indirimlerinin de etkisiyle dayanıklı tüketim malı üretimi yüzde 10 arttı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış seriye göre toplam sanayi üretimi bir önceki aya göre 0.3 puan azalışla 110.4 düzeyinde gerçekleşti.
Sanayi üretim verilerinin beklenildiği üzere ekonomik daralmayı işaret ettiğini ifade eden İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, gerek ara madde ve hammadde ithalatının kur etkisiyle pahalılaşması gerekse yurt içi azalan talebin sanayi üretiminin daralmasındaki önemli nedenler olduğunu dile getirdi. 2019 yılı ilk çeyreğinde de benzer bir seyrin izleneceğini, sanayi üretiminde düşüşün devam edeceğini ifade eden Şeker, “İyileşmeler, yılın ikinci yarısından itibaren sanayi üretiminde toparlanmanın başlamasına neden olabilir” dedi.
CİRO ENDEKSİ YÜZDE 15.4 ARTTI
TÜİK verilerine göre sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında takvim etkilerinden arındırılmış verilerle toplam ciro Kasım’da bir önceki yılın aynı ayma göre yüzde 15.4 artışla 179.3 değerini -aldı. Bu dönemde sanayi sektöründe ciro yüzde 23.2, ticaret sektöründe ciro yüzde 11.6, hizmet sektöründe ciro yüzde 22.7 artarken, inşaat sektöründe ciro yüzde 1.1 azaldı.
TÜİK geçen hafta perakende ticaret sektöründe farklı tür ve büyüklükteki girişimlerin satışlarını aylık olarak ölçen perakende satış endekslerini de açıkladı. Buna göre taksam etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi Kasım’da bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 6.3 azalırken, perakende ciro endeksi yüzde 15.1 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerle bir önceki aya göre perakende satış hacminde yüzde 0.1 artış yaşanırken, perakende ciroda değişim gözlenmedi.
1.38 MİLYON KONUT SATILDI
Türkiye’de geçen yıl 1 milyon 375 bin 398 konut satıldı. Vergi indirimi, kredi desteği ve düzenlenen kampanyalara rağmen, “yüksek faiz, döviz kuru ve daralan piyasa” etkisiyle konut satışları 2018’de bir önceki yıla göre yüzde 2.4 azaldı. Konut satışlarındaki gerilemede yüzde 41.5 oranmda daralan ipotekli satışlar etkili oldu. TÜİK verilerine göre, 2018’de ipotekli konut satışı 276 bin 820 düzeyinde gerçekleşti. 2018’de ilk satışlar yüzde 1.2 azalışla 651 bin 572 olurken, ikinci el satışlar yüzde 3.4 azalışla 723 bin 826 düzeyinde kaldı. Aralık’ta konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.9 artışla 136 bin 845 oldu.
2018’de yabancılara yapılan konut satışları yüzde 78.4 artarak 39 bin 663’e çıktı. Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Irak vatandaşlarına yapıldı. 2018’dc Irak vatandaşları Türkiye’den 8 bin 205 konut satın aldı. Irak’ı sırasıyla, 3 bin 652 konut ile İran, 2 bin 718 konut ile Suudi Arabistan, 2 bin 297 konut ile Rusya izledi.
Son beş yıldır ilk kez konut satışlarında yıllık düzeyde bir azalış meydana geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şeker, artan konut stoku, genel ekonomik daralma, konut yerine başka yatırım amaçlarına olan dönüşüm ve kredi faiz oranlarının yüksekliğinin bu durumun gerçekleşmesinin nedenleri olarak sıralanabileceğim söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder